İstatistikler
En çok dinlediği şarkılar
maNga - We Could Be The Same
Evgeny Grinko - Once Upon A Time
Hadise - Feryat
Vader - Gündüz Gece Vocal Barış Manço Cem Karaca (Pentagram Cover)
Vader - Disposable Heroes (Metallica Cover Instrumental)
Skyrim: The Dragonborn Comes - Female Cover by Malukah
Eminem Lose Yourself HQ
Sezen Aksu - Güvercin
İlhan İrem ANLASANA
Taylor Swift - seven
The Temple Of The King
God is an Astronaut - All Is Violent, All Is Bright
Emircan İğrek - Can Dostum Feat. Onurcan Özcan AI
Arianna Savall - Adoucit La Mélodie
Nilüfer - İnkar Etme
Şanışer - Aşk Şarkısı
Son dinlediği şarkılar
Agâh Makamı - Haluk Bilginer ft. RUBATO
Mor ve Ötesi - Deli
Sagopa Kajmer - İstesem De Söyleyemem
Nilüfer - İnkar Etme
Emircan İğrek - Can Dostum Feat. Onurcan Özcan AI
The Temple Of The King
İlhan İrem ANLASANA
Sezen Aksu - Güvercin
Eminem Lose Yourself HQ
Skyrim: The Dragonborn Comes - Female Cover by Malukah
Vader - Disposable Heroes (Metallica Cover Instrumental)
Vader - Gündüz Gece Vocal Barış Manço Cem Karaca (Pentagram Cover)
Hadise - Feryat
Evgeny Grinko - Once Upon A Time
maNga - We Could Be The Same
Hans Zimmer - 528491
Cevapladığı yorumlar
RenkliEtiPUF Jedi Guardian » Star Wars: The Bad Batch S3B15
Sezonun en muhteşem bölümü olmuş. Hemlock'un kendisinin ve ajanlarının tatmin edici bir şekilde ölmesi sonunda oldu.
Diğer yandan necromancer'a ait her şey yok edildi, proje askıya alındı, zillo da kaçtı. Necromancer ile palpatine'in dönüşü olucak sanıyorduk olmadı. Tarkin'in necromancer'ı askıya alıp, tüm fonu stardust projesine aktarılmasını söyledi. Sanırım somehow return palpatine Tarkin'in söylediği stardust projesi ile alakalı olacaktır.
Son sahneye gelecek olursak Omega çok büyümüş Hunter reiste aynı şekil emekliliğin tadını çıkarmış. Keşke yanlarında Wrecker ve Crosshairi de görseydik.
En üzücü kısıma gelecek olursak ise 46:40'taki Tech'in gözlüğü... Bir umut sezon boyunca bekledik belki yaşıyordur diye ama olmadı.
Diğer yandan necromancer'a ait her şey yok edildi, proje askıya alındı, zillo da kaçtı. Necromancer ile palpatine'in dönüşü olucak sanıyorduk olmadı. Tarkin'in necromancer'ı askıya alıp, tüm fonu stardust projesine aktarılmasını söyledi. Sanırım somehow return palpatine Tarkin'in söylediği stardust projesi ile alakalı olacaktır.
Son sahneye gelecek olursak Omega çok büyümüş Hunter reiste aynı şekil emekliliğin tadını çıkarmış. Keşke yanlarında Wrecker ve Crosshairi de görseydik.
En üzücü kısıma gelecek olursak ise 46:40'taki Tech'in gözlüğü... Bir umut sezon boyunca bekledik belki yaşıyordur diye ama olmadı.
Gizlenen 1 yanıtı da gör! Çatlarsın yoksa...
stardust projesi, death star'ın inşası nasıl bir alaka olsun ki palpatine'in dönüşüyle
Bir kere palpatine sapasağlam hayatta neden geri dönmek için proje finans etsin :) Stardust, Ultimate Weapon projesi yani diğer adıysa Death Star projesi:)
Bölümün sonundaki zamanda Rogue One filmi ile aynı zaman.
Bölümün sonundaki zamanda Rogue One filmi ile aynı zaman.
Vader Hocam omega nasıl bir karakter sizce ya, beğeniyor musunuz? İlerde acaba bir yerlerde görür müyüz?
Güce duyarlı bir clon ürettik eee yani, üstelik omega bir şekilde asajj ventress ile de karşılaştı burada kalacağını düşünmüyorum.
Sanırım dolaylı yoldan asajj ventress vesilesiyle ilerde omegayı ashoka ve mandalorian serilerinde görebiliriz. Çünkü bir noktada ben omeganın mutlaka eğitimden geçeceğini ve gücü kullanacağını düşünüyorum. Böyle çok yarım hissettirdi bana hikaye.
Bir de çizgifilm diye mi bilmiyorum ama final çok çocuksu ve eksik oldu. Koskoca imparatorluğa 4-5 kişilik bir ekip bu kadar zarar verebiliyorsa bir noktada imparatorluk ciddiye alıp meseleyi en azından bir inquisitor yollamalıydı. Ben olsam sadece omegayı hayatta tutar, diğer wrecker, crosshair falan bunları da trajik bir ölümle öldürürdüm. Rambo okanı da sakat bırakırdım, böyle daha STAR WARSa yakışır bir final olurdu.
Güce duyarlı bir clon ürettik eee yani, üstelik omega bir şekilde asajj ventress ile de karşılaştı burada kalacağını düşünmüyorum.
Sanırım dolaylı yoldan asajj ventress vesilesiyle ilerde omegayı ashoka ve mandalorian serilerinde görebiliriz. Çünkü bir noktada ben omeganın mutlaka eğitimden geçeceğini ve gücü kullanacağını düşünüyorum. Böyle çok yarım hissettirdi bana hikaye.
Bir de çizgifilm diye mi bilmiyorum ama final çok çocuksu ve eksik oldu. Koskoca imparatorluğa 4-5 kişilik bir ekip bu kadar zarar verebiliyorsa bir noktada imparatorluk ciddiye alıp meseleyi en azından bir inquisitor yollamalıydı. Ben olsam sadece omegayı hayatta tutar, diğer wrecker, crosshair falan bunları da trajik bir ölümle öldürürdüm. Rambo okanı da sakat bırakırdım, böyle daha STAR WARSa yakışır bir final olurdu.
hasanorhan ilerisi yok bu kadar. Buranın ilerisi zaten Rogue One ve STAR WARS - Episode 4 olarak devam ediyor ve hiç birisinde böyle bir klondan söz edilmiyor.
İmparatorluğun bu olaydan haberi olsaydı durumla ilgilenmesi için bir kaç bounty hunter gönderebilirdi ama haberi yok. Zaten Talkin'den bile gizliyor durumu kendi halletmeye calışıyor.
Ve ayrıca klon diye küçümsediklerinin her biri evrenin en iyi ödül avcısı ve bir mandalore olan Jango Fett'in kopyaları. Jango Fett çok güçlü ve evrene korku salmış bir ödül avcıdıydı. Klonlarda en az onun kadar güçlü. Genetikleriyle oynandığı için itaatkarlar sadece, aksi halde imparatorluğu bile ele geçirebilecek kadar güçlüler.
Kaldıki Boba Fett Luke Skywalkerla bile kafa kafaya dövüşebiliyordu.
İmparatorluğun bu olaydan haberi olsaydı durumla ilgilenmesi için bir kaç bounty hunter gönderebilirdi ama haberi yok. Zaten Talkin'den bile gizliyor durumu kendi halletmeye calışıyor.
Ve ayrıca klon diye küçümsediklerinin her biri evrenin en iyi ödül avcısı ve bir mandalore olan Jango Fett'in kopyaları. Jango Fett çok güçlü ve evrene korku salmış bir ödül avcıdıydı. Klonlarda en az onun kadar güçlü. Genetikleriyle oynandığı için itaatkarlar sadece, aksi halde imparatorluğu bile ele geçirebilecek kadar güçlüler.
Kaldıki Boba Fett Luke Skywalkerla bile kafa kafaya dövüşebiliyordu.
uygarkara Sith Saber » Şahsiyet S2B10
Bölümün aceleye getirildiğini düşünmüyorum bence bilerek böyle yapmışlar. Bu sezon işleyiş olarak biraz Dextarı anımsattı bana.
Orada dizi, sezon boyunca yavaş ilerliyor çözülmemiş olaylar, terslikler üst üste eklenip son bölüme kadar yığılıyor. İzlerken bu kadar olayı 1 bölümde nasıl çözecekler diyorsun ama 1 bölümde değil son 10 dakikasında çözüyorlar.
Burada da benzerini yapmışlar. Ateş Arbay olayı, Nevra'nın dönüşü, kayıp cesetlerin yerleri, Kader'in sonunun nasıl olacağı.. bu bölüme kadar tuttular, son sahnede çözdüler.. ama biriken olaylar içinden çıkılması zor olaylar olmayınca izleyende heyecan yaratmadı, heyecan olmayınca merakta olmadı ve final sönük kaldı.
En beğenmediğim kısım,, mesela geçen bölüm Agah Kader'i istese öldürebilirdi ama kendi isteğiyle öldürmedi. Ölümünün zor olması gereken karakter tercih olarak öldürülmüyorsa "o kadar da zorlu düşman değilmiş" düşüncesi oturuyor akılda. Yani bir kötü karakter "yenilmesi kolay" konumuna düşüyorsa gözden düşüyor ve sonra ki her aksiyonda izleyenin merakı uçup gidiyor.
Bir de üstüne Agah'ın (heralde) öldüğü seneryo eklenince "ölmeden de halledebilirdi" diye düşünüyor insan.
Ben Kaderin Agah'ı iyice köşeye sıkıştırmasını ve Agah'ın ilaçların etkisiyle kontrolünü kaybetmesini beklerdim. İçinden çıkılması zor olaylar birikip son ana kadar gelince, bir şekilde halledip mezarların yeri karşılığında kendini feda ettiği bir plan... daha iyi final olur.
--
Bu arada eleştirinin aksine ben dizinin Türkiyede yapılmış en iyi yapımlardan biri olduğunu da düşünüyorum:)
2 nedeni var bunun.
İlki yönetmeni.. İki sezondada çekimleri o kadar iyiydi ki hayatında yönetmen bilmeyen biri bile yönetmeni kim diye merak etmiştir.
İkincisi de önemli Toplumsal sorunlara değiniyor olması ve önermeleri.. 1. sezonda çocuk istirmarını konu alıyordu ve doğru mesajlar verdiler. Bu sezonda değinilmesi zor Kürt sorununu ele almışlar ve gene doğru mesajlar verdiler. Sorunun çok derinine inmeselerde sadece konuyu ele alma cesaretleri bile hoşuma gitti.
Bir de 32:49 şu son konuşma ve Nazım Hikmet'in şiiri hoşuma gitti.. Ölümden korkup ölüme inanmadan yaşamak.. Konuşma baştan sona güzeldi. "bir musibet bin nasihatten iyidir" derler ama bence bu nasihat bin musibetten iyidir.
Orada dizi, sezon boyunca yavaş ilerliyor çözülmemiş olaylar, terslikler üst üste eklenip son bölüme kadar yığılıyor. İzlerken bu kadar olayı 1 bölümde nasıl çözecekler diyorsun ama 1 bölümde değil son 10 dakikasında çözüyorlar.
Burada da benzerini yapmışlar. Ateş Arbay olayı, Nevra'nın dönüşü, kayıp cesetlerin yerleri, Kader'in sonunun nasıl olacağı.. bu bölüme kadar tuttular, son sahnede çözdüler.. ama biriken olaylar içinden çıkılması zor olaylar olmayınca izleyende heyecan yaratmadı, heyecan olmayınca merakta olmadı ve final sönük kaldı.
En beğenmediğim kısım,, mesela geçen bölüm Agah Kader'i istese öldürebilirdi ama kendi isteğiyle öldürmedi. Ölümünün zor olması gereken karakter tercih olarak öldürülmüyorsa "o kadar da zorlu düşman değilmiş" düşüncesi oturuyor akılda. Yani bir kötü karakter "yenilmesi kolay" konumuna düşüyorsa gözden düşüyor ve sonra ki her aksiyonda izleyenin merakı uçup gidiyor.
Bir de üstüne Agah'ın (heralde) öldüğü seneryo eklenince "ölmeden de halledebilirdi" diye düşünüyor insan.
Ben Kaderin Agah'ı iyice köşeye sıkıştırmasını ve Agah'ın ilaçların etkisiyle kontrolünü kaybetmesini beklerdim. İçinden çıkılması zor olaylar birikip son ana kadar gelince, bir şekilde halledip mezarların yeri karşılığında kendini feda ettiği bir plan... daha iyi final olur.
--
Bu arada eleştirinin aksine ben dizinin Türkiyede yapılmış en iyi yapımlardan biri olduğunu da düşünüyorum:)
2 nedeni var bunun.
İlki yönetmeni.. İki sezondada çekimleri o kadar iyiydi ki hayatında yönetmen bilmeyen biri bile yönetmeni kim diye merak etmiştir.
İkincisi de önemli Toplumsal sorunlara değiniyor olması ve önermeleri.. 1. sezonda çocuk istirmarını konu alıyordu ve doğru mesajlar verdiler. Bu sezonda değinilmesi zor Kürt sorununu ele almışlar ve gene doğru mesajlar verdiler. Sorunun çok derinine inmeselerde sadece konuyu ele alma cesaretleri bile hoşuma gitti.
Bir de 32:49 şu son konuşma ve Nazım Hikmet'in şiiri hoşuma gitti.. Ölümden korkup ölüme inanmadan yaşamak.. Konuşma baştan sona güzeldi. "bir musibet bin nasihatten iyidir" derler ama bence bu nasihat bin musibetten iyidir.
Güzel eleştiriler yazmışsın fakat "değinilmesi zor Kürt sorunu'nu" iyi ele aldıklarını falan düşünmüyorum. Ucuz bir senaryoydu, hem sığ kaldı mevzubahis sorunu yansıtma açısından hem de objektif bir sorun yansıtmasından ziyade basit yollu bir propaganda gibi geldi bana. Saygılar..
Hiç de adaletli gelmedi bana, birisi sanal hayatta diğeri ise gerçek hayatta aldatıyor aq. Rezalet ötesi bir çözüm, bir süre sonra kumaş dikiş tutmaz bence. 971419 bu daha iyi yani
Fakat belki de bu gibi teknolojileri biraz daha benimsersek ister istemez ikisi de aynı aldatmadır şeklinde kabullenebilirim. Hani eskiden siber suçların tam olarak gerçek hayattaki gibi suç niteliği taşımamasına benziyor bu durum. Günümüzde artık siber suçlarda avrupa mahkemesinde en az gerçek hayattaki suçlar kadar ağır yaptırımlarla cezalandırılıyor. Yani yavaş yavaş sanal hayatla gerçek hayat bir oluyor artık. Bknz: Apple vision pro, metaquest ve tüm mixed reality teknolojileri.
Öyle ya da böyle şuanki aklımla ben bu duruma karşıyım arkadaş, iğrenç bir yapaylık söz konusu. Ciddi manada benim midemi bulandırıyor bu yapaylığın normalleştirilmesi ve gerçekmiş gibi benimsenmesi. Doğamıza tamamen ters, hormonlarımıza ve beyinimize saldırıyormuşuz gibi geliyor bana böyle teknolojilere sımsıkı sarılmak. Pılımı pırtımı toplayıp dağda kulübeye yerleşme isteği doğuruyor bende.
Fakat belki de bu gibi teknolojileri biraz daha benimsersek ister istemez ikisi de aynı aldatmadır şeklinde kabullenebilirim. Hani eskiden siber suçların tam olarak gerçek hayattaki gibi suç niteliği taşımamasına benziyor bu durum. Günümüzde artık siber suçlarda avrupa mahkemesinde en az gerçek hayattaki suçlar kadar ağır yaptırımlarla cezalandırılıyor. Yani yavaş yavaş sanal hayatla gerçek hayat bir oluyor artık. Bknz: Apple vision pro, metaquest ve tüm mixed reality teknolojileri.
Öyle ya da böyle şuanki aklımla ben bu duruma karşıyım arkadaş, iğrenç bir yapaylık söz konusu. Ciddi manada benim midemi bulandırıyor bu yapaylığın normalleştirilmesi ve gerçekmiş gibi benimsenmesi. Doğamıza tamamen ters, hormonlarımıza ve beyinimize saldırıyormuşuz gibi geliyor bana böyle teknolojilere sımsıkı sarılmak. Pılımı pırtımı toplayıp dağda kulübeye yerleşme isteği doğuruyor bende.
GrandmotheR Jedi Warrior » Black Mirror S5B1
Bi tur da karısıyla girseydi şu oyuna olay çözülürdü
valla olm ya, bölüm boyu aklımdan geçirdiğimi yoruma dökmüşsün. İnsan en absürt zevklerini veyahut monotonluğun getirdiği sıkıcı rutinlerini bile bence rahatlıkla evli olduğu eşiyle kırabilmeli, yenilerini üretebilmeli.
enes_olg High Admiral » Black Mirror S3B2
1- Adamın gittiği ev şirkete girdiğinde zenci ablamız ile tanışmadan önce afişine baktığı ev aslında öyle bir ev yok beyin kendisi tasarlıyor hatta tabloya bakarken bir pencereden ışığın yanması afiş deki görsel yüzünden
2- Adamın ilk korktuğu figüran örümcek zenci ablamız ile tanıştıktan sonra çalışma odasına giderken bir adamın giydiği tişörtte var bizimki pek dikkat etmese de önceden örümcekten korktuğu için beyin onu bilinçaltına aldı ve evin içinde karşısına çıkardı
3- Adamın aklını alan adam da yine çalışma odasında ki 2 kızın monitörde çalışmasını yaptığı figüran yalnız suratı yok orada bizimkinin beyini sonradan kendisi yerleştirip karsısına çıkarıyor hatta örümcekle harmanlayıp çıkıyor karşısına
4- Adamın tanıştığı kız karısına cıktı korku evinde buda kızla yeni tanıştığı için ona pek güvenmediğini gösteriyor hatta arkadan bıçaklaması gerçek gibi hissetmesi yine beyninin adama oynadığı oyun
5- Adamın çıkış noktasında yaşadığı şizofren olma durumu kendini tanımaması büyük korkularından biri
6- Adamın en buyuk korkusunun annesini ihmal ettiği gerekçesiyle onun yüzünden hasta olması onu tanımaması
7- Adamın önce şirket sahibi ile diyalogları ingilizce onunla rahat konuşuyor buda beynin oyunu çünkü bölüm sonunda şirket sahibi zenci ablamız
ile çince yada japonca konuşuyor aslında adamın şirket sahibini
sadece dergide gördü çünkü dergide gördüğü beyaz tişört vardı adamın üstünde en sonda karşımıza siyahlara bürünmüş şekilde gözüküyor cınce konuştuğu sahne ..(alıntıdır)
dizide ayrıntılara detayla müthiş önem verilmiş tabi bu da dizinin kalitesini ortaya koyuyor haliyle... bir dizi bu kadar kalite kokar
2- Adamın ilk korktuğu figüran örümcek zenci ablamız ile tanıştıktan sonra çalışma odasına giderken bir adamın giydiği tişörtte var bizimki pek dikkat etmese de önceden örümcekten korktuğu için beyin onu bilinçaltına aldı ve evin içinde karşısına çıkardı
3- Adamın aklını alan adam da yine çalışma odasında ki 2 kızın monitörde çalışmasını yaptığı figüran yalnız suratı yok orada bizimkinin beyini sonradan kendisi yerleştirip karsısına çıkarıyor hatta örümcekle harmanlayıp çıkıyor karşısına
4- Adamın tanıştığı kız karısına cıktı korku evinde buda kızla yeni tanıştığı için ona pek güvenmediğini gösteriyor hatta arkadan bıçaklaması gerçek gibi hissetmesi yine beyninin adama oynadığı oyun
5- Adamın çıkış noktasında yaşadığı şizofren olma durumu kendini tanımaması büyük korkularından biri
6- Adamın en buyuk korkusunun annesini ihmal ettiği gerekçesiyle onun yüzünden hasta olması onu tanımaması
7- Adamın önce şirket sahibi ile diyalogları ingilizce onunla rahat konuşuyor buda beynin oyunu çünkü bölüm sonunda şirket sahibi zenci ablamız
ile çince yada japonca konuşuyor aslında adamın şirket sahibini
sadece dergide gördü çünkü dergide gördüğü beyaz tişört vardı adamın üstünde en sonda karşımıza siyahlara bürünmüş şekilde gözüküyor cınce konuştuğu sahne ..(alıntıdır)
dizide ayrıntılara detayla müthiş önem verilmiş tabi bu da dizinin kalitesini ortaya koyuyor haliyle... bir dizi bu kadar kalite kokar
Dostum keşke noktalama işareti denen alet edevatları kullansaydın.
Özetle tüm detaylardan şunu anlıyorum ben; bilinçaltımız adeta sınırsız bir veri çöplüğü gibi. Binlerce terebayt farklı farklı bilgilerle yüklü ve tüm bu bilgiler aslında bizi yönlendiren yegane şeyler.
Direkt aslında oyun değil, reklam endüstrisi bu işin açığını en iyi şekilde kullanan sektör bence. Ah ulan, bu dizi bizi teknoloji karşıtı olup çıkaracak diyeceğim ama bu diziyi bize ulaştıran yine teknoloji. Bence insanlar olarak ne bok yediğimiz hakkında hiçbir fikrimiz olmamasına rağmen bok çukurunu kazmaktan ve deşmekten büyük zevk alıyoruz. İnsan insanın kurdudur aga ya.
Direkt aslında oyun değil, reklam endüstrisi bu işin açığını en iyi şekilde kullanan sektör bence. Ah ulan, bu dizi bizi teknoloji karşıtı olup çıkaracak diyeceğim ama bu diziyi bize ulaştıran yine teknoloji. Bence insanlar olarak ne bok yediğimiz hakkında hiçbir fikrimiz olmamasına rağmen bok çukurunu kazmaktan ve deşmekten büyük zevk alıyoruz. İnsan insanın kurdudur aga ya.