Lordum şu iç oğlan meselesini ikinciye yazıyorsunuz sosyale.Bir kaç söz söylemek isterim ben de.Aslı astarı olmayan iddialar bunlar.Yazılan onca iddiaya kanıt gösterilen yazıların mahiyeti ise çok farklı.
Yavuz Selim'in kızı Fatma Sultanın mektubundan tutun Kabusname'de yazanları delil olarak gösteriyorlar.Mesela Kabusname'de geçen yazılara bakacak olursak.O kitabın asıl dili Farsçadır.Gulam kelime kökünden gelen oğlan kelimesi kullanılırken aslında günümüzdeki hali dışında ifade edilmiştir.
Oğlan,eskiden hem kız hem erkekler için kullanılırdı.Çocuk veya ergenliğe girmiş genç kişi demektir aslında.
Yine yazıldığı devirde türkçe tercümesi yapılan bu eserde doğru kullanımını görebiliriz.
Oğlan kelimesini okuduğumuz yere göre anlamlandırmalıyız.
İç oğlanlarına gelecek olursak.Devlet dairesi memurlarıdır aslında onlar.Çoğunluğunu gayrimüslim halktan seçilen eli ayağı düzgün,zeki,kabiliyetli gençler oluşturur.Kazıklı Voyvoda gibileri vardır ki yabancı hükümdarların savaş esiri olarak saraya verdikleri kişilerdir.Eğitilip tekrardan kendi ülkelerine yönetici olarak atanırlardı.Voyvoda da o şekildeydi.Yıllık vergiyle yöneticilik yapıyordu.
Elinizde Fatihin babasının yatak odası görüntüleri olmadığı sürece yazdıklarınız,kötümser bir gözle yorumlanıp,yazılmış sözlerden öteye geçemez.
İç oğlanları islam kültürüne göre yetiştirilip 20 milyon kilometrekarelik ülkenin yönetimi gibi zorlu bir işin sonucu olan eleman yetersizliğine ilaç olmuşlardır.
Günümüzde bile devlet personeli seçilirken eline ayağına bakılır.Askeriyeden tut polisiyeye kadar.Özellikle de Ankaradaki büyük devlet dairelerine personel seçilirken tipe bakılır.
Çünkü ilk izlenim devletler için önemlidir.
Eşcinsellik mevsuna gelirsek.Yeniçeri içinde zamanla biriken yozlaşma olduğu bir gerçek.Yeniçerilere evlenmek yasaktı eskiden.Sonuçları garip bitmiş olabilir.Ama bu demek değildir ki bütün Osmanlı eşcinseldi.
Benim düşünce yapıma göre kimi edepsizlerin hamamlarda çocuklarla yedikleri haltlar,yöneticisinden tebaasına kadar uygulanan bir kültürmüş gibi görülmemeli.
Yine iç oğlan denilen Enderun,has oda gibi kısımlardaki gençlerin bırak padişahlara eğlence unsuru olmalarını,'deli'kanlılık sonucunda birbirlerine dahi nefsi hareketlerde bulunmalarına 'aşırı' bir önlem olarak peçe takmakla engel olunmaya çalışıldığı görülmüştür.Bu uygulama her zaman olmamıştır bilginize.
Bu uygulamanın da sebebi devlet yetkililerinin birbirlerinden bu oğlanları kıskanmaları değil çok ince,hassas düşünülmüş bir terbiye örneği göstermiş olmalarıdır.
'Zira sizden birisi bıyığı bile terlememiş gençlere eğitim verirken yalnız kalmamaya çalışsın nefis insanı yanlış yerlere çekebilir.' gibisinden bir söz dahi vardır.Karşı cins için bile değil kendi cinsine karşı oluşabilecek uç durumların dikkate alınmasıdır bu.Sahip olduğun değerlere karşı hassas olmak budur işte.
Sarayı kötüleyen nice kuyruk acılı kesimlerin,bizans tarihçilerinin vs. uydurmalarıdır bunlar.*Pekala istisnalar olabilir.* Bunu kimse bilemez.Ama tek bir kişinin ameline bakarak da bunu topluma yüklemek yanlıştır.Orta oğlanı gibi şeyler Osmanlıda da vardı.Yeni bir şey değil çünkü.Insanlığın en başından beri yaptığı bir şey bu.Uç örneklere bakarak topluma yayılmış bir davranışmış gibi cümle kuruyorsunuz.
Koca 600 yıla bakıp sadece siyah kısımları süzüp o pencereden bakarsak,genel manada uzun yıllar iyi işler çıkarmış bir topluma haksızlık etmiş oluruz.
Osmanlıda türk düşmanlığı ise tam bir safsata.Osmanlı gibi çok fazla milleti içinde barındıran bir toplumda avrupanın tabiri caizse 'içinden geçen' milliyetçilik akımının doğurabileceği sonuçlar vardı.
Türkler bu ülkenin sahibidir demek yerine toplum olarak biz kardeşiz demeyi seçmişlerdir.Biz Osmanlıyız.Biz ümmetiz gibi birleştirici imalarda bulunulmuştur.
Örnek verecek olırsak Abdülhamitin yaptığı islam milliyetçiliği politikası ise dini sevgisinin yanı sıra çok fazla probleme engel olması içindir.Özellikle Arap milliyetçiliğini,'her millete bir devlet' lafzını Osmanlıdan uzak tutmak için devlet dairesi,Türk kelimesini yüceltmemeye çalışmıştır.Bu sayede Birinci Dünya savaşında Mekke emirinin yaptığı arap milliyetçiliğine o zamana kadar engel olunmuştur.Hatta din altında kardeşliğin getirdiği avantajlar arap milliyetçiliğini sadece hicaz coğrafyasında tutmuştur.
Yine başka bir tarihte İstanbulda patlak veren Türk-Kürt karışıklığı bile bu ortak paydada buluştukları halka hatırlatılarak engellenmiştir.
Yine istisna sayılabilecek devlet adamları sahip oldukları milletlerinden utanabilecek kadar düşüp aslı 'kardeşlik politikası' olan uygulamaları abartmış olabilirler.Bunlar ayrı terane söylenecek laf yok.
Kuran kişiler Türk olabilir ama yaşatanlar bütün halktı Osmanlıyı.Buna saygı duyuldu.Türk adını diğerlerinden yüceltmek yerine hepsi kucaklandı diye Osmanlıya Türk düşmanı,türkleri ezen bir toplum olarak bakmak yanlıştır.
Bu düşmanlığa ispat olarak sunulan dizeler,sözler yine genele tabi edilemez.Anadoluya ötelenen gariban Türkler diyorsunuz.Nice Türk bilim adamı çıktı o devirde.Sanatçılar çıktı.İstanbulda nereye Türk yok abartılı cümleler bunlar.
Halkın ezilmesi,devletten uzaklaşması gibi sorunlar ise bambaşka bir konu.Devlette eleman yok.Her yanda savaş var.Ucu anadolu insanına elbette dokundu.İhmalsizlik,yönetim bilmeyen valiler,sadrazamlar,hainler vs. bitirdi zaten o devleti.Çok şükür kimse ucundan tutamazken değerli bir komutan milleti toparladı da büyük emeklerle küllerinden doğmasına ön ayak oldu.
Türke düşmanlıktan söz ediyoruz.Yahu zaten biz Türkler en fazla birbirimizi yemişiz.Orta asyadan göçmemizin sebeplerinden birisi de yine kendi aramızda yaptığımız savaşlar.O kadar çok örneği var ki aynı kandan gelen Türklerin savaşı olarak gösterebileceğim.
Avarların yıkılışı,Gazneliler,Ak-Karakoyunlular,Selçukluların kendi içindeki savaşları,Beyazid ile Timurun savaşı.Beyliklerin savaşları.Taht kavgaları.Kitabe olur hepsi.
Unutmadan I.Murat'tan sonraki hükümdarların validelerinin yabancı uyruklu olmasını Türk düşmanlığının başlama sebebi olarak gören hayal gücü geniş kişiler de var.Yine kötümser yapılmış bir yorum.
Yine başka şekilde.Osmanlıdaki Türk düşmanlığını,Fatihin dahi uyguladığını söyleyip.İsmi verilmeyen bir savaş sonrasında türkmen cesetlerinin kulaklarını kesip kolye yapmak isteyen bir Azap askerine müsamaha göstermesi olayını çarpıtıp delil kabul ederek tam bir cahillik örneği sergileyenler de var.
Aslına gelecek olursak.Yine aynı kitapta biraz öncesinde geçenleri yazmayıp farklı amaç peşinde koşulduğunu görebiliriz.Uzun Hasanla yapılan Otlukbeli savaşı olduğu bilgisi ne gariptir yazılmamış..Türk vs Türk yani...Eskiden ganimet olarak cesetlerdeki değerli şeyler toplanırmış.Karşı safta ölen Türklerin kulaklarındaki küpeleri toplayan kendi askerine tabi laf etmeyeceğini idrak ederek yorum yapmak lazım.
Bunun gibi çarpıtmaları görünce diğer yazılanlara inanasınız gelmiyor...
Ek olarak.Yazdıklarımdan eşcinselliğe karşı nefret algılanmasın lütfen.Ben sadece müslüman bilinen değerli bulduğum kişilerin,iman ettiklerine 'değerlerine' yapılan iddialara karşı onları savunmak istiyorum.Toprağın ağzı yok çünkü,benim ise var.
Eşcinsel bir insanın,iman ettiği 'eşcinsel değerlerine' ters gelecek şekilde hakaret edilse,bu o kişiyi üzeceği için onu da aynı şekilde savunurdum.
Eli olan kalem tutup yazar istediğini.O devirlerin en karışık olduğu 17-18-19.yy larda yazılmış ne idüğü belirsiz kaynakları hatta bu kaynakların türevlerini göstererek geçmiş hakkında kesin yorum yapılamaz.'Yine',bunları kaynak olarak gösteren ekşisözlük yazılarını link atarak cevap vermeyin lütfen lordum.İyi geceler.