Kaydol
Giriş

fatihtopcuoglu

Fatih Topcuoğlu
Lieutenant
Ankara
Nisan 2020
Henüz bize kendisinden bahsetmemiş...
En son medyalar tümü
Takip ettikleri tümü
Takipçileri tümü
İstatistikler
Diziler detay
T. Süre
0dk
T. Bölüm
0 / 0
Filmler
T. Süre
0dk
T. Film
0 / 0
 
Yaptığı yorumlar
Film okumaları yapan birinden hiç beklenmedik yüzeysellik ve netlikte eleştiriler yapıyorum: Başta Cannes olmak üzere birçok festivalde aday gösterilmelere doyamayan, her biri ayrı ödüllere layık görülmüş bu usta kadroyu nasıl olduğunu anlayamadığım bir biçimde filmine toplayan bir Boğaziçili çocuk, iki dakika da senaryo ile uğraşsaydı demeden geçemiyorum. Bunlar da yeni peydah olurlar artık sinema sanatına. Tarkovski'den iki açı arakla, iç mekanları Nuri Bilge'den dış mekanları Kaplanoğlu'ndan ilhamla pastoral dokulara taşı; yalandan bir Batılı-Doğulu savaşını din üzerinden güderek cehaleti aşağıla, al sana ödül alacak film. Öyle mi olmuş, yok. Türk sinematografisinin dünyada bir ağırlığı vardır, anlattığımız ciddi dertleri vardır. Çoluk çocuk işleri bunlar. Uzak durunuz filmden, bir kelime sanat bulamadım.
Belki tiyatronun iç yüzünü inceleyebilecek bir belgesel olur sanmıştım ancak sonuç hüsran. Sadece insanların zekalarıyla alay edenlere oy veren bir yobazsanız eminim keyifle izleyeceksiniz, size tavsiye ederim.
Sinematografiye adını altın harflerle yazdırmış olmasına rağmen kariyerini ciddi anlamda zedelemiş bir kurgu görüyorum. Tarihte mutsuz bir sonla bitmiş, adaletin a'sını görememiş, insanlık tarihinin bilinen en büyük trajedilerinden biri olan Yahudi soykırımına zamanında müdahale etmeyi başaramamış Amerika'nın 60 yıl sonrası günah çıkarması. Film eleştirisi tadında yazamıyorum asla çünkü kurguda hiçbir şey gerçekleşmedi gerçek hayatta, ve üstüne konu epey hassas. 6 milyon, bir grup midesiz zalimin gaddarlığında can veriyor, insanlık dışı testlere ve muamelelere uğruyor; bu sapık topluluk uluslararası savaş suçlarında bir dizi rekor kırıyor ama Tarantino gibi büyük bir yönetmen günü geliyor konuyu eline alıp sapıtabiliyor. Yahudilerden daha çok büyük bir yönetmenin kendini harcamasına üzüldüm.
Türk korku kültürünün henüz emekleme dönemlerinde olduğumuz bu önemli dönemde özgün işler yapmaya çalışmaları başlı başına Üç Harfliler serisine sempati uyandırıyor bence. Korku filmlerinde görmeye fazla alışık olduğumuz türden çekimler var bu yadsınamaz ancak daha önce denenmemiş işler de var. Mesela açılıştaki geniş açı yakınlaştırma buna iyi bir örnek. Dabbe'den daha büyük destek bulmamasını hiç anlamıyorum çünkü seride daima bir kurgu kaygısı görmekteyiz. Korku türüne has olan hikayenin anahtar noktasının finalde çözülmesi vb görmek istemiyoruz diye düşünüyorum. Üstelik korku türü Türkiye'de ciddi alıcı bulabilecek ve böyle boşlukta bir dönemden geçilirken başlardaki kahvaltı sahnesinde sıkılan nar suyuna dokunulmadan çocuğun servisinin gelmesi gibi çocukça hatalar da tabi hiç yakışmıyor böyle emeklere. Olsun, desteğimize çok ihtiyacı olduğunu bilmekte, Türk korkusunu sonuna kadar desteklemekteyiz.
Herkes yerden yere vurmuş da, eşcinsel ilişkiyi ilk kez bir Marvel filminde izlemiş olmamızla aslında bir tarihe tanıklık ettik. Sinematografi tarihinin en büyük ve en çok izlenen yapım şirketi böyle bir yenilik koyunca tabi tartışmasız tarih oluyor. Evet konunun işlenişinde aceleye gelmiş gibi gözükebilecek çok taraf var ancak unutmayalım ki 15 sene kadar kısa bir sürede tüm para edecek çizgi roman kahramanlarını harcadıktan sonra en sevilenleri aynı filme taşıma fikriyle çok başarılı birkaç filmden sonra yaratıcılıklarını aynı şekilde koruyamayan bir şirket bu. Bazı noktalar var iş hayatında, orada bırakmak lazım, herkesçe malumdu bozdukları. Ancak bu yeni hikaye başlangıcı Yenilmezler rezaletlerinden sonra bana kalırsa umut verici. X-Men serisine tabi uyandırma için hayat öpücüğü lazım en son onu da kangren ettiler çünkü. Neyse, yorumlardaki kadar da berbat değil içerik, belki de bir girizgah deyip, yeni ne gelecek bu noktadan diye heyecanlanmalıyız.
Yukarı