Mesleğinde iyi olmaya çalışan araştırmacı bir inşaat mühendisi olarak bir kaç cümle söylemek istiyorum bu görüntülere. Türk milleti akıllı olmaya çalışmayan, hileyi başarı zanneden, çektiklerinden ders çıkarmayan bir millet olmaya devam ettikçe her alanda olduğu gibi depremlerde de ceza çekmeye devam edecek. Türkiye bulunduğu konum itibari ile 3 kıtanın birleşim noktası olan bir bölge. Bunun yanında getirdiği sürekli aktif fay hatları bizi yoğun bir deprem kuşağında bırakıyor. Sadece tarihi eserleri incelesek aslında depreme neden hazırlıklı olmak için çok çaba sarf etmemiz gerektiğini anlarız. Avrupa'da yüksek katlı şatolar ve kaleler varken bizde az katlı geniş kaleler, saraylar olması yüz yıllar boyu bu coğrafyanın depremlerle baş başa kaldığının göstergesi. Şu görüntülerde devlet nerde falan diyenler gibi insanlar herhangi bir seçim öncesi imar affı konuşulsa hemen kaçak kat ve bina yapmaya çalışır imkanı varsa. Yapı denetime 3 5 kuruş atar yaptırdığı şeyleri görmezden getirtir. Bizim için en tehlikeli olan Marmara bölgesi ve Batı Akdeniz bölgesi şu anda en aktif tektonik hareketlere sahip bölge bu iki bölgede şu an bile ülkemizi uzun yıllar içinden çıkılamaz sosyal ve ekonomik sıkıntılara sebep oluşturabilecek depremler olabilir. Depremlerden korkmayı bırakmak istiyorsak eski yapılardan kurtulmaya, imar affı gibi saçmalıkları bırakmaya, yapı denetimde kontrolü sağlamaya ihtiyacımız var. Yaptığımız hatalara örnek vermek istersek binamıza bir adet kaçak kat çıktığımız zaman normal tek daire bir evde bile 100 tona yakın ek yük eklemiş oluruz. Bu binamızın yapılırken deprem davranışına göre yapılan analizlerin hepsinin çöpe gitmesi demektir. Binamız artık her yöndeki depremde çok daha farklı bir hareket sergiler. Kolon ve kirişlerinde oluşan bütün yük ve moment dağılımları değişir. Binamız yapılırken eklenen güvenlik paylarının üzerinde etkiler oluşmasına sebep olabilir. Oda genişletmek için kırılan perde duvarlar deprem sırasında ilk saniyelerdeki önemli bir yıkıcı etkiyi tamamen üzerine alarak çerçeve yapıya etkiyen o kuvvetleri sönümler. Daha sonra depremlerde gördüğümüz duvarlardaki X şeklindeki çapraz çatlaklar oluşarak bu etkisini yitirir. Ama duvarın tamiri olur. Kirişimiz kırılırsa binamız bir bölümünü ya da tamamını kaybedebiliriz. Dükkanda ferah alan olsun diye kesilen kolonlar diğer kolonların yüklerini davranışlarını değiştirir. İnşaatta yapılan yanlış imalatlar ve bu imalatların düzeltilmemesi binamızın yine bütün hesaplarını boşa çıkartabilir. Çakıl taşı gibi pürüzlülüğü olmayan taş kullanımı o taşların beton içerisinde hiç çimentoya tutunmamasına sebep olur görevini yok eder yine. Kırma taşa para vermeyiz şuradan çakıl çekeriz demek bu yüzden çok yanlıştır. O yüzden depremin hayatımızın bir parçası olduğunu unutmamak ondan korkmak yerine önlem alarak kurtulabileceğimi bilmek, işimizi ahlak kuralları çerçevesinde yapmak ilkelerimiz olmalıdır. İzmir ya da İstanbul gibi çok kötü yapı stoğu olan ve aktif deprem bölgesi olan bu iki şehirde olacak büyük bir deprem ülkemizin bekasını tehlikeye atar. Lütfen akıllı olalım!