Registrieren
Anmelden

seabenmerve

M***** N*** A****
Stormtrooper
Ankara
Temmuz 2017
Henüz bize kendisinden bahsetmemiş...
En son medyalar tümü
Takip ettikleri tümü
Takipçileri tümü
Cevapladığı yorumlar
Jazz Jedi the First Order paylaştı!
Sizce bir enstrüman öğrenilmeli mi? Eğer öğrenilmeli ise hangisini öğrenilmeli?
Çaldığınız enstrümanı başkalarına öğrenmesi için önerir misiniz? Bir enstrüman çalmayı biliyorsanız zorlukları nedir ve öğrenmek isteyen bir kişi neler yapmalıdır?
Gizlenen 9 yanıtı da gör! Çatlarsın yoksa...
7 yıldır keman çalıyorum aynı şekilde çoğu telli çalgıları da çalabiliyorum. Gitar, saz vs gibi aletler oldukça kolay sadece parmak hızlılığı istiyor. Müzik kulağın varsa notaları o kadar da zor değil. Ben müzik kulağım olmadığı halde kemana başladım ve gerçekçi konuşmak gerekirse öğrenmek benim için zulüm olmuştu. Çok zorlanıyordum ama sonu fevkalede güzel oldu. Son 1 yıldır bırakmış durumdayım. Yurtta çalabilme imkanım yahut yaşadığım yerde çalabileceğim bir yer yok. Eğer çalmak istiyorsan bırakmamanı tavsiye ederim. Çünkü müzik aletleri sana küsüyor ve emin ol bildiğini bile çalamıyorsun.
Ben ney çalıyorum tam profesyonel olamasamda çalabiliyorum hoşuma gidiyor, sen ne çalmak istiyorsan ona yönel birinin önerisiyle birşeye başlama bence
2 yıldır gitar çalıyorum. Gitar aslında bir orkestranın tek bir enstrümanda toplanmış hali denilebilir. 6 teli birden çalabiliyoruz sonuçta. Ve bence en az bir enstrüman öğrenilmeli. Çalmayı falan geçtim, bir şey dinlediğinde o şarkıdaki kullanılan enstrümanları ve zorluklarını daha iyi anlıyorsun, müzik zevki falan çok gelişiyor.
Piyano çalabiliyorum neden çünkü daha dingin diğerine nazaran. Böyle ağır bir girizgahtan sonra parmaklar sanki bir daktilodan, klavyeden geçiyor gibi geliyor. İçimizdeki harflere müzikle dokunabiliyorsun. Şarkıdaki öykünün içine giren bir enstrüman. Açılımı olan diğer seslere geçmeni sağlayabiliyor. seabenmerve Viyolonseli de çok severim, onun ağlaması kemandan bile daha yüklü. Keman biraz sulugöz, nasıl desem kadın sesi gibi. Viyolonsel daha kalın, erkek sesi. Müziklerin de cinsiyeti vardır. Her şeyin bir cinsiyeti vardır. Mevsimlerin bile.

Kanun sesi mesela. Kadın. Kırklı yaşlarını geçmiş, yüzündeki kırışıklıkları seven, saçlarını hala gençliğindeki gibi ören, müziğiyle hep bir bekleyişi anlatan, bir pencere kenarı menekşesi kadın. Görmüş geçirmiş, zamanında taşların altını yoklamış, güzel mektuplar almış bir kadın, kanun.

Ud bana daha çok kafası kel, yalnız bir kasaba öğretmeninin pazar sofrası gibi geliyor. Aşkla, meşkle yoğrulmuş, omzuna mercimek tanesi kadar güzel bir anı kuşu konmuş, sıcak taksimleri var hayatının. Öğrencileri, fotoğrafları, gençliği, denizi gören, unutulmaya yüz tutmuş bir çıkmaz sokak hikayeleri belki.

Ahmetpeker Gitara ise hünsa demeyi seçiyorum. Ne kız görüyorum içinde ne oğlan. Ne kadın, ne erkek. Aynı anda hepsi olmaya çalışıyor. Haddini aşan bir deli cesareti var. Bilemem. Ben çok duygu bulamam gitarda.

Klarnet ise her iki tarafa da yatkın. Sıkışık bir şeyler var. Sıkışmış duyguların aleti. Kadın mı, erkek mi, o kadar iç içe geçmiş bir durum ki bu, düşünmem lazım. Kalabalık bir şehir var. Müziğinin içinde şehir var. Ama insanlarını tarif edemem bu şehrin. Çünkü her şey çok hızlı. Bir kovalanma hissi hakim. Herkeste aynı panik hali. Yere çömelmiş ağlayan birini görüyorum. Bu ses rum bir kadına ait olabilir. Bir hapishane koğuşu. Kirli yataklar. Sonra gece. Sis falan, vallahi her öğesi klişe. Kendini kırbaçlayan bir şey var ortada. Ama bir matem, bir ağıt gibi de değil. Karışık bir saz. Eğer Alaturka çalınıyorsa. Ne çingene neşesi, ne varoş ruhu, ne şık bir yemek, ne de beş yıldızlı bir otel lobisi. Hiçbiri.

Akerdeonu çok severim. Çalınırken alınan pozisyon bile hoşuma gider. Sanki o aletten çizgi romanlar çıkarıyormuşsun gibi çaldıkça çocukluk sayfalarını karıştırıyorsun.

Aslında hepsi aynı açlığa dokunuyor. Şekil aynı. Yalnız biri elindeki çubukla, biri mızrapla, diğeri tırnaklarıyla savaşıyor. Birinin de o boşluk, parmakların altındaki deliklerden geçiyor. Müzik her zaman farklı karakterleri konuşturuyor.
@yehosua Herhangi bir mecrada şimdiye kadar okuduğum en güzel yorum, teşekkür ederim bunu gözlerime bahşettiğiniz için :D
Sırayla cevaplarsam.

Evet öğrenilmeli :thumbsup:

Bence...Blok flüt^^

Fena şekilde Helvacıoğlu blok flüt çaldığımı düşünüyorum.Sana da öneririm ^_^ (Burnumla da çalabildiğimi kimseye söylememeliyim.Kimseye söylememeliyim.Kimseye söylem...)

Tek zorluğu bazen kalın do ya basmak zor olabiliyor.Sık sık parmak esnetme hareketi yaparsan çocuk oyuncağı gibi gelecektir.Sadece dudaklar değecek.Unutmadan,sol el yukarıda,sağ el aşağıda :)

Hiç unutmam ilkokuldayken sınıf öğretmenimiz elleri yanlış öğretmişti.Sonraki sene yeni öğretmen Nilüfer hoca gelince baktı bütün sınıf ters tutuyor.Her şeye baştan başladı.Canımız çıkmıştı alışkanlık geçene kadar.Aman ona dikkat et lol
Geçen sene piyanoya başlamıştım.Sadece 2 hafta gibi bir sürede kendimi;normal bir insana oranla çok daha fazla geliştirmiştim.Öğretmenim bile çok şaşırdı,hatta devam edersem Fazıl Say kadar başarılı olacağımı söylerdi.Bunu sadece o değil,çevremdeki diğer insanlar,diğer öğretmenlerden de duymaya başlamıştım.Küçüklüğümde; o siyah beyaz tuşlara bakarak başka diyarlara uçardım.En sonunda elime bir fırsat geldiğinde;direk o fırsata tutunmak istedim.Biraz kısa oldu,haliyle okul bitti,devam ettiremedim.İleride devam ettirmeyi düşünüyorum tabiki...Bunun bana ne kattığını anlatmaya çalışacak olursam;dünyayı farklı bir gözle görmeyi öğretti bana...Piyanoda herhangi bir beste,parça bilmesem bile(başlarda) herhangi birkaç nota ile yarattığım ritim ile hayal edilebilecek en güzel diyarlara uçuyordum resmen.Eğer o sıra beynimdeki reaksiyonları ölçebilecek bir makina olsaydı;o an patlardı diye düşünüyorum.İnsanın sınırlarını zorlayan bir alet,basit gibi görünsede en zor çalgılar arasında...Başlarda çalmakda biraz sıkıntı çekiyordum çünkü ben daha çok gördüğümü resmetme,duyduğumu çalabilme havasındayım.Notalarla pek anlaşamadım ama onun haricinde;Evgeny Grinko'nun "Valse" isimli bestesini 1 günde çalmayı başardım.Bunu yapmak kolay olmadı ama;o parçayı her çalmaya çalıştığımda kendimi başka bir yerde buluyordum.Sanki,aynı o videodaki,parçadaki gibi;tarlanın ortasında,bir başıma kalmışım,sadece ben ve o büyülü tuşlar ile dünyaya sesimi duyurmaya çalışıyorum...Bu parçadan kısa bir süre sonra,Beethoven'nın Moonlight Sonata adlı bestesinin hikayesini okudum.Beni çok derinden etkiledi ve ertesi gün Parçayı 200 civarı kez dinledim,ta ki beynime kazıyana kadar.Sonraki gün,okulda alıştırmalarına başladım ve parçanın ilk kısmını 1.5 gün gibi kısa bir sürede çıkarmayı başardım(günde en fazla 2 saat çalışarak).Bu kimse için bir anlam ifade etmiyordu fakat benim ruhum için ediyordu.Kendimi başka bir paralel evrende buluyordum.Artık hatasız bir şekilde çalmaya başladığımda;o her büyülü tuşlara basıtğım anda;ruhum içimden çıkmak istiyor,kalbim patlayacak,beynim hormon salgılamaktan patlayacak gibi hissediyordum.

Yani,herkesin;kendisini gerçekten hissedebileceği bir enstrümanı vardır diye düşünüyorum.Onu bulduğunda ise;hiç olmadıkları kadar yaşamış hissedeceklerdir...

Piyano kolay bir enstrüman değildir.Beyinin 2 bölgesini aynı anda çalıştırmayı ister,bundan dolayı;bağ ağrısına ve sinir krizlerine yol açabilir...:)

İyi Geceler.
Benim ilgimi en fazla piyano çekiyor. Zorluğu; on parmağın hızlı ve koordine bir şekilde hareket etmesi olsa gerek. Merak ediyorum, Mozart-Moonlight Sonata çalabilecek seviyeye kaç senelik çalışmayla ulaşabiliriz?
Kendim için söylüyorum;bir ay gibi bir sürede çalabileceğime inanıyorum... Masquerain
Ben 2 yıla yakın zamandır gitar çalıyorum, kendimi youtube üzerinden geliştirdim, denemekte fayda var 1 enstrüman öğrenmek bile çok artı katıyor insana
Özellikle gitar gibi bir enstrüman ile hem çalıp hem söylemek çok farklı bir durum. Ellerini bağımsız hareket ettirmeyi öğreniyorsun. Yeni bir refleks kazanıyorsun. Ek olarak NakedLucifer bir enstrüman öğrenmek hayat boyu sürer her seferinde daha iyi olursun. Her seferinde daha fazla tecrübe kazanırsın. 1 ayda öğrenmeyi öğrenebilirsin.
427mt Öğrenmekten kastım;basic kısmı.Yani metodu:Nota okuma,notayı doğru hızda okuyup ona göre çalma,ellerin ve parmakların uyumu,beyini ikiye bölme aşaması,kompozisyonlu,ritimli çalma ve en önemlisi doğru ve hatasız çalmayı kastediyordum...
laxus Stormtrooper paylaştı!
elimde müthiş bir hikaye var çağan ırmak duysa havada kapar tam onun tarzında, senaryolaştırmak istedim de beceremedim galiba ne yapsak acaba
özet geçiyorum:
erzurum'un bir köyünde küçük bir kız 5 yaşında gözlerinden rahatsızlanır ve bir dizi ameliyat olur.
8 yaşında gözleri tamamen kapanır. Köy evinde yaşamını sürdürürken abisinin telkinleri ile okula başlar. ilk 5 sene köy okuluna gider öğretmenin seslerini kasete kayıt edip bir şekilde ilk okulu bitirir ve devamı gelir derken bu küçük kız çocuğu büyür kendine en uygun meslek olan psikolojik danışmanlığı bitirir ve öğretmen olur. şuan 52 yaşındadır. istediği gibi gezebiliyor seyahat edebiliyor, hatta ve hatta rengarenk yünlerden hırkalar patikler bile örebiliyor.
deniz de tek başına açılıp geri gelebilecek kadar kendini geliştirmiş.

hikayenin özellikle köy ayağı hem dram hem çok matrak olaylar ile dolu, istanbul ayağı ise tam bir başarı öyküsü. ne diyorsunuz bu hayat hikayesi ilgi çeker mi?
tahminimce çoğu görme engelli insanlara umut olabilir sinemaya uyarlanırsa


hikayenin kahramanı benim teyzem olur.
Gizlenen 6 yanıtı da gör! Çatlarsın yoksa...
Bu tarz konular her daim ilgi çeker aslında bir senariste mail atsan ?
Okuyunca aklıma mahsun kırmızıgül filmleri geldi (şaka amaçlı söylemiyorum)
İstersen bana atıp bir kaç bölümlük hikayeler haline getirip burda yahut blogta yayınlayabiliriz?
hevesini kirmak gibi olmasin ama bu tum dunyada yasanilan normal bir basari hikayesi. teyzenin basarisini kucumsedigimden degil ama normal hayatta da film sinema dunyasinda da bolca gordugumuz bir tema. ayni hikayenin milyon cesidi uyarlandi. Hellen keller ablamizdir bu basari hikayelerinin temeli ve sinema dunyasinda yansimalari. sinemasi da yapildi dizisi de. ayni hikayenin her ulkede farkli uyarmalari da yapildi. black ismiyle populer olan hint versiyonunu her ulke telif hakkiyla uyarladi hatta ulkemizde bile yapildi. beren saat oynuyordu benim hikayem mi dunyam mi oyle birseydi. bir engel ile basa cikip basarili olmanin anlatildigi bircok senarya var. tamam guzel basari hikayeleri ama essiz degil. kimse de ilgilenmez cunku ellerinde cevrelerinde bolca var bu hikayeler. umarim yanlis anlamazsin sadece soylemek istedim.
holybram sadece beren saatin oynadığı film'i biliyorum diğer dediklerine bakacağım bir ara
katılmadığım kısım dünya geneliyle bizim ülkeyi bir tutman örneğin erzurum'un bir köyünde yaşayan aile ile istanbul da yaşayan aile eşit imkanlarda olamaz ve 45 sene öncesinden bahsediyoruz. kesinlikle büyük bir başarı ve azim örneğidir.
benim dünyam film'i sanırım kurgu olması lazım.
sonradan edit: doğuştan engelli kişilerin yaptıkları,başardıkları kesinlikle ''normal'' diyerek küçümsenmemeli zblash evet beni teşvik eden mahsun filmleriydi
laxus benim dunyam kurgu degil iste onu anlatmaya calisiyorum senin teyzenden cok cok onceleri hellen keller abla yasadi bu durumu filmde ordan adaptasyon. teyzenin yasadiklari basiri hikayesi degildir demedim zaten basarinin ust noktasidir ve bunu bircok yerde goruyoruz. ben senin senaryonun ozgun olmadigini soyluyorum. yillardir yasanilan yasanilabilir seyler bunlar. engellilik uzerinden basarili olma hikayeleri sinema dunyasinda yeni seyler degil bircok ornegi var. hele hele turk sinemasi gorme engelli olupta basarili olmaya calisan karakterler acisindan zengi. son donemde yapilmis buyuk bir uyarlama olmamasi zaten halihazirda defalarca kullanilmis olmasindan.

belki ben engellilikle ilgili bircok basari hikayesi bildigim yasadigim izledigim icin bana cok muthis bir senaryo olarak gelmemistir ama bilmiyorum bu tarz bi hikayeyi daha once izlemedim duymadim diyebilecek var mi aramizda? o acidan bak...

edit: ekledim bak videoyu Hellen keller bu
holybram doğrudur. O tarz filmleri pek izlemem o yüzden hakim değilim senin kadar. Öğretmenler gününde annemler kendi gruplarında paylaştı.
Yorumları okudum çoğu kişi senaryolaştırma konusunda teşvik edici yorum atmış. benim de aklıma oradan girdi.
laxus guzel seyler bunlar olmasi gereken seyler ama yonetmenlerin yapimcilarin atlayip aa hemen filmini cekelim dizisini yapalim diye atlayabilecegi senaryolar degil. tabir belki abes kacabilir ama sinema dunyasinda kliselesti bu tarz hikayeler. teyzenin sadece gorme engeli ve toplumla olan mucadelesi, sadece parmagini oynatabilen ve basarili olanlarin hikayesinin yaninda sonuk kaliyor senaryo acisindan. neler yapildi bir bilsen ne kadarina hakimsin bu tarz filmlerin bilmiyorum ama cok daha agir vakalarin basari hikayeleri senaryolastirildi.
alyssa Sith Sorcerer paylaştı!
Şimdi geleceği bir şekilde bildiğimizi hatta gördüğümüzü hayal edelim. Yarın kardeşim bir araba kazasına kurban gidecek. hangi saatte ve mekanda gerçekleşeceğine kadar detaylıca biliyorum. Peki kardeşimin ölümünü engelleyebilir miyim?

-Bir süredir aklımda olan bir şeydi aslında bugün darkı izleyince en doğru sizinle tartışabilecegimi düşündüm sizde klişe bilim kurgu filmlerine benim kadar alışıksınızdır -darka klişe demiyorum yanlış anlaşılmasın :d-
Gizlenen 46 yanıtı da gör! Çatlarsın yoksa...
olasılıksız kitabında buna benzer olaylar gerçekleşiyordu
Ben şimdi buna dini yaklaşırsam bana ön yargılı davranmayın lütfen; Bir kedi ve kuş hayal et aynı senin örneğini vereceğim.. Kedi kuşu sıkıştırmış yemek üzere ve sizi bunu görüyorsunuz. Öncelikle kurtarmayı çalışmak tamamen inisiyatifinize kalmış bir şey ama kuşun kaderine yazılmışsa ölmek o an sizin bir yardımın dokunmayacaktır ve kedi onu yiyecektir.. Ha kaderine ölmemek yazılmışsa siz yardım etmeseniz dahi o kedi o kuşu yiyemeyecektir. (Kendi düşüncem teşekkürler :) )
bir çocuk parmağını emiyormuş. parmağını diğer eliyle bantlamışlar. elini emmiş. elini bantlamışlar. diğer elini emmiş. yani o çocuğun emme isteğini, yani o sebebi kaldırmadığın sürece çocuk bir şeyler yapıp mutlaka emecektir. yani sonuç değişmeyecektir.
Kardeşinin ölümünü kısmen evet ama o ölene kadar her gün öleceği gün yaşanmaya devam ederse?
seabenmerve biraz daha açar mısın anlamadım
alyssa yani yarın velev ki ölümünü engelledin diyelim ondan sonra ki gün de dün yaşanan gibi kardeşinin ölümü gelse ve bu kısır döngü gibi tekrarlansa. Tek fark ölüş şeklinin farklı olacak olması ama sürekli tekrar etse engelleyebilir misin?
Ölümüne bir şey diyemem ama senin bildiğin şeklindeki ölümünü engelleyebilirsin.
seabenmerve farklı bir bakış açısı ben de şöyle düsünüyorum ben bugün geleceği gördüm yarın kardesimin öleceğini biliyorum ve bunu engellemeye çalışıyorum benim gördüğüm gelecegin ölümü de engellediğim kısmı barındırması gerekmiyor mu peki? gelecekte de engellemeye çalıştım -kafamda kurarken daha kolaydı be yazıya dökerken anlatmakta zorlanıyorum-
alyssa şimdi şöyle düşün, eğer sen öleceğini engellediğini görsen ya zaten engellerim diyip çok üstüne düşmezsin. Bu sefer kurguda ve olayda akış yön değiştirir ve macera duygusunu izleyiciler yahut okuyucular pek alamaz. Ki bide olaya şöyle bak birileri ölmezse oyuna yeni oyuncular gelmez. Yani belkide gördüğün gelecekte kardeşini kurtardığını bu sebeplerden dolayı görmüyorsundur. Sonunu bildiğin hikaye sana heyecan ve merak verir mi? Bana vermez.
Belki o an geçmişi yaşıyorsun... :)) belki sen başkasının gördüğü gelecekteki küçük bir ayrıntısın. (ben biraz Serdar Ortaç dinleyim:d iiice yansın)
alyssa çünkü geleceği gördükten sonra harekete geçme isteğin uyanıyor, görmeden önce kurtarmayı düşünmeyecektin. Bununla alakalı bence.
Madem geleceği biliyor hatta görebiliyorum; o halde evi arabayı bahise yatırır, kazandığım milyonlarla da kardeşimi de yanıma alır Yeni Zelanda'ya doğru özel jetimle havalanırdım. Zaten Yeni Zelanda'da istesek de ölmeyi başaramayız diye düşünüyorum :ghost: Seni seviyorum Yeni Zelanda, bir gün mutlaka kavuşacağız...
Bununla ilgili bay hiç kimse filmini izle. Daha sonra bilimsel olarak bakarsak, sonsuz sayıda alternatif zaman çizgisi ( alternatif/paralel evren ) olduğu düşünülüyor. Sen olaya müdahale ettiğinde başka bir zaman çizgisine geçtin. Ancak sonsuz sayıdaki evrelerden birinde başarısız oldun. Dini açıdan bakarsak eceli oradaysa orada ölür.
Hepsine karşın bir de zamanın asla değiştirilemeyeceğiyle ilgili bir teori var eğer sen kardeşini ölürken gördüysen onu kurtarmaya gidersin ve geleceğin değişmesi lazım ama aslında sen kardeşini kurtarmaya çalışıtığın geleceği görüyordun ve sen kurtarmaya çalışsan bile ölüyordu yani zamanda her şey yaşanmış ve sen sonsuz sayıda denesende o sonsuz sayıda denedğin geleceği görüyorsun aslında, buna göre geleceği asla değişteremeyiz tabi bu bir teori.
427mt mr nobody izledim film daha çok olasılıklar ve seçimler hakkında felsefik yönleri daha agır. benim bahsettiğim sey cok farklı. diyorum ki ben olaya engel olmaya çalışırken boşuna bir caba içine giriyorum. daha önceden bu olayın gerçekleşeceğini gördüm ve benim gördüğüm gelecekte de yine kardeşimi kurtarmaya çalışacağım ve kardeşim de ölecek farklı bir boyuta çekilmeyecek


Sylar bahsettiğim şey tam olarak bu tesekkür ederim bu arada sylar favori kötü karakterlerimden
alyssa Aynen ben de başta nefret edip sonra çok sevmiştim.
:smilingeyes:
konuyu okurken ben
alyssa Paralel evren teorilerini bir kenara bırakarak(tek bir evren üzerinden düşünerek) ben de kendi düşüncemi katayım. 2 temel gerçeklik imkanı var: ilki senin kararının önemli olduğu yani kardeşini kurtarmayı denemenin veya denememenin kardeşinin hayatta kalıp kalmayacağını belirlediği ; bir de eyleminin sonuca etki etmediği. Engelleyebilip, engelleyemeyeceğine gelecek olursak; fatalizme göre hayır, düz mantığa göre evet, fiziğe göre belki :D
Poesto Fatalizm ne bilmiyorum ama eğer kadercilikten bahsediyorsan onun zamanda yolculukla bir çelişkisi yok ikisi farklı şeyler.
Senin o ölüm anını bilip yolda olduğunu ama yine de engelleyemediğini unutuyorsun :) Senin gördüğün o imge aslında senin kaderinde olan basit bir parça sadece.Koşuyorsun ama ölmüş olacak.Sen sadece gördüğün o imgede kendinin nerede olduğunu bilmediğin için kurtarabileceğini düşünüyorsun.Eğer kurtarabilseydin zaten o ölüm anını o şekilde görmeyecektin.

Sen imgeyi yeni gördüğün için olaya da yeni dahil olmuşsun gibi hissetmen normal.Ama olacaklar içinde hep vardın zaten.

Ölüm anında hatta sonrasında da düşüneceksin.Aa ben o esnada bilmeme rağmen şundan şundan dolayı orada değildim ve hakikaten de gördüğüm gibi aynı imge gerçekleşti ve ölmüş oldu diyeceksin.

İşte bu kızım,buna paradoks derler :)

Dr.Who'da Pandora'nın kutusu ile ilgili bölümler geldi aklıma.Hey gidi hey
patchskin alyssa bunun çözümü var, kardeşini sonraki gün "zorla" evden çıkartmayacak, ama o zaman da olay kelebek etkisi olayına dönüyor
patchskin Anlattığının paradoksla alakası yok ve diğer dediklerin eğer zamanı tek bir bütün olarak kabul edersek doğru olur yani kesin değil.
kajufistik Yine de olay o şekilde gerçekleşecek.Bir şekilde aynısı olacak.Çünkü gördüğü imge gerçekleşecek olan şey.Geçmişi ne olursa olsun sonuç bu. Olaydan önce çok uç bir senaryo gerçekleşse mesela kendi bile öldürmeye kalksa ona yeltenemeyecek ya da bir sebep olacak ve sonuç yine aynı çıkacak.

Sylar Paradoks,geçmişin sebebinin bir nevi gelecekte olmasına denilebilir.

Oraya koşması gerektiğini kendisine amaç edindiren şey gelecekteki bir kıvılcım aslında.Çünkü kıvılcım olacakları biliyor.Nasıl bilecek? Tabi ki o zaman diliminde gerçekleşen olayı tecrübe etmesi sayesinde.Bu kıvılcım her şey olabilir belki kendisidir.Belki kardeşinin eşi.Belki bambaşka bir anomalidir bilemeyiz.

Kendisine bu imge,o kıvılcım sayesinde gösteriliyor ve sonucunda harekete geçiyor.Ben paradoks derken o gördüğü imgeyi ve amacını kendi kendisine yüklemesinden bahsediyorum aslında.Ya da kendi kendisine yüklemesine sebep olacak bambaşka bir kıvılcıma paradoks gözüyle bakıyorum.Bu kıvılcım,mühendis bir arkadaşına geçmiş zamandaki kendisine,eğer bu yöntemi icat ederse geçmişte gördüğü mesajı göndermesini istemesi bile olabilir.Aklına ne gelirse.

Senin fikrinide alalım dostum.Burada olay bir fikrin kesin olup olmaması değil.Post sahibi 'Böylesi bir olayı nasıl yorumlarız?' onu soruyor sadece..
patchskin


"Paradoks,geçmişin sebebinin bir nevi gelecekte olmasına denilebilir." Yanlış : (
kajufistik Eğer ilk kez imgeyi gördüğü zamana gitmeye kalkarsak yine gelecekteki sebebe varacağız.Gelecekteki sebebi sağlayan şey de geçmişte.Bu böyle devir daim eder durur.

Ama paradoks olayını anlatırken genelde geleceğe odaklanılır.Ben olayın anlaşılabilmesi için o şekilde yazdım aslında.Çünkü en geçmişi göstermeye kalkamayız sonsuzdadır çünkü.Bu paragrafın aynısını gelecekteki ikinci olay için de kurabiliriz

Ama gelecektekini,yani bir adım sonrasını sebep göstererek bu olayı daha iyi anlatır daha iyi işleyebiliriz.Yapımlar da zaten genelde hep o ikinci adıma konsantre oluyorlar.Çünkü yorumlaması daha kolay.Cümleyi o şekilde kurmamın sebebi buydu aslında :thumbsup:

Edit:Yazmayı unutmuşum kurduğum cümle yanlıştan ziyade eksikti.Cümledeki iki kelimenin yerini değiştirip tekrar okursak -geçmiş/gelecek- eksik kalan kısmı görebilirsin.Üstelik ben cümlenin eksik kalan diğer yarısına yanlıştır demezken,sen yazmış olduğum diğer kısma yanlış diyorsun.İkisi birlikte tanımı doğuruyor zaten :)
patchskin Öncelikle paradoks olması için bir çelişki olması lazım ortada sadece döngü değil, o resimde yılan kendisini yiyor ama kendisini yerse ölecek o zaman nasıl yiyor kendisini bu bir paradokstur ama senin dediğin sadece bir neden-sonuç ilişkisi, bu olayda da neden gelecekten geliyor bu yüzden paradoksla hiçbir alakası yok. 2.si zaten fikrimi yukarıda belirttim ben de seninle aynı şeyi söylüyorum zaten, ama bunu zamanın bir bütün olduğunu düşünürsek söyleyebiliriz bu yüzden kesin değil dedim yoksa dediğin doğru fakat bundan farklı teoriler de var mesela alternatif gerçeklik gibi.
alyssa Kardeşin aniden farklı bir boyuta çekilmeyecek, ya da sen. Kardeşini kurtaracaksın ve farklı bir zaman çizginiz olacak oradan devam edeceksiniz. Ama kardeşinin öldüğü başka evrenler de yaşamaya devam edecek.
Sylar Evet fatalizm kadercilik. Zaten çelişkisi yok, fatalizme göre her şey olacağına varır sen naparsan yap değiştiremezsin. Zamanda ileriye veya geriye gitmenin fatalizme ters düşen bir yanı yok sadece olanları değiştiremezsin bu felsefi yaklaşıma göre :)
tipadam gelecegi gorup fenerin lig dustugunu gorunce dayanmazsin sen orda
:tears:
Poesto Fatalizm kaderle aynı şey ise eğer kısmen katılırım ama gördüğün bir görüyü değiştirebilirsin çünkü kader her şeyin önceden yazılmasıdır değiştirilememesi değil, eğer kaderinde zamandaki bir şeyi değiştirmek var ise değiştirebilirsin buna engel olmuyor kader inancı veya fatalizm. Örneğin nasıl öleceğini gördün bir şekilde ve bunu değiştirdin demek ki senin kaderinde bu varmış ama sen gidip Allah katında her şeyi belirlenmiş kaderi değiştiremezsin yani birazcık farklı kavramlar.
Sylar Kader inancı ile kadercilik(fatalizm) farklı kavramlar. Kadercilik islama göre yanlıştır. Kadercilik insanın verdiği kararların sonuçları etkilemediğini, insanın etkileyebildiği gibi bir sanrıya kapıldığını iddia eder. Dostum yanlış anlama ama burda bir doğru veya ispatlanmayı gerektiren bir durum yok. Sadece düşüncelerimizi paylaşıyoruz, kendimize göre konuşuyoruz. Senin de bahsettiklerin teorilere dayanan şeyler yani kanıtlanmış doğrular değil.
Poesto Zaten kanıtlama derdinde değilim sadece bildiğim kader inancına ters diye yazdım eğer farklı şeyler ise sıkıntı yok ama çok saçma bir düşünceymiş.
:smiling:
ziyazn Yeni Zelanda tarihindeki ilk intihar vakası diye gazete manşetlerine haber olup ''sorumlusu kim!'' sorularının oluşmasına ve güzide tatliş devlette büyük bir kaos ortamı oluşmasına mı sebebiyet vereyim istiyorsun bro??? Hayır söyle yani Fenerbahçe düşsün de Yeni Zelanda sırf bu yüzden dağılsın mı?
Sylar O resmi,tek bir yılanın kendi kendisini yemesi dışında biraz farklı bir şeye dönüştürelim.Mesela birbirlerini yine kuyruklarından yiyen iki yılana..

Birbirinin nedeni ve sonucu olmalarını paylaşıyorlar dememi bununla sembolize edersek anlattığıma daha yakın bir profil çizeriz.Neden,aynı zamanda sonuç ve sonuç,aynı zamanda da nedenin ta kendisi.Geçmişin sebebi gelecekteki olay,gelecekteki olayın sebebi ise yine geçmişteki olay.Bu böyle devam edip gidiyor.Paradoksla nasıl alakası yok? lol
patchskin Evet ben de senin gibi düşünüyorum zaten ama bu paradoks değil daha çok Loop'tur yani bir çelişki yok ortada ama hep aynı döngü oluyor ve sonuç hep aynı oluyor, dediğin gibi burada sonuç aslında neden ama ortada bir çelişki yok mesela çelişki olması için kardeşimizin öleceği bilgisini geçmişteki halimize biz verseydik eğer başaramadığımız için farklı bir şey söylerdik ama farklı bir şey söyleseydik eğer kendimize de o bilgi verilmesi gerekirdi ama aslında öyle olmuyordu yani farklı bir şey söyleyemiyoruz bu açıklanamayan bir paradokstur (haliyle) ve bence bu teorinin yanlış olduğunu kanıtlar. Demek istediğim senin anlattığın loopta açıklanamayan bir şey yok sadece neden-sonuç ilişkisi ama bir birlerini destekleyen bir yapıda ama paradoksta açıklanamayan, çelişki yaratan bir şey olması lazım yani ikisi farklı şeyler ama benzerlikleri de yok değil. Sonuç olarak benim meramım aslında sadece kavramı açıklamaktı yoksa bu teori de doğrudur demiyorum.
Sylar Farklı bir şey söylemiyoruz zaten kendimize.Her zaman olması gereken şeyi söylüyoruz ve bu bizi durmaksızın harekete geçiriyor.Söylenen şeyin ne olduğu yahut detayı bizi ilgilendirmez.Bizi bu hareket sarmalına sokup duruyor bunu bilmemiz yeter.Gösterilen imgeye bir şeyler ekleyip güncellemene gerek yok.Ben zaten bu sebep her şey olabilir dedim.Hatta mantıkla açıklanamayan bir anomali dahi olabilir yazdım.

Çelişki yok olayına gelirsek.Bu loopun kendisi zaten bir çelişki.Neden,aynı zamanda sonuç ve sonuç,aynı zamanda da nedenin ta kendisi.Ortaklaşa kullanıyorlar bu tanımı.Bunun mantığa aykırılığı çelişkiyi doğuruyor zaten.

Bu olaya asla birbirinden bağımsız parametreler de veremeyeceğiz.Mesela hayvan gibi sallayayım.Çok çok alakasız bir süpernova sonucunda oluşan enerji dalgası,gezegenimizde zamanda random şekilde imgeler gösteren bir makineyi icat etmiş abimizin bayılmasına sebep oluyor ve elindeki ingiliz anahtarı makinenin çalışma düğmesine düşüyor.Yine alakasız tamamen şansa dayalı şekilde yarın ki gerçekleşecek olayın görüntüleri kişiye aktarılıyor.

İlk bakışta geçmişteki kişi sanki gelecekteki bu olayla alakasız gibi gelebilir.Ancak bağımsız değiller.Belki de süpernovaya sebep olan şey çok mantıksız şekilde geçmişteki kişidir.Mantığa ne kadar aykırı gelirse gelsin sadece o iki olgunun 'var' olmaları yeterlidir.İnsan zihninin bilemediği bir etkiye bağlayabiliriz bunu.Ne olduğunu bilmesek bile..

Bunun gibi uçursak da,kendi kendisine mesajı gösterdi aslında diye basitleştirsek de bir şekilde aynı yere çıkıyor.
patchskin Hocam paradoks mantığa ters demek değildir bir çelişki yani normal gözüken bir şeyin açıklanamamasıdır. Tamam loop ta mantıksız gelebilir ama nasıl gerçekleşebileceğini açıklayabiliyorsun yani mantıkla olayın hiç bir alakası yok. En ünlü paradoksu bilirsin geçmişe gitsek babamızı öldürsek ne olur diye bizim teorimize göre babamızı asla öldüremeyiz eğer öldürürsek babamız öldüğü için biz asla olmayız ve öldüremeyiz ve bu açıklanamaz öldüremezsek de açıklanamaz çünkü ölümsüz mü olacak biz öldürücez diye (bak bu teori nezdinde konuşuyorum yoksa alternatif gerçeklik teorisi var ona hiç girmiyorum) böylelikle asla açıklanamayan bir durum oluşuyor yani paradoks. Sen hala loop u anlatıyorsun bana daha komplike anlatmana gerek yok anladım demek istediğini.
Sylar İşin içine zaman yolculuğunu bile dahil etsen gerçekleşecek sonuç o.Ölme anında sonsuz tane gelecekten engel olmaya çalışan kopyan dahi gelse engel olamayacaklar.Engel olamamışlar çünkü öldüğünü biliyorsun.Bu olay kesinlikle gerçekleşecek bir durum.

En basit paradoksa baksak.Babanı zamanda öldürmeyi düşündüğün anda bile aslında öldürmemiş olduğun ve dipdiri şekilde bu düşünceleri hayal ettiğin sonucu ortaya çıkar.Baban sen doğmadan ölmedi ve ölmeyecek de.Her türlü şeyi bir araya getirsen zamanda geri gidip 10bin nükleer bomba atsan babanın üzerine yine de ölmemiş.En başta varlığın buna ters çıkıyor.

Babanın öldüğü ve senin asla var olmadığın ya da kardeşin ölmediği bir gerçekliği dahil etmiyoruz burada.Sebep ve sonucun belli olduğu tek bir gerçeklikteki paradokstan bahsediyoruz.

Bu konuyu dillendiren kişinin,o anki sahip olduğu gerçeklik için konuşuyorum ben.O gerçeklikte de kardeş için mutlak ölüm var. :)
patchskin Evet babana nükleer bomba atsan ölmeyecek :D ve böyle bir şey olamaz (zamanın koruyucuları olaya müdahale etmezse eğer) yani bu bir paradoks, babanı öldürdüğünü gördün demedim zaten ve normal bir vatandaş olarak kimse engelleyemez öldürmemi. Ve evet kardeşini kurtaramazsın ama bu paradoks olduğu anlamına gelmiyor ve bir şeyde paradoks varsa bence öyle bir şey olamaz çünkü kurallara aykırı.
bu bilginin net olarak cevaplanması için bazı olayların kesin olarak kanıtının olması gerek mesela kimine göre öleceğin tarih değişmez yani sen o an öleceksen nerede olursan ol ölürsün ister dediğin gibi araba kazasında ölecek olsun sen o arabayı süren adamı durdursan ya da kardeşini oraya götürmesen bile öleceği saatte kalp krizinden gidebilir veya başka bir şeyden

kimine göre de değiştirebilirsin

aklıma bir şey takıldı şimdi belki de senin gördüğün gelecekte kardeşini kurtarmaya çalışırken araba çarpıyordur yani geleceği değiştirmeye çalışırken aslında farklı bir şey yapmıyorsundur yapman gereken şeyi yapıyorsundur ve o esnada ölüyor olabilir bak kafam karıştı şimdi gidiyorum ben
cnkrB benim de fikrim bu yönde aslında gördüğüm gelecekte de kardeşimi kurtarmaya çalışırken başarısız olmuş olabilirim sonucta geçmişte gelecekte aynı değil mi

-Aynı derken aynı boyuttan söz ediyorum
Engellersin, seni tutan ne ki? Eğer ki tam o saatte araba çarpmasından dolayı ölecekse o bölgede olmamasını sağlarsın... Alternatif evrenler böyle oluşuyor zaten. Bu kelebek etkisi şeklinde sadece kardeşini değil gördüğün imgedeki olay ve çevresini felan da etkileyecektir... Ha kader felan diye bir şeye inanıyorsanız zaten orada da ölür burada da ölür diyebilirsiniz o size kalmış... :D Geleceği değiştirmek bu yüzden tehlikeli derler... Yani sadece 1 kişiyi kurtarmıyorsunuz kelebek etkisi ile bir çok insanı etkiliyorsunuz felan filan... Ancak bu dediklerimden kesin emin olabilir miyiz? Tabii ki hayır. Gerçekten sen böyle bir olay yaşasan ve kardeşini olay anından kurtarsan, aynı dakikada farklı bir olaydan ölse bile bu şans olarak değerlendirilebilir. Bilimsel olarak emin olmak istiyorsanız bir süre denemeniz gerekli... Ama yazdıkça cevabın saçma olduğunu düşünüyorum. :D Neyse kısaca evet bence engelleyebilirsiniz...
Flash izleyenler çıldırıyor
pikatak O değil de, kimse mi Flash Forward izlememiş?
Aslına bakarsan hayır, velev ki kardeşinin ölümünü gelecekte engelledin o zaman o geleceği hiç bir zaman görememiş olacaksın çünkü o gelecek artık var olmayacak. Bu yüzden geçmişte böyle bir geleceği görüp engellemeye kalkışamayacaksın.
Howerdip Valla ben de izlemedim güzel mi? :D
Durumu engellemek için her şeyi yaparsın ama en sonunda kardeşin senin yüzünden, yine ölür. IMDb 6.9.

Herkes bir şeye benzetmiş ben de katılayım kervana. Lost 3. sezon, Desmond - Charlie olayı desem izleyenler anlar herhalde.
Valla yazılar çok uzun okumadan direk soruya cevap vereyim.

Göreceli bir durum az önce 5 bölümünü izledim bende dark'ın o şekilde işlemesi mantıksız geldi zamanın.
11.22.63 ü izlersen bazı olayların değiştirilemeceğini değişmesinin her şeyi değistireceğinden bahsediyor.
pikatak tek sezonluk tutmayan bi dizi. Ben de yarısında bırakmıştım. Ama konusu buydu. Dünyadaki herkes aynı anda bayılıp gelecekten bi kesit görüyordu. Herkesin gördüğü birbirinin aynı zaman ve olaylardı vs
seabenmerve Stormtrooper paylaştı!
Sabah saatin 7 si derse gitmek için hazırlanıyorum karşı odada ki kiz tam sabah 7 de Yıldız Tibe- Geceler Sarhoş şarkısını dinliyor. Ne acılar var yarabbim.
Gizlenen 5 yanıtı da gör! Çatlarsın yoksa...
benim anlamadığım olay şu oluyor genelde sabah 8:30 da ders oluyor 7:30 da uyanıp kahvaltı yapıyorum üniversiteye gitmek için otobüse bilndiğimde bazı kızlara gözüm takılıyor, ne ara uyannıp ne ara makyaj yapıyorlar anlamıyorum benim bile o saatte gözümün biri kapalı tam uyanamamışken makyaj yapılmış oluyor
Ncmttn ya bende şok oluyorum ya düğüne gider gibi makyajı yapmışlar şaşırıyorum
seabenmerve bakınca da ters ters bakıyorlar amçları ne anlamıyorum
:tears:
Ncmttn Ne bakıyor bu be diyordur kendi kendine. Bazen bende tilt oluyorum da :D
Ncmttn Tam olarak fakültemdeki kızları anlatın :D
Sunset81 neler var neler de kardeşim yeri değil buranın
:smiling:
seabenmerve kapadım ağzımı
:withoutmouth:
Poesto Sith Sorcerer paylaştı!
Arkadaşlar kış tatilinde Ankara'ya Anıtkabiri ziyarete gitmeyi düşünüyorum da Ankara'da daha önce bulunmadığım için hiçbir fikrim yok. Ulaşım, konaklama vb. konularda önerilerinize açığım.
Gizlenen 6 yanıtı da gör! Çatlarsın yoksa...
Günü birlik tur bul git anıtkabiri gez gece evine dön başka türlü ankaraya gidilmez.
lorda katılıyorum. Ekstra olarak sıkı giyinmen konusunda uyarayım soğuk olur Ankara
:wink:
Ocakta Ankara'da olacağım. Konaklama konusunda bir kaç arkadaşa sormam gerek lakin onun dışında ben götürebilirim seni Anıtkabir'e.
Lord Vader haklı Ankara pek gezip görmeye değer bir yer değil Anıtkabir bir iki tarihi yer 1 gün gayet yeterli
daha 2 hafta önce Anıtkabir'e gittim ve günü birlik yapmanı öneririm. Gece yola çıkarsın sabaha doğru Ankara'da olursun Anıtkabir'i gezersin geceside evine dönersin. Anıtkabir dışında da 1. TBMM binasını gezebilirsin:)
Ankara'da çok gezilecek bir yer yok maalesef. Anıtkabir'i gezdikten sonra Atakule belki de Kızılay ki bunların hepsine de 1 gün yetiyor konaklamaya değmez :)
geldiğin ilden hızlı tren varsa hem rahat olur hem ucuz olur tavsiye ederim. üstelik istanbul gibi değil trenin istasyonu, merkezde şehir içi ulaşımında kolay olur.
Ehriman sanki Pendik'e laf geldi (:
Ben de geçtiğimiz yıl İstanbul'dan gittim. Pendik'ten trene binebilirsin daha kısa sürüyor. Ben Beylikdüzü'ndeyim, Pendik'e gitmek birkaç saat sürdüğü için otobüs tercih ettim. Ankara'da otobüs firmalarının servisi yok. Aşti servisleri var onlar kullanılıyor. Ancak her yere yok. Melih Gökçek'in siyasi sebeplerle diğer ilçeleri cezalandırdığı söyleniyor. Ben söyle gittim 10 kasımda orada olmak istiyordum. 9 kasım 00:30'da otobüse bindim 6:30 civarı indim. Servise bindim Kızılay'da indim oradan Tandoğan girişine yürüdüm. Saat 9'da açılıyor dediler. Oradan Maltepe'de ayarladığım otele geçtim. Yürüdüm yine Destino Park Otel internet hızı dandik ama sessiz sakin yer. Ama senin benim gibi bir planın yoksa daha geç saatte otobüse bin uygun saatte in. Anıtkabir'i ve eski meclisi gör. Aynı akşam bin geri gel. Zira kalmanın hiçbir anlamı yok.
Yukarı