Kaydol
Giriş

Bugrahan

Buğrahan Taha Doğan
Dark Jedi
Manisa
Haziran 2023
God's Lonely Man
En son medyalar tümü
Takip ettikleri tümü
Takipçileri tümü
Bağlantıları
İstatistikler
Diziler detay
T. Süre
T. Bölüm
929 / 940
Filmler
T. Süre
1g 11sa
T. Film
18 / 39
 
Beğendiği gönderiler
samuelacarson Sith Sorcerer » Sosyal » Genel
Telefoncular, yalan söyleme konusunda çok başarılı esnaflar.

Yurt dışından en ucuz malları topluca çeker, 1e5 1e10 koyarak sana kakalar. Sorsan, ticaret der.

Gözünün içine baka baka yalan konuşur, yetmez bir de seni bunun doğru olduğuna inandırmaya çalışır.

Aynı kabloyu, 20w 40w 60w fark etmeksizin hepsiyle uyumludur, hızlı şarj kablosu abi evrensel kablodur der, fiyatı da normalde 150 lira sana 100 olur der. Hiç bilmeyen birisi de bunlara inanıp alır ve bataryanın anasını bir güzel ağlatır.

Ne güzel memleket.
Gizlenen 17 yanıtı da gör! Çatlarsın yoksa...
Potansiyel dolandırıcılar. Telefoncular, sanayi esnafı, bilgisayar tamiri yapanlar, galericiler, siyasetçiler… enler bu şekilde liste uzar gider
bilgisayar tamiri ve telefon tamiri yapanları hiç sevmem teknik servise göndericen ne kadar pahalı olursa olsun. bu adamlar yapmış gibi yapıyor bir yeri yapıp diğer yeri bozuyor tek sorunlu telefonunun birden cok sorunu oluyor, sonra uğraş dur.
Paradox sıranın avukatlara gelmemsi üzdü lsaöljdasdks
Bunun yanlız telefon ile kısıtlı bir kategoriye daraltılmış olması hatalı olmuş. Kısaca Türk esnafını tarif etmişsin. Ne iş yaptığının önemi yok, Türk esnafı olması yeterli bunları yapmak için.

Bakın siz çoğu şeye alıştığınız için mesela size doğal gelen ama yabancı insanlara çok ilginç gelen şeylerden bir kaçını sıralayım.

Amerikadan arkadaşlarım geldi, ilk defa Türkiye'ye gelişleri. Biz de kalmaları için ısrar ettim ama gezmeyi tozmayı keşfetmeyi çok sevdikleri için otelde kalmayı tercih ettiler ve ısrarla en tarihi yerde ayarlamamı istediler. Ben taksime falan yakın olsun fakat kalitesizliğide çok koklamasınlar diye nişantaşında ayarlamak istedim fakat ısrarla galatanın yakınları ara sokaklar diye ısrar ettiler.

Çünkü uyanıp otelden çıktıklarında her bir türk ne yaşıyor, şehrin zorluğu güzelliği ne bu şekilde keşfetmeye bayılıyorlar. Gayet varlıklılar ama atıyorum adamlar kapadokyaya gitmiş olsa asla 5 yıldızlı otel varsa var mıdır bilmiyorum ama orada kalmıyorlar. İnatla peri bacasının içerisine biz bi hasır serer uyuruz modundalar.

Çok entellektüeller falan kısaca tarihi tam anlamıyla yaşamak istitiyorlar. Neyse çok uzatmadan konuya gireyim. (evet uzattım farkındayım). Herneyse geldiler birlikte gezdik 1 gün. 2 gün dediler sen kesinlikle bizi almaya falan gelme. Gerekirse kayboluruz, işimize de gelir biz keşfetcez. Tamam dedim ne haliniz varsa görün, zaten en fazla sikerler diye de espri yaptım.

Yemin ediyorum öbür gün suratları 5 karış. O kadar sinirlilerki. Ne oldu dedim. Keşke sikselerdi diyor. Dedim ne oldu, korktumda başlarına bir şey mi geldi diye.

Ya diyor hiç kusura bakma sizin bu esnafların hepsi dolandırıcı bildiğin scum yuvası. Herhalde martı eti falan kakaladılar diye düşünüyorum. Başladı anlatmaya.

Ya diyor, buraya gelmişiz insan Türk yemekleri yemek istiyor. Herşeyi tatmak istiyor. Bir restoran görüyoruz veya bir hemen sokak üstünde lezzet noktası gibi küçük işyerleri. Dışardan bir bakıyoruz "aman tanrım kocaman sandevüçler içleri dolu dolu resimler, tabak tabak yemekler etler taşıyor böyle" hevesleniyoruz içeri giriyoruz önümüze bir tabak yada sandeviç geliyor. Ya sandeviçin içi boş. Restoransada koca tabağın ortasına bir kaşık yemek...

Bu ne diyor adam haklı olarak. E görseldekiyle aynı değil. Bu resmen do-lan-dı-rı-cı-lık nasıl ceza kesilmiyor bunlara diyor.

Adam daha önce karşılaşmamış böyle bir şeyle. Akşam sıkılmış otele giderken aç kalmış belliki. Marketten cips almışlar. Lays almış büyük paket.

Paketi bir açtım diyor yarısından coğu hava. Yuh dedim diyor. Bir de Frito-Lay bizim oranın markası. Dedim sizin orayla alakası yok yasalar insanı savunmayınca bu şekilde teşvik edince. Bizim çıkarcı işverenlerde doğal olarak sonuna kadar köklüyor.

Türkiye cidden bakın alıştığınız için çoğunuz farkında değilsiniz ama "dolandırıcılar ülkesi" ciddi amlamda heryer gördüğünüz her afiş, her reklam bir dolandırma yöntemi.
Vader japonyada mıydı çinde miydi adamlar aburcuburda bile doğruluk istiyor, ambalajın üzerindeki fotoğraf içindeki ürünle birebir aynı görünmeli ve aynı boyutta olmalı demişler, ben bunu gördüğümde çok şaşırmıştım (tabiki gidip görmedim sosyal medyada gördüm🥲) cidden biz böyle olmasına alışmışız olması gerekeni görünce şaşırıyoruz
Bigfrizzyhead japonyada içeceklerin ambalaşında %100 meyve suyuysa kesilmiş meyve resmi koyabiliyorlar. %5 ve %99 arasındaydı sanırım kesilmemiş meyve koyabiliyorlar. %5 altında iste emojili meyve resmi koymak zorundalar.
Bigfrizzyhead barilla makarna alanlar bilir mesela onda makarnanın boyutu üstünde ölçeklendirilmiş, gibi
Ben de bu aralar esnaftan çok çekiyorum ya. İşini güzel yapan çok nadir esnaf var. Geçen işte bir ayakkabım yırtıldı kenardan küçücük, bir tanesinin de kenarından yapışkanı tutmuyor. İkisi de deri spor ayakkabı, Air Force minvalinde. Dedim, götüreyim ayakkabıcıya, en kötü ne olabilir? Benden kötü yapacak halleri yok ya, bir yapıştırıcı sürüp geçecek. Daha önce kendim de yaptım, basit bir şey ama üşendim. Hem dedim, ayakkabıcı iyi yapar işini, yıllardır oradaki esnaf. Eskiden de koşu ayakkabısının içini yaptırmıştım, iyi yapmıştı. Neyse, götürdüm. Dakika bir, gol bir. Adam yan dükkânda muhabbet ediyor. Kaş göz ediyorum, "Geleceğim," diyor, gelmiyor. 10 dakika sonra geldi, gözümün önünde muhabbet ede ede. Müşterisi falan da yok, dükkân boş. Bu rahatlık nereden geliyor, bilmiyorum.

Sonra dükkâna girdik, 4 metrekare falan bir yer. Adama ayakkabıları gösterdim, "30 dakikaya gel," dedi. Dedim, "Tamam, çok iyi." Ama şüphelendim de, hızlı yapar, kötü olur diye. Neyse, çarşıda işlerimi halledip geldim. Bizimki yine yan dükkânda, biraz bekletip geldi. Ayakkabılara bir baktım; ilkokul çocuğunun el işi ödevi gibi. Sağa sola yapıştırıcılar taşmış, yamuk yumuk dikiş atmış. Yırtık yeri öyle bir tamir etmiş ki eskisinden beter olmuş. Bir şey demedim, ayakkabılar yeni değil diye. 70 TL aldı zaten. Kısacası, işini düzgün yapıp 300-500 istese gıkım çıkmayacak. Ayakkabılar olmuş 2000-4000 TL. Ama yok, ekonomi kötü diye hem kendine eziyet hem bana eziyet çektiriyor. Yaptığı işe aldığı para değmiyor diye hızlıca yapıp 70 TL alıyor. Ama halbuki ironik olarak dükkân bomboş.

Bu arada, iki hafta önce de eski bir koşu ayakkabımı mahalledeki yaşlı ayakkabıcıya götürdüm, dükkân boş diye üzüldüğüm için. Sağ olsun, öyle bir tamir etmiş ki koşarken ötüyor ayakkabılar. Önüme çıkanlara uyarı veriyorum :).

Şimdi de telefoncu arkadaşları anlatayım. İki lise arkadaşım, 23-24 yaşlarındalar. Üniversiteyi rastgele bir bölüm okuduktan sonra telefoncu tanıdıklarının yanında çalışmaya başladılar. Sonra işlek bir caddeye dükkân açtılar. Dükkân yine minnacık, 6 metrekare falan. İki kişi aynı anda çalışıyorlar, ikisi de sürekli telefona bakıyor. Dükkânda malzeme de doğru düzgün değil. Ama durumları iyi; ikisi de yeni düğün yaptı. Dedim, "Nasıl para kazanıyorsunuz siz?" İkinci el telefonları kelepir fiyatına alıyorlar, biraz süslüyorlar, yerine yüksek model 2. el telefonu piyasanın bir tık üstüne satıyorlar. Gelen müşteriler, model yükseltmenin hevesine kapılıp eski telefonunun paraya sayıldığına seviniyor, ama deli gibi zarardalar. Sonra birde satarken mallarına o kadar güveniyorlar ki sanki kendileri üretmişler gibi garanti veriyorlar falan. Geleceğin çakal telefoncuları olacaklar belli ki. :)

Terzi desem, aynı şeyler. Yeni aldığım pantolonu götürürüm, paçası kısalacak diye. Reis öyle bir yapar ki pantolon baştan aşağı sigara ve kül kokar. Yıkamadan giyemem.

Sonra eski kitapları satayım diye ikinci el alan bir kitapçıya götürdüm. İnternette 150 TL'ye satılan kitapları 20 TL'den almadı. Ama dükkânda "çok var" dediği kitapları da 120 TL'den satmaya çalışır. Sonra niye çok var aynı kitaptan?

Bilgisayarcıları da hiç anlamıyorum. Hem dükkân sinek avlar hem ne zaman bir şey sormaya gitsem, açıkgözlü bilir müşteriyim diye ilgilenmezler. Benim istediğimi değil, kendi istediklerini yapmaya çalışırlar. Format attırmaya götürsen, 500 TL alırlar. Neymiş, dükkân kirasıymış. Abicim, dükkânın format parasıyla geçiniyorsa kapat git zaten.

Üniversitedeyken de Erasmus öğrencilerine yardımcı olmaya çalışırdım. Sürekli bir esnaf tarafından kazıklanma problemi olurdu. Kendi vatandaşımı nasıl savunacağımı bilemezdim. Neresinden tutsam elimde kalıyordu, üzülüyordum.
nirnaeth format için ideal ücret ne kadar olmalı mesela? merak ettim sonuçta o tarz şeyler servis diye geçiyor
Dün sarhoşken iki nescafeye adam karttan 60 tl çekmiş
Bugrahan küçük paket olanmı :D eğer öyleyse geçmiş olsun
nirnaeth format olayı, bir formatdiye düşünmemek lazım. Bizim insanimizin düşünceleri biraz problemli bu konuda.

Çok kolay bir işmiş gibi tarif ediyor ama hiç kimse formatıni madem o kadar kolay kendisi atmıyor.

Olayın kolay zor olması önemli değil. Harcadığı zaman önemli. Bir bilgisayara bir Windows kurmak nerden baksan en az 45 dakika 1 saat suruyor. Üstüne driverler falan çabası ortalama 2 saat diyelim.

Asgari maaş ne kadar 22.104 TL günlük olarak hesaplandığında günlük asgari ücret tam olarak 866,85 TL 8 saat calışma sonrası.

Yani saatlik asgari ücret: 108 TL.

2 saat süren bir format işleminin sadece calışan asgari maaş maliyeti 216 TL. Buna SGK'sı dahil değil. Yemek gideri dahil değil. Onlarıda hesaba katarsak 250 TL.

Sadece çalışan 1 kişinin 2 saatlik maaşını cıkarsın derse işyeri 250 TL fiyat vermeli. Ama kirasını karşılayacak, üstüne kar edecek veya işleri büyütecek diye düşünürsek 500 TL demeli.

Olay burada yapılan işin zor veya basit olması değil. Olay burada yapılan işin süre bakımından dükkanı ne kadar meşgul etmesi.

Yani format için istenen tutar olması gereken tutar.
Vader katılıyorum aması var… format zor bir işlem değil ama ona harcanan zaman önemli. Bilgisayarcılar hazır programların kurulu olduğu formatı atıyorlar yalapşap ve temel driverları yükleyip bırakıyorlar. O yüzden hiç bilgisayarcıda format attırmadım kendim öğrenip yapmıştım hep eskiden. Programlar eski sürüm, formatla gelen hazır yazılımlarda virüs çıkma ihtimali, özellikle kms gibi şeyler… Ben temiz orijinal kullanmayı severim o yüzden kendim hallederim. Lordun yazdığı her ne kadar matematiksel olarak doğru olsa da format parası 50 lirayken bile fazla bulurdum o zamanın devrine göre tabii yine şu an kaç olursa olsun yine pahalı buluyorum, çünkü kısa bir süre bilgisayarcıda çalıştım, ordaki dalavere yalanları da biliyorum rahatsız olup çıkmıştım. Zaten içerde flaşı takıyorlar hazır setuplu programlı, 1 değil 3-4 bilgisayar oluyordu en az ve onlar orada kurulurken tamir teknik başka işlemler yapılıyor. Yani örneğin sanayideki gibi bir arabanın kaporta işi var diye bir araca bakıyor usta başka arabaya bakamıyor saati zamanı değerli ama formatta her şey hazır olduğu için ve bir sürü bilgisayar olduğu için o sırada da tamir işleri vb yaptığı için bu işin sürümden de kazanıp zamandan da tasarruf ettiği için daha az fiyata çıkartabilir diye düşünüyorum. Ama eğer az çok anlıyorsanız bu işi kendiniz yapın kolpacı bilgisayarcılara vermeyin. İçinden parça sökeni bile gördü bu gözler., işini hakkıyla yapana lafım yok tabiiC toplumda genel olarak ahlak yoksunluğu çoğaldı maalesef elder
Paradox sürümden kazanamazki senin bahsettiğin dolulukta bir iş yeri yukarıdaki örnekte 1 kişi çalışan işyerine göre daha fazla elemanı olması lazım. Diyelim ki 3 elemanı olsa, o 2 saat de aynı anda kaç bilgisayara format atmalıki aynı surede 3 elemanın 2 saatlik giderini karşılaşın ve kar yapsın :)

Hazır usb de taksa, dilerse yapay zekada kursa bir format her daim 2 saat sürüyor. Yüklemesi bi kere windowsu gıcık birşey 50tane pencere geliyor, 50 kere restart atıyor.

Hele ssd si olmayan bir müşteri gelirse gacur gucur hdd sesiyle 3 saat bile sürebilir. Format denilen şey; olması gereken hdd tamamen geri dönüştürülemeyecek şekilde silinir ve sadece base olarak windows kurulur. Onun harici driverlar bu kadar.

Ama bizim cahil halk, üstüne programda kurduruyor. Offis kur, gta 2 kur, cs1.4 kur, soliter kur, okey kur. Format atılmadan önceden daha kötü hale getirtiyor oyle alıyor bilgisayarı.

Bilgisayarcılara ben suç bulmuyorum ya. Gelen müşteri profili, "çet porogramı da olsun, komando sikini de olsun benim hanım oynuyo onu, disgord erişim kırıcıda ekle taam mı ağbisi, güzel olsun bak şöyle afilli poroğrmlarıda ehsik etme" olunca, otomatiğe bağlayıp haydi yallah modunda olması cok normal.

Şimdi işin en doğrusunu söyleme zamanı:

Etrafta gördüğünüz üçkağıtçı esnaf, dolandırıcı mağaza, karaktersiz işçi aslında tamamen aynada yansıyan yüzleriniz. Şey gibi bu. Toplumlar hakettiği gibi yönetilir ile aynı. Dilese insanlar bu tür kişileri anında dışlayıp doğru yoldan şaşanı 1 ayda batırabilecek gücü kullanabilirdi. Neydi bu? Protesto.

Ama insanların hoşuna gidiyor. Biri dolandırınca "he he bizden ya bu aynı halkın içinden" falan diyor. Politikacılarada aynısını yapıyor.

E doğal olarak etraf dolandırıcı, üçkağıtçı kaynıyor. Tam olarak hepimiz aynı olduğumuz için.

Her defasında gittiğiniz mağaza "abi vallaha 1 tl kar etmiyorum bu işten" demesine rağmen siz de hala "olm her geldiğimde böyle diyorsun" diyor, her gittiğinizde sizi kandırmasına izin veriyor üstüne cok süre geçmeden aynı mağazada yine beliriyorsunuz.

Üstelik sağa sola ahbap o bizim ordan al falan diye de öneriyorsunuz :)

Çok garip ve kalitesiz bir toplumuz. Hepimiz buna dahil.

Ben de, sen de, onlar da.
vader'a aynadaki yansıma konusunda katılıyorum. halihazırda abim bakkal işletiyor. ben de ara sıra yardıma gidiyorum. hepinizin bildiği sigara veya kartta komisyon durumu var. biz bunu etik bulmadığımız için dükkanın ilk gününden beri 1 kez bile yapmadık. buna rağmen hala geçen sohbet şu şekilde.

+Merhaba bi tane kısa parliament alabilir miyim?
- 79 lira. Ödeme kart mı nakit mi?
+ Kart'a komisyon alıyor musunuz?
- yok hayır fiyatı neyse o
+ helal be falanca market 124154235 tl komisyon istiyor.
- öyle yapıyorlarsa almayın öyle yerlerden. böyle bir hakları yok
+ ama işte alıyoruz napalım
- bir süre almazsanız zaten geri adım atarlar
+ haklısınız da alıyoruz işte

bu bahsettiğim bölgede her çeşit market ve bakkal bulunuyor yani o marketten alışveriş yapması şart değil. ama kendisi de satıcı olsa böyle haksız bir kazanca göz yumacağı için sadece laf ediyor. 0 hareket
"Uyanık" olma durumunu sahibinden, letgo gibi 2.el sitelerinde de görüyorum. Hemen hemen herkes 1-2 senedir kullandığı malı yeni fiyatına satmaya çalışıyor. Satıp satmaması da umrunda değil zaten kimsenin. Belki bir enayi düşürür umudu ile mi vakit ayırıp koymuş artık bilmiyorum.
vader'a Protesto konusunda katılmıyorum. Günlük hayattaki gözlemlerimden yola çıkarsam, herkes başkasının protesto etmesini bekliyor ama kimse etmiyor. Bu şey gibi mesela: bir kaza gördünüz, biri ambulansı arasın diye bağırdınız; kimse üstüne alınmıyor, biri arayacak diye bekliyor. Ancak birinin gözünün içine bakıp "Ambulansı ara!" deyince aranıyor veya olay en yakın kişilerin vicdanına kalıyor.

Ama şöyle bir fark var: Bu sefer olay hayat memat meselesi değil. Biri esnafta kazıklanınca ne yapıyor mesela? Ben çevremde gördüğümü söyleyeyim. Çevremde genelde düzgün, kendi halinde insanlar var ve çoğu memur. Kazıklanan biri genelde "Ben bir daha gitmem, şikâyetle uğraşamam, Allah’ından bulsun, kötü yorum atarım, size söyledim, gitmezsiniz, olur biter." gibi yaklaşımlar sergiliyor. İnsanların vakti kısıtlı zaten; basit bir işi için 3 deneme hakkı falan var. 3 esnaf da kötü çıkınca boyun eğiyorlar.

Müşteri kaybeden işyerlerinin de hiç umurundaymış gibi gözükmüyor. Herkes "Bir defa dükkâna uğrasa, koca şehir insan dolu, geçinip gideriz." kafasında. İstanbul’da 3 farklı arkadaşım düzgün gözüken yemek mekânlarından zehirlendi mesela. Bu nasıl bir istatistik? 3 farklı mahalle, 3 farklı insan, düzgün mekânlar; denk mi geldi?

Bir de biz hak ettiğimiz gibi yönetiliyorsak benim bir suçum olmadığını düşünüyorum. E, bu yorumdakiler de öyle düşünüyordur. Çevremde de "Gerçekten hak ediyor." diyebileceğim biri yok. E, o zaman kim hak ediyor bu toplumu? Sabah parkta yürüyüşe çıkıyorum, masalarda geceden kalma çöpler duruyor, 5 metre mesafede çöp olmasına rağmen. O çöpleri kimse görmüyor diye bırakanlar hak ediyor. Bir esnaf tarafından kazıklanınca kendisi de başkasını kazıklamaya çalışanlar hak ediyor. Şahsen, ben hiçbir şey yapmasam kendi çöpümü atıyorum, arada yerden bir çöp alsam, birine yardımcı olsam, kimseyi de kazıklamasam artıya geçiyoruz zaten. E, madem herkes böyle davranıyor, neden bu haldeyiz?

Format konusunda da haklısınız, hesap yapmışsınız. Ben zaten düz format atmaya o parayı isteyip bahaneyi de geçinmek zorunda olduğunu söyleyenlere yönelik söylemiştim, yine de bilgisayarcıların 30dkde halledebildiği bi iş olduğu için fiyatı falza buluyorum. Ama öz abim olmayan yakın bir abimin bilgisayar dükkânında sürekli takılıyorum; muhabbet ederken müşteriler geliyor, format falan atıyoruz. Tek format kurtarmadığı için macun + temizlik + format sonrası kurulum yapıyor mesela. O zaman işte 500 TL, okey diyorum kendimce. Ama bunların hepsi dâhil ücretler 1-2K arasında gezdiği yerler de gördüm.
Son olarak da format dediğimiz şey de CS 1.6 yüklemeyi kapsamıyor ama son kullanıcıya hitap etmesi gerekiyor. Çünkü bilgisayarını oraya getiren adam zaten kendi yapamadığı için getiriyor, programları da kullanmayı bilmiyor. Bilgisayarcıya muhtaç ve onun nezdinde bilgisayar denen şey, onun kullandığı programlarla beraber var olmuş. (böyle düşününce 500 TL normal geliyor çünkü bir insan bir hizmete mahkûm ise o hizmet de değerlenmiş oluyor mantıken, bilemedim.). Ben kendi formatımı kendim atıyorum bu arada uzun zamandır, tanıdıklar yer soruyor bazen ben anlıyorum diye düşünüp, düzgün birini söyle geçenki çok kötü yaptı gibisinden, ben de kara kara düşünüyorum kime yollasam diye, çünkü pcci abinin de sıkıntısı telefonları açmaması ve dükkanı açmaması.
Vader Ben bilgisayarda kurulum yaparken sonuçta başında durmuyorsun 2 tık atıyorsun kuruluyor o arada başka işlerde yapılabilir demek istedim. Seninki de farklı bir bakış açısı, o tarafından hiç bakmadım.

Kimisi de bunu nasıl yönetilirsek o şekilde bir toplum oluruza bağlıyor imam osurursa cemaat sıçar lafı gibi ama ahlak aileden ve eğitimle kazanılıyor. Sonra da insanın kendini geliştirmesiyle.
nirnaeth zaten sorun şu aslında. Diyorsun ya "ben haketmiyorum, bakıyorum çevremdekiler de haketmiyor, kim hakediyor o zaman".

Hiç şu şekilde düşündün mü? Belki çoğul olarak bakış açınız yanlış. İçinde bulunduğun toplum çoğul olarak belirli yanlışları doğru olarak kabul ediliyor olabilir mi mesela?

Benim kişisel fikrim bu ülkenin en büyük sorunu bu. Toplum olarak bariz yanlışları doğru olarak kabul ediyoruz. Bir kaç örnekle bunu açıklayım.

İki kişi entellektüel olabilmek konulu hararetli tartışıyor. Uzaktan kulak misafiri oluyorum onlara. Birisi anadolunun x bir kasabasında, diğeri de ona yakın bir yerden büyük şehre universite okumaya gelmiş.

Entellektüel olmak istiyorlar. Ve tartışırken genelde hep şunu vurguluyorlar. "İşte ben lise bitene kadar sığ düşünceli insanlar arasındaydım, uniye geldikten sonra hayata bakış açım değişti. Eski benliğimi attım, artık daha bilimsel veya sanatsal şeylere kendimi yoneltmeye başladım. Bilgi lootluyorum, vs"

Kendilerini geliştirmek istiyorlar. Entellektüel bir bakış açısıyla bakmak istiyorlar.

Genelde bu ülkede genç kesimin hepsinin hayali de bu galiba. Diğerlerine kendisinin daha entellektüel olduğunu kanıtlama çabası.

O iki unilinin tartışmasının boş yere zaman kaybı olduğu gibi bu düşüncede tamamen öyle. Onlarında hayallerini orada bölmek zorunda kaldım.

"Siz entellektüel olamazsınız" diye araya girdim. Hani bilirlerse gerçekleri sonrasında hayal kırıklığı yaşamasınlar diye. Peki niye olamazlar? Veya bu ülkede entellektüel kişi ortaya çıkma şansı çok ama çok az ondan bahsedeyim.

Entellektüellik sonradan kazanılabilecek bir bakış açışı değildir. İnsanın doğumundan itibaren, bulunduğu ortam ve etrafındaki kişilerin çok önemli rol oynadığı bir başlangıçtır entellektüellik.

Sen doğmuşsundur Kayseri'nin x bir ilçesinde. 13-14 yaşında mahallede maç yapmışsındır ailenin aldığım kramponlar vardır ayağında. Tam eve girecekken annen seslenir. "Ayakkabılarını içeri al oğlum, çalarlar...."

Ayakkabılarını eğer içeri almazsan çalınacağını bilerek büyürsün. Çebine para koyarlar bakkala git derler. 50 kere de öğütlerler. "etiketlerine bak öyle al oğlum, kazıklamasınlar". Eğer kontrol etmezsen kazıklanacağını bilerek büyürsün.

Örnekleri çoğaltacak olursak; sigara içiyorsan herkes içinde paketi çıkarmaman gerektiğini öğrenerek büyürsün. Yoksa otlanırlar. Lisede manitan senin ailenden daha varlıklı bir bir ailenin cocuğunu bulursa onla takılmaya başlar. Paranın insanları değiştireceğini görerek büyürsün.

Komşudan izin almak yerine bahçesine izin girerek erik ağacına dalmayı daha cazip görerek büyürsün, küçük yaşta piyano keman çalan bir cocuk gördüğünde "bunların aileside çok zenti ya keman ne aq" diyerek büyümeyi öğrenirsin.

Matematik çalışan çocuklara "inek ya bunlar" diyerek havalı olmayı öğrenirsin. Kaşlarına çizik attığında cool göründüğünü sanar, ganster gibi dövmeleri havalı bularak, özenerek büyürsün.

Dİnlediğin şarkıların sözlerinde bile mafyacılık vardır. Bunlar yüksek sesle herkese duyurarak dinleyerek büyürsün. Bira içmeyi büyümek sanarak büyürsün.

Gece evine giden kıza laf atmakmakta problem yoktur, o saat de orada ne işi var diyerek büyürsün.

"Sex çok kötü ve ayıp birşeydir" bilgisi ile büyürsün, iki insanın birbirine yaklaşması çok ayıptır etrafındakiler ve senin için ama kurtlar vadisi misali insanların birbirine ateş etmesin, racon kesmesine bayılırsın. Doğrudur bunlar senin için. Dövüşmek, savaşmak, silah kullanmak mertliğin ve delikanlılığın sembolüdür. Ama birbirini seven iki insanın yakınlaşması dünyanın en ahlaksız şeyidir.

Bu şekilde binlerce örnek verebilirim.

Ama gerçek anlamda entellektüel bir alanda herşeye sahip olan aileden doğan cocuk bunların coğunu bilmez. Ayakkabılarının calınabileceği aklına bile gelmez. Notları iyi diye kimse ona inek demeyecektir. Çünkü okuduğu okul ve grupta herkes aynı şekildedir.

Onun için sevgi ön plandadadır. Sevgisini sanatada aktarır ama sana göre o "ılık" olarak nitelendirilen kişilerdendir. Erkek dediğin ağlamaz çünkü sert olur.

Höt der, göt der, emir verir, domal der!

Çünkü toplumdan gördüğün şeylerde doğru olarak sana işlenen bilgiler bunlardır.

İşte bu noktada başa dönmek istiyorum.

Hiç düşündün mü? Belki doğru olarak, haketmiyor olarak düşündüğün etrafındakiler ve çevren.

Belki doğru olarak bildiğiniz çoğu şey aslında doğru değildir. İçinde bulunduğunuz yozlaşmanın farkında belki değilsinizdir.
Vader Yazdıklarınıza katılıyorum lordum ama insanlar bulunduğu cevrenin halkasından çıkarak topluluklar inşa etmiş olmalı. Yoksa herkes bulunduğu çevrede yaşamaya devam etse idi, nasıl; entel, taşralı ve bunun gibi ayrımlar oluşabilirdi ki?
Burada 2. katıldığım nokta özenti durumu özenerek halka dışına çıkılmaz. Kitap okuyarak, film izleyerek, tarihi bir karakteri taklit ederek halka dışına çıkılmaz. Bana göre üretken insanlar bunu başarabilir. Kendi felsefesini bir şekilde edinen insan başarabilir.
Tofiq005 Sith Spy » Sosyal » Genel
Uzun zamandır dizi izlemeye ara vermiştim derslerden dolayı, bu sıralar popüler olan bir dizi ilgimi çekti izleyeyim dedim, 255 lira istiyor adamlar. Hem de sadece 1 ay için. Sonra aklıma buraya üye olmuş olduğum geldi. Valla onlara 255 lira vereceğime burdaki krallara 10 dolarımı basar 1 yıl vip üye olur, hem sadece 1 platforma sınırlı olmam, istediğim diziyi filmi istediğim zaman izlerim dedim. Gerçekten çok kaliteli bir ortamı olan, bizi iğrenç bet reklamlarına maruz bırakmadan yıllarca ücretsiz içerik izlediğimiz premium bir site burası. Desteği kesinlikle hakediyor. Destek olalım arkadaşlar.
AtaMuratErinmezler Padawan » Sosyal » Öneriler
Selamlar, bildiğiniz bir video edit programı var mı telefonda? Bir video yapıp hem reelste hem youtube shortsta hem de tiktokta paylaşmak istiyorum.
capcut kullanabilirsin
uzaylibirhanim Sith Warrior » Sosyal » Genel
İYİ Kİ DOĞDUM
Gizlenen 9 yanıtı da gör! Çatlarsın yoksa...
Hepi bört dey uzaylı 30 a 4 kaldı ama üzülme
İyi ki doğdun. Nice mutlu yıllara bu arada Uzaylı ibrahim diye okudum sonra dedim bu fotoğrafla ne alaka sonra dikkatli bakınca fark ettim 😀
nice sağlıklı, mutlu ve huzurlu senelere
Doğmuşsun ama haberimiz yok, pasta nerede?
kayipsakal özür dileriz haber vermedik, yedik maalesef



gvnysf İlk değilsin, son da olmayacak gibisin 🥹
tebrikler, iyiki varsın💓
iyi ki doğdun uzaylı ibrahim 💓💓
Mutlu sağlıklı yaşlar dilerim, Doğum Günün Kutlu Olsun..
hercules_yato Sithari » Sosyal » İtiraf
ben uyuşturucu bağımlısı bir gazeteciye tutuldum
Durumu nasıl şu an?
Çok sevdiğim bir laf vardır. Play stupid games, win stupid prizes...
Yukarı