Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu'nun, 19/03/1988 günlü, 19759 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 06/07/1987 günlü, E:1987/1, 2, 4; K:1987/2 sayılı kararında; yerli ve yabancı doktrin ve içtihatlarda kabul edildiği üzere, yanlış idari işlemlerden dolayı kişi yararına hak veya korunması gereken yerleşmiş bir durum doğmuş ise, idari işlemlerin ancak iptal davası süresi içinde geri alınabileceği, bu sürenin geçmiş olması halinde idare için de işlemin kesinleşmiş olacağı, ancak bu kuralın, iyi niyetli kişiler için geçerli olup, yokluk ve mutlak butlan halleri ile kişinin gerçek dışı beyan ve hilesinin yanlış işlem tesisine neden olduğu hallerde, idarenin yanlış işlemini böyle bir süre şartına bağlı kalmaksızın geriye doğru yürür şekilde geri alabileceği, nitekim, uyuşmazlıkta, Üniversitelerarası Yerleştirme Sınavına kendi yerlerine başkalarını sokarak veya sahte belge düzenleyerek yükseköğretim kurumlarına kayıt yaptırmış ve ara sınıflarda okumakta olan davacıların, hile ile veya idareyi yanıltarak hatalı ve hukuka aykırı idari işlem (fakülteye kayıt) tesisine neden olmaları nedeniyle ortaya çıkan fiili durumun kendileri için kazanılmış hak teşkil etmediği gibi, bu durumun idarece farkına varılması üzerine, sakat idari işlemlerin geri alınması yoluyla, öğrenim süresi içinde yükseköğrenim kurumlarından kayıtlarının silinebileceği belirtilmiştir.
Söz konusu kararda, ilgililerin "hile" ile tesis ettirdikleri, yükseköğretim kurumuna kayıt yolundaki idari işlemlerin dahi "öğrenim süresi içinde" geri alınabileceğinin ifade edilmiş olması, olayda ise, yükseköğretim kurumundan kaydı silinen davacının aftan yararlanma başvurusunun reddine ilişkin işlemin iptali yolundaki "yargı kararı üzerine" öğrenimine devam etmesi sonucunda "mezun durumda bulunması" karşısında, davacının yargı kararına dayanılarak sağladığı bu başarının kendisi için kazanılmış hak olarak kabul edilmesi gerektiği ve mezuniyet belgesinin iptalinde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.[
Anayasa Mahkemesi'nin 03.04.2001 tarih ve E. 1999/50, K.2001/67 sayılı kararında 'kazanılmış hak" kişinin bulunduğu statüden doğan, tahakkuk etmiş ve kendisi yönünden kesinleşmiş ve kişisel alacak niteliğine dönüşmüş hak olarak tanımlanmış bulunmaktadır. Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu'nun 14.06.1989 tarih ve E. 1989/1-2, K. 1989/2 sayılı kararında ise; gerek öğretide, gerekse uygulamada, kişilerin hukuki statülerini belirlemiş ve buna dayalı olarak da yeni hukuki durumların ve hakların elde edilmesine neden olmuş, bir başka deyişle hukuki sonuçlarını yerine getirmiş olan durumların, artık geriye dönülmez, vazgeçilmez haklar olduğu, yani kazanılmış hak teşkil ettiği belirtilmiştir.
"24 Nisan 2010 Tarihli "Yükseköğretim Kurumlarında Önlisans ve Lisans Düzeyindeki Programlar Arasında Geçiş, Çift Anadal, Yan Dal ile Kurumlar Arası Kredi Transferi Yapılması Esaslarına İlişkin Yönetmelik"
Madde 14: Yurt dışındaki yükseköğretim kurumlarından Türkiye'deki yükseköğretim kurumlarına yapılacak yatay geçişlerde aranacak şartları düzenler. Öğrencinin, yurt dışındaki yükseköğretim kurumlarında en az bir yılını tamamlamış olması ve genel not ortalamasının en az 60 olması gerektiğini ifade eder. Ayrıca, öğrencinin geldiği yükseköğretim kurumunun Yükseköğretim Kurulu tarafından tanınması şartı aranır.
Lucerys, küçük çocuk olarak, kardeşi Jacaerys'inkinden daha kısa sürecek aynı zamanda daha güvenli olduğu düşünülen bir göreve gönderildi. Onu Lord Borros Baratheon sıcak bir şekilde karşılamasının beklendiği Fırtına Burnu'na haberci olarak Arrax ile birlikte uçtular.
Ancak Prens Aemond Targaryen, Borros'un dört kızından biriyle evlenmeyi kabul ederek Borros'un kardeşi Kral Aegon II'ye olan bağlılığını elde etmek için Vhagar ile birlikte kaleye çoktan gelmişti. Yuvarlak Salonda Aemond, Lucerys'i yüksek sesle "Küçük Prens Luke Strong, Piç kurusu" olarak selamladı ve üstüdeki ıslaklığın yağmurdan mı yoksa korkudan altına işediği için mi oluştuğunu sordu. Lucerys, Aemond'un hakaretlerini görmezden geldi ve mektubunu Borros'a teslim etti. Lord Baratheon ona Rhaenyra ile ittifak kurarsa Luke'un kızlarından hangisiyle evleneceğini sordu ve ona birini seçmesini söyledi. Luke, kuzeni Rhaena Targaryen ile nişanlı olduğu için bunu yapamayacağını itiraf etti. Borros da bunu zaten bildiğini söyledi ve ona eve gitmesini, annesine Fırtına Burnu Lordu'nun bir köpek gibi itaat metmeyeceğini bilmesi gerektiğini söyledi. Luke ayrılmadan önce Aemond kılıcını çekti ve ona şimdi ödemesi gereken bir borcu olduğunu söyledi. Aemond kayıp gözünün yerine taktığı safiri gsösterdi ve Lucerys'e kendi gözünü çıkarmasını böylelikle gitmesine izin vereceğini söyledi. Lucerys, bir şövalye değil, bir elçi olarak geldiğini söyleyerek onunla savaşmayı reddetti, ancak Aemond, Luke'un gözünü ya da hayatını istedi.Bunun üzerine Lord Borros, elçilerin kanının çatısının altına dökülmesini istemediği için araya girdi ve muhafızları, Lucerys'e, Arrax'ın korkunç bir fırtınanın ortasında beklediği kale avlusuna kadar eşlik etti.
Borros'un kızı Maris, Aemond'la alay edip ona Lucerys'in gözünden hariç taşaklarını da çıkartıp çıkarmadığını sorduğunda Aemond, gözünün yanı sıra öfkelendi. Borros'tan gitmek için izin istediğinde BorrosZöre, eğer bir dövüş olduysa aralarında, bu kesinlikle çok kısa sürerdi. Arrax düştü, kırıldı ve körfezin fırtınalı suları tarafından yutularak can verdi. Başı ve boynu, üç gün sonra Fırtına Burnu'nun altındaki kayalıkların altında bulundu. Prens Lucerys'in ise cesedi asla bulunamadı.
Mushroom'un iğrenç iddiasına göre , Aemond Luke'un cesedini kıyıya vurmuş bir halde bulduğunu ve deniz yosunu yatağında Leydi Maris'e sunmak için iki gözünü de çıkardığını söyler, ancak Baş üstat Gyldayn'ın geçmişe göre bunun olasılık dahilinde bilme olmadığını söyler. Gyldayn ayrıca bazılarının Vhagar'ın Lucerys'i Arrax'ın sırtından kaptığını ve onu bütün olarak yuttuğunu iddia ettiğini belirtir. Hatta bazıları, Luke'un düşüşten sağ kurtulduğunu ve güvenli bir şekilde yüzerek karaya ulaştığını, ancak kim olduğuna dair tüm hafızasını kaybettiğini ve günlerinin geri kalanını basit bir balıkçı olarak geçirdiğini söyler . Ancak Munkun gibi daha meşru tarihçiler bu tür hikayeleri dikkate almazlar ve Lucerys'in ejderhasıyla birlikte öldüğünü belirtirler.
Luke'un ölümüyle, Ejderhaların Dansı artık bir diplomasi meselesi olmaktan çıktı, ateş ve kan savaşınu başlattı. Artık Akraba Katili Aemond olarak bilinen Aemond Targaryen, King's Landing'de bir kahraman olarak karşılanmayacaktı. Kraliçe Alicent'in yüzü soldu ve Anne'nin merhameti için haykırdı . Büyükbabası ve Kral Eli Otto Hightower ise Aemond'a "Yalnızca bir gözünü kaybettin, nasıl bu kadar kör olabildin?" dedi. Ancak kardeşi II. Aegon, Aemond'u evinde büyük bir şölenle karşıladı ve "iyi bir başlangıç" yaptığını duyurdu. Ejderha Kayası'nda Rhaenyra, Luke'un ölümü söylenince bayıldı ve küçük kardeşi Joffrey, Aemond ve Borros'a karşı intikam yemini etti. Luke'un üvey babası Prens Daemon Targaryen, Aegon II'nin oğullarından birine suikast düzenlemek için "Kan ve Peynir"i göndererek ölümünün intikamını karşı tarafın hiç beklememdiği bir şekilde alacaktı. Kral abisinin ölümünden sonra aldığı cesur kararlar ve gözü kara hamlelerle birlikde Daemon, asla kral olamamasına rağmen tüm krallardan daha güçlü, zeki ve gözü pek olduğunu ejderhaların dansında herkese göstermiş ve efsane ölümüyle binlerce yıl akıllarda kalacak bir lider haline gelmiştir.
Blacksmith: A thousand swords, Your Grace, from every corner of your realm. We’ll make a throne unlike any other, a seat of power from the very blades of those who stood against you.
Aegon: Let every lord remember this: their swords that once sought to divide now hold the king who unites.
Blacksmith: It’s done, Your Grace. A throne forged from the defeat of your enemies.