Askeriyede Albay ve binbaşı postasıysanız hayatta sırtınız yere gelmez. Orduevinde ya da kışla gazinoda olursanız müthiş rahatsınız kimse karışmaz genelde. Oraya da zaten niteliği olan okumuş insanları alırlar genelde. Ben askeriyenin hemen hemen birkaç yerinde bulundum. 3 gün yemekhanede çalıştım. 1 ay ani müdahale mangasında bulundum. Sonra dediler yazıcı ol. 15 gün de yazıcılık yaptım. Sonra bir dengeleme sistemi oldu. Beni kışla gazinoya aldılar. Oraya alınca da rahatlamıştım.
En fazla 2 ay kamuflaj kullandım sonra sivil asker oldum falan. İlk 2 ay içerisinde zaten çözüyorsun askerliği.
Üst devrelerin sıkıntılıysa, zaten en büyük kötülüğü erler kendi aralarında yapıyor.(Devrecilik) Arada bir düzenli aramalar olur. Elektronik eşyalar aranır sonra bulunursa tutanak tutulur. Kitaplar incelenir sonra verilir öyle okursun. Bölük komutanı imza atar öyle gönderir. Her hafta Cuma günü silah temizliği yapılır. Haftasonu birgün çarşı iznin olur. Diğer günde farklı işlere verilirsin falan. Nöbet işlerini zaten biliyorsundur. Bölüğünde nöbeti döndürebilecek sayıda er yoksa nöbet manyağı olabilirsin.
Komutanlar birine taktı mı takardı. Asteğmenler genelde binbaşıların gözüne girmeye çalışır, Teğmenler ise kaliteli tavır ortaya koyardı. Uzman çavuşlar(İstisna vardır tabi) tam bir er düşmanıdır. Durup dururken koğuşa baskın yapar, sürekli erin açığını aramaya çalışırdı. Yazıcı olduğum zamanlar bir uzman çavuş odaya gelirdi bizim bölük komutanına; "Android telefon araması yapalım mı komutanım arama yapalım mı komutanım " şeklinde sürekli darlardı.
Kışla gazinoya geçtiğim zamanlar misafir olarak bir koğuşta kalıyorduk. Bizim müdürlük dediğimiz yer subay lojmanlarındaydı. Esasında orda yer olmadığı için de kışlada kalıyorduk misafir olarak. O misafir olarak kaldığımız koğuştakilerin bölük komutanları bizim birliğimizden dolayı sevmezdi. Çünkü hizmet eriydik. Direkt okul genel komutanlığına bağlıydık, müdürlükten sorumlu bölük astsubayıyla araları bozuktu. Bu sebeple bizimle uğraşırlardı mesela.
Haksız sebeple bu yüzden 2-3 defa tutanak yemişliğimiz var ve her seferinde kışla komutanı(Albay) yırtıp attı. Bizim bölük astsubayı, erler yiyeceklere uygun fiyatlı erişebilsin diye (vergisiz) otele küçük bir kantin açmıştı. Askeriyedeki özelleştirilmiş kantinler, kantin başkanlığına şikayet ettiler. Sebebi de erler sürekli otele yiyecek almaya geldikleri için ciroları düşüyormuş falan. Yasaklandı erlere sonra. Rütbeliler gelebiliyordu sadece. Özelleştirilmiş kantin de bu bizim dışardaki bakkallardan baya pahalıydı. Kişisel olarak size takan birileri çok nadir olur ama bir bölüğün komutanıyla diğer bölüğün komutanı arasında bir sıkıntı olursa senin bölüğüne de yansır bu.
Bölüğünden bir arkadaşın bile hatalı birşey yaparsa yandın. Daha sonra yandınız çünkü; Ödül bir kişiye, ceza herkese verilir. Ben çok yedim başkaları yüzünden çünkü ordan biliyorum :D
Turkcell'in askercell diye bir servisi varmış. Belli saatlerde açık belli zamanlarda kapalı falan. Askeri alımların ilk zamanları aldırmaya çalışıyorlar. Serbest piyasa tuttuğunu öpme politikasıydı bu simkart muhabbeti. Milleti de başka bir simkart görürsek alırız diyorlardı. Böyle bir muhabbet de vardı. Askeriyede rütbeliler akıllı telefonlarla dolaşırlar ama senin kullanmanı istemezler falan. O sebeple yasaktır genelde. Yakalanırsan 1 hafta uzuyordu bildiğim kadarıyla askerlik.
Psikolojik olarak zordur. Özlem illa ki olur tabi ama bir sürü aptal insana da tahammül etme gücünü arttırabilir. Sabır eşiğin yükselir. Tahammül ve irade gücün artar. Hayata karşı bir parça güçlenirsin.