Rekonstrüksiyon dediğimiz uygulamanın ayakta durabilen bir yapıya yapılabilmesi için ciddi anlamda yıkım tehlikesi olması lazım. Aksi halde en son başvurulacak yöntemdir. Örnek verelim. Bugün Galata Kulesi, büyük İstanbul depreminde tuzla buz olursa Galata Kulesi tarihi kaynaklar referans alınarak, özgün malzeme kullanılarak aynen olduğu gibi yapılmak zorundadır. Bu gibi durumlarda tercih edilebilir. Bu ciddiyette bir durum yoksa yapılmamalıdır.
Maalesef ülkemizde restorasyon kavramı çok yanlış anlaşılmış, tarihi yapıyı korumakla uzaktan yakından ilgisi olmamıştır. Bugün hangi yapıyı nasıl restore edeceğimiz bile dünyanın her yerinde tartışma konusu olabiliyorken, bizimkiler tarihi bir kaleye PVC cam takabiliyor (Bkz: Mamure Kalesi/Mersin) Şantiye deneyimimde de gördüğüm kadarıyla tarihi yapının akıbeti, belediyelerin inisiyatifine ve işe verdiği öneme, taşeron firmanın ne kadar kazanmak, ne kadar kaçırmak istediğine bağlıdır.