Şimdi öncelikle böyle ithamlar hoş değil, zira argümanların hiçbiri duygusallıkla yazılmadı. Yazının hiçbir yerinde de CHP ile alakalı bir ifade yok, bahsettiğim her şey partilerden bağımsız yorumlar. Ağız yamultarak kullanılan ifadeleri de hiç yakıştıramadım, daha seviyeli bir konuşma bekliyordum.
Gelelim şimdi Azerbaycan ve ekonomi konusuna. Devletlerin dünya üzerinde yaratacakları etkiyi ellerinde ne kadar koz olduğu belirler, açıklamaları değil. Dolayısı ile geçmişteki one minute vakası ile bu konunun bir farkı olması ancak elde bir koz olması ile gerçekleşebilir. Bilmediğimiz bir koza dair bilgi mevcutsa ben de duymak isterim.
Hadi varsayalım, şu an çok iyi bir strateji güdülüyor sonunda büyük kazanımlar olacak; şimdiye kadar gördüğümüz durum net bir biçimde kazanımların belirli zümrelere peşkeş çekildiğini gösteriyor. bkz. özelleştirmeler, Türk Telekom'un satılışı, IDO'nun gelirlerinin ipotek edilmesi. Hangi kazanım, kime yarayacak? Bu güne kadar aksırana, tıksırana kadar yiyen insanlar bu saatten sonra yemeyi mi bırakacak? Pek de mantıklı değil gibi ne dersin? Dolayısı ile bunu kimin yapamayacağı aşikar.
Bir varsayımı daha düzelteyim: Kimseden nefret etmiyorum. İş dünyasının içinde aktif rol alan, kendi işini yapan kişilerin de politik nefret gibi anlamsız duygulara yer vermesini anlamsız buluyorum.
Elbette çok büyük bir reform gerekecek, bunu daha önceki yorumumda da söyledim. Yeni gelmiş bir hükümetin şeffaflık kaygısı elbette daha fazla olacak 2002 seçimlerinde gördüğümüz gibi o zaman 33(rekor sayılır) gibi bir oy oranını gören AKP gayet şeffaf ve demokratik bir süreç yönetiyordu. Yerine kim/kimler gelirse gelsin, kendilerine değil millete hesap vermek zorunda hissedecek zira değişim dönemlerinde bir ikinci değişim de gayet mümkündür; bıçak sırtında hissedilir. Bu toplumun zararına değil yararına bir olgudur. Seçilmiş vekil elbette kendini tehlikede hissedip hizmet yapmaya yönelmelidir.
6 Haziran'da gördüğümüz gibi, kimse yenilmez değil. O zaman da başa gelmek için mide bulandırıcı yöntemlere başvuruldu ne yazık ki işe yaradı. Fakat her zaman aşikar olmuştur ki, bu halk iş cebine geldiği zaman tepkisini koymayı bilir. Her ne kadar tepki minimal de olsa yetecektir. 2001'de dolar'ın değer kaybı sonrasında şu anki kişilerin başa gelmesi bir tesadüf değil.
Tekrar, kazanım ne olursa olsun; sadece birilerinin ceplerinin dolmasına yaradığı sürece herhangi bir anlam teşkil etmez. Doğal kaynakları zengin olan Afrika ülkelerine bakılması tavsiyemdir.
Fanatizm sadece nefret olarak tezahür bulmaz, aynı zamanda kendini dinlemeye kapalılık olarak da gösterebilir. İnatla insanların düşünmediği/düşünemediği argümanı üzerinden münazara etmek doğru değil. Var olan tilkiye sarılmadan önce bir bakmak lazım başka yerde başka bir çözüm var mı?