Sign in
Login

kasvegasli

Kerem Yıldız
Jedi Path
İzmir
Haziran 2022
Dünyanın bütün nimetleri elinde bile olsa, onları tadabilecek bir ruh gerekir. Çünkü bizi mutlu eden; bir şeyin sahibi olmak değil, tadına varabilmektir.
Cevapladığı yorumlar
emresalur10 Admiral » Sosyal » Genel
Ülke genelinde artan kumar bağımlılığı hakkında ne düşünüyorsunuz? Sokakta bir çok insanın elinde tık tık oyun niyetine slot çevirdiğine tanık olmaya başladım.
(Bir bakımdan oyun biliyorum ancak insanlar bunu oyundan ziyade gerçekten para kazanma arzusunda kullanıyor.). Konu hakkında düşüncelerinizi merak ediyorum.
Gizlenen 14 yanıtı da gör! Çatlarsın yoksa...
Abi fakir ve cahil halk işte tek sebebi bu ? Gelişmemiş ülkelerde kumar oynama oranı bu işte.

Bu işi de oldukça kolay yaptılar 2dk da hemen girip oynamaya başlıyorsun. Sonuç olarak kumardan karlı çıkan varsa helal olsun demek istiyorum yani bunu bilmeyecek kadar cahilse zaten bir insan bırak oynasın batırsın kendini.
bizim insanımız kolay paraya meraklı. ya da direkt paraya meraklı. nasıl gelirse gelsin yeter ki gelsin. iki üç reklam görüp inanıp kanıyor. 'ağğğğ ben de kazanabilirim' düşüncesiyle dalıyor. sonra da batıyor. sonra da ölüyor herhalde.
Maalesef küçüğünden büyüğüne herkes bulaşmış durumda , Çok yakın bir arkadaşım ve abileri 5 yıl önce Bir fırın satın aldılar.İşleri de oldukça iyiydi büyük abilerinin bu slot denilen illete düşmesiyle 5 Milyon TL borca battılar

Alacaklar kapıya dayanınca kendi 2 katlı müstakil evlerini piyasanın çok altında satmak zorunda kaldılar.Ailecek kiraya geçtiler.Hala 1 Milyon TL gibi bir borçları var .Bu kumar illetinden kazanan yok çevrenizde sevdiğiniz eşiniz, dostunuz kim varsa uzak tutmaya çalışın
ÇöldekiKutupAyısı Hocam fakirlikle ya da cehaletle ilgisi yok bence. Tanıdığım yüksek gelir ve eğitim düzeyine sahip insanlar da oynuyor. Oradan kazanacakları paraya da ihtiyaçları yok. Algoritmayı yenemezsin dediğimde biliyorum diyorlar, yani durumun farkındalar. Mesele bence biraz bağımlılık, beynin ödül merkezinin uyarılmasıyla alakalı sanırım. Bir de kaybedince oluşan hırs.
Düşünmeye değer bi konu olarak görmüyorum bana ne kim ne yapıyorsa yapsın umurumda olmaz
kasvegasli abi tanıdığın birkaç insan sence bu durumu etkileyebilir mi? Genel konuşuyoruz farkındaysan. Şöyle bi şey var kumar tabiki sadece fakirler için değildir zenginler de gidip bolca oynuyor bizim tartıştığımız ise şu an canlı dediğimiz kumar muhabbetinin halkta ne kadar yaygınlaşmış olması.

Mesela dediğin gibi olsaydı, daha 1-2 gün önce bir arkadaş burda post paylaşmıştı dizi siteleri hep kumar reklamı dolu diye allah aşkına o reklamlar neden en çok dizi izleme sitelerinde var sence, çünkü cahil ve fakir halk en çok orda.

Zengin ülkelerde ise durum farklı mesela, kumar oralarda daha erişilebilir bi şey. Neden çünkü oynama sebebi farklı, oynayan kitle farklı. Zevk ve eğlence için birisi diğeri ise kolay yoldan para kazanmak için.

10 tane fakirin elinde gördüysem belki 1 kez de zenginin elinde gördüm şu canlı kumar muhabbetini. Oldukça yaygınlaştığını düşünüyorum
İnsanlar artık çalışarak bir şeyler alamıyor. Umutlarını şans oyunlarında arıyor. Ne yazık ki bu iş daha da artıcak.
Bu kumar hevesini ben bir ara baya baya araştırdım altındaki sebebi görmek için. Sene 2010 - 2012 arası. CRM hazırladığım bir firma sahibi ciddi ciddi bu işe girmeyi düşünüyordu yazılımı benden istemişti ve insanların bu derece al benisini kazanan gerçek sebebi araştırmamı istemişti. X bir firmayı isim haklarıyla almıştı hatta. Firmaya ait web yazılımını ve veritabanını incelemiştim. Müşteri portfoyuna detaya inene kadar.

Ben şu şekilde bir sonuca vardım. Aşağıda vereceğim bilgiler tamamen benim edindiğim data'da 18~55 yaş arası hesapların özellikle ödeme yapan hesapların hareketlerini ve kişisel verilerine sosyal medya hesaplarını girenlerin sosyal medyalarına kadar inceleme verilerini içermektedir. Global verilerle farklılık gösterebilir. Bu verileri edinirken başka hiç bir veri baz alınmadı farklı kaynak incelenmedi.

Bu kumar hevesi sadece türkiyeye özel değil. Amerika bölgesinde de çok fazla rabet görüyor. Amerika insanı ile Türk insanını ben birbirine çok benzetiyorum. Bizimkilere 2-3 iq eklediğinde sıradan bir amerikan vatandaşı portresine şak diye oturuyorlar. Aynı cahillik orada da var. Özellikle komplo üretme, kendini herkesden üstün görme, herbokolog özelliklerini doğuştan kazanma, götünden uydurduğu 5 para etmez fikirleri sanki doğruymuşcasına etrafına empoze etme, vs, vs

Genel özellik olarak çok benziyoruz kısaca. Amerika da internet sitelerinden ziyade gidip bizzat içinde bulunabileceğiniz kumarhaneler daha çok kullanılıyor. Herkesin bir las vegas anısı vardır. Bizde ise kumar yasal olmadığı için en fazla kıbrısa gidenlerin anılarını dinlersiniz veya internet üzerinden kendiniz bizzat tecrübe edersiniz. İnternet dokunamadığınız, makineleri hissedemediğiniz sanal bir ortam olduğu için güvenilirlik hissi bakımından gidebileceğiniz kumarhanelere nazarla 2-3 kere düşünmenize sebep oluyor. Yani kumarhaneye gidebildiğinizde dolandırılmayacağınıza inanıyorsunuz. Türkiye de ise paranızı alıp alamayacağınız sorunu biraz kafa kurcalıyor. Bu verileri geçersek Amerikadaki kumar merakı güvenilirlik problemi olmadığı için bize nazaran daha fazla.

Kumar oynayan profillerin çoğu maddi olarak yeterli seviyede insanlara ait. Yani paraya ihtiyacı olduğu için gelenlerin en az 2 katı ihtiyacı olmayan profillerden oluşuyor. Bu kişilerin ana düşüncesi bu paraya zaten ihtiyacım yok şurada katlayayım. Olmasa da olur ama ya olursa fazla para göz çıkarmaz şeklinde düşünen aç gözlülerden oluşuyor. Ve genelde bu tür profiller %70 oranda paraya ihtiyacı olanlara göre daha fazla kazanıyor.

Bunun sebebi zamanı bol. Aç adam gibi hemen yarın ödemesi yok. Küçük küçük garanti oyunlar tercih ediyor. 1 yatırıp 1.2 alma peşinde. Ama fakir adam 1 yatırıp 100 kovaladığı için var olan 1'inde olma ihtimalinin %99 olduğunu göremiyor.

Neden kumarda türkiye ile amerikayı çok benzettim ona geleyim. İki ülkede de ürünün satılmasını sağlayan reklamı müşteri yapıyor. Kulaktan kulağa, ürünü övme, ürünü yüceltme şeklinde bedavadan reklam dağılıyor. Bunun sebebi ise derine inildiğinde kendisine asla bok sürdürmek istemeyen dışarıya başarılı profili vermeye calışan ama gerçekte asla öyle olmayan ego problemi yüzünden.

Adamın sosyal medyasını ayrı sitedeki verilerini ayrı incelediğimde. Oynadığı oyunların %97 sini kaybetmiş. Bayada para kaybetmiş ama sosyal medyasına bunu tam tersi olarak aktarmış sanki %95 başarı oranı varmışcasına parasına para kattığını dandik bir maaşı varken şimdi bmw ye falan bindiğinden bahsetmiş. Bu yalanlarla saygı kazanmaya calışmış üstelik grup bile kurmuş millete kumar nasıl oynanmalı aklı veriyor.

Çok ilginç ve şaşırtıcı. Hatta buradan çıkardığım bir başka sonuçta; sosyal medyada ekonomi, coin, kumar veya borsa bilgisi paylaşan hesapların %99'unun bu şekilde olması. (aynı sebepten ötürü zikuda coin vs gibi konular uzun sure yasaklı kaldı)

Kazanan kişi ise, parayı hangi siteden kazandığını gizliyor. Çünkü korkuyor sebebi çok fazla bilinirse site parayı bulur herkesi tokatlar buda bir daha para kazanamaz mantığında. Altın yumurtlayan tavuğu buldum niye paylaşayım kafasına giriyor. Sorsan "yok be abi kumarla ne işim olur" cevabı duyacağınız tipler bunlar.

Kaybedenler ise "bi site buldum olm her gün parayı katlıyorum" şeklinde kumar profesörü rolüne bürünüyor. Heryerde ama heryerde o sitenin reklamını yapıyor. Sanki düdüklenmemişcesine yayıyor. İlk başta "ulan beni siktiler bi salak ben miyim hepinizin anasını berlleyecem hepinizi siktircem görürsünüz" gibi herkes kaybederse kendini daha iyi hisseder amacıyla yaptığını düşündüm ama kesinlikle değil. Ego, sadece ego. Hayatın her noktasında kaybettiği için yarattığı sanal kişilik ile sosyal medyada kazanıyormuş gibi anlattığında o fakir ve 5 para etmez hayatının buhranından 10 15 dakika da olsa kurtuluyor bu yüzden.

5 kişiyi üye yapiyor, O 5 kişi peşinden bi 30 kişi daha geliyor. Bu şekilde katlana katlana gidiyor. Birbirleri arasında bile muhabbet ederlerken hepsi kazandığını anlatıyor. Aradan bi aptal doğruları söylerse de onla taşak geçiyorlar. "Lan ne adamsın o oynanır mı ya keşke bunu oynasaydın olm bi sor. Bir daha kesinlikle oynamadan beni ara" gibi özgüvenli cümleler kuruyorlar :)

İşin özü benim çıkardığım sonuç bu. Eğer kumar sitesi açmayı düşünen varsa. Yakalanma riskini aşabilirseniz aklınızda olsun. Asla müşterilerin kazanmasına izin vermeyin. Kazanırlarsa sessizliğe bürünecek asla altın yumurtalayn tavuğun öğrenilmesini istemeyeceklerdir. Donlarına kadar alın, onlar bunu sanki donu verip mercedes almışcasına ballandıracak ve herkese anlatacaktır.
Vader Benzer bir araştırma verisi benim ortak çalıştığım bir arkadaşın da var. Adil kazandıran sistem haksızca kaybettiren kadar tutmuyor şeklinde. Çok doğru...
aiculiccius bu sadece kumar kategorisinde değil çok ilginçtir ki çoğu kategoride böyle. Örneğin ülkemizdeki kadınlar temeli 100 yıl önce atılan dünyanın en büyük güzellik malzemesi üreten firmaların ürettiği çoğu devletin belirlediği mercihler tarafından test edilmiş ürünleri almak yerine, ne idüğü belirsiz instagram de fazla takipçili bir hesabın sahibinin fason olarak ürettiği ürünü almayı tercih ediyor. Üstelik aynı parayı veriyor.

2007 senesinde mecidiye köyde tanıştığım bir kişi amerika da fuarda gördüğü "penis büyütücü" görevi yapan ve kullanım için yutulan bir ürününün fasonunu türkiye de yapmaya karar veriyor. İlk etap yapıyor ama bi bakıyor yok sağlık bakanlığı onayı yok testleri yok bilmemneleri üretmek yerine amerikadan getirse daha uygun olacak. Derken ürün amerikada yasaklanıyor. Neden çünkü kandırmaca tıp bas bas bağırıyor böyle bir şey mümkün değil diye. Fakat adam para harcadığı için işten vazgeçmek yerine parayı cıkarayım şeklinde düşünüyor ve aklına bir yol geliyor. Ürünün içeriğini değiştirmek. Sağlık bakanlığını aradan çıkarmak. Derken bitkisel ürün takviyesi adı altında markanın adını biraz değiştirerek (virility pills -> v-pills şeklinde) yapıyor içeriğine de garanti hiç kimseye zarar vermesin diye leblebi tozu doldurarak tarım bakanlığından "bitkisel besin takviyesi" olarak izin ile ürünü üretmeye başlıyor. 1 kutu içerisinde 60 adet ürün var ve kutusu dahil üretim masrafı sadece 2007 senesinde 0.75 kuruş. 1 tl bile değil. Bu ürünü 3 kutu kampanya adı altında 270 TL ye satıyor. İşe yaraması için en az 3 ay kullanmalısınız diye de not geçiyor. Tek alırsan işe yaramaz. Adam bunu son parasıyla yapıyor.

3 ay sonra derbi maçları arasında, kurtlar vadisi reklam aralarında, çoğu prime time içerikte reklam verecek parayı kazandı. Ve ürünü sattın alan müşterilerin çoğu alışveriş sitelerinde 5 yıldız verip "gerçekten işe yarıyor" yorumları yaptı. Gerçekten alan kişiler yaptı bu yorumu.

Peynir ekmek gibi sattı. Başakşehirde kirada oturan adam 1. sene sonunda Acarkent'den kendisine villa aldı :)
yok kardesim kumar slot mlot oynayacak kadar aptal mıyız biz (kaçak bahis oynuyor)
Vader Sporcu takviye gıdaları ve kaçak sarm, steroid haplarında da benzer hikayeler var. Bir araştırmada kaçak piyasalarda çok satılan çoğu Methyl Testo hapında eser miktarda dahi madde bulunamamış. Bir hapın içinde olduğu söylenilen miktar bir kutunun içinde dahi yokmuş. İnsan psikolojisi enteresan ama...
emresalur10 Bu olay artık popüler kültüre karıştı, millet normal starbuckstan kahve alıyormuş gibi haha kanka şeker patlatıyoz ya kanka dede çeviriyoruz diyerek sitelere giriyor, komikmiş gibi geliyor neye bulaştığının farkında bile değil hiçbiri.
sebebi emek vererek zenginleşmeye olan inançsılık bana kalsa uğraşarak olmuyosa kolay yoldan olsun gibi mantığa sığmayan ama daha umut verici yollara başvurmak .
yoshimitsu evet insanlar iş beğenmiyor diyorlar ya beğenmezler tabii. Adam siyasetçiye bakıyor, uni falan okumamış kendinden cok daha cahil ama oturduğu yerden o ihaleye fesat karıştır şunu kayır son model araçlarla geziyor.

Sonra dolandırıcılara, kara para aklayanlara bakıyor. İnstagram de müthiş ve zengin bir hayat, ferrariler, ona buna para fırlatma, aşağılama.

Kafasını başka yere çeviriyor. Devlet bankaları mafyaya milyar türk lirası kredi vermiş hiç birini alamamış, adam yargılanmıyor bile.

Sonra da diyorki: Ayda 20K ya amelelik yapacam ha, hassiktir ordan. Gidip turist tokatlasam 2 günde kazanırım o parayı.

Önermen o kadar doğru ki.
Etrafımda kirasını, aylık harçlığını batanlar borç alıp yine oynayanlar vardı. Çokça kötü örneklerine tanık olmama rağmen her ay sonu 500 kasa ben bile giriyorum çünkü ne zaman para biriktirsem borsaya atmadığım takdirde o para eriyor. Olabildiğince bulaşmayın ya da duracağınız yeri iyi bilin aklınıza maden kazma meme'i gelmesin.
Vader çok güzel bir düşünce katılıyorum. Bizim insanımız genelde kendi hatasını, aptallığını kabul etmez ego problemi yüzünden. Yazılım sektöründe de böyledir bu özellikle danışmanlık/yerinde hizmet modeli kullanıyorsanız gündelik olayinizdir. Saniye saniye, işlem işlem log tutan ERP yazılımına üretim planlama müdürü program çalışmıyor, bana anlatılmadı, gösterilmedi, onu şu bey/hanım hallediyor der. 10 kere işin olması gerekeni, doğrusu, nasıl yapılacağı anlatılır fakat ilgili eleman yapamamasına rağmen müdüre farklı danışmana farklı, programa ayrı bok atar. İş-kumar-ticaret-vitamin vs vs kaçınılmaz bir aynı problemdir. Kendine aptal, beceremiyor, boşa para vermiş dedirttirmez insanımız egosu okşanır yoksa :)
09.34 deki şarkıyı bilen varmı ?
Shygirl ft. Slowthai - BDE
insanın böyle bir yerde çalışmayı kabul edebilmesi için kendisinden ne kadar nefret etmesi gerekiyor acaba 😴
Teknik olarak içeriyi bilmiyorlar, o yüzden nefretten ziyade içeride iyi olacaklarına inanmak yeterli bence.
Bence kötü değil, mesai bitip ofisten çıktığın anda iş stresi falan kalmıyor. Evde otururken aklın işine takılmıyor.
Bigfrizzyhead Sith Warrior » Sosyal » İtiraf
Bundan tam 6 sene önce, darbeden 1 hafta sonra babam açığa alındı, kendisi polis memuruydu. Ben o zamanlar daha 12 yaşındaydım. Açığa alınmanın ne demek olduğunu bilmiyordum. Sevinmiştim çünkü babam işe gitmeyeceğim demişti, ben de tatil gibi bir şey sanıp çok mutlu olmuştum ama herkes çok buruktu. Kimse bana nedenini de söylemiyordu, sonradan açıkladılar, yine çok bir şey anlamamış olmalıyım ki çokta umursamadım. Açığa alındıktan yine 1 hafta sonra (tam tarihleri hatırlamıyorum) bir cuma günü babam cuma namazına gitmişti (28 temmuz civarı olsa gerek) ablamla ikimiz evde oturup dizi izliyorduk (ablamda 17-18 yaşında) aniden kapı sert bir şekilde çaldı, korktuk, kapıyı açtık işte birkaç tane polis amca elinde kağıtla bize: evimizi aramaya geldiklerini söylediler. Annem de o gün bir ameliyata girecekti bu yüzden hastanedeydi, çok ciddi bir ameliyat olmadığı için önce işe (kendisi de hastanede çalışıyor) sonra da ameliyata girecek şekilde gitmişti. Biz de babam cuma namazından geldikten sonra hastaneye gidecektik. Sonra hemen babamı aradik, babam koştur koştur eve geldi. Tüm odaları video kaydına alarak aradılar. Yani cokta kötü değildi, etrafı da dagitmadilar sagolsunlar, işlerini güzel yaptılar gerçekten. Etrafı aramaları 1-2 saat sürmüştü. Sonra babama dediler sizi de yanımızda goturmeliyiz diye, babam ne kadar sürer dedi, polisler de '1 hafta kadar sürebilir, ona göre hazırlanın' dediler. Babam birkaç tane kullandığı şeker ilacı kutusundan aldı ve bize sarıldı. Babam çıktığı anda ablam ağlamaya başladı, ben de ağlamaya başladım ama neler yaşandığına dair gerçekten hiçbir fikrim yoktu yani. Korktuğumdan ve babam gittiğinden ağlamış olsa gerek. Sonra babam kapıyı çaldı, son kez bize gulumseyerek el salladı ve gitti. Bu beni gerçekten çok yaralamıştı, çok net hatırlıyorum. Babam gittikten sonra hastaneye gittik annemin yanına. Çok sakindi ama babamın gittiğini duyunca o da sessizce ağlamıştı. Sonrasını çok hatırlamıyorum. 1-2 hafta babama ulaşamadık, nerede olduğunu söylemediler. Tek yapabildiğimiz kıyafet gonderebilmekti. 20 gün kadar hiç konuşmadık, birbirimizi görmedik, annemin "kocam öldü mü, onu bile bilmiyorum" diye karakol gezdiğini gördüm, tek tek polisleri aradığını.. Ağustosun kaçı bilmiyorum, babam tutuklandı. Hep adliyenin önünde tutukluyorlardi, insanlarda kimler tutuklanmış diye bakmaya gidiyordu hep, annem 1 hafta boyunca her gün gitti ama hiçbirinde babamı görmeyince, son gün gitmemeye karar verdi o gunde babam tutuklanmış. Gece ben yatakta yatarken ablam gelip bana "babamız tutuklandı" demişti, tüylerim diken diken olmuştu böyle içime bı ürperti dolmuştu. Yine de mal gibi hâlâ tam olarak anlamamıştım yani babam eve gelmeyecek miydi? İlk görüşümüz sanırım telefon gorusuydu, cezaevinden öğrendiğimiz bilgiye göre babam bizi telefonla arayacaktı. Bı gün verdiler, bugün bekleyin sizi 09-17 arası bir saatte arayacak dediler. Tabi annemi arayacak, o yüzden ablamla ben de annemin yanına işe geldik. Hastaneye. O gün de ablamın hangi üniversiteyi kazandığı o belli olmuştu. Kendisi özel zafer fen lisesi burslu mezun (Fetö lisesi ama ablam sbs de sadece 2 sosyal yanlışı yaparak o liseye %100 burslu girmeyi başarmıştı) 33k sayısal ve 14k eşit ağırlık sıralaması ile o vakit oluşan psikolojik sorun nedeniyle (babamı savunma isteği mi doğdu bilmiyorum) hukuk yazmıştı hep. Baya bekledik annemin yanında, her telefon çaldığında babam sanıp heyecanlaniyorduk. En sonunda konusabilmistik. O da sadece 10 dakika anca. Telefon kapandıktan sonra baya bı boşluğa düşme hissi oluşmuştu. Bı süre sonra da kapalı görüşümüz olduğunu öğrendik. O gün baya heyecanlıydı ve korkuluydu. İşte öğrendiğimiz kadarıyla üstümüzde hiç metal olmamalı, başka eşya olmamalı saat vs. Korkudan ayakkabıda bile metal olmaması gerektiğini sanmıştıkta terliklerdeki metal kısımları koparmistik. Spor ayakkabıda da küçük metal kısımlar var diye giymemiştik. Sonra gittik cezaevine. Dışarıda bir sürü insan hepsi de bizim gibi, zaten sanırım suçlara göre ayrılıyor görüş günleri. İlk görüşümüz daha yazın sonlarına doğru olduğundan sıcaktı. Dışarıda bekleme odası gibi bir yer var cezaevinin dışında. İçeriye girin bomboş 60m² civarı bir oda, 2 tane tuvalet. Sadece duvarlara yaşlanmış sandalyeler, ortası bomboş. Ve ciddi manada bok kokuyor. Annem sıra aldı işte başladık beklemeye, saatler geçiyor ismimiz soylenmiyo, çok sıra var. Sonunda ismimiz söylendi. İçeri girdik küçük bir üst araması, kimliklerimizi topladılar, sonra bir sıraya girdik, önümüzde de insanlar var. Sonra orada da bekledik biraz 10-15 dakika falan. Sıranın ucunda yine bir arama. Bu sefer daha detaylı, kıyafet içi falan. Sonra bir oda var ama dışarıdaki odadan daha temiz ve geniş, masalar ve sandalyeler olan bir oda orada bekledik yine bir 15-20 dakika. Sonra oradan çıktık. Bir yol var, solunda cezaevinin bahçesi futbol sahası falan var, tutuklular için sanıyordum ama babamın çıktığı bahçede çimen yokmuş. Solunda da ağaçlar falan var, yine bahçe var ama bu sefer oranın çalışanları için gibi. Sonra küçük kulübe gibi bir yere geliyorsunuz orada da bekliyorsunuz yine (kışın beklemesi en zor yer) içinde oturmak için yer var ama küçük yani, oraya gelen herkes sığmıyor. Yine bı 15-20 dakika sonunda cagiriliyorsunuz ve bu sefer ayakkabı cikariyorsunuz, x-ray cihazına koyuyorsunuz ve siz de x-ray den geçiyorsunuz. Sonrasında yine bir bekleme ama bu sefer asıl binanın içindesiniz. Sonra sıraya giriyorsunuz ve cinsiyetinize göre bir odaya giriyorsunuz ve donunuzu çıkarmalı arama gerçekleşiyor (iç çamaşırı kalıyordu sanırım) ayakkabı içi elle aranıyor, saça bakılıyor vs vs. Kapalı cezaevi olduğu için bu kadar arama normal. Sonra görüş yerine gidebiliyorsunuz. Orada da babamlarin gelmesini bekliyorduk tabi 10dk kadar. Böyle bölme şeklinde bir sürü kabin var, içinde cam ve bir telefon. Camın arkası boşluk, onun arkasında babamdan taraftaki cam var ve bu kadar katmandan olsa gerek görüntü biraz bulanık ve kirli doğal olarak. Sonra babamlar geldi, biz ağlıyoruz babam ağlıyor, babam ağlıyor diye biz daha çok ağlıyoruz, biz daha çok ağladık diye babam daha çok ağlıyor. O gün çok konusamamistik "nasılsın baba eğeğeeğ + hıçkırık sesi" "iyiyim kızım siz nasilsiniz, naptınız + burun çekme sesi" sonrasında mutluyuz ama uzun bı süre sonrası babamı gördük. Bı süre böyle gitti, 2 haftada 1 kapalı görüş (30dk), her hafta telefon görüşü (10dk) sonra bir gün açık görüş (45dk) olduğunu duyduk, her ay 1 kere mi yoksa 2 ayda 1 mı ne oluyormuş, yine çok mutlu ve heyecanlıyız, gittik cezaevine yine rutin beklemeler ve aramalar yapılıyor falan. Sonra açık görüş kısmına geldik, kocaman upuzun koridor gibi bı alan. Kendi masamizi bulduk (piknik yerlerindeki banklar gibi) oturduk, bekliyoruz babamın gelmesini. Yavaş yavaş gönderiyorlar onları da, kalbimiz böyle pır pır ediyor. Babam geldi bizi yine bir ağlama sardı. Ağlayıp sariliyoruz. Babamın elinde poşet, bize kendi marketlerinden lokum bisküvi ve fanta almış. Yedik güzelce, konuştuk, ağladık. Ayrılırken daha çok ağladık. Kalbinizin ciddi manada acidigini hissediyorsunuz o an. Bir de ortada suç yokken bu duruma getirilmiş olmak.. kimseye hiçbir zaman anlatamadım bunları açık açık, bir tek yakın arkadaşlarıma anlatabilmiştim. Bir tane arkadaşım da (bakın hâlâ 12 yasindayiz) "madem suçsuz niye tutuklandı, suçlu olmasa tutuklanmazdi, senin baban suçlu" demişti. O kadar üzülmüştüm ki, kimseyi inandiramamak, herkesin pat diye çevremizden gidişini izlemek.. hepsi ayrı ayrı acıtmıştı beni. Bir sürü aile dostumuz vardı, hepsi konuşmayı bıraktı. Öz teyzelerim bile suçlu muamelesi yaptı, annemin ağladığı geceler gözümün önünden gitmiyor. "Sizin yüzünüzden bize de bir şey olacak" "senin kocan yüzünden benim kocam müdür olamadı" bunları benim teyzem dedi (şuan kocası müdür :) ).. İlk mahkeme ne zamandı hatırlamıyorum (tutuklanma nedenini tutuklanırken mi söylemişlerdi yoksa mahkemede mi bilmiyorum ama tutuklanma nedeni de annemin hastanede birlikte çalıştığı bir adamin babamı şikayet etmesi ile tutuklandı babam, bu çocuğunu Fetö lisesine gönderiyor diye şikayet etmiş. Belki de o adam söylemese babam tutuklanmayabilirdi ama 2016 da biri sizi fetoden ihbar ediyorsa bu çok büyük bi etken oluyordu. Bu yüzden adam mı tutuklanır demeyin kuzenim 2012 civarında bank Asya'ya 50 TL yatırdı diye ihraç oldu 2016da. Daha 1-2 sene önce anca beraat etti ) babam çıktı duruşmaya, ihbar eden adam gelmedi. Gelmeme hakkı var. Sonra ertelendi mi bişi oldu (gelmediği için değil) 3 ya da 4 kere mahkeme falan oldu işte (adam hiçbirine gelmedi) Sonuncuda babam şartlı tahliye + 6yil 3ay ile çıktı. 18 ay yattı. Çıktığında ben 8. Sınıf 2.donemdeydim. hayatımın en zorlu 18ayi diyebilirim. Babam tutuklu, ablam başka şehirde üniversitede, annem ablama hem üni hem yurt için para yetiştirmeye çalışıyor ekstra nöbetlere kalıyor. Haftanın 3-4 günü yalnızım. Düşünün bak 12-13 yaşındayım (şuan 18im ve evde hic yalnız kalmamış arkadaşlarım var bu yaşta) ve yalnız başıma evde kalıyorum. Psikolojik açıdan çok zorlu günlerdi benim için. Ablam açık görüş için geliyor diyelim Çarşamba günü, Perşembe dersi olduğu için gece saat 3te annem otogara götürüyordu onu. Hâlâ gece gitmesi gerektiği vakitler oluyor bazen, ben şimdi bile çok üzülürüm, o günler gelir aklıma, nefes alamam. Kışları özellikle, o cezaevinde beklemek, buz gibi soğukta saatlerce beklemek bir de ısınmak için o dışardaki odaya girerdim, o bok kokusunda saatlerce beklemek var ya.. ama iyi ki de hepsine gitmişim, babam çok mutlu oluyordu, günlüğüne de yazmış tüm görüşlerde "canım kızım geldi" diye. Günlük tutmuş, ameliyat olması gerekmişti o dönem, safra kesesi alınacaktı. Ağrılı günlerini yazmış, "çok ağrıdı, kustum, ağladım" tarzı kelimeler vardı, komik geliyor dimi, ama değil, babam çok nadir ağlar, onun ilk defa ağladığını görüşlerde gördüm bile diyebilirim. Ameliyat öncesi kontrolü için hastaneye geleceğini söylemişti, o gün ben de babamı görmek için gitmiştim, yanında 6-7 jandarma vardı. Korkudan babama 4-5 saniye anca bakabilmistim, gerisinde başım eğikti. Ameliyat olduğu gün göstermemişlerdi bize babamı. Bi de ramazan vakti vardı. Çok iftarı yalnız başıma açtım. Bı tanesini hatırlıyorum, pide almıştım eve giderken ezan okunmuştu. Acele edesim bile gelmemişti. Corbami içerken o yalnızlığı iliklerime kadar hissetmiştim ki bizde iftarlar hiç yalnız geçmezdi hep dost akraba şen şakrak. İnanın benden çok daha kötü durumda çocuklar vardı. Daha o yaşımızda bize fetocu damgası vurulmuştu. Ki ailem de gerçekten sucsuzdu yani. Yine burada da inanmayacaklar olacak, umrumda da değil. Herkes görmek istediği gibi görür. Daha anlatamadığım çok şey var, daha sonrasında aaa keşke şunu da deseyim diyeceğim birkaç şey daha vardır kesin, genelde öyle olur. Şuan babamın hâlâ dosyası var, hâlâ tutuklanma ihtimali var. 5 sene geçti üstünden. Dosyası arşivde. İnşallah tutuklanmaz. Kaç senenin birikmisligi vardı üstümde. Hâlâ var, stresi de var. Bazen babam artık sonucu belli olsun tutuklanacaksam da tutuklanayim diyor. Böyle demesine çok üzülüyorum. Çok yorulduk. Bu anlattıklarımın üç penceresi daha var. Biraz fazla uzattım ama dediğim gibi hep birikmiş. Umarım bir gün buraya babam beraat etti diye yazmak nasip olur.

Edit: he belirtmeyi unutmuşum, ablam liseye giriş sınavına hazırlanirken ne özel ders aldı ne de dershaneye gitti. Hiçbir şey yapmadı yani soru çalma vs gibi bir durumu olmadı. Üni sınavında da kendi girdiği sene sonrasında tekrar sınava 2 kez daha girdi ve hep yakın sıralama yaptı, Sonuncuda 50k yapmıştır. Hâlâ çok zor matematik sorularını da yapabiliyor, sorunuz varsa atabilirsiniz
Gizlenen 20 yanıtı da gör! Çatlarsın yoksa...
Bunlara sebep olanların ceza çektiğini görmeden ölmeyiz insallah , bazı olayları bir tek yaşayanlar anlar derler ya seninkide ona benzer bir durum , ne kadar da empati kurmaya calıssam da asla senin gibi hissedemem ona ragmen çok üzüldüm , insanları bu hale getirenler bedelini ödesin başka bir sey istemiyorum .
O dönem bir sürü kişi kurban edildi onlardan biri de baban olmuş. Devletede hak vermek lazım çok derin bir konu incelenmesi araştırılması çok zor ve uzun zamanlar alıyor. Başınıza gelenlere çok üzüldüm umarım babanın masumluğu kanıtlanır da eski huzurlu günlere dönersiniz. Çektiğiniz acılar unutulmaz ama uzerine güzel günler eklenebilir. Tekrar çok geçmiş olsun
korayilter sadece çocuğunu "paralı Fetö" lisesine 0 para vererek göndermiş biri ne kadar suçluysa o kadar suçlu, kendiniz verin cevabı.
benim başımda bir benzer versiyonu geldi hala işin içinden çıkamıyoruz. Sene 2012 coubu yeni kurmuşuz ve sene sonuna doğru beklemediğimiz şekilde büyüdü inanılmaz reklam piyasası oluştu. Ve para akıyoro sene. Akıyor ama nasıl akıyor aylık 2 milyon $ 3 milyon $ reklam anlaşmaları yapılıyor. Dunya e n cok ziyaret sıralamasında ilk 12 ye kadar oturmuştu herneyse. Hemen görgüsüzlük yapıp 1 tane Ferrari F430 alıyorum. görsel görsel

Derken zaman geçiyor kazançlar daha da artıyor tr yede getiremiyorum parayı hem rusya vergi veriyorum bide trye getirsem trde %25 gelir vrgisi alacak ödermiyim ödemem. Para birikiyor ya gayrimenkul alıyorum ya arba. Derken Yeni model ferrari çıkyor f457 eskisnis atıp onu alıyorum görsel görsel

Mal gibide hemen plka takıyorum ötv kdvle3rini ödüyorum yani. 450.000 tl ise f458 550.000 de kdv + ötv ödüyorum. 0 vergi kaçakçılığı dürüst birekilde arabama biniyorum.

Lan sora bi bakıyorum tr de herkes G plaka kulanaıyor ferrarileri. G plaka demek GEÇİCİ plakanın kısaltılmış hali. SARI RENK olur. Sıfır arabalara ötvsini ödeyene kadar trafikte sorun olmaması için verilir. Bende f458 i aldığımda geçici plaka taktım ama 1 hafta sonra 34 F 0458 plakası için uşratım 1 haftada onu 250.000 tl ye alabildimm. görsel

Neyse G plaka neden biniyor bunlar diye araştyırdım. çakalları ötv ile 1 milyon tl yi bulan ferrariye o zamanlar şuanda 8 milyon tl ötv ve kdvsini yatoırmadan alıyorlar 400 bin tl ye eğer ki ihracat galeri firman varsa yurt dışından araa getirebilir diye ki onuda açmak 500 tl bireysel olarka devlet sana arabaya plaka takıp 2. el olmasın fiyatıdüşmesin diye büyük şehir otobanları harici gezememek şarıyla g plaka ile 2 sene dolaşma şansı tanıyor.

Hani araayı o galeriden buraya götürdüm müşteriye gösterdim olayı yapmanı sağlıyor ama herkes kendisi biniyor 6.000 7.000 km olunca 1 2 senede satarken müşteriye 1 milyona satıyor aldığıparadan hemen ötv ve kdvsini yatırıp plakasını cıkarıp oyle teslim ediyor.

Hem 400 bine 2 sene fgerrariyebiniyor hem satarken kar ediyor vergiyide müşteri ödüyor.

Dedim ben malmışım hemen bi firma açtım bundan sonraoyle yaparım diye firmayı açıncada bu iş ticarete dökeyim ben dedim. 2 kere italyadan fabrikadan araç aldığım için ferrari her sene 1 araç hakkı tanıdı bana. üstünede bir kaçö görüşme yapip bu sayıyıo 4 çıkarabildim. her sene 4 tane feraria lıyorum Ferrari F12, F458 Scuderia, Lambosu SLS'i gtr'ı akıp gidiyorum

G plaka iğle 1 sene taklaka s orna satıcam derken yine vergi işleriniy apmak adına bir gün önce nsanayibakanlığına gittim taşıma evraklarını s unmak için karşıda eminönünde sanayi bakanlığı.

Ankaradakilerin dikkani cekmişim isim vermeyim baya bir bakanın oğlu görüşmek istiyor. Kabule ettim işte yemeğe çıktık sordu neden alıyorsun analtıtm böyle böyle baen ötv mi ödüyordumb aktım kimse ödemiyor bide kar ediyor en salakmıyımdiye düşündüm. Bunu yapsanda bence salaklık yapmış olursun dedi. Daha kolay yoıllar var dedi endir dedim bir sonraki daha güvenli bir yerde görüşelim dedi.

Onların belirlediği adrse gittim. Meela 450.000 bine ferarriyiitalyadan cıkarabiliyorum trde 550.000 tl deöemem gereken ötv varya onun yerine G plaka alıp 3 ay G plaka kulaıyorum ve arac kmyaptığı için otomatik 2. el sınıfına düşüyor zarar ettim diyip fatuayı zararı düşülmüş ham paradan çötv hesaplatıyorsun 550.000 tl ödemen gerekirken 35.000 tl ödeyip plaka takıyorsun.

ASlındabötle birşey yok amabakan imkzası olunca oluyor. 35.000 gözüküyor ama ben 150.000 ödüyorum oda bu arkdaşa aradaki 115.000 tld e onlara kalıyor. senede 10 araç getirme garantisi erirsem asana bunu sağlarım dedi ben 50 araç getirdim:)

Sonra derken fetö olayları patldı. Daha sonra bakanlar değişti bilmemneler değişti derken o seneki yapılanişlemlerin hepsi incelenmeye alındı fetöcü olabilir kuşkusuyla benide çağırdılar.

Ben olayı anlatsam da detay vermyiorsun tabii o an sonucta akpnin bakanları hepsi bu işte. Ve adamlarınhiçbirisi kabul etmiyor ne beni tanıdıklarını söylüyorlar nee birlikte işy aptığımızı aldalsdk herkes biribirini red ediyor öçyle bir ortam. Ama beni neden red ediyorlar şu yuzden fetöcülükle suçlandığımda bendirek (ilk defa facebook beni kurtardı) grin dedim tüm geçmişime akın 1 tane fetörüyü vöver mesdaj görürseniz onugeçtim fethullahaakp hükümetine ana bacı sövdüm hergün bari yatacaksam bu yuzden yatayım dedim. Facebok son 7 senedölkümlerimi çıkarıyorlar.

ohh akpnin anasından girmişim başımıza efethullahcıları bela etti diye fetoya 5 akp ye 10 saydırmışım kürt açılımı olayların tayyip pppistiklal mahkemelerinde yargılanıp asılacaksınlar mı yazmamışımaman tanrımbi an tırstımda fetöcü olsam daha mı iyiydi acaba diye asdşlasdkj

sonrafetöcü olmadığıma kanaat getirdiler ama bu olay nüksettiğinde tüm banka hesaplarım donduruldu 15 tane satmak aamacıyla istanbulda aarajımda duran supersport araçlara el kondu 5 tane daireme el kondu. Yaklaşık 30 milyon türk lirası nakit paraya bankadaki el konuldu.

Yani 1 gün bir uyandım hi birşeyim yoktu götümde donum okadar. zamanında allahan çoğu şeyi taşınmazı alırken eşlimin kayınvaliedemin onun unun ustune yapmıştım maliye siker yoksa siyte onlara ddokunamadılar Kaç sene geçti 6 sen egeçti bend avaaçtım devlete boş yere paramı ve mallarımı gasp ediyorsunuz diye aynı cem uzan gibi faiziyle zararımın karşılanmasını talep ettim. %100 kaznıcam ama hakimlerin tek deidği şey bu davayı biz sonuclandıramıyız fetöcü diye anamızı siker hükümet sen haklısın ama hükümet değğşmeden vu davalar sonuclanmayacak dediler bende beklyorum:)
Vader o araçlar o paralar ne öyle ya yazıyı okurken gözümün önünde film döndü resmen msnsmsnsm
Çok büyük miktara el konulmuş umarım davayı kazanırsınız
Bizimde başımıza aynı olaylar geldi Ablam ve eniştem devlet memuruydu 15 temmuzdan 1 ay sonra görevden alındılar. Ablam 1 hafta nezarethanede kaldı (aynı şartlarda) ablamın 2 kızı var küçük olan (11) Ablamın yokluğunda su çiçeği geçirdi büyük olan (13 otizmli) saç kıran oldu bütün saçları döküldü neye uğradıklarını şaşırdılar Ablam psikolojik olarak yıkıldı resmen. eniştemin sayısız ödülü var devlet tarafından verilen. İkiside 15 senelik memurdu ve hiç suçları yoktu eniştemin seneler önce Bankasya’da hesabı vardı birde sendika üyelikleri. Neyse dedik suçsuz oldukları çıkar elbet diye umut ettik. görevden alındıktan sonra eniştem iş için akrabalarına gitti inşaat sektöründe büyük firmaları vardı kafası rahattı oraya girerim dedi fakat korkudan iş vermediler. Cadı avına dönmüştü ülke resmen o kadar çok insan var ki çevremde iş bulamayan o zamanlarda herkes korkuyordu. Neyse aradan 1-2 ay geçti amcamlar kendi fabrikalarına girmesi için eniştemi ikna ettiler orada çalışıyor şu an ve ikisininde mahkemesi sonuçlandı temize çıktılar suçsuz oldukları kanıtlandı ama işe geri dönüşleri olmadı öyle kepaze bir durum.
Vader sizin cidden çok fazla kaybınız olmuş, bizde öyle paraya el konma olmadi ya zaten öyle el konacak bı para da yoktu. Bı babam açıktayken maaşının az bı miktarı geliyordu, 1 sene sonra ihraç oldu o da gitti. Umarım davayı kazanirsiniz, sizin için de gerçekten çok zor olmuş valla. Okurken kendim yaşamışım gibi hissettim My_Immortal benim kuzenim de aynı şekilde beraat etti dediğim gibi ama işe döndürmediler.
Bigfrizzyhead yok ben bir zorluk çekmedim çünkü iş hayatına atılırken parayı turkiyede saklamamak gerektiğini öğrenmiştim.

Sadece hukuksuzca gasp edebildiklerine dikkat cekmek istedim. Elinde sonund alırım onu ama zararını yine millet çekecek bana ödenecek faizler hepinizin cebinden cıkacak.
AzSiriusBlack aynen öyle yanaştılar yanıma :)
Bigfrizzyhead Eğer babanız sadece çocuğunu başarı bursu kazandığı bir liseye gönderdi diye suçlandıysa çok üzücü. Kendisi şu anda çalışabiliyor mu herhangi bir işte?
PortRoyale çalışmıyor, başta alışmayalim belki tekrar girerim diye girmedi işe, sonra da emekli oldu emekli maaşı aldı vs vs
Vader Lordum ne gizemli adamsın yemin ediyorum. Bigfrizzyhead Bu arada çok geçmiş olsun kardeşim, umarım her şey istediğiniz gibi sonuçlanır.
Bigfrizzyhead kimsenin sana inanıp inanmaması sorun değil yaşanılan olayları ve gelinen durumu hiçbir çocuk hak etmez ailen suçlu olsa da olmasa da.
Babanın veya ailenden birinin cezaevine girmesi 12 yaşlarında bir çocuğun bunu yaşaması çok zor olayın farkında olmasan da sosyal çevresi olarak kimseye anlatamama durumunu çok iyi biliyorum anlatsan da çocuk haliyle verdikleri tepkiler istemese de yanlış ve seni üzücek olabiliyor. bilmeyenlerin babanı sorması daha ayrı bi durum.
bu konuda suçlu olan da ailesine zarar vermekten başka bir şey yapmıyor.
fetöden parayı kazanıp şuan krallar gibi şirketlerinden akan parayla çalışmadan yaşayan çok insan var çevrenizde de vardır biraz sorgulayarak bakarsanız.
alperendenizhan evet ben de biraz onu anlatmak istedim, daha 12 yaşında küçük bir çocuktum yani.
2013-2014 yıllarında ben de dershanelerine gittim ama bunlara ait olduğunu ne bizimkiler ne de ben biliyorduk. O zamanlar da diğer dershanelere göre baya pahalıydı ve eğitim açısından baya iyi olarak bilinirdi. Neyse ilk gün sınıfa girdik sadece erkekler var. O günün sonunda dershane çıkışında farkettim ki kızları da bir üst katta eğitim veriyorlarmış. Benim aklıma cemaat yapısı geldi direkt. Eve gidince araştırdım bunları. Bakıyorum internetten samanyolu onlara ait bank asya onlara ait bir de zaman gazetesi eklenince benim aklıma iyice oturdu nasıl bir yapı oldukları. Benim de orta okuldan kalma bir cemaat tarikat nefretim vardı, bunları da böyle denk getirince daha da dikkat etmeye başladım. Beni belli vakitlerde namaza falan çağırıyorlar gitmiyorum. Kolejlere, yatılı olarak çağırıyorlar gitmiyorum derken onlar da eğitim konusunda bir kenara itmeye başladılar. Diğerlerinin üstüne düşüyorlar ama benimle ilgileniyormuş gibi yapıyorlardı. O zamanlar sürekli hükümet kanadını övüyorlardı. Ben de o zamanlar hükümetle birlikte olduklarını düşünüyordum çünkü başka bir açıklaması olamazdı. 2014 yılına geçiş yaptık bir anda söyledikleri övgü sözleri, nefret söylemine dönüştü. Benimle birkaç arkadaş da bunun üzerine dalga geçiyoruz hatta hocam sizi bitirecekler falan diyoruz. Bizdeki de ne cesaretmiş hala düşünüyorum da. Bir taraftan ortamda gözlem yapmaya devam ediyorum. Arada bir yerlerden polisler geliyor ve polis olmak isteyen öğrencilerle konuşuyor. Şu kadar puan al seni görüştürelim hallederiz falan diyorlar o çocuklara. Hoca da sürekli bizim evi ziyaret etmek istiyor. Ben niyetlerini azçok bildiğim için bu konuya pek sıcak bakmıyordum. Neyse ısrarları üzerine bir defa götürdüm eve. Yemek yedik sohbet ettik. Mevzu yatılı kalma etüt yapma işine geldi. Niye gelmiyor gelse güzel olur diyorlar. Bizimkiler de bizim oğlan sevmez öyle yerleri, kalamaz oralarda diyip kapattı konuyu. Gel zaman git zaman Lisemin bitmesine 3-4 ay var ben bunları saldım. Liseyi bitirmeye, proje ödevi hazırlamaya falan çalışıyorum. O sırada da seçim vardı sanırım. Bunların araları da iyice alevlenince ailemi dershaneye toplantı diye çağırıp oyunuzu ilgili partiye atmayın da nereye atarsanız atın diye çağırmışlar. Bizimkiler de nereye atarsak atarız bu sizi ilgilendirmez demişler. :) Üniversite seçimlerinde çağırdılar gitmedim. Çünkü olay belli. Uzak bir üniversiteye yerleşmemi sağlayıp ordan kendi yurtlarını alıp beni devşirmeye çalışacaklardı. Bazı arkadaşları baraj puanı 180'i geçenleri yurtdışında üniversitelere gönderiyorlardı. Finlandiya da Hindistanda falan yurtları vardı bunların. Neyse Kocaeli Üniversitesini kazandım o yıllar. Bunlar da arıyorlar beni gel seni kayıt ettirelim burdaki arkadaşlarla tanıştıralım falan diyorlardı. Ben sallamadım yine sonra ellerini ayaklarını çektiler. Bir şekilde birçok kesimin kıyıdan köşeden hayatlarına dokunmuşlar. Kurunun yanında yaş da yandı o çok kötü oldu. Umarım babanın da beraati sağlanır.
anytime siz en iyisini yapmışsınız. Son sene ablamı da okuldan aldırmayı düşünüyordu babam ama ablam bu durumdan kötü etkilenir, arkadaş düzeni bozulur, 3 sene aynı öğretmenlerden ders gördü sonuçta, onların anlatışına alıştı vs vs diye aldırmamıştı. Keşke aldırsalarmış, şuan her şey çok farklı olabilirdi...
Bigfrizzyhead Ailen iyi durumda olsun da gerisi mühim değil bir şekilde çözülür. Böyle olacağını baban da bilemeyebilirdi. Umarım şu son sıkıntınız çözülür de bir oh çekersiniz.
anytime umarım ya, bekliyoz bakalım
Vader Yapmayın lordum bu milletin size 30M₺ + faiz ödeyecek gücü yok :)
Ayak fetişçisi elemanın yaktığı evin olayını anlayamadım. Tam olarak kimi veya kimleri yaktırdı?
Beyaz Solucan'ı (Kraliçeden bilgi toplayan casus ekibi)
Yukarı