Kaydol
Giriş

mitza

Mirza Ozan
Jedi
Ankara
Nisan 2020
Aşk, ne gerçektir ne de adil.
En son medyalar tümü
Takip ettikleri tümü
Takipçileri tümü
Beğendiği gönderiler
mustafa491491 The Ninth Jedi » Sosyal » Oyun
Bütün başarımları toplamış bulunmaktayım, ikinci oyunu sabırsızlıkla bekliyorum
10/10
Sabahları bağırıp akşamları korkuyorlar. Geceleri bir şey oluyor;bırak izleyenleri, onlar bile bir şey anlamıyor. Karakterler aptal, harita gereksiz diye harita atan adamla neyin empatisini nasıl kuracağım. Kamera sallanmıyor resmen savruluyor a*k sanırım fırtına var da haberimiz yok. Sabah yol bulamayanlar gece yola çıkıyor Josh'ın sesi geliyor diye ıssızda gecenin bir yarısında ev geziyorlar (sabah çadırlarının önünde dalların arasında bezin içinde bir sürü kanlı diş buluyor).

Yapan da yaptıran da izleyen de belli ki çok zeki değil. Tüm yapım Amerika'da adını bile bilmediğim bir ormanın bitki örtüsünü izlemekle geçti. İlk 30 dakika zaten hiçbir şey olmuyor sıkıntıdan ölüyorsunuz. Her seferinde bir şey mi oluyor acaba diyorsunuz yoo. Sonlara doğru gerilim arttı ve dedim ki e hadi şimdi olur bir şeyler. Tahmin edin ne oldu? Hiçbir şey. Şaka değil. Başlarda bile bir şey oluyordu ama sonlarda ikisinin de kamerası düşüyor o kadar. Aman Allah'ım ne yaratıcı ne akıl sır ermez bir yönetmenlik becerisi. Amazing.

1.30 saat hiçbir şey olmamasını izlemek istiyorsanız, bu sizin hobinizse ve kendinize bir şey katacak en ufak işiniz yoksa açın izleyin.
OnlyLGBT Lieutenant » Uydu
Sosyal medyada bu yapımla ilgili Türkçe bir inceleme bulamadım. Ben karışık duygulara sahibim dürüst olmak gerekirse. Bence hikaye belirli bir yöne gitsinler diye özenle çaba sarf etmişler ve bu filmi beğenmeme engel olan en büyük etken. Neden bir romantizm içeren ve kahramanlık (?) dolu olan bir senaryo tercih etmişler anlamak güç, sanırım insanlar bu tarz yapımları seviyor. (İnternette tahmini kazancına baktım ve 190 milyon Ruple civarı kazanıldığı tahmin ediliyor ki sanırım böyle bir yapım için iyi bir gelir?)
Her neyse, işte değinmek istediğim birkaç yeri.

Öncelikle başları oldukça güzel. Sıradan 2 kozmonotun Dünya'ya dönüş sırasında yaşadıkları gizemli bir olay var ve bunu çözmeye çalışıyorlar. Doğal olarak ana karakterimiz hikayeye öyle veya böyle dahil oluyor. Özellikle ilk yarısı ağır işleniyor ve sindire sindire ilerliyorsunuz. Güzel bir tercih ancak ikinci yarısı için aynı şeyi söyleyemeyeceğim.

Dünya'da bir ilk olarak uzaylı bi' varlıkla iletişime geçmenin vermiş olduğu sorumluluk ne yazık ki filmdeki kimsede yok neredeyse. Kadının tek derdi o uzaylıyı insanlarla beslemenin yanlış olduğunu düşünmek. Ya ablacım, o yaratık oksijen soluyarak da hayatta kalabilirdi bir ihtimal veya azot emerek de. Veya ne bileyim toprak yiyerek de hayatta kalabilirdi belki. İnsanla beslenmesi bu kadar ahlak dışı veya korkunç bir olay mı emin olamadım. Yani konumu ve eğitimi gereğince bu tarz şeyleri göz önünde bulundurup rasyonel davranışlarını etkilememesi gerektiğini düşünüyorum. Ki o uzaylıyı besledikleri insanlar da bildiğiniz düpedüz o*ospu çocuğu. 12 yaşındaki komşusuna tecavüz falan eden kimseler. Madem ahlaki sorunların var bana kalırsa o ''insanlar'' da insan değil diyor oradaki görevli asker, Semiradov. Aferin ulan biri beynini kullanıyor.

Sonra diyor ki ama şimdi o kozmonot kahraman, onu öldüremezsiniz. Cart curt yapamazsınız... Ya ablacım. O adam mesleği gereği zaten ölümü göze almasa sence o işi yapar mı? Ülkesine hizmet etmek isteyen bir insanın sence gerçekten ölümle bir derdi olabilir mi? Bana kalırsa herkes yaşamak ister ve hakkı da vardır buna ama kişi bunu ret ederse ben buna ne yapabilirim ki, öyle değil mi? Milletin ardını toplayacak kişi sensen şu an o askeri tesiste değil yetkini ve bilgini kullanarak daha efektik olacağın yerlerde olmalıydın. Bu ikiyüzlülükten başk bir şey değil.

Yaratığın ne kadar tehlikeli olabileceğini bildiği halde o yaratığı (birlikte yaşamak zorunda olduğu insanla) kaçırmaya kalkıyor. E ne oldu insanla beslenmesin bir şey olmasın? Sence o yaratığı koruyabilecek misin (Kendini bile koruyabilecek misin ki)? İnsanla beslenmesini engelleyebilecek misin? Neye sahipsin? Orada çalışan ve Nobel için koşturan abi diyor ki bir sürü yöntem kullandık ve hepsi başarısız oldu. O yüzden onu insanla besliyoruz diyor. Sen ne anladın da koskaca ülkenin desteklediği bir operasyonda onların sunamadığı neyi sunacaksın?

Ana karakterin tam bir aptal olması filmi o kadar etkiliyor ki anlatamam. Halbuki bilinmeyen bir yaşam formunu yavaş yavaş keşfetmesini izlemek ve neler yapabileceğini düşünüp ona göre hareket etmesini izlemek çok zevkliydi. Zaten arka planda sadece yaratıkla ortak yaşama maruz kalan adamın bir çocuğu olduğunu ve onun da tekerlekli sandalye kullandığını biliyoruz. Ve o yaratıkla ortak yaşamaya başlayınca mucizevi bir şekilde o çocukta da iyileşmeler başlıyor ve hastalığı düzeliyor. Bir kısımda ana karakterimizin, adamın ailesini sormasıyla dedim ki aslında yaratık belirli genler veya belirli etmenler için mi adamı seçti acaba onu mu anlamaya çalışıyor vs. diye düşündüm ve film oraya gider mi diye ufak bir hayal bile kurdum ama sağ olsun yönetmen yüzüme tokat attı. Boktan, mantığı olmayan ve gereksiz uzun bir romantizm katmayı tercih etti filme.
Kötü yazılmış diyaloglar, ana karakter hariç herkes salak, boss odasının tek çıkışı ne hikmetse ''takım arkadaşların'' hemen gidince kapanıyor ve senin söylediğin şey ''Bize ihanet ettikleri anlamına mı geliyor?'' oluyor. Yok kanka öyle orada kara kara düşünüyorlar nasıl sizi kurtaracaklarını. İlk 10 dakika zaten ana karakterimizin 2 günde ne kadar kaslı ve 30 santim uzadığını sorgulamalarını ve övmelerini izledik zaten. Mükemmel bir yapım.
Yukarı