Size de selamlar, değindiğiniz şeylerin doğruluğu üzerine söyleceğim bir söz yok. Ben de mecburiyetten kullanmak zorundayım ve bu tür hesaplarıma günde bir ya da iki kez sadece herhangi haberdar olmam gereken bir durum var mı diye bakıyorum artık. Sosyal medya kullanma zorunluluğunun insana bir yük olmaya başlaması durumu tercih edilen içeriğe erişme kolaylığından ayrı bir şey. Bir sorun...
Ne göreceğini seçemiyorsun; evin içinde izole olman gerekirken bir anda türlü türlü duygulara kapılacak içerikler sıralanıyor. Ekranı bir kaydırıyorsun sevecen bir hayvan dostu tam keyifleneceksin alta bir kayıyorsun siyasi bir haber sinirleniyorsun bir daha kaydırıyorsun magazin haberi...
Hikaye özelliği geldiğinden beri de eş dostun birbiriyle olan tatavası... Öf yani.
Güzel anların paylaşılıyor olması beni mutlu ediyor ama diğer yanım diyor ki ben neden laf sokmalı keko mazo içerikler görmeyi isteyeyim? Karşıma geçse iki kelam muhabbet edemeyeceğim birinin hayatını takip ediyorum.
Hep söylerim, bizden önce insanlar ekstrem olaylar ve iş ortamı hariç günde kaç kişiyle muhatap oluyordu / biz yattığımız yerde kimle muhatap oluyoruz ? Bir insan ortalama kaç kişiyle sosyal ilişki kurabilir?
Kaldı ki açık erişime sahip sitelerde kişileri seçemediğin gibi bir de bu üslup problemi. Ördek sendromu olarak adlandırılan bir durum var mesela bununla ilgili. Medyanın bir gücü de olanı nasıl göstereceğini şekillendirmek... Bu konu hakkında, çözüm olarak kendime bir süreç belirledim ben. Dediğim gibi, istediğim/uygun olduğum zaman bu tür sitelere bakıyorum ve sınırlandırıyorum. Hem süreyi, hem kişileri.
Siber zorbalık, gösteriş budalalığı gibi şeyleri de ancak mizahla kotarabiliyoruz. Olmadığın biri gibi olmak internette çok kolay. Bu durumda iyi insanlar bir şekilde yine bir yeri güzelleştiriyor, kötü insanlar da bok çukurunu eşelemeye devam ediyor işte. Eğitim, ahlak gibi esas meselelerin önemini tekrar anlıyoruz. Dilerim, nerde olursak olalım güzel insanlar çıksın karşımıza.