Yine şehit var 5 deniyor, bu cocuklar neden ölüyor orada ne yapıyorlar anlam veremiyorum. Dün bir arkadaşla belediye seçimleri hakkında konuşuyoruz. Şöyle bir cümle kullandım;
- AKP çok sessiz bu sessizliği hoşuma gitmiyor. CHP, Dem partiyle anlaşmaya varmış ister misin 1-2 güne şehit haberi gelsin yine şehit cenazesinde chp ve başkanını yuhalatsın terörist ilan etsin. Halkın saf olan ve hiç bir zaman gerçeği göremeyen duygularının üstünden oy devşirsin.
Arkadaş dediki: - Yok artık olm o kadar da yapamaz ya... Yapar mı? Yok artık. Bence nefretin paranoyakça hisler doğuruyor.
Biraz önce gelen mesaj: - Dün söylediğim herşeyi unut. Başımız saolsun. Hesabının belki hiç bir zaman sorulamayacağını bilmek çok üzücü.
------
Arkadaşlar ben belki paranoyakça düşünüyorda olabilirim ama önümüzdeki günlerde yine cenazede olaylar çıkacak ve bu seferki geçenkine göre daha fazla olacak. Tüm sosyal medyada chp teröristlerle işbirliği yapan parti ilan edecek. Eğer bunlar tek tek yaşanırsa bu mesaj aklınıza gelsin.
Burada asla ben terör örgütlerini savunmuyorum ama bugüne kadar karda falan saldırı yaptığı gözükmemiş olan pkk, birden seçim zamanı ortaya cıkması, üstelik akpye düşman bir pkknun akp yararına hareket etmesi bana hiç ama hiç anlamlı gelmiyor.
Çok üzülüyorum olan oradaki cocuklara ve ailesine oluyor. Olan hep fukaraya oluyor.
Dipnot: Daha şehit haberi verilmeden 30 dk önce twittera tüm botlar salındı hdp chp terörist mesajları coktan başladı. Daha milletin haberi yokken botları görünce hemen haber kanallarına baktım. en erken 30 dk sonra düştü. Hastag yaratmak için önceden saldılar botları.
Lordum benim bildiğim kadarıyla sürekli zap vadisi bölgesinde şehit veriyoruz maalesef ve bu göz göre göre oluyor. Üs bölgelerimizin yerleri belli teroristler oraları avuclarının içi gibi biliyorlar. Bizim askerlerimiz sabit bir şekilde teroristler saldırmasinı bekliyor ve hep bu şekilde şehit veriyoruz. O kadar üzülüyorum ki bu şekilde askerlerimisin şehit edilmesine. Ailelerine, kardeşlerine çocuklarına hepsine yazık oluyor. Umarım bir şeyler değişir.
Paranoyakça bir düşünce olduğunu düşünmüyorum keza bu tarz olayların daha öncede şahidi olduk. Seçim yaklaştığı zaman gerek sınır dışı gerek sınır içinde bu ve benzeri olaylar yaşanıyor. Seçimler yaklaştığı zaman büyük şehirler veya kent meydanlarında da olaylar yaşanıyor. Tek tek örneklendirmeye gerek yok gündemi takip eden bilir. Malum seçimler yaklaşıyor, tekrardan patlamalar yaşanıp muhalefet tarafına '' bunlar terörist '' damgası basılır, sınır dışında şehit düşen askerlerin aile evlerine siyasilerin katılıp ailelerin üzüntülerini fırsata çevirmeleri için uygun bir ortam hazırlanır. Seçimlere kadar bu ve benzeri olayların yaşanacağını düşünüyorum ben de
Bir diğer durum ise şu an da çatışmaların yaşandığı bölgede hava durumundan kaynaklı -yoğun miktarda sis- sızma girişimleri bulunuluyor. Çoğu üs bölgesinde termal kameralar bulunuyor, görüntü alındığı takdirde önceden harekete geçiliyor fakat geçici üs bölgelerinde bazen ekipman olmayabiliyor bundan kaynaklı 4 cephede açık olur, sis yoğun olduğu takdirde bu tarz üzücü durumlar yaşanabiliyor. Mesela 23 aralıkta 6 şehit olduğu çatışma geçici üs bölgesinde yaşandı...
Mekanları cennet olsun, Allah ailelerine sabır versin. Söylenecek söz yok
Bize gelen bilgi 9 şehit 18 yaralı yönünde. Vatan sağ olsun. Bir can bu kadar basite alınmamalı. Geçmiş de şimdi de gelecek de unutulmamalı. Siyasi emeller uğruna yiğitler feda edilmemeli. Oranın şartları çok zor, kar tipi göz gözü görmüyor. Terör örgütü sızmayı fırsat biliyor. Bildikleri arazide avantajlı oluyorlar. Çatışma mesafesi 4-5 metreye kadar düşüyor. Hâliyle ilk sıkan çok avantajlı oluyor… Benim kızdığım şey ise hep bu şehit haberlerinden sonra “ardından şu kadar terörist etkisiz hale getirildi” denilip harekat yapılmaları. Yurt içi terörist sayısı ciddi miktarda azalsa da Suriye ve Irak’da binlerce terörist var ve abd desteğiyle de hep olmaya devam edecek. Oradaki üs bölgeleri çok güvenliksiz. Personelin moral motivasyonu, hava şartları ve ikmaller yetersiz. 10 metreden insan tanımamıyorsun. Gerçekten çok zor.
Paradox benim yine anlayamadığım bu sızma olayları ile bizim seçim zamanlarının neden sürekli aynı olması? neden mesela seçim yokken sızılmıyorda seçim yaklaşınca sızılıyor.
2 şey aklıma geliyor bu durumda.
1. Ya seçim zamanı türk askeri bile bile teröristlerin güçlü olduğu bölgeye yem edilircesine salınıyor. 2. Ülkenin istihbarat servisi durumdan haberdar olsa bile bunu seçim için kullanırız diye görmezden geliyor.
Yani başka bir olasılık düşünemiyorum daha üstünden kaç gün geçti allah aşkına hiç mi ders almadık yine mi o dandik çadırlara askerleri gönderdik?
Neden eğitimli askerler gitmiyor yada. Bölük komutanı falan şehit olduğunu duyuyor musunuz. En fukaralar bu ülkenip "öldürülebilir sorun olmaz" kişileri mi?
Aslında bu tarz konularda asla paranayokça gelmiyor hiçbir düşünce. Çünkü sonucu çıkar uğruna olan her şeyin gerçeklik payı o kadar yüksektir. Ne yazıktır ki olan her zaman sivillere ve masumlara oluyor baştaki çıkarcılar yüzünden. Bizim ülkenin milliyetçilik duygusallığı çok yüksek olduğu için bu tarz durumlar kolaylıkla işlenebiliyor halkı yönlendirmek için.
Sadece ülkemiz değil tüm dünya geneli böyle ve global düzeni etkileyecek düzeyde bile çıkar uğruna anlaşmalı hareket ediyorlar. Bkz; Rusya-Ukrayna, İsrail-Filistin vs vs... Siviller ve emir erleri kimsenin umrunda değil ne yazık ki. Ve bunu sadece ekonomi için bile yaptıkları oluyor.
Geçen burda dönen bi tartışmaya rastladım. Liderlik konusu adı altında bu jenerasyona kimse liderlik etmek istemez gibi bir şeydi sanırım(şu an bakamıyorum o konuşmaya kusura bakmayın). Evet belki de değmeyecek bir şey olabilir ancak o kesime de liderlik etmeye çalışan birileri illa ki olur muhalefete karşı olarak, iyi ya da kötü. Ancak baştakiler, çıkarları uğruna o kişiye her yerden vurmaya çalışırlar. Yanlış olsa bile arkalarında destekçileri vardır bu nedenle rahatça yaparlar yapmak istediklerini çünkü insanları kontrol etme gücüne sahipler. Koskoca Atatürk'e karşı duranlar olmuş arkasındaki kitleye güvenerek bunlar ne ki diye düşünüyor insan.
Özet olarak bunlar hep belli bir hareket doğrultusunda planlanmış şeyler ve konu ne olursa olsun bizler de maalesef bu durumu yaşayarak görüyoruz elimiz kolumuz bağlı bir şekilde. Hiçbir kesim yekpare olmadığı için de böyle olur ki insanlığın asıl sorunu bu: Sınıf ayrımı
Şunu da ekliyeyim: Emniyet müdürü Ali Gaffar Okkan davasında cinayetten yargılanan Ali Bilmezin Diyarbakır Bismil adayı yapılmasını o piç botlar konuşmaz. Tek farkları erdoğandan taraf olmaları. Bu şehitlerin en büyük sorumluları erdoğan safında olmaya devam edip kendi tarafında hiçbir halt olamayan ülkücülerdir. Verdiniz yetkiyi görüyorsunuz. Ha bi de ümit özdağ da bahçelinin adamıdır. Göçmen karşıtlığı adı altında kürt düşmanlığını da sinsi sinsi veriyor. Son zamanlarda araplara götü yemeywn ülkücüler iyice iyice kürtlere saldırıyor twitterda dalga geçiyor ve destek çıkan yüzbinlerce var.
Vader Bir kaç şey eklemek istiyorum. Bölük komutanı şehit olmamasının nedeni orada kol dizilişi var. Yani normal bölük kuruluşu yok. Normal kuruluşunda bir kol 15 kişidir (değişebilir)Kol komutanı subay olur(Şehit Üsteğmen Gökhan Delen, tğm Duabey Öztürmen, tğm Ramazan Günay,tğm Alperen emir ) diğerleri sirayla uzman astsubay sözleşmeli er diye oluşturularak gider. Bu yüzden sehitler bu şekilde oluyor. En fazla 1-2 kol bir bölgede durur şehitler de aynı koldan çıkar zaten.
Burada izlediğimiz strateji rezalet. Bunu askerlikle alakası olmayan adam bile görebilir. 2 sene boyunca askerlerimize Irak dağında köpeklerin avcunun içinde yaşa diyosun. Tamam savunan taraf her zaman avantajlıdır ama orası öyle bir yerki, tipi + sis oluyor görüş sızma günü 3-4 metre oluyor. Bu yuzden savunan tarafın gözetleme sistemiymiş, sihaymış bir boka yaramıyor. Resmen olay, biz sizi oraya bırakalım ihtiyaç halinde ölün bizim için gibi bir şeye döndü. Kimse tükürdüğünü yalamamak için veya burada yazılanlar yüzünden bu taktikten dönmüyor.
Irak'ın kuzeyine yapılacaklar basit. Tüm askerleri geri çekmek. Zaten bu köpeklerin kampları belli yeri belli mecbur aynı bölgeye konuşlanmak zorundalar. Konuslandiktan sonra kendin seçeceğin bir zamanda operasyonu başlat kelleleri al gel.
Teröristler kimi dinliyorlarsa dinlesinler, unutmayın ki hepsi ortak bir amaç ve gayeye bağlanıyor. Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni bölmek/burada kendi devletlerini kurmak. Belki ortak bir paydada belirli parti veya kesimle buluşmuş olabilir ama bu dediğim amaca hizmet etmeyi bırakmış değiller.
Ayrıca eğitimli asker derken şunu söyleyebilirim. İstediğin kadar bilgi birikimin olsun. Arazide herkes eşit. Arazide korkmayan yaşıyor. Yani bir sıcak çatışma esnasında söz.er hayat kurtarırken üsteğmen donup kalabilir. Bilgi bir yere kadar yaşatıyor. Lâkin oluşturulacak şartlar bizim elimizde. Kuzey Irak’ın kuzey tarafındaki askerlerimizin olduğu üs bölgeleri maalesef çok kötü durumda… Burada yaşanan çatışmalar 5-6 metre mesafeseki çalışmalar. Nişan alma vs. yok silahını uzat ve tara şeklinde. Görüntüleri görseniz anlarsınız.
Emekli bir paşamızın söylediği bir şey vardı. buradaki üs bölgeleri hem personele hem de lojistiğimize zarar veriyor. Türk askeri operasyon yaptıkça yaşar. Üs bölgesi gel beni öldür demek. Bu yanlıştan acilen dönülmeli demişti.
Ayrıca araziye genelde maksimum rütbe subay olarak üsteğmen olur. Diğerleri operasyon koordinasyon merkezinden işi yönetir.
trkpll Bu da özdağ “kafatasçısının” sebep olduğu durum. Kaç gündür Kürt karşıtı editler yorumlar görüyorum. Esat oktay denen namussuzu paylaşıyorlar. Ülkeyi adım adım bölmeye götürüyorlar haberleri yok.
Elessar2147 hakaret etmeden mesaj atar mısın? kişilere veya topluluklara hakaret etmeden! "özdağ pezevengi" diyemezsin bu ciddi bir hakaret. Birinden hoşlanmıyorsun diye ona hakaret edemezsin. En azından burada yapamazsın. --- Alıntı ---
kendi tarafında hiçbir halt olamayan ülkücülerdir
Bunu da yapamazsın yani bir kaç kişi yüzünden tüm ülkücüleri bir kaba sokup hepsine laf edemezsin.
Lütfen mesajlarınızı editleyin sadece sen değil bu şekilde mesaj atan herkes. Bir grup içerisinde bir bölüm hatalı diye hepsini hatalı göstermek veya onun suçunu hepsine yüklemek doğru bir hareket değil.
Atatürkde bu yurdu bir ülküyle kurmuştur. Ümit Özdağ faşist olabilir o zaman ona faşist diyebilirsin "pezevenk" değil. Hukuk ülkede işlemese bile burada işlemek zorunda.
Kurallarımızda ne diyoruz TC Hukuğuna göre suç sayılacak hareketlerin her biri burada da suçtur. Özgürlük rastgele kafanda belirlediğin hedeflere hakaret etmek değildir.
Vader kusura bakmayın. Topluluğunu 24 yıl yaşadığım topraklardan tehcir edilmemi söyletecek raddeye getirecek kadar tahrik eden bu zata karşı terbiyemi koruyamadım.
Elessar2147 Tehcir diyen türk kesimle ülkenin doğusunda özerk devlet kurup süper güç olacağına inanan kürt kesmi ülkeden göndersek dert tasa kalmaz demedi deme:D
trkpll ya aklı olan zaten bölünmenin kime nasıl hizmet edeceğini görür. Gaffar okkan bu yüzden şehit edildi. Sokaklarda suça meyilli gençleri diyarbakırspora yönlendirirdi aileleri barıştırırdı. Hizbullahın tepesine çökmüş barışı getirmişti. Ama gel gelelim ki hiçbir emperyal güç bu topraklarda barış istemediği için cia taşeronu hizbullahı kullanarak gaffar okanı haince şehit etti.
Vader Su saçma görüntülerin çıkması için ortamda tek provakatörün olması yeterli. Gerizekalılar. Şehit cenazelerinde bunlar yapıldığı sürece daha çok şehit veririz seçim üstü.
%100 katıldığım bir konu. Kritik seçim dönemlerinde sürekli olarak tekrarlanan bir olay maalesef. Depremden sonra da aynı şekilde provoke edilerek okların yönünü tersine çevirdi.
Anlatacak kimsem olmadığı için buraya iz olarak bırakmak istiyorum, olurda ıleride istediğim gibi bir hayata sahip olursam dönüp bakacağım bir şey olsun.
21 yaşındayim şirketlere özel yazılımlar yapan bir asosyal biriyim. 1 yıl önce benden ayrılmış olan sevgilim 4 gün önce nişanlanmış. 3 yıllık ilişkimiz oldu ve bu ilişkimizde gerçekten neredeyse her anımızı birlikte geçirdik. Hiçbir saygısızlığımız olmadı birbirimize, bir çok şeyin ilkini birlikte yaşadık. Mutluluğun, üzüntünün her anını birlikte geçirdik. Babasız büyüdüm ben o da babasız büyümüştü, çok mutsuz bir insandı ama benimde pek farkım yoktu. Maddi durum sıkıntılarından o da küçük yaşlarda çalışmaya başlamıştı aynı benim gibi, bir çok yönden birbirimizin kopyasıydık. Ben birlikte mutlu oluruz dedim kendimce ve gerçekten öyle oldu onun benim hayatıma olan etkisi çok büyüktü benimde onun hayatına olan etkim. Yaşımız küçük olduğundan hemen ciddi durumları düşünmedik. Bu yaşlarımızda güzelce gezelim görelim bir şeyler yapalım anılarımız bol olsun istedik, bir gün çıka geldi ben üniversiteye devam etmek istiyorum dedi ve bunun için Erzuruma gitmek durumunda kaldı bende istanbulda mücadeleme devam ediyordum tek başıma 2 kardeşim annem tek çalışan olarak. Bir gün görmeye gittim dersleri birazcık aralayıp kafa dağıtsın diye bolca gezdik eğlendik sadece ikimiz, sonra ben geri İstanbula geldim. Geldikten sonra tavırlarının eskisi gibi olmadığını fark etmeye başladım, bu beni günden güne daha fazla üzmeye başlıyordu. Bir kafede işe başlayacağını söyledi burs parası yetmediğinden dolayı, diyeceğim pek bir şey yoktu haklıydı. Orada çalışmaya başladıktan sonra bana olan sevgisi ve hasreti günden güne bitiyor gibiydi ve en sonunda korktuğum oldu devam etmeyelim dedi. O zamana kadar yaşadığım hiçbir şey bana bu kadar acı vermemişti. Dediğim gibi hiçbir sorun yaşamıyorduk ikimizde çok saygılıydık birbirimize karşı, ben deist biriyim ve o bunu başından beri biliyordu ayrılırken benim inancımın olmadığını dinimin olmadığını ve annesinin beni kabul etmeyeceğini söyleyerek benden ayrıldı. Sonraki süreç çok berbattı çünkü o gece kesip attı benim son sözüm "ne zaman ihtiyacın olursa hep burdayım ben. Seni beklerim." oldu sonrasında ben defalarca kez ulaşmaya çalışsam dahi umurunda olmadım bir kere daha benimle konuşmadı. Babasız büyümenin verdiği en büyük zorlukta hep güçlü gözükmek zorunda olmaktır. Bende bunu yapıyordum ki Annem kardeşlerim görüp üzülmesinler diye.
O günden sonra her ne kadar umurumda değil desemde benim bir parçam gibi olmuştu dolunay 🌕 her yaptığım şeyde aklıma geliyordu çünkü neredeyse bir elmanın iki yarısı gibi olmuştuk. Benimle olan her fotoğrafında mutluluğunu gözlerinden görebiliyordunuz. Benden sonraki hayatında çekildiği fotoğraf pek olmasada ara sıra görüyordum sağdan soldan ve yüzünden okuyacağınız tek şey hayattan bıkmış bir insan. Nişan fotoğrafını gördüm ve hiçbir mutluluk yok sizlere de göstermek isterdim ama özel hayatına saygısızlık yapmak istemem.
Benim yanımda ufak bir çocuk gibi mutlu olan kız gitmiş yerini tamamen boş bir ruh almış gibi, zaman geçmiş olmasına rağmen şuan bunları yazarken bile içim daralıyor.
Gönül isterdi mutluluklar dileyeyim ama beni mahvedip bırakan biri için bunu diyemem umarım bana ne yaşattırdıysan aynılarini yaşarsın dolunay 🌕.
Bugün kendime bir söz veriyorum. Benim hayatım benimle bir ömür geçirebilecek olan insanlar için ayrılacak Annem, kardeşlerim ve gerçekten benimle aynı mutluluğu yaşayacak güzel kalpli bir eş. Hayatıma girecek olan insan ne zaman gelir bilmiyorum ama elbet vardır bir vakti.
Seviliyorsaniz lütfen sevin, sırf sevildiğiniz için ilgiyi kesmeyin karşı taraftan. Sizi koşulsuz seven varsa o kendini sizinle tamamlıyor eğer o kişinin hayatından çıkmayı tercih ederseniz tamamlanmamış bir ruh olarak hayatına devam ediyor ya tüm merhametini kaybeden duygularını kaybeden bir pislik oluyor yada paramparça olmuş bir et torbası oluyor. Ne kadar uğraşırsaniz uğrasın kırılmış bir bardaktan su içilmez.
Yaşadığınız hayatı sevin, sevdiğiniz hayatı yaşayın. Pes etmek her şeyin çözümü değil. Başka bir hayatta görüşmek üzere...
Kendini yalnız hissetme, daraldığın zaman sıkıldığın zaman dilediğin gibi ulaş laflayalım iki dertleşelim. Laf olsun diye demiyorum aklının bir ucunda bulunsun :)
Bu ne la kendi klonumu buldum. bütün olay örgüsü ve hayat hem senin hem kızın %99 eşleşiyor (ayrılık kısmı ve sonrası hariç). Seneye ben de böyle bir şey yazarım.
polatcbk umarım yaşamazsın aynısını. İtalyanoo bu aslında bir dert değil benim için çünkü çok mutlu görünen hayatlar var ve bir o kadarda içlerinde yaşadıkları dertler var. Ben kendimce olan dertlerimin neredeyse hepsini bir şekilde aşarak toparladım. Özel olarak yaşadığım sorunları anlatmak pek etik değil açıkcası.
buraya yaşadığım olayı yazmamda 2 sebep var; 1-) yaşadığım derin ilişkiyi arkamda bırakıp mutlu bir hayat yaşayacağıma inanıyor olmam ve ileride dönüp baktığımda bu yazıya üzüntümün boşa olduğunu bilmek istiyorum. 2-) buna benzer bir ilişki içinde olan bir dostum var ise zikuda her zaman diğer olasılığı da aklında bulundursun ve yaşarsa eğer fazlasıyla üzülmesin.
İyi de bir insanın sevgisi bittiyse, sırf karşı taraf "Tamamlanmamış bir ruh olarak hayatına devam ediyor ya tüm merhametini kaybeden duygularını kaybeden bir pislik oluyor yada paramparça olmuş bir et torbası oluyor." olmasın diye ayrılmasın mı yani? Kendi duyguları ne olucak?
Sen kendinde diyorsun "bana olan sevgisi ve hasreti günden güne bitiyor gibiydi" eğer ortada bir aldatma ya da benzeri bir sey yoksa karsı tarafa sevgisi bittigi icin laf edemezsin, uzucu bir sey ama olabilecek bir sey yani..
Nişanlanmasıda maddi açıdan olabilir belki veya annesi demiştir evlenin diye, sonuc olarak senden ayrildiktan sonra hayatina devam etmis, artik sende devam etmelisin. 1 sene olmus, 1 sene az mı? 9 ayda, bir insan bebek olusuyor bak yani 1 sene ne kadar uzun. Seninde hayatına bunları dusunmeden devam etmen lazim, kendini boyle uzmeden, bundan bi 5 yıl sonra "evet genclik askiydi, guzeldi eglendik bitti" diye anlatirsin belki gulerek sende.
Ayrilmaniza uzuldum, gercekten uzuldum ama iliskiniz saygılı bir sonla bitmis, boyle bir durumda bırakmaktan başka çaren yok ve kendini bu kadar yıpratmaman lazım
umarım karsına cok daha mutlu olabilecegin biri cikar
Bigfrizzyhead bende hayatıma devam ettim zaten. Her ne kadar devam etsek de yinede içinde tarifi olmayan bir boşluk oluyor. Tamamlanmamış bir ruh tan kastım aslında buydu. Olmayacak şeyler için kendimizi zaten üzmeye gerek yok. İnsana kırgınlık veren şey aslında yaşadığı mutluluğun, sevginin, eğlencenin bir anda bitip gitmesi.
Merhaba, Sadece yazdıklarını okudum ve tanıdığım birinin hikayesini anlatmaya geldim. Adı Hilal olsun. Hilal klasik bir ailenin en küçük çocuğu, genç yaşta babasını kaybeden ve ailesi tarafından sürekli baskılanan bir insandı. Nereye gittiğine, ne yaptığına, kimle konuştuğuna hayatı boyunca karışılmıştı. Babası öldüğü andan itibaren abisi "babalık" taslamaya başlamıştı. Üniversite okusa bile bi iş bulup çalışmasına engel olmuş onun yerine gel benim yanımda çalış, ben de paranı vereyim demişti. Yani ne ekonomik ne gerçek anlamda hiçbir zaman gerçekten özgür olamamış birisiydi. Bu arada uzun süreli bir ilişkisi olduğunu biliyordum, tabi çocukla ancak gizlice buluşabiliyorlardı. Ama yıllarca çıktılar. Sonra bir gün ne oldu biliyor musun? Bir gün tüm ilişkisini bitiriverdi ve birkaç ay sonra pat diye başkasıyla nişanlandı. Peki gerçekten ne oldu? Ona sorduğumda bana şunu söyledi. Ona iş bul, gidebilirsen üniversiteye git, hayatını eline dedim. Abim gil beni sana vermez dedim. Yıllarca hiçbir ilerleme olmadı aynı dedi. O artık kurtulmak istiyordu bulunduğu esaretten. Baskıdan, hakaretten bazen dayaktan. Bu yüzden bir iki kişi istemeye geldi ve bunu bir çıkış yolu olarak görerek bir anda sözlendi. (Tabi bu süreçte ailenin evde kalacaksın, aptalsın, kaçırıyorsun şeklinde bir tutumu olduğunu da farzediyorum.) Şu an mutlu mu? Bilmiyorum, bence pek değil. Bir bebeği oldu, kayınvalidesiyle aynı evin farklı katlarında yaşıyorlar ve deli karı bahçe kapısını kitliyor o her istediğinde çıkmasın diye, birbirlerinden nefret ediyorlar. Sonuç olarak aradığı özgürlüğü bulamadı. Yazını okuyunca o ayrıldığı çocuk da Hilal hakkında böyle düşünüyor olmalı diye aklımdan geçti ve paylaşmak istedim sadece. Umarım zamanla kalbin yumuşar ve hayat karşına doğru insanları çıkarır.
brunettow aslında birebir aynısını anlatıyorsun. Abisinden tut evdeki baskıya kadar. Abisi ve annesi beni istemiyorlardı, sadece ablası istiyordu beni. Ablası evlendikten sonra aralarında bana karşı iyimser olan kimse kalmamıştı. Benim anlamadığım şey şu "kötü bir alışkanlığım yok, ortamım yok, sadece işime ve sevdiklerime odaklanmış biriyim" neden istemediler beni? sadece dini sebepler gösterilerek bir insana nefret beslenir mi? kendileri çok dindar bir aile dahi değiller ki
ercansoy79 O insanlar seni tanımıyor sonuçta :( Maddi kriterleri ön planda olmuş olabilir. Bunun senin iyi, kötü, yeterli, yetersiz olmanla alakası yok. Benim anlattığım hikayede klasik bir anadolu aile yapısı vardı. Halam gil olur kendileri, hepsi de nohut kafalı. Kriterleri net: kızlarını verecekleri damadın işi, evi (tercihen de arabası) olacak, ailesi, oğlu da muhafazakar bilinecek. Şu an bu durumun aklına bu kadar takılmasının başka sebebi de ilişkinin bir anda bitivermiş olması, senin kendini ifade etmeye, durumu idrak edip sebebini anlamaya imkanın bile olmamış (bunun genelde sebebi karşı tarafın bencillik/insafsızlık yapıp seni kafada bitirirken bunu sana sezdirmemesi olur). Belki de bu yüzden "ne zaman ihtiyacın olursa hep buradayım ben. Seni beklerim." demişsin (spoiler: birkaç ay sonra bu bayağı zoruna gidecek) Sana tavsiyem sebebi kendinde aramayı bırak. Sebep sen değilsin çünkü. Bunun bir süreç olduğunu bil ve kendine zaman tanı. İlk birkaç ay bok gibi geçecek sonra bir anda fark edeceksin ki eskisi gibi gülmeye başlamışsın. Sebebi her ne olursa olsun, 'sonuçta beni istemedi ok, ben de durmam' de ve kendi yoluna bak. Sana hak ettiğin değer veremeyenleri anında hayatından çıkar. Sonunda yalnız kalmayacaksın çünkü yeni insanlar hep gelecekler. (Yeter ki kırılmaktan korkup kendini kapama) Ve bunu yaptıkça çevrende sadece seni hak eden insanlarla kalacaksın.
