Kaydol
Giriş

Akileus

M***** M*****
Darktrooper
Antalya
Mayıs 2025
Henüz bize kendisinden bahsetmemiş...
En son medyalar tümü
Takip ettikleri tümü
Takipçileri tümü
İstatistikler
Diziler detay
T. Süre
T. Bölüm
26 / 27
Filmler
T. Süre
0dk
T. Film
0 / 4
 
Beğendiği gönderiler
Bugrahan Sith Spy » Sosyal » İtiraf
Majör depresyon ve distimimin teşhisli olarak ikinci ama yaşadığım ve hissettiğim kadarıyla beşinci yılından selamlar.

Lisedeyken yaşadığım depresyonu hep görmezden geldim. Çünkü polis ya da asker olmak istiyordum ve doktora gidersem bu mesleklerin mülakatlarında karşıma çıkacağını biliyordum. Mezuna kaldım, polislik sınavına girdim ama parkurda elendim. Mecburen Celal Bayar’da bir sene okudum. Polislikten elenince her şey bir anda anlamsızlaştı. O zaman fark ettim ki, iyileşmek ve iyi hissetmek; polis ya da subay olmaktan çok daha önemliymiş.

Bu farkındalıkla hemen bir psikiyatriste gittim. “Başka bir şehirde, yeni bir başlangıç her şeyi değiştirir,” diye düşündüm. O yüzden Aydın’da, ilgimi çeken bir bölüm olan Radyo Televizyon ve Sinema okumaya karar verdim. Zaten çocukluğumdan beri babam sayesinde film ve diziyle iç içeydim. Ses tonum, diksiyonum ve sinemaya olan ilgimle belki bu alanda bir meslek edinirim dedim.

Yapım gereği enerjik, sosyal ve biraz da çocuksuyum. Eğlenceli yönlerimi hiç kaybetmedim. Kadınlarla iletişimim iyi ama çok fazla muhattap olmayı tercih etmem. Birçok ilişkim oldu ama hiçbirinde gerçekten duygusal bir bağ hissetmedim. Ta ki hayatımın kadınıyla tanışana kadar. Yaklaşık iki yıldır tanıyoruz birbirimizi. 7 ay birlikteydik. Sonra psikolojik durumlarımdan dolayı ayrıldık. O 8 aylık ayrılık sürecinde sadece onu bekledim. Beklediğime de değdi. 23 Nisan’da barıştık. Doğum günümden iki gün önce aldığım en güzel ve en erken hediyeydi. Şu an birlikteyiz ve bu beni mutlu ediyor.

Şu an sabahları Efexor 150, akşamları Efexor 75 ve sabah-akşam Lityum kullanıyorum. Ama pek etkili olduğu söylenemez. Hatta Lityum yüzünden tiroid seviyem arttı ve galiba bu yüzden daha depresif hissediyorum bilmiyorum emin değilim belki bu yüzden değildir sonuçta doktor değilim öylesine bir düşünce sadece. Son birkaç gündür insanlarla iletişim kurmakta çok zorlanıyorum. Aklımda sürekli intihar düşüncesi dönüyor. Ama bunu yapamam. Çünkü organlarımı bağışlamak istiyorum. Kendi hayatıma son vererek organlarımın da işlevsiz hale gelmesini istemiyorum.

Gittiğim doktor beni pek ciddiye almıyor gibi. İlaçlardan sonra durumumun kötüleştiğini söylediğimde, “Bu ilaçları iyi olmak için içiyorsun, seni nasıl daha kötü yapabilir?” gibi cümlelerle karşılaştım. Bir şey deyip saygısızlık etmek istemedim ama içimde ciddi bir kırgınlık oluştu. Bir şey denemezdi sanırım sonuçta adam doktor vardır bir bildiği.

Üniversite tatili geldi. Tüm arkadaş grubum memleketine döndü. Koca şehirde yapayalnız kaldım. Sevgilim de çalıştığı şehirde, görüşemiyoruz. Her şey üst üste bindi. Biliyorum, belki kafanı şişirdim. Ama gerçekten sadece içimi dökmek istedim.

Aşağıya da saçma bir fotoğraf koyarım belki. Büyük ihtimalle bana aittir ama henüz hangisini koyacağıma karar vermedim.
Gizlenen 6 yanıtı da gör! Çatlarsın yoksa...
İyi olmak umuduyla gittiğiniz bir yerden ilgisiz ve kırgın hissederek ayrılıyorsanız, bence bu bir problemdir. Farklı bir psikiyatrla görüşmenizde fayda olduğuna inanıyorum. Çevrenizdeki insanlar da dışarıdan öyle görünmese bile iyi hissetmiyor ve dolayısıyla size yeterli ilgi gösteremiyor olabilirler. Bu yüzden onları sıktığınızı düşünüyor olabilirsiniz. Dışarıdan söylemesi kolay gibi gelebilir ama olay ve durumlara farklı perspektiflerden bakmak bazen sizi rahatlatabilir. Kendinize yeni meşgaleler edinebilirsiniz, olumsuz düşünceler için ne kadar az vaktiniz kalırsa o kadar iyi hissedersiniz diye düşünüyorum.
Nfms Derdim insanların beni dinlememesi veya birinin beni anlaması değil aslında orda biraz saçmalamışım açıkcası.Bu bireysel bir olay bu yüzden birinden yardım beklemiyorum açıkcası.(o kısmı kaldırdım)
Kullandığınız ilaçları bilmem, psikiatriye de gitmedim ama işe yarayacağına kesin emin olduğum bazı şeyler var, halihazırda uygulamıyorsanız paylaşmak istiyorum.
Öncelikle sağlıksız beslenmek, şeker tüketmek ruh halini ve enerjiyi kötü etkiliyor, hareketsizliğin de negatif bi etkisi var. Spor yapmak da yine enerjiye ve ruh sağlığına pozitif etki ediyor.
Erken kalkmak, güneş almak, dışarıda yürüyüş yapmak insanın doğası gereği yine olumlu etkiliyor.
Sosyal medya çoğu açıdan ruh halini kötü etkiliyor, anlamsız kaydırmalar en azından, sosyallik ihtiyacımınız bir kısmını sosyal medyadan karşılıoyrmuşuz o bakımdan işe yarıyormuş. İnsan sosyal bir varlık, diğer insanlarla etkileşime geçmek de enerjimizi yokseltiyor diye düşünüyorum.
Son olarak da kafein, nikotin ve alkol ruh sağlığını kötü etkiliyor, kafein enerji vermek için kulanıyoruz ama doğru kullanılmalı, mesela yatma saatinden 8 saat önce tüketimi bırakılmalı diyorlar çünkü uykuyu verimsizleştiriyormuş.
Ayrıca uyku da çok önemli, gece uykusunun daha önemli olduğu gibi yetersiz uyku da yine ruh sağlığını kötü etkiliyormuş.
Bu saydıklarımı internetten ve youtube videolarından takip ettiğim çeşitli kaynaklardan da bilimsel kanıtlarıyla okudum dinledim ama en çok da kendim tecrübe ederek inandım, burada kaynak göstermediğim için üzgünüm zamanım yok.

Ben ve diğer arkadaşlarım da gelecek kaygısı, umutsuzluk, hatta depresyon yaşayanlar da var, senin belki bir hastalığın vardır ama şunu söylemek istiyorum, hastalıktan dolayı olmasa da çoğumuz bu aralar 20-26 yaş aralığındaki arkadaş çevrem en azından bu dediklerimi yaşıyor, kendine fazla yüklenme demek istiyorum ne kadar faydalı olursa. Ayrıca iki arkadaşımdan da intihar düşüncesini duydum, yanlız değilsin diye söylüyorum, onlar işlerini zamanla yoluna koydular şimdi düşünmüyorlarmış ve iyi ki de kötü birşeye kalkışmadıklarını söylüyorlar, geçici bir dönemmiş onlar için.

Bunlara da dikkat ederek, geleceğe umutla bakmaya çalışarak, günleri verimli geçirerek, ne yapmak istediğine karar vererek biraz daha iyi olacağına inanıyorum .
Her şey kafada bitiyor. Psikolojik hastalıkların kesin bir tedavisi yoktur ve ilaçlar bunları ortadan kaldırmaya yaramaz. Belki o an için rahatlatırlar tıpkı stres anında sigara içen birinin hissettiği geçici rahatlama gibi. Ancak bu yalnızca anlık bir çözümdür. Çoğu psikolojik sorunun aşırı düşünmekten kaynaklandığını düşünüyorum. Gündelik problemlerin ve onların yarattığı kaygıların yükü, klasikleşmiş rutinlerin verdiği boğulmuşluk hissi. Mesela ben, her ortama uyum sağlayabilsem bile dışarı çıkıp insanlarla konuşmaktan nefret ederim. Ne kadar çabalarsam çabalayayım, insanlara güvenmek benim için çok zor. Sanki herkes düşmanım ve her an sırtımdan bıçaklanabilirmişim gibi hissediyorum. Bu yüzden, zorunda olmadıkça dışarı çıkmaktan kaçınıyorum. Her sabah uyandığımda göğsümde iğrenç bir his beliriyor. Her geçen gün yaşamaktan biraz daha nefret ediyorum. Fakat sorunlarımın çoğunun farkındayım. Yine de düşünce yapımı değiştirmek kolay olmuyor. Çünkü yaşadıklarımız, maruz kaldıklarımız bu hisleri ve düşünceleri kafamızın içine saplayıp bırakıyor. Ancak, bu düşünceleri ne zaman atlatabilirsek, işte o zaman kendimizi tedavi etmiş oluruz. Kimse gelip kafanın içindekileri çözemez; kimse tam olarak ne hissettiğini ya da ne düşündüğünü anlayamaz. Kendi kendinin doktoru olmadığın sürece, ilaçlar yalnızca bağımlılık yapan malzemelerden öteye geçemez.
Akileus Son cümlelerinize kelimesi kelimesine katılıyorum nirnaeth Açıkcası spor tarzı aktiviteleri fazlasıyla yaptığıma inanıyorum yaklaşık 1.5 sene boyunca düzenli vücut geliştirdim fakat mentalime pekte iyi geldiğini söyleyemem sadece yapıyordum.Yorumunuz için teşekkür ediyorum söylediklerinizi dikkate alacağım.
Hayat bir koşturmaca bu tür sorunlarla fazla vakit geçirirsen hayatı ıskalarsın. Sürekli koşturmak, birşeylerle meşgul olmak zorundasın. Bunu kendine alışkanlık edin.
anytime Söylediklerinin farkındayım ''Her Zaman'' abi :D Fakat sorun şu bu rahatsızlığın içerisindeyken rahatsızlık harici şeylere odaklanmak gerçekten çok zor.Anksiyete kaynaklı odak problemim yüzünden zevk alıp sevdiğim şeylere vakit ayıramıyorum.
Bugrahan vücut geliştirme sarmadıysa başka sporlar denenebilir, dışarıda koşu yapıyorum ben mesela çok sarıyor, mahalledeki çocuklarla tanışıp basket oynanılabilir, vücut ağırlığıyla kalistenik olabilir. Güneş ışığı almanın, uykunun, beslenmenin ve sporun ruh sağlığında ciddi önem taşıdığını düşünüyorum tekrar belirteyim.
nirnaeth Katılıyorum.Keşke ilkel bir zamanda yaşasaydım ağlamak yok,psikoloğa gidip sızlanmak yok tek dert üremek ve avlanmak gerçekten şahane bir yaşam hayali bile çok güzel.Yüksek ihtimalle diş doktoru olmadığından 30 yaşında(o dönem için baya yaşlı sayılırım) diş iltihabından ölürdüm.
Vader Darth Lord » Sosyal » Genel
Arkadaşlar iletişim kurarken neden zorlanıyorsunuz? Neden iletişim kurmaktan bir haber daha önce kantır oynamaktan başka sosyalite sağlamamış kişiler gibi davranıyorsunuz?

Hiç tanımadığınız insanlara "kanka", "kardeşim", "bilader" gibi kelimelerle başlayan cümleler kuruyorsunuz. Bir kadın ile iletişim kuracaksanız "Hanımefendi şu yüzden iletişim kurmaktayım" veya erkekse "Beyfendi merhaba, şöyle bir durum var" gibi cümlenize başlayabilirsiniz.

Hiç tanımadığınız daha önce hiç görmediğiniz bir insana soru sorarken veya birşey danışacakken:

"Kardeşim sayfanda şöyle bir şey gördüm bunu nerden edinebilirim", "Ya kanka onu nerden aldın" gibi cümleler kurmayın. Gerçekten kurmayın bak çok irrite edici ve saygısızca bir yaklaşım bu.

"Beyfendi, Hanımefendi şöyle birşey gördüm, nereden aldığınızı öğrenebilir miyim?" bu kadar basit yapmanız gereken. Ben çıldırıyorum coğu zaman oğlum yaşındaki bebe "kardeşim" diye başlayan mesaj gönderiyor. "Ulan bre dürzü" diye cevap veresim geliyor fakat es geçmeyi seçiyorum. Yapmayın ne olur.

(Genel bir eleştiridir kimseyi hedef almamaktadır.)
Gizlenen 17 yanıtı da gör! Çatlarsın yoksa...
İnsanlarla çok muhatap olmak zorunda kaldığım bir işte çalışıyorum bana kardeşim kankayı artık normal görmeye başladığım daha da ifrit olduğum ' abisi, abisinin, aslan, paşam ' gibi kelimelerle yaklaşıyolar direkt surat ifademle mesafe koyuyorum. İnsanlar konuşma özürlü.
ideal tahammül ve iletişim şeklimiz budur
Paradox kahkaha attım ahahahqkahqkdhqls konuyu hatırlıyorsan etiketini bırakabilir misin

Başlığa gelirsek lordun dediği şey ülkenin kapasitesini aşıyor ya. Ben çok açık sözlü ve bu tarz şeylerde fazla resmi konuşan biriyim. Birisiyle lordun dediği gibi ilk etkileşimi yaptığımda garip bir tavıra maruz kalıyorum. Bu tarz diyalogları eziklikle bağdaştırıyorlar veyahut aşağılık kompleksleri, özgüven eksiklikleri vs olduğu için midir bilmem hemen garip bir tavıra bir egoya giriyorlar. Gerek yüz yüze gerek mesajlaşma dilinde vs hep böyle.
Abi o kadar haklısın ki, burda ben de aynı mevzuyu yaşadım, uyarıyorsun onu da ciddiye almıyor kimisi, pişkin pişkin devam ediyorlar.
Öyle bir hal aldı ki bazen "Normal" bir şekilde kibar konuşurken insanlar "Neden bu kadar kibarsın?" diye tek kaş kaldırıyor. Normal, normal olmaktan çıkmış gereksiz entelektüellik gibi görünmeye başlamış.
polatcbk sanırsam ülkedeki duruma neden insanlar ses çıkarmıyor, herşey bu kadar kötü giderken birşey yokmuş gibi davranıyorlar gibi birşey olması lazım.

Edit: buldum şu 1073198
çünkü insanlar iletişimde art niyet arıyor birisi size sebepsiz yere iyi davraınyorsa ulan bu bana bişey mi yapacak diyor. İletişimi eşitlemeye çalışsan üste çıkmaya çalışıyor. En iyisi kardeşim , birader diyip üstten seviyeyle direkt olarak iletişimi sonuçlandırmak. çoğu insan böyle iyilik yapanı iyi davrananı kibar olanı aşağılamak alttan görmek gibi bi çıkarım yapılıyor. Kaba olan istediğini vura vura söyleyen el üstünde tutuluyor. İyiyi nazik olanı s*kyorlar kısaca
mobydicq42 bunun iyilikle bir alakası yokki. Bir kişinin "kanka", "kardeşim" diyerek söze başlaması direk yalakalıktan öteye değil. Bunlarda direk dolandırıcı gozuyle bakılacak tipler. Yani direk karşıya verilen izlenim bu.

Biri bana tanımadığım, kanka ile başlayan cümle kurduysa gözümde niteliği sıfır o an.
Paradox bu atıf bana yapıldığı için çok mutluyum ya :D

ben mesela burada (sanal ortamdaki anonim hesaplarda) kişilerin yaşı gibi detaylar bulunmadığı için ben ekstra bir özen göstermiyorum mesela konuşurken, gösterdiğim insanlar sayılı saygımı haketmiş insanlar.

ama "kardeşim, dostum" demek de o kadar kaba değil bence etrafta "şş bak hele" diyenler varken. daha önce tanımadığım ve saygımı belki hiç haketmeyecek insanlara formaliteden iyi niyetle yapılan ince davranışlar sonradan bu kişilerin üstünüze çıkacak cürreti kendinde bulmasına sebep olabiliyor
Tamamen sürü psikolojisi desem, çok mu basite indirgemiş olurum? 😏

Edit: Bence en önemli unsur burada insanların pragmatik dil becerilerinin gelişmiş olması da olabilir. Örneğin, Kütahya’da yetişkin bireyler kendilerinden yaşça küçük kişilere “yeğenim” diye hitap ediyor. Küçükler ise bir şey sormak istediklerinde dayı veya amca şeklinde sesleniyor. Ben de bulunduğum ortamda bu şekilde hitap ediyorum.

İstanbul’da okurken ise daha çok merhaba, bir şey sorabilir miyim? ya da vaktinizi alabilir miyim? şeklinde hitap ediyordum. Yani kullandığım dil, içinde bulunduğum bölgeye ya da ortama göre şekil değiştiriyordu.

Sosyal medyada da aynı durum geçerli. Gruplarda veya forumlarda gezinirken, o platformdaki genel hitap şekline göre konuşuyorum. Kimi yerde “hocam”, kimi yerde başka bir şey mesela burada size lordum diyorum. Bazı forumlarda da genel olarak ne kullanılıyorsa hitap olarak bence öyle kullanılmalı kişinin yaşı çoğu forumda yazmıyor.
Türkiyede birazda insan mecbur kaliyor böyle konusmaya, ben taksiciye abi yerine beyefendi diye seslenirsem beni dolandirma ihtimali artiyor. Veya bir mekana 2. gidisimde garsona kanka dersem daha iyi hizmet alicagim belli o zaman ne diye bu toplara gireyim. Bunu türkiyede basarmak cok zor ondan en iyisi ortama uyum saglamak. Bu her zaman her ülkede böyledir lord, bunu en iyi sen bilirsin.
Türkiye'de eğer okumuş bir yerde değilseniz, herhangi bir ilde beyefendi diye sohbete başlamayın zaten çünkü dikkate alınmaz üstüne hor görülür daha da sıkıntısı dominantlık kurmaya çalışırlar. Yani bir şirkete gidip beyaz yaka biriyle konuşmuyorsam demem. O dolmuşcusu da esanafı da seni gözü ve lafı ile sıkar gerek yok.
Bu da gay falan herhalde derler ciddiye almazlar :d teytik
Hepiniz lanet birer köylüsünüz biliyorsunuz değil mi :) Ve köylülüğünüze kılıf arıyorsunuz hehe. Yok türkiye de şeymiş gay derlermiş bilmemneymiş. Ben sadece paradox köylü sanıyordum

Lanet olası köylüler sizi :P
Vader ehehehe aynı gemideyiz abi
Bu konu hakkında fikrimi söylemek istiyorum. Çok canımı sıkan bir konu. Bence Kibar olmak her zaman iyidir. Her ne olursa olsun karşıdaki nasıl davranırsa davransın kibar davranmak bence karşıdaki kişiye değil, kendine karşı bir saygılı olma biçimi.

100 insandan 99'u burada yazan arkadaşların anlattığı gibi kaba, kötü niyetli olabilir. İnsanlar hakkında yorum yapan arkadaşların yazdığı çoğu şey maalesef doğru. Hadsiz insan aşırı fazla. Empati kalmamış, üstüne vazife olmayan konularda hiç çekinmeden soru sorabiliyor, tavsiye verebiliyor, hadsizce hitap edebiliyor. Sen kibar davranıyorsun diye üstüne geliyor.

Peki biz bu durumdan şikayetçiysek eğer neden onlar gibi davranalım? O şikayet ettiğimiz insanlardan farkımız olmalı. Günün sonunda kaybetsek bile farkımız olmalı. Burada kastettiğim biri tokat atarsa öbür yanağını çevir değil. Gerekirse tabii ki hakkını savunacaksın, savunmalısın da.

Dünya çok kötü bir yere gidiyor arkadaşlar. 100 lira için başkasının hakkını yiyen insanlar var. Aklıma şu olay geldi. Başıma gelince çok üzülmüştüm. Kendi adıma da değil, insanlık adına üzüldüm. Olay şu, Taksiye binecektim. Kart geçiyor mu dedim Önce nereye gideceğimi sordu söyledim kısa mesafe olduğu için yalan söyledi. Kart geçmiyor şuradan para çekebilirsiniz dedi. döndüğümde yoktu ve bir sonraki taksiye bindim. Bana siz önceki taksiciyle ne konuştunuz deyince durumu anlattım. Kart geçiyor, yalan söylemiş size dedi. Olan bindiğim taksiciye oldu. Hepi topu fark edecek 100 lira, taş çatlasın 200 olsun. Yazık, günah.

Haberlere bakıyoruz. Şeytanın aklına gelmeyecek olaylarla karşılaşıyoruz. Herkes yolsuzluklardan şikayet ediyor ama eline fırsat geçince kendi de aynı şeyleri yapıyor. Kimi büyük çalıyor, kimi küçük. Ama her ne olursa olsun, Geçmişte her ne yaşadıysak yaşayalım iletişime önyargısız ve karşıdaki kişiye kendine olan saygından ötürü saygılı ve kibar bir şekilde başlamak önemli. Belki sizin gibi biriyle karşılaşırsınız. Büyük dostluklar kurulur. En azından bu insanlardan bir farkınız olur. Bu düşünce beni manevi olarak rahatlatıyor.
Paradox lordumuz neden başlangıç olarak rotring'i seçmiş. Diğer kalem markalarına kıyasla daha sivri bir yapısı yok mu ?
Paradox kldfscfnsd kral
Officer_K dost anlamadığın şey bence şu ben o taksiciye hitabım kibar olsa ve yolu bilmesem teknolojiden mahrum olsam o adam bana geçirir illaki ama ben demiyorum ki hödük olalım. Eğer Maymun sana savaş çığırtkanlığı yaparken dominatlığını, alfalığını gösterirken sen kibar olursan özellikle bir yerden sana geçirme şansı varsa (iş yeri olur, pide sırası bile olur) geçirir ve sen o kibarlıkla bir şey yapamazsın.

Demem odur ki yer yer hödüklere kaba davranmak müstahak. Bunun aksini düşünenlerin halkla iç içe girmediğini, köyde akrabası olmadığını, Anadoluya çok uğramadığını ve çevresinin kibar entellerle olduğu gibi bir takım çıkarım yani genelleme yapmak pek tabii mümkün bence.
teytik Benim kastettiğim hakkını yedikleri zaman hakkını savunma değil tabii ki savun. İlk izlenim açısından kibar olmak sana bir şey kaybettirmez. Ben kişileri mesleklerine, memleketlerine, ırklarına, dinlerine vs... göre daha önce yaşadığım tecrübelere dayanarak şöyle davranmalıyım, böyle davranmalıyım diye düşünüp önyargılı olmaktan yoruldum. Bu çok yorucu bir şey. Vanda bir mahallede büyüdüm. Okul hayatım zorbalanmakla geçti. İş hayatımda da sosyal hayatımda da bana karşı ağır hatalar yapanlar çok oldu. Bunları yaşadıktan sonra ister istemez temkinli yaklaşıyorsun insanlara ama her ne gruba dahil olursa olsun önyargıyı kenara atıp ilk izlenim açısından kibarlık bir şey kaybettirmez. Bu kendinle alakalı bir şey. Dediğim gibi ben ilk izlenimi kastettim. Adamı ya da kadını tanımıyorsun çünkü.
Yukarı