Sosyal medyada bu yapımla ilgili Türkçe bir inceleme bulamadım. Ben karışık duygulara sahibim dürüst olmak gerekirse. Bence hikaye belirli bir yöne gitsinler diye özenle çaba sarf etmişler ve bu filmi beğenmeme engel olan en büyük etken. Neden bir romantizm içeren ve kahramanlık (?) dolu olan bir senaryo tercih etmişler anlamak güç, sanırım insanlar bu tarz yapımları seviyor. (İnternette tahmini kazancına baktım ve 190 milyon Ruple civarı kazanıldığı tahmin ediliyor ki sanırım böyle bir yapım için iyi bir gelir?)
Her neyse, işte değinmek istediğim birkaç yeri.
Öncelikle başları oldukça güzel. Sıradan 2 kozmonotun Dünya'ya dönüş sırasında yaşadıkları gizemli bir olay var ve bunu çözmeye çalışıyorlar. Doğal olarak ana karakterimiz hikayeye öyle veya böyle dahil oluyor. Özellikle ilk yarısı ağır işleniyor ve sindire sindire ilerliyorsunuz. Güzel bir tercih ancak ikinci yarısı için aynı şeyi söyleyemeyeceğim.
Dünya'da bir ilk olarak uzaylı bi' varlıkla iletişime geçmenin vermiş olduğu sorumluluk ne yazık ki filmdeki kimsede yok neredeyse. Kadının tek derdi o uzaylıyı insanlarla beslemenin yanlış olduğunu düşünmek. Ya ablacım, o yaratık oksijen soluyarak da hayatta kalabilirdi bir ihtimal veya azot emerek de. Veya ne bileyim toprak yiyerek de hayatta kalabilirdi belki. İnsanla beslenmesi bu kadar ahlak dışı veya korkunç bir olay mı emin olamadım. Yani konumu ve eğitimi gereğince bu tarz şeyleri göz önünde bulundurup rasyonel davranışlarını etkilememesi gerektiğini düşünüyorum. Ki o uzaylıyı besledikleri insanlar da bildiğiniz düpedüz o*ospu çocuğu. 12 yaşındaki komşusuna tecavüz falan eden kimseler. Madem ahlaki sorunların var bana kalırsa o ''insanlar'' da insan değil diyor oradaki görevli asker, Semiradov. Aferin ulan biri beynini kullanıyor.
Sonra diyor ki ama şimdi o kozmonot kahraman, onu öldüremezsiniz. Cart curt yapamazsınız... Ya ablacım. O adam mesleği gereği zaten ölümü göze almasa sence o işi yapar mı? Ülkesine hizmet etmek isteyen bir insanın sence gerçekten ölümle bir derdi olabilir mi? Bana kalırsa herkes yaşamak ister ve hakkı da vardır buna ama kişi bunu ret ederse ben buna ne yapabilirim ki, öyle değil mi? Milletin ardını toplayacak kişi sensen şu an o askeri tesiste değil yetkini ve bilgini kullanarak daha efektik olacağın yerlerde olmalıydın. Bu ikiyüzlülükten başk bir şey değil.
Yaratığın ne kadar tehlikeli olabileceğini bildiği halde o yaratığı (birlikte yaşamak zorunda olduğu insanla) kaçırmaya kalkıyor. E ne oldu insanla beslenmesin bir şey olmasın? Sence o yaratığı koruyabilecek misin (Kendini bile koruyabilecek misin ki)? İnsanla beslenmesini engelleyebilecek misin? Neye sahipsin? Orada çalışan ve Nobel için koşturan abi diyor ki bir sürü yöntem kullandık ve hepsi başarısız oldu. O yüzden onu insanla besliyoruz diyor. Sen ne anladın da koskaca ülkenin desteklediği bir operasyonda onların sunamadığı neyi sunacaksın?
Ana karakterin tam bir aptal olması filmi o kadar etkiliyor ki anlatamam. Halbuki bilinmeyen bir yaşam formunu yavaş yavaş keşfetmesini izlemek ve neler yapabileceğini düşünüp ona göre hareket etmesini izlemek çok zevkliydi. Zaten arka planda sadece yaratıkla ortak yaşama maruz kalan adamın bir çocuğu olduğunu ve onun da tekerlekli sandalye kullandığını biliyoruz. Ve o yaratıkla ortak yaşamaya başlayınca mucizevi bir şekilde o çocukta da iyileşmeler başlıyor ve hastalığı düzeliyor. Bir kısımda ana karakterimizin, adamın ailesini sormasıyla dedim ki aslında yaratık belirli genler veya belirli etmenler için mi adamı seçti acaba onu mu anlamaya çalışıyor vs. diye düşündüm ve film oraya gider mi diye ufak bir hayal bile kurdum ama sağ olsun yönetmen yüzüme tokat attı. Boktan, mantığı olmayan ve gereksiz uzun bir romantizm katmayı tercih etti filme.