İş intihara geldiği noktada sorgulanması gereken bu değil benim fikrimce. İntihar eden insanlar dayanamadıklarını, artık yaşamak istemediklerini, bu anlamsız düzeni saçma bulduklarını, anlayamadıklarını, yorulduklarını, belki yetersiz sevildiklerini ya da hiç sevilmediklerini veya artık çıkamayacakları bir batağa bulaştıklarını düşünürler intihar öncesinde. Ve bunları ilk düşünüşleri değildir. Her şeyi çözecek tek şey bir şeylerin bitebileceğine olan inançları olabilir. Dedem intihar etti benimde. Kapana kısılmıştı. Bak ona kaçış diyebiliriz. Ve pişman olduğunu anlayabilirdin görseydin onu. Psikolojinin seni getirdiği noktaya ne acizlik ne kaçış diyebilirsin. Küçümsememek lazım. Her şeyin çözelebileceği, geçeceği, biteceği aşikar. Bu bir hastalık, öncesinde müdahale edebilmeliyiz bu gibi durumlara. Madem fikrimiz var. Kaçtı, acizdi, dayanamadı, yapabilirdi. Biri öldükten sonra bunların pek kıymeti kalmıyor. Ben dedemi kaybettiğimde hiç ağlamadım çok kızgındım. bu meseleye hala çok kızgınım. Etrafımızda iyi olmadığına dair çok net doneler aldığımız insanlarla daha fazla ilgilenmeli, hastaysa iyileşmesi için yardımcı olmalıyız. Sonucun sebebi de bir nebze biz oluyoruz. İntihar aniden verilen bir karar değildir. Bir birikimin sonucudur. Deli cesareti derler ya. Bir insan cesur olacaksa bu konuda da olmamalı kesinlikle. Bu cesaretse akıl işi bile değil.