İlk ilişkimi hala hatırlıyorum. Aşkımdan öldüğümü falan sanmıştım. Hatta daha sonrakilere de öyle olmuştu. Hepsi çok iyi insanlardı ve ciddi ciddi o zamanki yaşıma ve mantığıma göre hepsine aşık olmuştum. Ve istisnasız şu sözü hep söylerim "Senden önce hissettiklerim hiçbir şeymiş." Yalan da değil şaka da, hakikaten öyle hissettim. Gelen gideni öyle bir unutturdu ki...
Aşk biraz insanları birlikte olmaya iten bir ilüzyon, arayış gibi. Herkesin kendine özgü hazinesini keşfetme yolculuğu, hayatının tüm anlamsızlığına bile varlığıyla anlam katabilecek bir amaç, ödül. Aynı zamanda fazlasıyla romantize edilen bir şey bence. Genç yaşta özellikle; arzuyla, tutkuyla, hayranlıkla aşırı derecede karıştırılan ve yanına başka duyguları da eklemezse geliipp geçen ve kalıcı olmayan bir duygu.
On kişiye de aşık olabilirsin, bir kişiye defalarca kez tekrar tekrar da aşık olabilirsin.
Ama bence asıl olay ilişki. Sağlıklı, düzenli, yormayan sıkmayan bıktırmayan, hep daha çok sevdiren ve sevindiren, geriye dönüp baktığında başladığına pişman olmadığın bir ilişki. Böyle bir şey ne ilk ne de tek aşkla sağlanabilir. Hatta aşk böyle bir birlikteliğin yanında bayağı kalır.
O yüzden bence gerçekten kendinin farkında olan kadın ya da erkek ilk aşkını falan değil, ilk gerçek ilişkisini unutamaz. Verdiği emeği, güveni, fedakârlığı, yaşadığı mutluluğu ve mutlu etme arzusunu...