Bundan tam 6 sene önce, darbeden 1 hafta sonra babam açığa alındı, kendisi polis memuruydu. Ben o zamanlar daha 12 yaşındaydım. Açığa alınmanın ne demek olduğunu bilmiyordum. Sevinmiştim çünkü babam işe gitmeyeceğim demişti, ben de tatil gibi bir şey sanıp çok mutlu olmuştum ama herkes çok buruktu. Kimse bana nedenini de söylemiyordu, sonradan açıkladılar, yine çok bir şey anlamamış olmalıyım ki çokta umursamadım. Açığa alındıktan yine 1 hafta sonra (tam tarihleri hatırlamıyorum) bir cuma günü babam cuma namazına gitmişti (28 temmuz civarı olsa gerek) ablamla ikimiz evde oturup dizi izliyorduk (ablamda 17-18 yaşında) aniden kapı sert bir şekilde çaldı, korktuk, kapıyı açtık işte birkaç tane polis amca elinde kağıtla bize: evimizi aramaya geldiklerini söylediler. Annem de o gün bir ameliyata girecekti bu yüzden hastanedeydi, çok ciddi bir ameliyat olmadığı için önce işe (kendisi de hastanede çalışıyor) sonra da ameliyata girecek şekilde gitmişti. Biz de babam cuma namazından geldikten sonra hastaneye gidecektik. Sonra hemen babamı aradik, babam koştur koştur eve geldi. Tüm odaları video kaydına alarak aradılar. Yani cokta kötü değildi, etrafı da dagitmadilar sagolsunlar, işlerini güzel yaptılar gerçekten. Etrafı aramaları 1-2 saat sürmüştü. Sonra babama dediler sizi de yanımızda goturmeliyiz diye, babam ne kadar sürer dedi, polisler de '1 hafta kadar sürebilir, ona göre hazırlanın' dediler. Babam birkaç tane kullandığı şeker ilacı kutusundan aldı ve bize sarıldı. Babam çıktığı anda ablam ağlamaya başladı, ben de ağlamaya başladım ama neler yaşandığına dair gerçekten hiçbir fikrim yoktu yani. Korktuğumdan ve babam gittiğinden ağlamış olsa gerek. Sonra babam kapıyı çaldı, son kez bize gulumseyerek el salladı ve gitti. Bu beni gerçekten çok yaralamıştı, çok net hatırlıyorum. Babam gittikten sonra hastaneye gittik annemin yanına. Çok sakindi ama babamın gittiğini duyunca o da sessizce ağlamıştı. Sonrasını çok hatırlamıyorum. 1-2 hafta babama ulaşamadık, nerede olduğunu söylemediler. Tek yapabildiğimiz kıyafet gonderebilmekti. 20 gün kadar hiç konuşmadık, birbirimizi görmedik, annemin "kocam öldü mü, onu bile bilmiyorum" diye karakol gezdiğini gördüm, tek tek polisleri aradığını.. Ağustosun kaçı bilmiyorum, babam tutuklandı. Hep adliyenin önünde tutukluyorlardi, insanlarda kimler tutuklanmış diye bakmaya gidiyordu hep, annem 1 hafta boyunca her gün gitti ama hiçbirinde babamı görmeyince, son gün gitmemeye karar verdi o gunde babam tutuklanmış. Gece ben yatakta yatarken ablam gelip bana "babamız tutuklandı" demişti, tüylerim diken diken olmuştu böyle içime bı ürperti dolmuştu. Yine de mal gibi hâlâ tam olarak anlamamıştım yani babam eve gelmeyecek miydi? İlk görüşümüz sanırım telefon gorusuydu, cezaevinden öğrendiğimiz bilgiye göre babam bizi telefonla arayacaktı. Bı gün verdiler, bugün bekleyin sizi 09-17 arası bir saatte arayacak dediler. Tabi annemi arayacak, o yüzden ablamla ben de annemin yanına işe geldik. Hastaneye. O gün de ablamın hangi üniversiteyi kazandığı o belli olmuştu. Kendisi özel zafer fen lisesi burslu mezun (Fetö lisesi ama ablam sbs de sadece 2 sosyal yanlışı yaparak o liseye %100 burslu girmeyi başarmıştı) 33k sayısal ve 14k eşit ağırlık sıralaması ile o vakit oluşan psikolojik sorun nedeniyle (babamı savunma isteği mi doğdu bilmiyorum) hukuk yazmıştı hep. Baya bekledik annemin yanında, her telefon çaldığında babam sanıp heyecanlaniyorduk. En sonunda konusabilmistik. O da sadece 10 dakika anca. Telefon kapandıktan sonra baya bı boşluğa düşme hissi oluşmuştu. Bı süre sonra da kapalı görüşümüz olduğunu öğrendik. O gün baya heyecanlıydı ve korkuluydu. İşte öğrendiğimiz kadarıyla üstümüzde hiç metal olmamalı, başka eşya olmamalı saat vs. Korkudan ayakkabıda bile metal olmaması gerektiğini sanmıştıkta terliklerdeki metal kısımları koparmistik. Spor ayakkabıda da küçük metal kısımlar var diye giymemiştik. Sonra gittik cezaevine. Dışarıda bir sürü insan hepsi de bizim gibi, zaten sanırım suçlara göre ayrılıyor görüş günleri. İlk görüşümüz daha yazın sonlarına doğru olduğundan sıcaktı. Dışarıda bekleme odası gibi bir yer var cezaevinin dışında. İçeriye girin bomboş 60m² civarı bir oda, 2 tane tuvalet. Sadece duvarlara yaşlanmış sandalyeler, ortası bomboş. Ve ciddi manada bok kokuyor. Annem sıra aldı işte başladık beklemeye, saatler geçiyor ismimiz soylenmiyo, çok sıra var. Sonunda ismimiz söylendi. İçeri girdik küçük bir üst araması, kimliklerimizi topladılar, sonra bir sıraya girdik, önümüzde de insanlar var. Sonra orada da bekledik biraz 10-15 dakika falan. Sıranın ucunda yine bir arama. Bu sefer daha detaylı, kıyafet içi falan. Sonra bir oda var ama dışarıdaki odadan daha temiz ve geniş, masalar ve sandalyeler olan bir oda orada bekledik yine bir 15-20 dakika. Sonra oradan çıktık. Bir yol var, solunda cezaevinin bahçesi futbol sahası falan var, tutuklular için sanıyordum ama babamın çıktığı bahçede çimen yokmuş. Solunda da ağaçlar falan var, yine bahçe var ama bu sefer oranın çalışanları için gibi. Sonra küçük kulübe gibi bir yere geliyorsunuz orada da bekliyorsunuz yine (kışın beklemesi en zor yer) içinde oturmak için yer var ama küçük yani, oraya gelen herkes sığmıyor. Yine bı 15-20 dakika sonunda cagiriliyorsunuz ve bu sefer ayakkabı cikariyorsunuz, x-ray cihazına koyuyorsunuz ve siz de x-ray den geçiyorsunuz. Sonrasında yine bir bekleme ama bu sefer asıl binanın içindesiniz. Sonra sıraya giriyorsunuz ve cinsiyetinize göre bir odaya giriyorsunuz ve donunuzu çıkarmalı arama gerçekleşiyor (iç çamaşırı kalıyordu sanırım) ayakkabı içi elle aranıyor, saça bakılıyor vs vs. Kapalı cezaevi olduğu için bu kadar arama normal. Sonra görüş yerine gidebiliyorsunuz. Orada da babamlarin gelmesini bekliyorduk tabi 10dk kadar. Böyle bölme şeklinde bir sürü kabin var, içinde cam ve bir telefon. Camın arkası boşluk, onun arkasında babamdan taraftaki cam var ve bu kadar katmandan olsa gerek görüntü biraz bulanık ve kirli doğal olarak. Sonra babamlar geldi, biz ağlıyoruz babam ağlıyor, babam ağlıyor diye biz daha çok ağlıyoruz, biz daha çok ağladık diye babam daha çok ağlıyor. O gün çok konusamamistik "nasılsın baba eğeğeeğ + hıçkırık sesi" "iyiyim kızım siz nasilsiniz, naptınız + burun çekme sesi" sonrasında mutluyuz ama uzun bı süre sonrası babamı gördük. Bı süre böyle gitti, 2 haftada 1 kapalı görüş (30dk), her hafta telefon görüşü (10dk) sonra bir gün açık görüş (45dk) olduğunu duyduk, her ay 1 kere mi yoksa 2 ayda 1 mı ne oluyormuş, yine çok mutlu ve heyecanlıyız, gittik cezaevine yine rutin beklemeler ve aramalar yapılıyor falan. Sonra açık görüş kısmına geldik, kocaman upuzun koridor gibi bı alan. Kendi masamizi bulduk (piknik yerlerindeki banklar gibi) oturduk, bekliyoruz babamın gelmesini. Yavaş yavaş gönderiyorlar onları da, kalbimiz böyle pır pır ediyor. Babam geldi bizi yine bir ağlama sardı. Ağlayıp sariliyoruz. Babamın elinde poşet, bize kendi marketlerinden lokum bisküvi ve fanta almış. Yedik güzelce, konuştuk, ağladık. Ayrılırken daha çok ağladık. Kalbinizin ciddi manada acidigini hissediyorsunuz o an. Bir de ortada suç yokken bu duruma getirilmiş olmak.. kimseye hiçbir zaman anlatamadım bunları açık açık, bir tek yakın arkadaşlarıma anlatabilmiştim. Bir tane arkadaşım da (bakın hâlâ 12 yasindayiz) "madem suçsuz niye tutuklandı, suçlu olmasa tutuklanmazdi, senin baban suçlu" demişti. O kadar üzülmüştüm ki, kimseyi inandiramamak, herkesin pat diye çevremizden gidişini izlemek.. hepsi ayrı ayrı acıtmıştı beni. Bir sürü aile dostumuz vardı, hepsi konuşmayı bıraktı. Öz teyzelerim bile suçlu muamelesi yaptı, annemin ağladığı geceler gözümün önünden gitmiyor. "Sizin yüzünüzden bize de bir şey olacak" "senin kocan yüzünden benim kocam müdür olamadı" bunları benim teyzem dedi (şuan kocası müdür :) ).. İlk mahkeme ne zamandı hatırlamıyorum (tutuklanma nedenini tutuklanırken mi söylemişlerdi yoksa mahkemede mi bilmiyorum ama tutuklanma nedeni de annemin hastanede birlikte çalıştığı bir adamin babamı şikayet etmesi ile tutuklandı babam, bu çocuğunu Fetö lisesine gönderiyor diye şikayet etmiş. Belki de o adam söylemese babam tutuklanmayabilirdi ama 2016 da biri sizi fetoden ihbar ediyorsa bu çok büyük bi etken oluyordu. Bu yüzden adam mı tutuklanır demeyin kuzenim 2012 civarında bank Asya'ya 50 TL yatırdı diye ihraç oldu 2016da. Daha 1-2 sene önce anca beraat etti ) babam çıktı duruşmaya, ihbar eden adam gelmedi. Gelmeme hakkı var. Sonra ertelendi mi bişi oldu (gelmediği için değil) 3 ya da 4 kere mahkeme falan oldu işte (adam hiçbirine gelmedi) Sonuncuda babam şartlı tahliye + 6yil 3ay ile çıktı. 18 ay yattı. Çıktığında ben 8. Sınıf 2.donemdeydim. hayatımın en zorlu 18ayi diyebilirim. Babam tutuklu, ablam başka şehirde üniversitede, annem ablama hem üni hem yurt için para yetiştirmeye çalışıyor ekstra nöbetlere kalıyor. Haftanın 3-4 günü yalnızım. Düşünün bak 12-13 yaşındayım (şuan 18im ve evde hic yalnız kalmamış arkadaşlarım var bu yaşta) ve yalnız başıma evde kalıyorum. Psikolojik açıdan çok zorlu günlerdi benim için. Ablam açık görüş için geliyor diyelim Çarşamba günü, Perşembe dersi olduğu için gece saat 3te annem otogara götürüyordu onu. Hâlâ gece gitmesi gerektiği vakitler oluyor bazen, ben şimdi bile çok üzülürüm, o günler gelir aklıma, nefes alamam. Kışları özellikle, o cezaevinde beklemek, buz gibi soğukta saatlerce beklemek bir de ısınmak için o dışardaki odaya girerdim, o bok kokusunda saatlerce beklemek var ya.. ama iyi ki de hepsine gitmişim, babam çok mutlu oluyordu, günlüğüne de yazmış tüm görüşlerde "canım kızım geldi" diye. Günlük tutmuş, ameliyat olması gerekmişti o dönem, safra kesesi alınacaktı. Ağrılı günlerini yazmış, "çok ağrıdı, kustum, ağladım" tarzı kelimeler vardı, komik geliyor dimi, ama değil, babam çok nadir ağlar, onun ilk defa ağladığını görüşlerde gördüm bile diyebilirim. Ameliyat öncesi kontrolü için hastaneye geleceğini söylemişti, o gün ben de babamı görmek için gitmiştim, yanında 6-7 jandarma vardı. Korkudan babama 4-5 saniye anca bakabilmistim, gerisinde başım eğikti. Ameliyat olduğu gün göstermemişlerdi bize babamı. Bi de ramazan vakti vardı. Çok iftarı yalnız başıma açtım. Bı tanesini hatırlıyorum, pide almıştım eve giderken ezan okunmuştu. Acele edesim bile gelmemişti. Corbami içerken o yalnızlığı iliklerime kadar hissetmiştim ki bizde iftarlar hiç yalnız geçmezdi hep dost akraba şen şakrak. İnanın benden çok daha kötü durumda çocuklar vardı. Daha o yaşımızda bize fetocu damgası vurulmuştu. Ki ailem de gerçekten sucsuzdu yani. Yine burada da inanmayacaklar olacak, umrumda da değil. Herkes görmek istediği gibi görür. Daha anlatamadığım çok şey var, daha sonrasında aaa keşke şunu da deseyim diyeceğim birkaç şey daha vardır kesin, genelde öyle olur. Şuan babamın hâlâ dosyası var, hâlâ tutuklanma ihtimali var. 5 sene geçti üstünden. Dosyası arşivde. İnşallah tutuklanmaz. Kaç senenin birikmisligi vardı üstümde. Hâlâ var, stresi de var. Bazen babam artık sonucu belli olsun tutuklanacaksam da tutuklanayim diyor. Böyle demesine çok üzülüyorum. Çok yorulduk. Bu anlattıklarımın üç penceresi daha var. Biraz fazla uzattım ama dediğim gibi hep birikmiş. Umarım bir gün buraya babam beraat etti diye yazmak nasip olur.
Edit: he belirtmeyi unutmuşum, ablam liseye giriş sınavına hazırlanirken ne özel ders aldı ne de dershaneye gitti. Hiçbir şey yapmadı yani soru çalma vs gibi bir durumu olmadı. Üni sınavında da kendi girdiği sene sonrasında tekrar sınava 2 kez daha girdi ve hep yakın sıralama yaptı, Sonuncuda 50k yapmıştır. Hâlâ çok zor matematik sorularını da yapabiliyor, sorunuz varsa atabilirsiniz