ilk ikisine hemen hemen aynı cevaplar gelmiş, ben 3ten dem vurayım. ülkenin tüketim toplumu olması (dünya ekonomi sistemi dolar üzerinden döner, tüketim toplumu: dolar ile değerlendirilecek ürünü üretip, ihtiyacını karşılayıp fazlasını satamayan ülkelerin toplumlarına denir), enflasyonun başını alıp gittiği bir zamanda (yani kriz), ülke parasının farklı şekillerde değerlendirilmesine sebep olur. 2. dünya savaşı sonrası ayakta sapa sağlam kalmış amerika'nın dizayn ettiği sistem içerisindeyiz. batık avrupa ve mevzuya müdahil olmamış rusya-çin'i düşündüğümüzde dünyada dolar-altın ve dolar-petrol üzerinden bir sistem kurulmuş. ticaret bu şekilde dönüyor. herkes bu sistemin içinde dolayısıyla ödeme aracı dolar olduğundan dolara rağbet enflasyonla boğuşan ülkelerde, hele hele tükettiği ürettiğinden kat be kat ülkelerde devam edecek ve dolar artacak. şimdiki konjonktürde abd kendi iç piyasasını canlandırmak için faiz artışı yapıyor ve doları ülkeye geri çekiyor. yatırımcı, borsacı, şucu bucu herkes diyor ki neden derdi başından aşkın a ülkesi, b ülkesi sektöründe kendimi riske edeyim. burada sapa sağlam, modern iktisadın dizaynını yapmış, bunu uygulayan amerika var, veya b ülkesi var. gideyim paramı burada değerlendireyim der. krizin eşiğine gelmiş ülkelerde ise faiz artırımına rağmen dolar yine düşmez. çünkü iç piyasasına yatırımcı çekemeyecektir. not: altında da dolara orantılıdır.