Kaydol
Giriş

greengoddess

Beyza Karabulut
Darktrooper
İstanbul
Ocak 2025
el mana fi batni şair
En son medyalar tümü
Takip ettikleri tümü
Takipçileri tümü
Cevapladığı yorumlar
Officer_K Jedi Warrior » Sosyal » Genel
İyi geceler herkese, genel olarak insanların eğlence anlayışları, popüler olan müzikler, filmler, insanların biribirileri ile iletişimi hakkında ne düşünüyorsunuz? Türkiye için sordum. Eskiden şu vardı şimdi yok dediğiniz veya eskiden yoktu şimdi var dediğiniz sizi şaşırtan, üzen veya sevindiren şeyler nelerdir?
Gizlenen 1 yanıtı da gör! Çatlarsın yoksa...
bro ben pandemiden sonra neyle mutlu olduğumu unuttum, aşı olmadım bu arada ama :D
İnsanların büyük bir çoğunluğunun eğlence anlayışının hâlâ eskisi gibi olduğunu düşünüyorum; TV izlemek, sosyalleşmek gibi. Çoğu insan sadece vakit geçirmek için internette geziniyor ve neyden keyif aldığını bilmiyor, eğlence arıyor. Bu yorumu, çevremdeki farklı arka plandan gelmiş, farklı hayatlar yaşayan insanları gözlemleyerek yapıyorum.

Modern zamanların getirdiği "kim daha çok popüler kültür sahibi" yarışına aslında o kadar fazla insan dahil olmuyor ama sosyal medyanın içindeyken herkes aktif olarak popüler kültürü takip ediyormuş gibi algılıyoruz.
Mesela, yeni çıkan bir müziğin veya filmin ortamda konuşulması aslında cidden nadir ve belirli bir yüzdelik kesimin konuştuğu şeyler.
Zaten genel olarak hayatın koşuşturmasından böyle şeylere vakit kalmıyor olması gerek, çünkü toplumun büyük bir kesimi işçi ve mavi yakadan oluşuyor. Hatta beyaz yaka ve kendi işinin sahibi olanların çoğu da yeni çıkan müziği tartışmaya fırsat bulamayacak veya önem veremeyecek yoğunlukta hayatlar yaşıyor diye düşünüyorum.

Çevrenizde her kesimden insan var mı bilmiyorum. Mesela benim; çiftçi, tesisatçı, fabrikada çalışan, kasiyer, teknisyen, öğretmen, mühendis, akademisyen, yüksek memur ve yapay zeka alanında çalışan arkadaşlarım var. Konuştukları konuların statüleriyle doğru orantılı olarak arttığını düşünmüyorum. Hatta direkt olarak geldikleri arka planda ne konuşuluyorsa ona devam ediyorlar diyebilirim.
"Ne konuşuluyor?" derseniz; genelde futbol ve araba piyasası, ardından yemek yenilecek mekânlar, sosyal medyadaki absürt olaylar, siyaset ve güncel haberler üzerine yorumlar, ilişkiler ve genel hayattaki planlar. Çok nadiren entelektüel sohbetler oluyor, yani en azından ortam kalabalıksa nadir oluyor (sürekli kalabalık gruplarla buluşan biriyim). Birebir buluştuğum arkadaşlarımla hâlâ entelektüel sohbetler yapıyorum ve bazen gruplarda felsefe olmasa da din, politika ve ekonomi üzerine derin sohbetler oluyor.

İnsanların iletişiminin değiştiğini çok düşünmüyorum. En azından samimiyetim olan kişiler hâlâ sosyal medyanın getirdiği sabırsızlık ve sinir gibi belirtileri göstermiyorlar. Yolda karşılaştığım insanlar da hâlâ 10 sene öncesindeki gibi tepkiler veriyorlar. Ama artı olarak gençler çok kibar ve çekingen cevaplar veriyor, yardımcı olmaya çalışıyorlar. Ben de genç olduğum için olabilir, ama gerçi diğer insanları izliyorum; onlara karşı da kibarlar.
Eskiden olan vahşi kesimi pek dışarıda görmüyorum, sanırım çalışmakla meşguller. Sokak aralarındaki çocuklar azalmış durumda. Gece dışarı çıktığımda, en azından Eskişehir’de, pek tehlike yok ama eskiden "kekolar" vardı. Şimdi tehlike olunca direkt "keş" oluyor, direkt son level tehlike.

Eskiden bu kadar sokak köpeği yoktu bence. Sokaklardaki çöp de daha azdı sanki. Şehirleşmenin artmasıyla çevre kirliliği de artmış gibi.


Türkiye için üzüldüğüm noktalar:

Gençlerin umutsuz ve amaçsız olması,
Ülkeye olan inancımızı kaybetmeye başlamamız,
Adalet, siyaset, ekonomi ve yozlaşma kavramlarının genç nüfus özelinde düşündüğümüzde tamamen olumsuz olması,
Uyuşturucunun ve kötü alışkanlıkların yaygınlaşması,
Bilinçli olacağız diye yanlış bir özgürlüğün peşinde koşan gençlerin aptallaşması,
Kumarın acayip şekilde yaygınlaşması,
Sosyal hareketlerin ironik şekilde bilincin "b"sine sahip olmaması; önlerine ezber yapmış bir lokomotifi alıp sosyal medyada ezberle devam edip neyin neden yapıldığını sorgulamadan her şeye yargı dağıtmaları, amaçlarının bile ne olduğunu bilmeyen gereksiz sosyal hareketlerin bizde de yaygınlaşmaya başlaması.
Ülkenin kötüye giden 999 tane şeyi olsa da ben geleceğe odaklanıp optimist bakmaktan başka çare görmüyorum. Yaşamak zorundayız, bir defa geldiğim hayatı kendime zindan edemem. Suriyeli değilim, hâlime şükrediyorum. Memur seviyesinde yaşayıp gitmeyi hedefliyorum, yaşlanınca da köye yerleşeceğim. Dünya birbirini yiyebilir, uzaya çıkmayı da hedeflemiyorum, üzgünüm. Coğrafya kaderdir.


Sevindiğim noktalar:

Ülkenin zor şartlarından dolayı kendini geliştirmeye çalışan bilinçli gençlerin mecburen de olsa güzel şeyler yapmaya başlaması,
Yine zor şartların getirdiği bilinç ile millî duyguların ön plana çıkması,
"Zor zamanlar güçlü insanlar yaratır." cümlesinin şu an bizde gerçekleşiyor olması,
İnsanımızın Türk davranışları sergilemekten asla vazgeçmemesi ve Türklüğümüzü her yerde belli etmemize bayılıyorum. XD
Modernleşmenin aksine geleneksel bir ülke olmamızı da seviyorum. Pek mantıklı değil ama çalışıyor. İnsanın değerleri olması lazım ve bizde çok fazla değer var. Mantıksız şeyler de var, orası ayrı, ama çalışıyor aga.
Amerika’da görüyoruz; hayatta bir değere sahip olmayan insanlar, saçma sapan değerleri benimsemeye başlıyor. Sağduyu desen yok, empati desen yok vs.
Ekonomik zorluklardan dolayı sosyal ilişkilerimize daha çok kıymet vermeye başladık sanki. İnsana verdiğimiz kıymet artmış olabilir.
Eski mesleklere dönüşün arttığı ile alakalı bir istatistik görmüştüm ve sanki çevremden de gözlemliyor gibiyim. Bu iyi haber mi bilmiyorum ama nedense seviniyorum, çünkü strateji oyunlarında işçiler önemlidir.
Son olarak da ülkeyi bu hâle getiren neslin yaşlanıyor olmasına çok seviniyorum. Anam, babam kusura bakmasın, seviyorum onları.
Eskiye dair özlediğim şey aktivitelerin fazla olmasıydı mesela sinemaya her haftasonu gitmesek de mutlaka bir sinema aktivitemiz olurdu ve izlediğimiz filmden yaşadığımız serüvenden haz duyardık. Şimdi çoğu sinema salonlarının perdeleri ne yazık ki kaliteli değil, filmi resmen simsiyah bir çerçeve üzerine yansıtıyorlar hele 3D film izlemek gözler için tam bir işkence. Fiyat arttı ama kalitede artış yerine tamamen düşüş oldu. Sonrasında eskiden lunaparkların falan da fazla olduğunu hatırlıyorum, şimdi tema park adı altında çok spesifik örnek veremeyeceğim kadar az lunapark var çoğu avmnin bir katında eğlence merkezine sıkışmış durumda. Komşuculuk çok yaygındı ama mahallenden taşınmayı gör anında kendini gurbette gibi hissediyorsun. Ne yazık ki birbirimizle olan tüm bağlarımız, aldığımız hazlar, birlik olduğumuz anlar çok azaldı. Eskiyi özlüyorum ama bunu onarmak, aksiyon almak zor geliyor. Gelişen teknoloji ile birlikte dopamin ve odak seviyemizin hemen hemen yitirdiğimizi de hesaba katarsak bazı şeylerin ulaşılabilir fakat erişmek için kimsenin çaba sarf etmeyeceğini düşünüyorum. Gelen sene geçen seneyi aratır diyordu anneannem, her yıl bunu yaşıyorum.
Bence insanlar birbirine olan saygısını yitiriyor,eskiye göre saygı yok
Vivien Sith Warrior » Sosyal » Genel
Oscar timeeeeeeeee!! fikirlerinizi düşüncelerinizi merak ediyorum
Gizlenen 7 yanıtı da gör! Çatlarsın yoksa...
kieran culkin'i scott pilgrim zamanından beri seviyordum sonunda şu adamın succession boostu ile beraber hakettiği yerlere gelmesine sevindim. Diğerleri ile hiç alakam yok ama Kieran culkin bir brodur bizim için. Ha substance da güzeldi o da makyajdan almış her türlü haketti bence. Anora izlemedim güzel mi? baya övüldü oscarı da aldı.
beklediğimden çok pasif geçti
Oscar tam olarak böyle geçti
Uykusuz kaldığıma değseydi bari dedirtti, o şen şakrak eski oscar açılışları falan maalesef olmadı hele ödüller beni gerçekten tatmin etmedi. Benim adaylarım belliydi:
En iyi kadın oyuncu: Demi Moore
En iyi erkek oyuncu: Ralph Fiennes
En İyi Film: The Brutalist
Üçü de alamadı, Anora'yı ben de seyretmedim acayip merak ediyorum 5 ödül toplayacak kadar nasıl bir senaryoya sahip, nasıl bir sinematografisi var bakacauk. En sevindiğim ödüller Kieran'ın ödül alması ve Flow'un ödül almasıydı. Ez cümle koca oscar benim için Adrien'in konuşmasını dinleyen Cillian Murphy ifadesinde geçti.
greengoddess anora o kadar şişirilmiş bir filmki beklentini yüksek tutmadan izlemeni öneririm yoksa hiç keyif almazsin
Grkrece shape of the water gibi neden oscar aldığını asla anlayamayacağım filmlerden biri olacağına daha izlemeden o kadar eminim ki, boş bir vaktimde mutlaka bakacağım. <3 teşekkürler.
greengoddess bende moonlight'ı anlamamıştım ama shape of water senaryo mükemmel değil ama oyunculuk ve hafif müzikal ile harmanlanmış, hellboy göndermesi olan ve sıkıcı olmayan bir filmdi, oscar haketmişmi tartışılır, biraz sanatsal ve çoğunlukta tepedekilerin istediğine göre veriliyor sanki, karma izleyiciyim savunmuyorum yanlış anlaşılmasın, sadece eksi yönlerini görüyorsak artılarınada bakmak lazım :)
ilkerozalp Moonlight konusunda ben de anlamamıştım Manchester by the Sea çarpıcı, yoğun ve izleme zevkini yaşatan bir filmdi en iyi film oscarı alamadığında çok şaşırmıştım. Shape of Water bana o dönemde çıkan Call Me by Your Name veya Dunkirk gibi seyir keyfi vermemişti. Her izleyici için durum farklı tabii ki hak veriyorum.
greengoddess Flow un ödül almasına en çok ben sevindim. Yapımında kullanılan Blender yazılımının daha da popüler olması ve diğer pahalı yazılımlara taş çıkarması adına çok güzel bir gelişme.
Officer_K Jedi Warrior » Sosyal » Genel
İyi günler arkadaşlar, nasılsınız, iyi misiniz? İnşallah iyisinizdir. Size bir soru soracağım. Affetmek konusunda fikirlerinizi merak ediyorum. Size karşı yapılan büyük bir hatayı affettiniz mi? Affetmek gerekli bir şey mi? Üstünüzdeki yükü hafifletti mi? Her hata affedilebilir mi? Gönlünüzden geçtiğince yazın. Okumak keyif veriyor. Herkese iyi haftalar dilerim.
Gizlenen 15 yanıtı da gör! Çatlarsın yoksa...
Hatanın telafisi yapıldıysa, geri dönülmeyecek bir sonuç yaratmadıysa, ve ilk kez olduysa affetmenin bir mahsuru yok diye düşünüyorum.
Kin tutmanın, öfke duymanın, süreci uzatmanın sadece kendimizden eksilttiğini düşünüyorum. Bazı şeyler ilk zamandaki gibi tesirini sürdürmez tıpkı bu duygular gibi. Kırgınlık bakidir ama bazı şeyleri ilahi adalete teslim etmek gerekir, ruha azap gibi sürekli bağışlamanın yükümlülüğünü bindirmek şahsım adına konuşursam bana göre değil. Elbette kabul edilmeyecek, gerçekten affedilmeyecek durumlar yok mudur elbette vardır ama zamanla aşılabileceğini düşünüyorum. Kişiyi tekrar hayatıma dahil etmem çünkü affedişle birlikte kişiyi de o olayla beraber geçmişte bırakmak isterim.
kin tutmak gereksiz yük bir noktadan sonra. insan geçmişini serbest bırakmalı ileriye bakmak için
Geri dönülemeyecek bir durumda af söz konusu değildir benim için. Başka durumlarda ise zamana bırakırım
Babış bazı olaylar insanların karakterini ortaya koyar bazı şeyler ise gerçekten hatadır. Her şey affedilebilir ama herkes affedilmez.

BKNZ: AŞK HER ŞEYİ AFFEDER Mİ?

Bu arada kimsenin kimseyi yargılamaması gereken bir konu bence. Aaa bak şununla barışmış aaa bak beraber olmuşlar falan çok boş söylemler
Yapılan hata o kişinin karakterinden (yani karaktersizliğinden) kaynaklıysa, yarın aynı şeylerin olacağından eminsem, direkt silerim. Hiçbir şekilde ölüsü dirisi umrumda olmaz. Kin tutmak da değildir bu, onu bile yapmam. Affetmek mi? Bence affetmemek için bile değer veriyor olmak gerekir.
Affetmekten kastın eğer o insanı hayatında tutmak ise hayır. "Küçük" bir hatayı bile affeden birisi değilim. İnsanların yanlışları olabilir ama affetmemi gerektirecek bir durum yaşandıysa bu küçük bir şey değildir. Bu hayatı bir kere yaşıyoruz, küçük büyük hatalarla kalbimi kıran birini hayatımda tutmaktansa yalnız kalmayı tercih ederim. O insana karşı kin beslemem, aksine yaşanan güzel anılar aklıma geldikçe gülümserim ama o kişiyle tekrar asla iletişime geçmem ve benimle konuşmasına da izin vermem (tüm iletişim kanallarından engelleme, adres değişikliği). 10 yıllık arkadaşımı maalesef bu yüzden 4 sene önce hayatımdan çıkardım. Onu ara sıra düşünüyorum umarım yaptığı seçimler ona istediği hayatı sunmuştur, ne yazık ki bazı kararları yüzünden ben artık onun hayatına dahil değilim.
Hz. Muhammed bile amcası Hamza'yı öldüren Vahşi'yi Müslüman olduktan sonra affetmiş ama gözüme gözükme çünkü sana baktıkça amcamı hatırlıyorum demiş. Her affediş hayatına tekrar almak değildir. Biri çok büyük yamuk yapmıştır affedersin ama daha da görüşmezsin. Diğer türlüsü zihnini yorar. Sürekli kafanı meşgul eder. Affet büyüklük sende kalsın.
kasomice hay maaşallah gönderdiği kurallara göre yaşayan bir fani için kazanabileceği en büyük derecenin "şehitlik" olduğunu emir eden Allah'ın elçisi, Hamza'nın şehit olmasına sebebiyet veren adama "gözüme gözükme sütoğlan seni hiç sevmedim" demiş öyle mi?

Bazen inandığınız şeyleri inkar etmek adına inanılmaz hikayeler sallıyorsunuz veya sallayanlara inanıp doğruymuşcasına anlatıyorsunuz. Hayır bir de öyle bir anlatış ki sanarsın o an Muhammed'in yanında sen varsın gibi... Acaba diyorum inandığı dine neden bu kadar saygısızlık yapıyorlar, gerçekten akıl sır erdiremiyorum. Veya bir şeyi anlatırken hiç mi mantık kuramıyorlar. Lan böyle olma imkanı var mı ya gibi düşünmüyorlar mı.
Vader hocam, adı üstünde Vahşi, Hamza'yı savaş meydanında başkası ile savaşırken, arkasından sinsice yaklaşarak öldürüp, ardından ölen Hamza'nın göğsünü yararak kalbini ve ciğerlerini söküp, onu parayla tutan kişiye götürmüştür. Zaten boşuna ''Vahşi'' denmiyor isim olarak, tam olarak karşılamasa da günümüzdeki kiralık bir katil gibi çalışarak geçimini sağlayan bir kişi olarak anlatılıyor. Yoksa, savaş meydanında ölmek tabii ve normal bir şey, Hz. Muhammed'in bu şekilde tavır takınmasının sebebi, az yukarıda anlattığım gibidir, sinsice ve vahşice bir şekilde Hamza'nın öldürülmesinden dolayıdır.

Diğer yandan, Kur'an'da en yüksek mertebe, birkaç ayette geçtiği üzere ''derin bir takva sahibi'', yani Allah'ın yasaklarından kaçıp emirlerini uygulayan, kişiler şeklinde tanımlanır. Şehitlik de yüce bir mertebedir ama en yüksek mertebe değildir.
TechnicaLL diyanet'in yayınladığı kaynaklara göre en yüksek mertebe "şehitlik" olarak geçiyor.
--- Alıntı ---

Peygamberlikten sonra en makbul mertebe, şehitlik mertebesidir. Bundan dolayı ashâb-ı kiram, şehit olmak için can atarlardı.


kaynak: https://canakkale.diyanet.gov.tr/eceabat...ail.aspx

Kur'an da ise şehitlik:
--- Alıntı ---

Allah yolunda hicret eden, sonra da bu uğurda öldürülen veya ölenleri Allah, çok güzel nimetlerle rızıklandıracaktır. Şüphesiz Allah, evet O, rızık verenlerin en hayırlısıdır.


--- Alıntı ---

Allah yolunda öldürülenlere gelince, Allah onların yaptıklarını hiçbir zaman boşa çıkarmayacaktır.



İşte başkan tam olarak dediğim bu. Sen diyorsunki şehitlik en yüksek değildir. Ama diyanet işleri diyorki en yüksektir. Hatta Kur'an diyaneti doğrular nitelikte.

Şimdi tek bir islam ve tek bir kuran varsa ya sen başka bir şeye inanıyorsun ya da bunlar başka bir şeyden bahsediyor.

Tam olarak söylediğimde buydu işte. Kafanıza göre yada duyduklarınıza göre islamı başkalaştırmayı bırakın. Emin emin cevaplar veriyorsunuz kuranın ve diyanetin söylediğinin tam tersini iddia ettiğine göre Allah'ın yanında olman lazım "yok yok öyle değil ben ordaydım biliyorum" demek gibi bu.
Vader eğer işi Diyanet şöyle diyor, şu cemaat lideri böyle diyora getirirsek işin içinden çıkılmaz hal alır. Ben direkt olarak Kuran'dan ayet ile örnek verdim, örneği detaylandırayım:

Hucurat Suresi 13. Ayet:
Allah katında en üstününüz en çok takva sahibi olanınızdır.

A'raf Suresi 26. Ayet:
Takvâ elbisesine gelince, en güzel ve en hayırlı elbise işte odur.

Hud Suresi 49. Ayet:
O halde sabret, çünkü dünya ve ahirette hayırlı son, takva sahiplerinindir.


Ayrıca ben, şehitliğin de yüksek bir mertebe olduğunu belirttim ama en yüksek mertebe değil. Duyduklarıma ya da dinlediklerime göre değil, direkt olarak okuduğumu da buraya aktardım. Şehitlik hakkında da ayetler var, evet, ama bildiğim kadarıyla hiçbirinde en yüksek mertebedir şeklinde ya da o anlamı taşıyan cümle yok, hemen hepsinde şehitlerin çok iyi şekilde mükafatlandırılacağı, hüsrana uğramayacaklarına dair cümleler var. Kuran'dan daha öncelikli bir kaynak da yok bildiğim kadarıyla, bu yüzden Diyanet şunu demiş, X kişisi bunu demiş açıkçası pek umurumda değil.
TechnicaLL abim yalnız kesip biçerek yapıyorsun. Hud Suresi 49. ayet Nuh'a sabretmesi söylenen eyettir hemen öncesi şöyle gelişir.

Hud 48:
--- Alıntı ---

Ona şöyle buyruldu: “Ey Nûh! Sana ve seninle beraber bulunanların neslinden gelecek mü’min ümmetlere vereceğimiz selâmet ve bereketlerle gemiden in. Onların neslinden öyle topluluklar da gelecek ki, biz onları dünyada bir müddet faydalandıracağız, sonra da tarafımızdan kendilerine çok acı bir azap dokunacaktır.”


Hud: 49
--- Alıntı ---

Rasûlüm! İşte bunlar sana vahyetmekte olduğumuz gayb haberlerindendir. Daha önce bunları ne sen biliyordun, ne de kavmin. O halde sabret; çünkü dünya ve âhirette hayırlı son takvâ sahiplerinindir.



Nuh'a bu emir verilirken ortada islam dahi yoktu. Muhammed de yoktu. Sabredersen muradına ereceksin bilgisi gelmiş. Yolundan şaşma denmiş.

Araf 26 ya gelince:
--- Alıntı ---

Ey Âdem oğulları! Size hem edep yerlerinizi örtecek bir elbise, hem de giyinip süsleneceğiniz bir elbise indirdik. Takvâ elbisesine gelince, en güzel ve en hayırlı elbise işte odur. Bunlar, insanlar düşünüp öğüt alsınlar diye Allah’ın indirdiği âyetlerdendir.



Hucurat ayeti ise:
--- Alıntı ---

Ey insanlar! Biz sizi bir erkek ve bir kadından yarattık. Soyunuz sopunuzla birbirinize karşı övünesiniz diye değil, birbirinizi tanıyıp kaynaşasınız diye sizi milletlere ve kabilelere ayırdık. Allah katında en şerefliniz, Allah’a karşı saygısı, korkusu ve O’nun yasaklarından kaçınıp emirlerine itaati en yüksek olanınızdır. Hiç şüphesiz Allah, her şeyi hakkıyla bilir, her şeyden haberdârdır.


Şerefliniz der üstününüz diye bir ibare geçmez. Umuyorum kendi haklılığını cıkarmak amacıyla şerefliniz yerine üstününüz kelimesini sen eklemedin?

Ayetleri ayıklayıp biçmeyin. Olduğu gibi yazın bir bölümünü keserek iddia ettiğin şeyin doğruluğunu kanıtlamıyorsun.
Vader Ben açıkçası bir kesip biçme görmüyorum, Hud 48'de Hz. Nuh hakkında ama 49. ayette de Nuh peygamber'den yola çıkarak Hz. Muhammed'e ''sabret ve takvalı'' ol şeklinde öğüt veriliyor. Zaten hemen her peygamberin karakteristik özellikleri neredeyse aynıdır, sabırlı, alçakgönüllü, Allah'ın emirlerine uyan ve yasaklarından kaçan, erdemli v.s diye gider bu liste.. Ama ben sadece Hud suresinden örnek vermedim, A'raf ve Hucurat suresindeki ayetlere bir itirazınız yok sanırsam.
TechnicaLL hepsine itirazım var ve açıkladım itirazımı tek tek :) şerefli sözünü üstün olarak değiştirmişsin. Bak şuan aslında muhteşem iyi bir konu oluyor. Yani uğraşıp planlasam bu kadar muazzam olmazdı. İnsanoğlunda öyle bir ego varki. Egosu inandığı şeyleri dahi değiştirip yansıtmasına sebep olabiliyor.

Tüm dinlerin neden aynı kalamayacağının ıspatı gibi oldu bu konu. Saçma sapan bir internet sitesinde sırf "ben daha çok haklıyım, ben daha çok biliyorum" demek adına ayetdeki "şerefli" kelimesini "üstün" olarak değiştirmen gibi. Kırpıp biçip "bakın şöyle" demen gibi.

Kim bilir neler kaç bin kere değiştirildi aktarılanlar tarafından.
Vader Meal diye bir şey var, biliyorsunuzdur diye tahmin ediyorum. Yoksa benim keyfi olarak kelimeleri ya da cümleleri değiştirme gibi bir amacım yok.

Şu linkteki örnekten ilerleyeyim:
https://www.kuranvemeali.com/hucurat-suresi/13-ayeti-meali

Misal, Ömer Çelik mealinde ''en şerefliniz'' yazıyor ve mealinde ''takva'' kelimesini ''Allah’a karşı saygısı, korkusu ve O’nun yasaklarından kaçınıp emirlerine itaati en yüksek olan(ınızdır)'' şeklinde genişleterek çevirmiş.

Kimisi ''en iyiniz'' kimisi ''en değerliniz'' kimisi de ''en üstününüz'' diye çeviri yapmış.
Sonuçta hepsinde ''en'' belirteci mevcut ve dolaylı yoldan hepsi aynı anlama çıkıyor.
TechnicaLL aynı sitede https://www.kuranvemeali.com/hud-suresi/48-ayeti-tefsiri ilgili ayet şerefliniz olarak geçiyor. O siteyi verdiğin için sitede bulup linkledim.

Bir tane en üstününüz diye bulamadım lütfen en üstününüz olan linki atar mısın? Aynı anlama falan çıkmıyor. Şerefli olmakla üstün olmak farklı şeyler. Gerçek hayatta bile bir çok şerefsiz, senden çok daha üstün bir halde yaşıyor. Üstün olma ile şerefli olma aynı şeyler değiller.

Cennetde de bir güç sıralaması var. Olmasaydı Allah Şeytan'a Adem önünde secde etmesini buyurmazdı. Bu Adem'in üstün oldugunu gösteriyor. Ama şerefli olup olmadığını değil. Çünkü aynı adem en büyük yasağı delip cezalandırılarak dünyaya gönderiliyor.
Vader Öncelikle Hud Suresi 49'dan örnek verdim ve o ayette şerefli ya da değerli gibi bir ibare geçmiyor, ''dünya ve ahirette hayırlı son, takva sahiplerinindir.'' şeklinde ''dünya ve ahirette hayırlı son'' kısmına vurgu yapmak için o ayeti örnek verdim, önceki cevabımda link üzerinden ''en hayırlınız'' ''en değerliniz'' ''en iyiniz'' çevirilerine gayet açık ve net görülebilir şekilde örnek verdiğimi düşünüyorum.
Diğer yandan, ''şerefli olmak ile üstün olmak farklı şeydir'' diyorsunuz ama ayette ''insanların gözünde'' demiyor zaten, ''Allah katında (en değerliniz) ya da(en hayırlınız)'' yazıyor. Sen de, ben de Allah değiliz sonuçta, ayetin orijinalinde Arapça değişmiyor ama meal yazanlar ''en değerliniz, en şerefliniz'' şeklinde çevirmişler.
Kelimelere değil anlama bakmak lazım bence.

Başka örnek üzerinden örnek vereyim ne demek istediğimi, meal de kullanmayacağım, ayet ve numara da vermeyeceğim. Faiz hakkında bir ayette ''faizcilikten vazgeçmeyen ve faiz yiyen kişilerin Allah'a savaş açtığını'' belirten bir ayet var mesela. Ayete dümdüz bir şekilde, kelimelere takılarak bakarsak şöyle bir anlam çıkıyor;

Faiz yiyen birisi var. Faiz yemeye devam ediyor ve diyor ki ''Allah! çık karşıma seninle savaşacağım!''

Ama en inançsız kişi bile bu ayetin anlamsal olarak ''Allah'ın faizi yasak kıldığını ve buna rağmen faiz yemeye devam edenlerin Allah'a itaatsizlik ettiği'' anlamına geldiğini söyleyecektir.

Umarım demek istediğini anlatabilmişimdir. Bu yüzden kelimelere takılarak değil, anlama odaklanın bence.
anytime Sith Tyro » Sosyal » İtiraf
Bu zamana kadar ailem istemediği için kedi sahiplenememiştim, bir şekilde uğraş vererek sahiplendikten sonra benden daha çok sevdiler kediyi. :) Kedi beslemek dünyanın en güzel şeylerinden biriymiş abi, şuanda yatağımda uyuyor. :D
Gizlenen 1 yanıtı da gör! Çatlarsın yoksa...
kendisinin ismi nedir ve bu kadar güzel olmayı nasıl başardığını sorabilir misiniz teşekkürler
greengoddess İsmini şakir koydular da benimseyemedi kendisi henüz. (Heran değişebilir) Kendisi doğarken smokinle beraber gelmiş, ye kürküm ye misali takılıyor şuanda.
anytime aileler hep öyle kabul aşamasına kadar etmedikleri zorluk kalmıyor ama sonrası sanki o aşama yaşanmamış gibi büyük bir sevgiyle kabul ediyorlar. Şakir'e (şimdilik ismi buysa öyle seslenelim) tüyü kadar sağlıklı huzurlu bir ömür diliyorum.
greengoddess Gerçekten öyle oldu, eve getirene kadar inanmamışlardı sahipleneceğıme. Şimdi evin maskotu, smokinli bir tekir gibi takılıyor. Teşekkürler.
Derya Sith Warrior » Sosyal » Genel
bu çağrı merkezi çok garip bir sektör ya adamın kimliği ortadan ikiye ayrılmış bantlamış kimliği bu kimlikle müşteri olamazsınız dedim diye gece gece görüntülü görüşmede bile küfür yiyom allah bismillah yardım et ya
Gizlenen 35 yanıtı da gör! Çatlarsın yoksa...
Derya kulaklığın jabra mı?
İnanılmaz stresli bir iş bir zamanlar yaptığım için biliyorum ne kulak ne göz nede akıl sağlığı bırakıyor. Umarım daha iyi yerlerde bulursun kendini kimseye tavsiye etmediğim çok sabır isteyen bir sektör.
Fiur o kadar haklısın ki aldırış etmemeye çalışıyorum ama yok yani psikoloji kalmıyor mecbur katlanıyorum, okumadım ki iyi yerlere geleyim kıytırıktan bankacılık ve sigortacılık bölümünü okudum geçtim o bölümle anca işte banka çağrı merkezi temsilcisi umarım kimse düşmez bu sektöre cidden
şikayet edilemiyor mu görüntü ve ses kaydı almıyor mu bankalar hakaret davalarıyla köşeyi dönersin
mobydicq42 arkadaşıma görüntülüde müşteri küfür etti bu şekilde devam ederseniz görüşmeye devam edemem anonsunu vermesi gerekiyor eğer yine küfür ederse o zaman kapatmak gerekiyor arkadaşım anons vermeden yüzüne kapattığı için müşteri şikayet etti arkadaşım haksız bulundu prim hakkını kaybetti o ay içerisinde sen ne diyon bir de müşteriden banka özür dilemiş dnaıejdlaıwjdjf
Derya ben küçükken böyle müşteri temsilcesi konuşması kayıtları düşüyordu youtubeye komik olduğunu düşündürdüm ve gerçek hayatta böyle şeyler olmadığını düşünürdüm insanların bunu yapmayacaklarını vs. şimdiyse senin bunu attığını görünce tekrar düşündüm ve aslında o kadar komik değilmiş
fatelty98 hiç komik değil bir görsen daha neler neler aşırı adaletsizlikler oluyor banka kvkk diye susuyom fnapekdmwodkmd
İşten eve geldiğimde dahi arka planda sesler duyuyordum. Aşırı bunaltıcı, baş ağrıtan bir işti ama ortamı keyifliydi. Kolaylıklar diliyorum
NE DEMEK ATOMLARINA AYRILMIŞ KOLİ BANDIYLA YAPIŞTIRDIĞIM KİMLİĞİMLE MÜŞTERİ 0LAMAM?
darksyder yallah şubeye djsjdnskaknda
Derya yok ben takım elbisemi giyip sen gelene kadar tüm bankalarda müşteri olmaya çalışacağım
çoğu sektör öyle boktan, maalesef ülkemiz de böyle şeyleri özgürlük sananlar var ve istediği küfürü hakareti edebileceğini sanıyor, allah sabır versin.
Çalıştığım şirkette yöneticileri darlayan bir kullanıcı vardı, tek amacı destek almak için bize bağlanmak adam asla çalıştığım birimi arayamıyor falan, IVR kayıtlarına bakıyoruz sorun yok, hattında sorun yok (dış aramaya çıkış var), cihazında sorun yok. Oturduk inceliyoruz adam neden bizim birime bağlanamıyor diye meğer adamı operatörün bilakis kendisi black liste aldığı için özel servis olduğundan bizim birime bağlanamadığını öğrenmiştik... En acayip anılarımdan biridir. Çok nazik insanlar da var, gerçekten tahammül sınırlarını zorlayanda. Ömür törpüsü bir iş, sabırlar dilerim. <3
greengoddess bazen işin içinden zor çıktığın anlar oluyor bu ne anasını diyorsun ama çoğu insanlardan kaynaklanıyor çok az sistem hatasıyla karşılaştım ve evet aradığı için özür dileyip mahçup olup çekine çekine soru soranlar ya da bir ton hayır duası edenler de var ama ne yazık ki tek bir kötü insan tüm güzel şeyleri yok edebiliyor teşekkür ederim güzel dileklerin için
Derya bu arada ben de bir zamanlar inbound, outbound olarak çalıştım. Yoğun tempolu bir iş, kafan kazan gibi oluyor.
Ben de 1 seneye yakın banka çağrı merkezinde çalışmış, sonra hayattan soğumuş ve istifa etmiştim. Şubeye gitse el pençe divan duracak adamlar çağrı merkezine bağlandığında karşısındakine bok muamelesi yapıyorlar maalesef.

Bana bozuk üslupla hitap eden müşteriyi üslubunu düzeltmesi konusunda uyardığımda ailevi küfürler edip telefonu kapatmış, sonra da hakkımda şikayet kaydı oluşturmuştu, sonuç olarak haksız bulunmuştum ve çağrım sıfırlanmıştı. Buna benzer olayları sürekli yaşıyordum, sadece bankanın beni zerre savunmaması bardağı taşıran damla olmuştu. O akşam istifa mektubumu yazmış, ilk fırsatta da teslim edip ayrılmıştım. Şu anda özel bir şirkette iç denetçiyim, o 1 seneyi iyi bir tecrübe olarak görüyorum, fakat sektörde devam eden arkadaşlarıma da ister istemez üzülüyorum.

Bu arada benim de kendi çapımda bir kimlik anım var. Her müşteriye kendisini özel hissetmesi için çağrı başlangıcında 1 kez, devamında da en az 2-3 kez daha X Hanım/Bey şeklinde hitap edilmesi isteniyordu. Bağlanan müşterinin ismi kadın ismiydi, cinsiyeti ise erkek gözüküyordu. Dakikalarca ismiyle hitap etmemek için direndim, en sonunda müşteri durumu uyanınca beni bir güzel fırçalamıştı. Cinsiyet değiştirdikten sonra yeni kimliğini teslim etmiş, fakat cinsiyet bilgisi güncellenmemiş. Garibim de maruz kaldığı tüm transfobinin acısını telefonun ucundaki kişiden çıkartmıştı.

Her şey gönlünce olsun, iyi şanslar! Derya
PortRoyale ikimizin çalışmış olduğu banka aynı banka olabilir küfür ettikten sonra sanki o küfürü yememişiz gibi bir de şikayet ediyorlar şikayet onaylanıyor ben bir kere ıvr sesli yanıt sistemine yanlış aktarmışım şifreye aktarmak yerine temsilciye bağlanması için aktarmışım şikayet etmiş temsilciye 0 landım bunun için de şikayet etmezsin mesela çok korkunç insanlar var iyi ki kurtulmuşsun allah kimseyi düşürmesin ya benim de 9 ay oldu biraz para biriktirip ben de çıkcam yoksa psikolojik rahatsızlıklar çıkıcak oraya anasını
Hazır tecrüben varken yabancı dilin de varsa yurt dışı firmalarıyla çalışmak çok daha mantıklı. Hem döviz usulü maaş alırsın, tek sıkıntısı saat aralığı oluyor özellikle abd firmalarında. TR firmalarının maaşlarını bilmiyorum ama Almanya Uber çağrı merkezi 8 saate 3000 euro civarı bir şey veriyordu geçen sene arkadaşıma(almanca). ABD pizza hut da 2800 dolar gibi bir şey veriyordu (ingilizce). Tabi bu abd pizza hut'ın bir kısmını TRde bir firmaya vermişler sanırım bir arkadaşım da ona girmişti o saatlik 200TL falan alıyordu sanırım yılbaşından önce. Bu dediklerim taban gelir, primleri vs değişiyordu.
polatcbk bahsettigin 3.000 € brüt herhalde?
ziyazn sanmıyorum kıza minimum 3k Euro yatırılıyordu
polatcbk cok inanilmaz bir para call center icin, mühendis kadar kazaniyormus :p
polatcbk arkadaşın seni yemiş olabilir mi? ciddi para almanyada 3k euro ziyanın dediği gibi mühendis kadar kazanıyormuş.
ziyazn Vader Hiç bilmiyorum belki daha fazla çalışıyordur mesai vs ama uzaktan çalışıyor. ABD'ye kıyasla bana da fazla gelmişti gördüğümde ama maaş hesabını inceledim o yüzden bilemiyorum neye göre verdiklerini. Akşam 9-10 gibi başlayıp sabaha karşı bitiyordu hep mesaisi. Bir de şu puanlama olayı çok yüksekti uygulamasına baktığımda belki primleri fazladır.
polatcbk haftanin 6 günü 8 saat calisiyor, ortalam 26 gün calisti diyelim 208 saat yapar. senin bahsettigin 3.000 € net sana 5.000 € brüt yapar almanya hesabina göre gidersek buda hemen hemen saat basi 24,00 € ediyor. bu fiyat bir cok 2. 3. el güvenlik firmalarin saat basi ücretleri mesela :) gece vardiyasi +%25 lik durumu katsak dahi ulasilmasi cok zor bir para dostum. Yani arkadasinin prim üzeri satis yapmasi lazim ki anca böyle ikina ikina o parayi kazansin, is puanlamaysa o kadar prim olucagini düsünmüyorum cünkü ortada extra bir para Ubere gelmiyor, satis olsa bir yerde olabilir derdim...

Benim yakin bir arkadasim call center satis bölümünde calisiyor ve primlerlen(satisi iyi, 1-2 kez ayin elemani oldu) anca 2.400 € alabiliyor. 10 senedir almanayadayim ilk defa böyle bir sey duydum, benim aklim ermedi.
Derya Sen aslında yardımcı olmak için çaba sarf ediyorsun ama o insan seni şikayet ediyor, üzücü bir durum. İnsana en çok koyan şey de birisi sana bariz köpek muamelesi bile çekse ona istekli şekilde ve canlı ses tonuyla hizmet vermeye devam etmek zorundasın, aksi taktirde müşteri kötü davranmış falan demez puanını kırarlar.

İnsanlar zaten ya maksimum 2 sene kalıp terfi alıyordu ve başka bir birime geçiyordu ya da istifa ediyordu. Terfi alıp başka bir birime geçmekte banka içi iyi ilişkiler gerektiriyordu, eğitim kalitedeki elemanlar 3-4 tane çağrını sıfırlasalar performansın düşüyordu ve hiçbir zaman terfi alamayacağın garanti altına alınıyordu, yani süreci İK'ya bırakmıyorlardı bile. Bin bir dramanın döndüğü pis bir ortamdı, ben insanlardan da soğumuştum çok.

Bu arada hangi bankada çalıştığımı özelden yazacağım, seninkini de merak ettim.
pronet veya tp, flatofis :D
Arkadaşlarla apple destek hattında çalışıyoruz. Bi gün arkadaşı 'Abi ben porno izleyemiyorum diye aramışlar'. Başka bi arkadaşı, biliyosunuz bi ara instagram kapanmıştı, instagram benim yüzümden kapandı benim evimi kurşunluyorlar diye arayan olmuş. Beni arıyor adam diyor abi beni takip ediyorlar ben şehir değiştirdim diyen oluyor. Hele hele bu işte kadınsan işin daha zor çünkü sadece kadınlarla konuşmak isteyen salak salak tipler oluyor. Bizim hatta öyle bi adam varmış sadece kadınlarla konuşan, bi gün elemanlar dayanamamış hat çalışanlarından istifa edenler adamı bulup dövmüş. Adamın nicki de apple sapığı sdubguıbsguısdgbıu hat çalışanları arasında, özellikle kadın çalışanlar arasında, aşırı meşhur. Böyle ultra saçma inanılmaz stresli bir iş. Çünkü insanlar ya okuduğunu anlamıyor ya da direkt olarak okumuyor. Arayan insanların %95'inin probleminin çözümü google'da aratınca çıkıyor. İşe girdiğimden beri 10 kilo aldım stresten. Gerçekten bu sektörde çalışan herkese bol şans...
Kugelblitz "ben porno izleyemiyorum neden" özüne bakınca mantıklı bir sebep. Adam para verip aldığı şeyden hizmet alamamış :)
Vader sıdubgıbusdgbıudsg abi mantığı anlayabiliyorum ama porno için çağrı merkezini arayan adamdan korkarım sgınbsdıubgbsudıgs adama ağ ayarlarını sıfırlatmıştık rahat rahat izledi sonra, iyi seyirler usıbdgıubsdgbıuds
Kugelblitz benim de şöyle bi anım vardı, iphoneda bir problemle karşılaştım, yetkili departmana yönlendirdiler o arkadaşla 3 gün boyunca araştık ve dediklerini yaptım. Ardından problem çözülmeyince haftada en az 2 kez araşıp rapor tutturuyorduk. O da bunları apple yazılım ekibine yolluyordu. Adamla tam 2 ay boyunca sürekli konuştuk. Artık yakın arkadaş gibiydik. Bazen beklerken bir şeyleri dizi film muhabbeti yaptık. Ekonomiden konuştuk. Nasıl girdin buraya maaşlar nasıl muhabbeti gibi klasik şeylerden tut da mesleklerimizle alakalı, gündemle alakalı şeyleri konuşmaya başlamıştık. Arada espiriler yapıyoruz vb. İlk defa müşteri hizmetleriyle senli benli klasik kurumsallıktan farklı bir konuşma yürütüyorduk.

2 ayın üzerine problem çözülünce vedalaşırken ikimiz için de farklı bir hatıra olarak kalacağını konuşup vedalaşmıştık. Sabit hat ama kendisini ismiyle kaydetmiştim apple erdem diye hiç unutmam, böyle ilginç bir şey de yaşamıştım doğrusu :D aslında bir yerden sonra siktir edecektim ama apple yazılımına kadar iş gidince inadımdan ben de benim bir sürü vaktimi çalan aşamaları tekee teker yaptım. Silinen verilerim de oldu ama buna değmişti bu saçma ama tatlı hatıra ve problemin çözümü jsjdj
Paradox jksdoıngıubsdg abi bazen iş çıkmaza girince 3-5 çözüm adımı var.Önce onlar yapılıyor. Baktık işin içinden çıkılamıyor, rta dediğimiz bir muhabbet var sana ondan olmuş. Mühendislik dosyası açılıyor, apple bunu böyle adlandırıyor, baya baya senin verilerini amerika tarafındaki yazılım elemanlarına gönderiyorlar. Orada çözüyorlar. Cihaz değişimine hatta bi üst model cihaz verilmesine kadar varabiliyor ama çözülmesine baya sevindim. Belalı dosyalardır sudbguıdsbgıusg
Kugelblitz sorma ya bir de amerikadaki gavatlar öyle şeyler istiyor ki yapana kadar canım çıktı. Bir de bu olayın tam ortasında adam yıllık izne çıkacam ben maalesef falan dedi rapora tek kişi baksın ki sonuçlansın gibisinden düşün o kadar uzun sürdü kdkd.

Sorun da galeriye alanım ve bağlantım olmasına rağmen hiç bir şekilde icloud yedeklemesi yapılmamasıydı. Para veriyordum kullanamıyordum, sinir bozucu ama meraklı günlerdi 😅

Zamanında da bunun kadar uzun ve meşakatli bir süreç olmasa da bir hafta kadar süren sirinin seslenince dönüp dönüp bağlantı yokmuş gibi davranmasıydı 😅 hep mi beni bulur. Sonra bi güncelleme gelmişti sorun çözülmüştü kendiliğinden
Kugelblitz T2 MAC+ gazisiyim... elimden geçen binlerce BER RTA, sonu gelmeyen CRU ve CS Codelar..

Allah kurtarsın.
Belki de zorluğu en göz ardı edilen sektörlerden birisi ya çağrı merkezi işi. Yaklaşık 8 ay boyunca çalıştım yemediğim küfür, hakaret kalmadı. Özellikle kötü gününde insanın canını çok sıkabiliyor. Kolay gelsin. Ayrıca polatcbk ben yurt dışına çalışmama rağmen Tr üzerinden ücretlendirilip yine asgari alıyordum. Yurtdışında iş yapan türk bir firma mümkünse tercih etmeyin çünkü hem gece vardiyasından şaftınız kayıyor hem de işin çilesini aynı çekmeye devam ediyorsun.
Yukarı