eskiden sevdiğim bir kız hakkında bir şeyler anlatmak istiyorum
2015 senesiydi o zamanlar 16 yaşındayım liseliyim. bizim bi grubumuz vardı bu grupta da herkes birbiriyle çok yüzeysel arkadaşlıklara sahipti ama gruptuk işte. ben de o ortama o zamanlar arkadaşım daha sonra sevgilim olan, başka bir kızın, sayesinde girdim. benim bu bahsettiğim esas kızla sadece bir iki kere konuşmuştum ama herhangi bir şey yoktu ortada öylesine small talk diyebileceğimiz anlamsız konuşmalardan biriydi. şimdi düşünüyorum da bu kız pick me girl diyebileceğimiz en büyük örneklerden biri aslında. herneyse bu grubumuzla konuşur ederken bunun morali bozuk görünüyordu ben de gidip neyin var falan diye sordum ve bu şekilde sohbet etmeye başladık. ben çok iyi biri sayılmam şimdi "şöyle manipüle ederim böyle gaslighting yaparım" tarzında ithamlarla kendimi açıklamak haddime değil belki ama o zamanlar o kafadaydım. istediğim her kızla gidip konuşabilecek cesaretim vardı ve bazen de sırf yapabiliyor muyum diye görmek için kendi ligimde olan veya daha altında olan kızların hayatına kendimi sokar bi yere gelir ve sonra "her şey yalandı bye" diye gidiyordum. Bu da bana inanılamaz bir zevk veriyordu.
gel zaman git zaman bizim muhabbetimiz arttı artık daha çok bir dost gibi olmuştuk birbirimize. ben onun derdini dinliyorum, o benimkini dinliyor, ikimizin de sevgilisi var bazen bi şey oluyo canımız sıkılıyo hop hadi gel bi arıyım seni yakınlığına gelmiştik. daha sonra bu samimiyet daha da arttı artık birbirimizi seviyorduk bence amk yani yoksa neden çok yakın bi arkadaşına seni seviyorum kaan der ki yani ama itiraf ettiğimiz bir şey de yoktu. ikimizin de hayatında birer dosttuk hala. şunu da belirtmeliyim işin doğrusu bu kız tip olarak benim ligimin çok üstündeydi, zekiydi ve başarılı da bir öğrenciydi ama kendisine z*r*r veren de birisiydi yani problematik bir şeydi.
her şeyi anlatmam mümkün değil tabii ki ama yani garip bi ilişkimiz vardı ben kendime yedirip kendime itiraf edemiyordum onu sevdiğimi, şu anda görüyorum ki onun da böyle bir şeye ihtiyacı yoktu zaten sevgilisinden alamadığı ilgiyi, ihtiyacı olan ilgiyi benden alıyordu zaten, ben de veriyordum amk.
sonra bi olay patladı beni engelleyip hayatından çıkarmak zorunda kaldı ben o anda kendime itiraf ettim onu sevdiğimi ve baya bi peşinden koştum. ama hala bunu sanki o aramızdaki arkadaşlık ilişkisi için yapıyormuş gibi kandırmışım kendimi. barıştık ve ordan devam ettik ama hep taviz veren taraf ben oldum yani inanılmaz düşürdüm kendimi size anlatamam nasıl şeyler yazdığımı nelerden fedakarlık yaptığımı. artık ben ben değildim yani ama ondan kopamıyordum da bağlanmıştım. onu hatırlamak acı verse de en azından hatırlıyorum diye kendimi avutacak kadar düşmüştüm.
epey barışıp küsmeli konuşmaamalı süreçlerden sonra üniversiteye geçtik ve ben psikolojimi çözemediğimi fark ettim. ben bunu niye yapıyordum amk acaba karmanın etkisiyle bu kadar kötü biri olduğum için şu anda bununla mı cezalandırılıyordum yoksa neydi yani. psikoloji kitapları okumaya ve kendimi anlamaya çalıştığım bir döneme girdim üniversitede. bunun bana faydası oldu ama hala çözemiyordum bunu kendime nasıl yaptım.
bütün bunların üzerinden bir üniversite hayatı geçti ve ben artık mezunum çalışıyorum hayatıma bakıyorum ama ara ara gördüğüm bir tane rüya var ki o işte beni her gördüğümde darmadağın ediyor. normalde hiç aklıma bile gelmiyor gün içinde belki aylarca, yıllarca düşünmüyorum sadece o biliçaltımdaki rüya beni işte parçalıyor. o rüya şöyle:
dünyanın sonu gelmiş ya da her şeyin mahvolduğu bir haldeki döneme gelmişiz herkes bi panik içinde ve hava sanki turuncu gibi. ben memleketime dönüyorum orada ailemi falan buluyorum bir aradayız artık her şey mükemmel ama dünyanın sonu gibi bi şey var yani aslında her şey boktan yani. ve orada onu görüyorum yıllar sonra karşıma çıkıyor ve ben hiçbir şey olmamış gibi kendimi sanki ayaklar altına almamışım gibi her şeyi silip onu kabul ediyorum orada. O da yine sanki haklıymış gibi ağzıma sıçmamış gibi hiçbir şey demeden bu sevgimi, kabullenişimi alıyor benden. ben mutluyum ama uyanınca darbe yemiş gibi uyanıyorum.
benim neyim bozuk bilen var mı? elde edemedim diye mi takıntı yapıyorum yoksa ben onu sevdiğime kendimi öyle çok inandırmışım ki vazgeçmek mi istemiyorum bu duygudan? Ben neden kendimi aşık olduğuma inandırmak için kandırıyım ki?
(bu arada bir not bu kızdan sonra da hiçbir zaman bu sevgili yapma niyetine girmedim ya istemedim ya da üşendim bilmiyorum. zaman gelip geçiyor ve ben bu yaşadığım duygulardaki gibi sevgi, değer verme tarzındaki şeyleri bir başka kadına karşı hissedemedim ve çok çabuk uzaklaşıyorum bu yüzden de belki. ben de biliyorum lisedeki gibi aşk meşk şeylerinin gerçek olmadığını ve çocukça duygulardan ibaret olduğunu ancak gerçek olan pek bir şey de yokmuş gibi geliyor.
aklıma geldiği gibi klavyeye dökmek istedim buraya kadar okuduysanız teşekkürler)