Frank'in Mektubu:
Beni affetmenizi istemeyeceğim çünkü benim için bir bok yapmadınız zaten. Berabere diyelim buna. Biliyorum bazılarınız benden nefret ettiğini düşünüyor ama işin aslı ben de hiçbirinizi sevmedim zaten. Ama hepimiz Gallgher'ız. Size tek tavsiyem bu kadar dert etmeyi bırakın lanet olsun. Ölüm döşeğinde insanlara daha fazla çalışmayı mı yoksa ailesiyle daha fazla vakit geçirmeyi mi tercih ederdin diye sormanız lazım. Ben mi? Tabii ki keşke daha çok alem yapsaydım derdim. Kimse mahallemizin cennet bahçesi olduğunu söylemedi ama güzel bir yuva oldu bize, bana ve siz çocuklara. Hepinizle gurur duyuyorum çünkü her biriniz bana bir parçamı hatırlatıyorsunuz. Lip, sen cin gibi bir çocuksun. Sadece kendi yolunu bulabilmiş değilsin. Bir şekilde bulursun. Ian, gayretli, olağanüstü çalışma ahlakı -bu özelliğini kimden aldın hiçbir fikrim yok.- Annenden sadece bir parça akıl hastalığı. Anlayabildiğim tek şey bir Milkovich ile nasıl evlenmiş olduğun. Carl, seni asla tahmin edemezdim. Ailene ihanet edip bir polis olduğuna inanamıyorum. Umut ediyorum ki çoktan rüşvet almaya başlamışsındır. Debbie, bana anneni hatırlatıyorsun. İyi tarafını değil ama. Hayatında iyi şanslar. İhtiyacın olacak çünkü. Liam, sen gözümün bebeğisin. Seni yakışıklı şeytan. Herkes tıpkı bana benzediğini söylüyor. Kev, Veronica dost olarak fazla abartılıyorsunuz. Sizi ilgilendirmese bile her zaman aile işlerine burnunuzu sokuyorsunuz. Taşınıyorsunuz. Ben de "Çok şükür gittiler" diyorum. Ve ben... Frank Gallagher... Bir baba, bir öğretmen, akıl hocası. Küçük gemimizin kaptanı. İnsanlar içerek dertlerinizden uzaklaşamazsınız diyor. Bence yeterince çok içmiyorsunuz. Sanırım bu kadar. Söyleyecek çok bir şey kalmadı, cidden. Şu hariç; zaman çok kıymetlidir. Sakın boşa harcayayım demeyin. Vaktinizi iyi değerlendirin. Ben harika değerlendirdim.