Kanunların amacı azınlığı korumaktır. 51'e karşı 49 kişinin olduğu bir toplum farz ettiğinde ana amaç 49'un haklarını korumaktır çünkü en üstün iktidar olan siyasal iktidar gücünü kapsayıcılığından alır. Kanunların da amacı işte bu istikrarı sağlamaktır. Ölçülülük ilkesinin ortaya atılmasındaki neden de budur. Siyasal iktidar, zor kullanma gücüne sahiptir, ancak bunun sınırları da işte kanunlarda belirtilir. Ölçülülük ilkesinin kanunlara yansıması ve mutlak olan iktidarın fiziksel şiddet yetkisinin sınırlanması kanunların güçsüzü koruduğunun açık bir örneğidir. Yine kanunların azınlığı koruma amacına hizmet etmesinde delil olarak da iktidarların kuruluş biçimlerini ele alabiliriz. Kemal Gözler'in Anayasa kitaplarında da bahsettiği üzere "o dönemde, fiili olarak kim ya da kimler en güçlüyse asli kurucu iktidarın sahibi de onlar olacaktır." işte kudreti sınırsız olan asli kurucu iktidarlar da kendi ülkelerinde kapsayıcılığı ve kendi istikrarını sağlayabilmek adına kendi yetkilerini Anayasalarıyla veya kanunlarıyla sınırlarlar. Anayasa yapma usulü asli kurucu iktidarın tekelindedir ve tamamen hukuk dışı bir yapılanmadır. Dayanağını herhangi bir kanundan almaz ancak kendi yetkilerini kendi Anayasasıyla sınırlar.
Ülkelerin siyasal iktidarlarını incelediğin zaman, her ne kadar bizim ülkemiz buna çok iyi bir dayanak olmasa da, birçoğunun azınlık lehine de çalışmalar yaptığını ve bunların da mümkün olduğunca haklarını korumaya çalıştıklarını görebilirsin. Bizim ülkemiz güzel bir örnek olacaktır ki sen ne kadar azınlığı (burada muhalefetten bahsediyorum) fazladan ayırmaya başlarsan o kadar bir kargaşa ortamı oluşturursun. Kısa vadeli olarak elbette ki bir dezavantaja neden olacaktır. Yukarıda bahsettiğim üstünlük, doktrinde ve bugün modern politika hukuku anlayışında kabul edildiği üzere, mutlak değil nisbidir. Yani üstün olan yalnızca sayıca üstündür. Toplumun bireyleri siyasal iktidarın görüşlerine katılmak zorunda değildir.
Bu bağlamda tersine bir inceleme yapıp doktrinden ziyade kendi görüşümü de belirtecek olursam, kanunların bir nevi amacı sayıca üstün olanı da koruduğunu söyleyebiliriz. Güçsüz, el nihayetinde gücünü aramaya çalışacaktır. İşte bunun engellenmesi ve toplum içi huzurun sağlanması için de kanunlar vardır. Fransız Devrimi bunun güzel bir örneğidir. Sen iktidar olarak toplumunun açık bir şekilde bölünmesine göz yumarsan onlar gelir seni tahtından atmak için ellerinden geleni yaparlar.