Kaydol
Giriş

aikanaro

Yasin Üstüner
Sith Sorcerer
Ankara
Ekim 2017
Henüz bize kendisinden bahsetmemiş...
En son medyalar tümü
Takip ettikleri tümü
Takipçileri tümü
Beğendiği gönderiler
Baykal Sith Juggernaut » Sosyal » Genel
Değerli Ziku Halkı,

Daha önceden gerçekleştirilmiş olan, bu sefer de benim düzenlemek istediğim En İyi Profil Tema Yarışması gerçekleştirmek istiyorum.

Sıralamayı halk yani siz seçeceksiniz (Profillerin bu gönderi altındaki beğenilme sayısı ile).

Katılım sağlamak için profilinizi göndermeniz gerekmiyor ama sizi benim ve Ziku halkının incelemesi için bu gönderi altına bir yorum yapmanız gerekecektir.

1 Şubat 2025 tarihinde sonuçlanacaktır.

Ödül Havuzu

1.En çok beğenilen profile 4 Aylık Ziku VIP
2.En çok beğenilen profile 3 Aylık Ziku VIP
3.En çok Beğenilen profile 2 Aylık Ziku VIP

2 adet 1'er aylık VIP üyeliği ben ve tacocuk ile en hoşumuza giren ama ilk 3 e giremeyen kişiye vereceğiz. (şimdilik bütçem bu kadar)


Şimdi sizi yarışmada öne çıkarabilecek parametrelerden bahsedeyim. Aşağıdaki parametreler birbiri ile uyumu ile siz de güzel işler çıkartabilirsiniz ya da çoktan yapmışsınızdır.

•Profil resmi
•Profilindeki saber / kişileştirilmiş ürünler
•Kapak görseli
•Kapak müziği
•Bio
•Galerideki görsellerden oluşturulmuş bir içerik.
•Profilinizdeki ilk gönderi


Bu parametreler profili temayı detaylandırmanızı sağlıyor olup kesinlikle hepsini gerçekleştirme gibi bir zorunluluğunuz yoktur.

Örnek olsun diye Bigfrizzyhead , DinDjarin , Kureysli_Klon_Taciri profillerini inceleyebilirsiniz.

Edit: Bir önceki yarışın kazananlari değerlendirme dışında olacaktır. (Herkes hemfikir onlarin bu işte ne kadar başarılı oldukları hakkında)


Hepinize keyifli etkinlikler.
Gizlenen 35 yanıtı da gör! Çatlarsın yoksa...
Vay be, benim profil kazanmaktan çok uzak, rakiplerinden çok geride ama baya duygulandım etiketlendiğimi görünce :)
İlk post benden olsun o zaman
Biri profil mi dedi?
bir iddiam yok ama profilimi seviyorum ya :)
ben galiba kendimi seviyorum...
Eğlenceli geçiyor böyle etkinlikler, ne güzel düşünmüşsünüz! Ben de zamanında çok severek düzenlemiştim profilimi :)
posta destek için katıldım bir beklentim yok (beğenilerinize talibim)
bi tane heisenberg geldi dedi param var dedim aklayalım nasıl ziku profili sonuç burdayız
adımı görünce simardim cok mutlu oldum 🤭 profilimin cok iddiali oldugunu dusunmuyorum destek olanlara simdiden cok tesekkurler ederim
Maksat muhabbet olsun diye atıyorum orijinal Witcher'ın da at götüne benzediğini varsayarsak kazanma ihtimali epey yuksek awhdawhkadwhk
Sa benim profilde katılıyor desteklerinizi bekliyorum arkadaşlar
dikkatli olun profilimde uyarı var
Oooo Farukcum yaz beni, mavi donu olan herkesi profilime beklerim 🩲
profillere bak abi nasıl yarışacaksın ki
Bizde şöyle katılalım
öylesine amaçlı
Ne güzel profiller var, özendim ben de geldim :)
Biz de katilalim ya ayri kalmayalim.
Gene birinciyiz bu sene de
Bi beğeni bile gelmemiş profilim için püüü
Etkinlik var dediler geldik, güzel profiller var fazlasıyla.
Birilerinin konsepti devam ettirmesi ne hoş 😇
Arya_Stark bu işin nirvanası sizin profil hocam
selam ya 😇 ben bir şeyler değiştirdim biraz Saygıdeğer Bigfrizzyhead 'den özenmiş olabilirim.
kadavra ozenmene cok mutlu oldum cok sevindim 🤭
sadece saber yarışı olsa seve seve katılırdım
denizcinar kardeşim sen oyun çiçeğisin, gönüllerin birincisisin hangi yarışma olursa olsun
Evet arkadaşlar yarışma sonlanmıştır.


Hepinize katılımınız için teşekkür ediyorum.


Beğenilere göre kazananlar listesi

1. Bigfrizzyhead 36 beğeni ile 4 Aylık Ziku VIP (sitemiz yeşil temayı çok beğeniyor son 3 yarıştır birinciler hep yeşil temalıydı heheheh)
2. Earendel 19 beğeni ile 3 Aylık Ziku VIP
3. fatelty98 18 Beğeni ile 2 Aylık Ziku VIP


Gelelim tacocuk ile belirlediğimiz 1 Aylık Ziku VIP alacak profiller:

Hamdolsun : Tamamen subjectif Saul Goodman fanı olduğum için heheh
Jaune: tacocuk seçti kendisini gördü sanırım profilde
Elijah: bütün gereksinimleri sağlayan bence boş geçilmemesi gereken profildi onu da unutmamak lazım.


Ödülleri almak için bana ulaşabilirsiniz. VIP üyeliğiniz varsa eğer bittikten sonra aktarımları sağlıyor olacağım. (yada başka bir yöntem olursa açığım)


Son olarak diğer tüm katılan, katılmayan kullanıcılar için bu tarz kişileştirmeleri yarışma olsun olmasın gerçekleştiriyor olmanız buraya değer de kattığını belirtmek isterim.


Sağlıcakla.
Baykal güzel yorumunuz için teşekkürler :)
Yarışma bittiğine göre yazabilirim artık. Kazananlara tebrikler ama here I am :)
fatelty98 bence benimki daha iyi kardeşim
aliheyn havhavahhav diyen adam değil mi bu
Azizovic Jedi Warrior » V.I.P
5 yıldır bu platformda resim güncellemesi yapmamışım bu vesileyle bende VIP’e özlü söz olmasada özgün bir eskizimi bırakıyorum 😇
B42han Sith Sorcerer » Sosyal » Genel
Daha birkaç gün önce öğle molasında bana üzerinde çalıştığı robotu gösteren arkadaşımın bu sabah ölüm haberini aldım. Pırıl pırıl bir gençti. Daha 23 yaşında bilkent mezunu bir robotikçi. Güzel bir şeyler başarmak istiyordu. Ülkesine ve insanlığa faydalı olmak. Ama ülkesindeki boktan sistem, beceriksiz yöneticiler canını aldı. Yangın öldürmedi onu. Şerefsizler ve yardakçıları öldürdü. Ben unutmayacağım. Siz de unutmayın. Huzur içinde uyu Alp.
Gizlenen 21 yanıtı da gör! Çatlarsın yoksa...
Başın sağolsun, başımız sağolsun…
başınız sağolsun
Başımız sağolsun..
Başınız Sağolsun Allah Rahmet Eylesin.
Allah rahmet eylesin başınız sağolsun
Mekanı cennet olsun...
Başınız sağ olsun.. Bu ihmallerin karşılığı olarak birileri sorumluluk almadığı sürece maalesef ki nice mühendislerimizi , Alp'lerimizi kaybedeceğiz. Toplum olarak bu insanlara rağmen bilincimizi kaybetmemeli ve her zaman hakkımızı aramalıyız.
allah rahmet eylesin
başınız sağ olsun size ve ailesine sabırlar dilerim..
Başınız sağolsun. Allah rahmet eylesin.
Başınız sağolsun Allah rahmet eylesin
üzgünüm ve her gündem haberini okuduğumdaki gibi tanımlaması zor bir sinir içindeyim
Çok pis şekilde işgüzarlığın Tanju'da olduğuna dahil sezgilerim var. Çünkü kafamda oluşturduğum en mantıklı senaryo bunu söylüyor. Siz bu durum hakkında ne düşünüyorsunuz. Benim kafamdaki en mantıklı senaryo şu:

Öncelikle otel çalışmasına devam edebilmesi için aralık ayında yangın koruma raporunu almak zorunda. Firma itfaiye'ye gidiyor denetim istiyor. İtfaiye yaptığı denetim sonrası hiç %80 gereksinimlerin yeterli olmadığını görüp bu şekilde rapor oluşturuyor.

Herşey bu noktadan sonra başlıyor. Aradan 4-5 gün geçtikten sonra Otel'e bağlı bulunan bir restoran itfaiye'ye başvuruyor. Restoran oldugu için ve giriş katında yer aldığı için tel gibi düşünülmez sadece işyeri olarak hesaba katılır ve yangın söndürücü var mı gibi küçük şeyler kontrol edilir. Nasıl örneğin araç muayenesine giderken 1 yangın tüpü koymak zorundayız onun gibi. İki üç söndürme tüpü koy onayı al. Aynen bu şekilde itfaiye den onay alıyor.

Nedense aynı gün otel daha önce istediği yangın yeterlilik raporuna geri çekme dilekçesi veriyor. Olayın püf noktası ve Tanju'nun işgüzarlığını düşündüğüm nokta bu.

Aynı gün oluyor bu olay aynı dakikalarda. Yani Tanju'ya ve itfaiye müdürüne çaktırmadan yapmak isteseler farklı günlerde başvururlar. Doğal olarak belki çakmaz davayı diye şansı denerler. Fakat hiç bir aptal bile aynı anda bu iki işlemi yapmaz.

Kafamdaki senaryodaki diyalogu aynen yazıyorum.

Teftişten önce:
- Tanju bey, bize yangın teftiş raporu lazım. Sizinkiler gelip inceleyebilir mi?
- Tabii ki gelir, zaten benim yeğen müdür. Ben görüşeyim o arasın sizi gelsinler.

Teftiş anında:
- Ya dayı, bu otel geçemez. Gereken zorunlulukların %80'i yok yada çalışmıyor ne yapalım?
- Siz neyse onu yapın, olmayanları bir bir yazın aman diyim yanlış bir şey yapmayın zaten göz üstümüzde başımıza iş getirmeyin.
- Tamam dayı sen ne dersen.

Teftişten sonra:
- Bakın sizi anlıyorum ama ben bu riski alamam. En ufak bir sorunda zaten üstümüze gelmek için sebep arıyorlar mahfoluruz.
- Peki ne yapacağız tam sömestr öncesi. Biz bunları yapmaya kalksak yetiştiremeyiz. Yapmayacağız demiyoruz ama en azından şu 50 60 gün sezonu atlatalım hemen yaptıralım bize 60 günlük bir şey lazım.
- O zaman şöyle yapabiliriz. Siz otelin altındaki restoran adına başvuru yapın. Ama başvuru yaparken otel adına yaptığınız başvuruyuda geri çekmek için dilekçe verin. Kayıtlarda gözükmesin. Çünkü turizm bakanlığı sisteme girip otelin adını yazdığında direk sonucu görecektir. Sonucu biz o sisteme girmek zorundayız ancak siz geri çekme isteği yaparsanız sistemden düşebiliriz.
- Anladım o şekilde yapalım o zaman. Sonra o evrak yetecek mi?
- Birde x diye bir firma var. Ben size vereceğim evrak restoran için olacak ama restoran sizin otelin bir parçası sonucta. Siz o özel firmaya başvururken otel adına başvurun sömestr geldi hızlandıralım gibi birazda bonkör davranın direk onaylarlar.
- Tamam böyle yapalım. Söylediğiniz gibi.

---------

Ayrıca bolu, kastamonu, vs gibi metrolpol olmayan ama küçükte olmayan illerde herkes birbirini tanır. Kimse sen akpli misin mhpli mi chpli mi demez. Herkes nasıl yasayı uydururuz onun peşinde olur ve işleri halleder. Bizim karabük safranboluda da aynen bunun gibi yürüyor işler.

Otelin sahibi ayrıca karadeniz oteller bilmemnesi yetkilisiymiş. Tanju ile birbirlerini tanımıyor olmalarının ihtimali dahi yok.

Bu çürümüşlük her kesimde var. Yeni olan bir şeyde değil. Türk insanı düşündüğümüz gibi bize anlatılan hikayelerdeki gibi iyi değil arkadaşlar. ne sağcısı ne solcusu. Var oluştan bozuk bir milletiz.

Lisede inanılmaz milliyetçilik duygularım tavan yapmış bir insandım. Unide git gide azalmaya, uniden sonra yaş büyüdükçe ve insanlarımızı daha iyi tanıdıkça milliyetçiliğe karşı olan düşüncelerim sevgiden nefrete döndü. Çoğunuzda da böyle olacak. En sonunda bulunduğumuz toplumdaki insanların leş karaktere sahip oldugunu görünce bunları mı savunacam ulan diyip kendinize türk demeye bile utanır hale geleceğiniz için çok üzgünüm. Atatürk bu milleti adam olsun diye çok uğraştı.

O edemedi, bundan sonra da bu ülke insanından karakter namına çok fazla gelişme umut etmeyin. Kendinizi ve cocuklarınızı iyi birer birey olarak eğitebilirseniz ne ala.

70 küsür vatandaşın yanarak, zehirlenerek veya 12. katdan atlayarak öldüğü bir olay altına "geceliği 1000$ lık otele gidiyorlar, demekki kul hakkı çok yediler, diğer tarafta yanmaya devam ederler" yazacak kadar çürümüş, karaktersizleşmiş bir milletiz biz. Her geçen gün var olduğum milletden daha fazla utanamam diye düşünüyordum ama her defasında beni şaşırtmayı sonuna kadar başarıyorlar.
Vader Lordum peki belediyenin bu adamlar sıkıntılı bak dilekçeyi geri çektiler haberiniz olsun diye bakanlığa bildirmesi zorunlu mu acaba?
Tetsuyuki tuvtürk ile aynı mantık olması lazım. Muayeneye arabayı götürürsün geçemezsen tuvturk derki 30 gün ek süren var. 30 gün içerisinde işlemleri yaptır getir. 30 günü geçerse tekrar para ödemek zorundasın. Eğer 30 gün içerisinde muayeneden kaldıktan sonra arabayı götürmezsen, tuvtürk bunu sisteme girer ve trafik polislerinin direk ekranına düşer ve aracı direk bağlarlar.

Eğer muayene zamanını unutup kaçırırsan ve muayene sorunu yuzunden polise yakalanırsan arabanı bağlamazlar sana 15 gun sure verirler küçük bir ceza yazarlar ve verikleri belge ile 15 gun trafikte muayenesiz gezebilirsin.

Yani, itfaiye'ye veya özel bir firmaya başvurdun. İncelendin ve kaldın. 30 gün içerisinde eksiklikleri halletmen için süre tanırlar. Genelde herkes ilk başta geçemez. Başvurmanın sebebi zaten eksikliklerimi belirleyin ben oradaki listeye göre düzenleyim. Yani ne yapması gerekenler bellidir ama bizim firmalar işgüzar oldugu için olmasa bile kalmayacağı şeyleri yapmak onlara para harcamak istemez.

O yüzden ilk once cagırırsın onlar liste halinde sunar. Sadece listedekileri yapsan yeterlidir. Listede basınclı yangın merdiveni için atıyorum 1 adet havalandırma motoru diyorsa bizim iş veren hayatta 2 tane yapayım böyle birşey olursa garanti olsun moduna girmez. 1 yazıyorsa 1 hatta yolunu bulsa yarım yaptırır.

Listeyi aldıktan sonra 30 gün kısaca süre var. 30 gün bittiğinde eğer gelmediyse bunu sisteme girersin x firma x adresinde tarama yapılmasını istemiş eksiklikleri belirlenmiş ama belirtilen sürede eksiklikleri giderilmemiştir diye.

Bunu arayıp söylemezsin zaten. Gerisi turizm bakanlığındadır. İlgili yerin gerekli evrağının tarihi geçtiği gün bunu geciktirmeden sistemden check ederse ilgili veriyle karşılaşır ama check etmediği süre boyunca görmez.

Burada sisteme girilen veri silinmiş. Silinmesinin sebebide teftiş için ücret ödeyen firmanın teftiş isteğini geri çekmesinden ötürü. Elinde hala ocak başına kadar yeterlilik belgesi oldugu için belediye silme isteğini gerçekleştirmek zorunda.

Çünkü teftiş istemiş olsa bile o tarihte geçerli bir belgesi hala var. Bu şekilde geri çektiriyor.

Bunun sebebide örneğin sen sakaryada otel işletiyorsun ama sakarya itfaye müdürü kanlı bıçaklın. Adam bilerek seni uğraştırmak için taş koyuyor önüne raporda alakasız eksiklikler gösteriyor.

Devlet de sana hak tanıyor. Bu başvurunu iptal edip kendi seçeceğin bir yerden aynı teftişi isteyebilirsin diyor. Normalde teftiş onaylı dahi olsa turizm bakanlığının sorumluğundaysa o raporun onayını onaylatmak için kendi ekibini göndermesi lazım.

Yangın merdiveni var denmiş bakalım var mı gibi kontrol etmesi lazım.

Aracı muayeneye götürürken yangın tüpü koyup 2 sene muayene aldın. Sonra tüpü eve bıraktın 2 sene sonra kullanırım diye. Çevirmede polis yangın tüpü nerde diye sorarda göstreremezsen ceza yersin.

Aynı check'i turizm bakanlığıda yapmak zorunda.
Vader Lordum çok teşekkürler bu güzel anlatımınız için. gerek aile gerekse diğer büyüklerle bu konuyu tartışırken özellikle bu noktada tıkanıyordum. En azından şimdi aklımda bir fikir oluştu sağ olun tekrardan
Vader Lordum türkiyede anlattigin gibi cok cakallik döniyor özellikle bu ruhsat veya izinler durumunda. Gecenlerde devren yer bakarken denk geldigim insanlar ruhsat konusunu kafaya takmamam gerektigini anlatip duruyorlardi, limited sirketi devri olunca ruhsat basvurusu yapman vs gerekmiyor buda tabi denetimlere(itfaiye vs) tabi tutulmadigin anlamina geliyor, yani diyelim ki 2010 yilinda kurulmus bir is yeri limited sirket üzeri devir yapildigi taktirde kimsenin umrunda olmuyor, böyle hisse devri yapa yapa her türlü isine devam edebiliyor. Hali hazirda yürürlükte olan maddeler uymasi halinde ruhsat verilmesi gerekiyor yoksa devletin getirdigi hic bir yürürlülük anlam kazanmaz, hemen atlanir yukarda anlattigim sekilde.


izmirde deprem sonrasi min. kosullar bina yasinin 2008 veya yukarisi olmasi ve yangin merdiveni bulundurmasi(klinik ruhsati icin) bende 3 ay önce bir klinigi ziyaret ettim, 2022 de ruhsati alinmis, 1. katta ve yangin merdiveni yok ve tabiki bina yasi 2008 degil cok altinda :) dedim nasil olur burasi ruhsat alir?(tabi biz burda yusuf yusuf 2 cakallik yapinca devlet s`kcek belamizi diye) orda deprem bölgesi ruhsat aliyor hanimefendi ahah araya birileri girmis öyle alinmis ruhsat ve itfaiye izni lol

isin özü türkiyede birakin bu hoteli, bir cok isletme gerekli minimal insani sartlari karsilamiyor. gittiginiz herhangi bir is yerinde basina birsey gelebilir, bugün minimum diye sart kosulan maddeleri gidip denetleseniz türkiyede isletmelerin yarisi kapanir.
"""Lisede inanılmaz milliyetçilik duygularım tavan yapmış bir insandım. Unide git gide azalmaya, uniden sonra yaş büyüdükçe ve insanlarımızı daha iyi tanıdıkça milliyetçiliğe karşı olan düşüncelerim sevgiden nefrete döndü. Çoğunuzda da böyle olacak. En sonunda bulunduğumuz toplumdaki insanların leş karaktere sahip oldugunu görünce bunları mı savunacam ulan diyip kendinize türk demeye bile utanır hale geleceğiniz için çok üzgünüm."""
Vader ben lise 1 veya 2 den beri bu kafadayim maalesef. su anda hicbir ulkeye veya millete aidat hissetmiyorum. internet sayesinde daha hizli ayiktik heralde. ama genede turkiye'nin daha iyi yapmasini isterim zira ne olursa olsun turkiye dogumluyum ve turkiye rezilliklere konu oldukca benim de "imaj"im sarsiliyor. imaj mimaj kalmadi artik ama neyse.
Vader Halk TV'ye göre Bilirkişi raporunda Belediye sorumlu tutulmamış lordum. Şimdi Turizm Bakanı CNN'de terler döküyor. Belediye oteli ihbar etmeliydi diyor.
Tetsuyuki yok ihbar konusunda sorumluluk yoktur. Benimki sadece bir his neden diyeceksin. Tanju Özcan, akp'nin bir hatasını, iş güzarlığını yakaladığında sence durur mu? Bunu gözardı eder mi? Bence etmez. Sosyal medyadan raporları anında paylaşıp "görüyorsunuz, söze gerek yok. uygunsuz oteli çalıştırıyorlar" diye ortalığı ayağa kaldırırdı.

Bunu yapmamış olması. Aynı zamanda otelin iptal dilekçesi ile otel içindeki restoroana verilen yeterlilik raporunun aynı gün olması benim kafamı kurcalıyor.
Vader Çok mantıklı lordum. Bu iş sandığımızdan daha derin bakalım ileriki raporlarda neler çıkacak
Tetsuyuki bak otelin sahibine iptal dilekçesi ver diyen bolu belediye başkanının yeğeni olan müdürmüş. O aklı veren oymuş dediğime geliyor iş. Burada herkes suçlu yani tek bir yer değil.
Vader herkes suçlu ama cezayı yine tek tarafa kestiler lordum iktidar tarafında ceza alan olmayacak gibi
samuelacarson Sith Sorcerer » Sosyal » Genel
Telefoncular, yalan söyleme konusunda çok başarılı esnaflar.

Yurt dışından en ucuz malları topluca çeker, 1e5 1e10 koyarak sana kakalar. Sorsan, ticaret der.

Gözünün içine baka baka yalan konuşur, yetmez bir de seni bunun doğru olduğuna inandırmaya çalışır.

Aynı kabloyu, 20w 40w 60w fark etmeksizin hepsiyle uyumludur, hızlı şarj kablosu abi evrensel kablodur der, fiyatı da normalde 150 lira sana 100 olur der. Hiç bilmeyen birisi de bunlara inanıp alır ve bataryanın anasını bir güzel ağlatır.

Ne güzel memleket.
Gizlenen 19 yanıtı da gör! Çatlarsın yoksa...
Potansiyel dolandırıcılar. Telefoncular, sanayi esnafı, bilgisayar tamiri yapanlar, galericiler, siyasetçiler… enler bu şekilde liste uzar gider
bilgisayar tamiri ve telefon tamiri yapanları hiç sevmem teknik servise göndericen ne kadar pahalı olursa olsun. bu adamlar yapmış gibi yapıyor bir yeri yapıp diğer yeri bozuyor tek sorunlu telefonunun birden cok sorunu oluyor, sonra uğraş dur.
Paradox sıranın avukatlara gelmemsi üzdü lsaöljdasdks
Bunun yanlız telefon ile kısıtlı bir kategoriye daraltılmış olması hatalı olmuş. Kısaca Türk esnafını tarif etmişsin. Ne iş yaptığının önemi yok, Türk esnafı olması yeterli bunları yapmak için.

Bakın siz çoğu şeye alıştığınız için mesela size doğal gelen ama yabancı insanlara çok ilginç gelen şeylerden bir kaçını sıralayım.

Amerikadan arkadaşlarım geldi, ilk defa Türkiye'ye gelişleri. Biz de kalmaları için ısrar ettim ama gezmeyi tozmayı keşfetmeyi çok sevdikleri için otelde kalmayı tercih ettiler ve ısrarla en tarihi yerde ayarlamamı istediler. Ben taksime falan yakın olsun fakat kalitesizliğide çok koklamasınlar diye nişantaşında ayarlamak istedim fakat ısrarla galatanın yakınları ara sokaklar diye ısrar ettiler.

Çünkü uyanıp otelden çıktıklarında her bir türk ne yaşıyor, şehrin zorluğu güzelliği ne bu şekilde keşfetmeye bayılıyorlar. Gayet varlıklılar ama atıyorum adamlar kapadokyaya gitmiş olsa asla 5 yıldızlı otel varsa var mıdır bilmiyorum ama orada kalmıyorlar. İnatla peri bacasının içerisine biz bi hasır serer uyuruz modundalar.

Çok entellektüeller falan kısaca tarihi tam anlamıyla yaşamak istitiyorlar. Neyse çok uzatmadan konuya gireyim. (evet uzattım farkındayım). Herneyse geldiler birlikte gezdik 1 gün. 2 gün dediler sen kesinlikle bizi almaya falan gelme. Gerekirse kayboluruz, işimize de gelir biz keşfetcez. Tamam dedim ne haliniz varsa görün, zaten en fazla sikerler diye de espri yaptım.

Yemin ediyorum öbür gün suratları 5 karış. O kadar sinirlilerki. Ne oldu dedim. Keşke sikselerdi diyor. Dedim ne oldu, korktumda başlarına bir şey mi geldi diye.

Ya diyor hiç kusura bakma sizin bu esnafların hepsi dolandırıcı bildiğin scum yuvası. Herhalde martı eti falan kakaladılar diye düşünüyorum. Başladı anlatmaya.

Ya diyor, buraya gelmişiz insan Türk yemekleri yemek istiyor. Herşeyi tatmak istiyor. Bir restoran görüyoruz veya bir hemen sokak üstünde lezzet noktası gibi küçük işyerleri. Dışardan bir bakıyoruz "aman tanrım kocaman sandevüçler içleri dolu dolu resimler, tabak tabak yemekler etler taşıyor böyle" hevesleniyoruz içeri giriyoruz önümüze bir tabak yada sandeviç geliyor. Ya sandeviçin içi boş. Restoransada koca tabağın ortasına bir kaşık yemek...

Bu ne diyor adam haklı olarak. E görseldekiyle aynı değil. Bu resmen do-lan-dı-rı-cı-lık nasıl ceza kesilmiyor bunlara diyor.

Adam daha önce karşılaşmamış böyle bir şeyle. Akşam sıkılmış otele giderken aç kalmış belliki. Marketten cips almışlar. Lays almış büyük paket.

Paketi bir açtım diyor yarısından coğu hava. Yuh dedim diyor. Bir de Frito-Lay bizim oranın markası. Dedim sizin orayla alakası yok yasalar insanı savunmayınca bu şekilde teşvik edince. Bizim çıkarcı işverenlerde doğal olarak sonuna kadar köklüyor.

Türkiye cidden bakın alıştığınız için çoğunuz farkında değilsiniz ama "dolandırıcılar ülkesi" ciddi amlamda heryer gördüğünüz her afiş, her reklam bir dolandırma yöntemi.
Vader japonyada mıydı çinde miydi adamlar aburcuburda bile doğruluk istiyor, ambalajın üzerindeki fotoğraf içindeki ürünle birebir aynı görünmeli ve aynı boyutta olmalı demişler, ben bunu gördüğümde çok şaşırmıştım (tabiki gidip görmedim sosyal medyada gördüm🥲) cidden biz böyle olmasına alışmışız olması gerekeni görünce şaşırıyoruz
Bigfrizzyhead japonyada içeceklerin ambalaşında %100 meyve suyuysa kesilmiş meyve resmi koyabiliyorlar. %5 ve %99 arasındaydı sanırım kesilmemiş meyve koyabiliyorlar. %5 altında iste emojili meyve resmi koymak zorundalar.
Bigfrizzyhead barilla makarna alanlar bilir mesela onda makarnanın boyutu üstünde ölçeklendirilmiş, gibi
Ben de bu aralar esnaftan çok çekiyorum ya. İşini güzel yapan çok nadir esnaf var. Geçen işte bir ayakkabım yırtıldı kenardan küçücük, bir tanesinin de kenarından yapışkanı tutmuyor. İkisi de deri spor ayakkabı, Air Force minvalinde. Dedim, götüreyim ayakkabıcıya, en kötü ne olabilir? Benden kötü yapacak halleri yok ya, bir yapıştırıcı sürüp geçecek. Daha önce kendim de yaptım, basit bir şey ama üşendim. Hem dedim, ayakkabıcı iyi yapar işini, yıllardır oradaki esnaf. Eskiden de koşu ayakkabısının içini yaptırmıştım, iyi yapmıştı. Neyse, götürdüm. Dakika bir, gol bir. Adam yan dükkânda muhabbet ediyor. Kaş göz ediyorum, "Geleceğim," diyor, gelmiyor. 10 dakika sonra geldi, gözümün önünde muhabbet ede ede. Müşterisi falan da yok, dükkân boş. Bu rahatlık nereden geliyor, bilmiyorum.

Sonra dükkâna girdik, 4 metrekare falan bir yer. Adama ayakkabıları gösterdim, "30 dakikaya gel," dedi. Dedim, "Tamam, çok iyi." Ama şüphelendim de, hızlı yapar, kötü olur diye. Neyse, çarşıda işlerimi halledip geldim. Bizimki yine yan dükkânda, biraz bekletip geldi. Ayakkabılara bir baktım; ilkokul çocuğunun el işi ödevi gibi. Sağa sola yapıştırıcılar taşmış, yamuk yumuk dikiş atmış. Yırtık yeri öyle bir tamir etmiş ki eskisinden beter olmuş. Bir şey demedim, ayakkabılar yeni değil diye. 70 TL aldı zaten. Kısacası, işini düzgün yapıp 300-500 istese gıkım çıkmayacak. Ayakkabılar olmuş 2000-4000 TL. Ama yok, ekonomi kötü diye hem kendine eziyet hem bana eziyet çektiriyor. Yaptığı işe aldığı para değmiyor diye hızlıca yapıp 70 TL alıyor. Ama halbuki ironik olarak dükkân bomboş.

Bu arada, iki hafta önce de eski bir koşu ayakkabımı mahalledeki yaşlı ayakkabıcıya götürdüm, dükkân boş diye üzüldüğüm için. Sağ olsun, öyle bir tamir etmiş ki koşarken ötüyor ayakkabılar. Önüme çıkanlara uyarı veriyorum :).

Şimdi de telefoncu arkadaşları anlatayım. İki lise arkadaşım, 23-24 yaşlarındalar. Üniversiteyi rastgele bir bölüm okuduktan sonra telefoncu tanıdıklarının yanında çalışmaya başladılar. Sonra işlek bir caddeye dükkân açtılar. Dükkân yine minnacık, 6 metrekare falan. İki kişi aynı anda çalışıyorlar, ikisi de sürekli telefona bakıyor. Dükkânda malzeme de doğru düzgün değil. Ama durumları iyi; ikisi de yeni düğün yaptı. Dedim, "Nasıl para kazanıyorsunuz siz?" İkinci el telefonları kelepir fiyatına alıyorlar, biraz süslüyorlar, yerine yüksek model 2. el telefonu piyasanın bir tık üstüne satıyorlar. Gelen müşteriler, model yükseltmenin hevesine kapılıp eski telefonunun paraya sayıldığına seviniyor, ama deli gibi zarardalar. Sonra birde satarken mallarına o kadar güveniyorlar ki sanki kendileri üretmişler gibi garanti veriyorlar falan. Geleceğin çakal telefoncuları olacaklar belli ki. :)

Terzi desem, aynı şeyler. Yeni aldığım pantolonu götürürüm, paçası kısalacak diye. Reis öyle bir yapar ki pantolon baştan aşağı sigara ve kül kokar. Yıkamadan giyemem.

Sonra eski kitapları satayım diye ikinci el alan bir kitapçıya götürdüm. İnternette 150 TL'ye satılan kitapları 20 TL'den almadı. Ama dükkânda "çok var" dediği kitapları da 120 TL'den satmaya çalışır. Sonra niye çok var aynı kitaptan?

Bilgisayarcıları da hiç anlamıyorum. Hem dükkân sinek avlar hem ne zaman bir şey sormaya gitsem, açıkgözlü bilir müşteriyim diye ilgilenmezler. Benim istediğimi değil, kendi istediklerini yapmaya çalışırlar. Format attırmaya götürsen, 500 TL alırlar. Neymiş, dükkân kirasıymış. Abicim, dükkânın format parasıyla geçiniyorsa kapat git zaten.

Üniversitedeyken de Erasmus öğrencilerine yardımcı olmaya çalışırdım. Sürekli bir esnaf tarafından kazıklanma problemi olurdu. Kendi vatandaşımı nasıl savunacağımı bilemezdim. Neresinden tutsam elimde kalıyordu, üzülüyordum.
nirnaeth format için ideal ücret ne kadar olmalı mesela? merak ettim sonuçta o tarz şeyler servis diye geçiyor
Dün sarhoşken iki nescafeye adam karttan 60 tl çekmiş
Bugrahan küçük paket olanmı :D eğer öyleyse geçmiş olsun
nirnaeth format olayı, bir formatdiye düşünmemek lazım. Bizim insanimizin düşünceleri biraz problemli bu konuda.

Çok kolay bir işmiş gibi tarif ediyor ama hiç kimse formatıni madem o kadar kolay kendisi atmıyor.

Olayın kolay zor olması önemli değil. Harcadığı zaman önemli. Bir bilgisayara bir Windows kurmak nerden baksan en az 45 dakika 1 saat suruyor. Üstüne driverler falan çabası ortalama 2 saat diyelim.

Asgari maaş ne kadar 22.104 TL günlük olarak hesaplandığında günlük asgari ücret tam olarak 866,85 TL 8 saat calışma sonrası.

Yani saatlik asgari ücret: 108 TL.

2 saat süren bir format işleminin sadece calışan asgari maaş maliyeti 216 TL. Buna SGK'sı dahil değil. Yemek gideri dahil değil. Onlarıda hesaba katarsak 250 TL.

Sadece çalışan 1 kişinin 2 saatlik maaşını cıkarsın derse işyeri 250 TL fiyat vermeli. Ama kirasını karşılayacak, üstüne kar edecek veya işleri büyütecek diye düşünürsek 500 TL demeli.

Olay burada yapılan işin zor veya basit olması değil. Olay burada yapılan işin süre bakımından dükkanı ne kadar meşgul etmesi.

Yani format için istenen tutar olması gereken tutar.
Vader katılıyorum aması var… format zor bir işlem değil ama ona harcanan zaman önemli. Bilgisayarcılar hazır programların kurulu olduğu formatı atıyorlar yalapşap ve temel driverları yükleyip bırakıyorlar. O yüzden hiç bilgisayarcıda format attırmadım kendim öğrenip yapmıştım hep eskiden. Programlar eski sürüm, formatla gelen hazır yazılımlarda virüs çıkma ihtimali, özellikle kms gibi şeyler… Ben temiz orijinal kullanmayı severim o yüzden kendim hallederim. Lordun yazdığı her ne kadar matematiksel olarak doğru olsa da format parası 50 lirayken bile fazla bulurdum o zamanın devrine göre tabii yine şu an kaç olursa olsun yine pahalı buluyorum, çünkü kısa bir süre bilgisayarcıda çalıştım, ordaki dalavere yalanları da biliyorum rahatsız olup çıkmıştım. Zaten içerde flaşı takıyorlar hazır setuplu programlı, 1 değil 3-4 bilgisayar oluyordu en az ve onlar orada kurulurken tamir teknik başka işlemler yapılıyor. Yani örneğin sanayideki gibi bir arabanın kaporta işi var diye bir araca bakıyor usta başka arabaya bakamıyor saati zamanı değerli ama formatta her şey hazır olduğu için ve bir sürü bilgisayar olduğu için o sırada da tamir işleri vb yaptığı için bu işin sürümden de kazanıp zamandan da tasarruf ettiği için daha az fiyata çıkartabilir diye düşünüyorum. Ama eğer az çok anlıyorsanız bu işi kendiniz yapın kolpacı bilgisayarcılara vermeyin. İçinden parça sökeni bile gördü bu gözler., işini hakkıyla yapana lafım yok tabiiC toplumda genel olarak ahlak yoksunluğu çoğaldı maalesef elder
Paradox sürümden kazanamazki senin bahsettiğin dolulukta bir iş yeri yukarıdaki örnekte 1 kişi çalışan işyerine göre daha fazla elemanı olması lazım. Diyelim ki 3 elemanı olsa, o 2 saat de aynı anda kaç bilgisayara format atmalıki aynı surede 3 elemanın 2 saatlik giderini karşılaşın ve kar yapsın :)

Hazır usb de taksa, dilerse yapay zekada kursa bir format her daim 2 saat sürüyor. Yüklemesi bi kere windowsu gıcık birşey 50tane pencere geliyor, 50 kere restart atıyor.

Hele ssd si olmayan bir müşteri gelirse gacur gucur hdd sesiyle 3 saat bile sürebilir. Format denilen şey; olması gereken hdd tamamen geri dönüştürülemeyecek şekilde silinir ve sadece base olarak windows kurulur. Onun harici driverlar bu kadar.

Ama bizim cahil halk, üstüne programda kurduruyor. Offis kur, gta 2 kur, cs1.4 kur, soliter kur, okey kur. Format atılmadan önceden daha kötü hale getirtiyor oyle alıyor bilgisayarı.

Bilgisayarcılara ben suç bulmuyorum ya. Gelen müşteri profili, "çet porogramı da olsun, komando sikini de olsun benim hanım oynuyo onu, disgord erişim kırıcıda ekle taam mı ağbisi, güzel olsun bak şöyle afilli poroğrmlarıda ehsik etme" olunca, otomatiğe bağlayıp haydi yallah modunda olması cok normal.

Şimdi işin en doğrusunu söyleme zamanı:

Etrafta gördüğünüz üçkağıtçı esnaf, dolandırıcı mağaza, karaktersiz işçi aslında tamamen aynada yansıyan yüzleriniz. Şey gibi bu. Toplumlar hakettiği gibi yönetilir ile aynı. Dilese insanlar bu tür kişileri anında dışlayıp doğru yoldan şaşanı 1 ayda batırabilecek gücü kullanabilirdi. Neydi bu? Protesto.

Ama insanların hoşuna gidiyor. Biri dolandırınca "he he bizden ya bu aynı halkın içinden" falan diyor. Politikacılarada aynısını yapıyor.

E doğal olarak etraf dolandırıcı, üçkağıtçı kaynıyor. Tam olarak hepimiz aynı olduğumuz için.

Her defasında gittiğiniz mağaza "abi vallaha 1 tl kar etmiyorum bu işten" demesine rağmen siz de hala "olm her geldiğimde böyle diyorsun" diyor, her gittiğinizde sizi kandırmasına izin veriyor üstüne cok süre geçmeden aynı mağazada yine beliriyorsunuz.

Üstelik sağa sola ahbap o bizim ordan al falan diye de öneriyorsunuz :)

Çok garip ve kalitesiz bir toplumuz. Hepimiz buna dahil.

Ben de, sen de, onlar da.
vader'a aynadaki yansıma konusunda katılıyorum. halihazırda abim bakkal işletiyor. ben de ara sıra yardıma gidiyorum. hepinizin bildiği sigara veya kartta komisyon durumu var. biz bunu etik bulmadığımız için dükkanın ilk gününden beri 1 kez bile yapmadık. buna rağmen hala geçen sohbet şu şekilde.

+Merhaba bi tane kısa parliament alabilir miyim?
- 79 lira. Ödeme kart mı nakit mi?
+ Kart'a komisyon alıyor musunuz?
- yok hayır fiyatı neyse o
+ helal be falanca market 124154235 tl komisyon istiyor.
- öyle yapıyorlarsa almayın öyle yerlerden. böyle bir hakları yok
+ ama işte alıyoruz napalım
- bir süre almazsanız zaten geri adım atarlar
+ haklısınız da alıyoruz işte

bu bahsettiğim bölgede her çeşit market ve bakkal bulunuyor yani o marketten alışveriş yapması şart değil. ama kendisi de satıcı olsa böyle haksız bir kazanca göz yumacağı için sadece laf ediyor. 0 hareket
"Uyanık" olma durumunu sahibinden, letgo gibi 2.el sitelerinde de görüyorum. Hemen hemen herkes 1-2 senedir kullandığı malı yeni fiyatına satmaya çalışıyor. Satıp satmaması da umrunda değil zaten kimsenin. Belki bir enayi düşürür umudu ile mi vakit ayırıp koymuş artık bilmiyorum.
vader'a Protesto konusunda katılmıyorum. Günlük hayattaki gözlemlerimden yola çıkarsam, herkes başkasının protesto etmesini bekliyor ama kimse etmiyor. Bu şey gibi mesela: bir kaza gördünüz, biri ambulansı arasın diye bağırdınız; kimse üstüne alınmıyor, biri arayacak diye bekliyor. Ancak birinin gözünün içine bakıp "Ambulansı ara!" deyince aranıyor veya olay en yakın kişilerin vicdanına kalıyor.

Ama şöyle bir fark var: Bu sefer olay hayat memat meselesi değil. Biri esnafta kazıklanınca ne yapıyor mesela? Ben çevremde gördüğümü söyleyeyim. Çevremde genelde düzgün, kendi halinde insanlar var ve çoğu memur. Kazıklanan biri genelde "Ben bir daha gitmem, şikâyetle uğraşamam, Allah’ından bulsun, kötü yorum atarım, size söyledim, gitmezsiniz, olur biter." gibi yaklaşımlar sergiliyor. İnsanların vakti kısıtlı zaten; basit bir işi için 3 deneme hakkı falan var. 3 esnaf da kötü çıkınca boyun eğiyorlar.

Müşteri kaybeden işyerlerinin de hiç umurundaymış gibi gözükmüyor. Herkes "Bir defa dükkâna uğrasa, koca şehir insan dolu, geçinip gideriz." kafasında. İstanbul’da 3 farklı arkadaşım düzgün gözüken yemek mekânlarından zehirlendi mesela. Bu nasıl bir istatistik? 3 farklı mahalle, 3 farklı insan, düzgün mekânlar; denk mi geldi?

Bir de biz hak ettiğimiz gibi yönetiliyorsak benim bir suçum olmadığını düşünüyorum. E, bu yorumdakiler de öyle düşünüyordur. Çevremde de "Gerçekten hak ediyor." diyebileceğim biri yok. E, o zaman kim hak ediyor bu toplumu? Sabah parkta yürüyüşe çıkıyorum, masalarda geceden kalma çöpler duruyor, 5 metre mesafede çöp olmasına rağmen. O çöpleri kimse görmüyor diye bırakanlar hak ediyor. Bir esnaf tarafından kazıklanınca kendisi de başkasını kazıklamaya çalışanlar hak ediyor. Şahsen, ben hiçbir şey yapmasam kendi çöpümü atıyorum, arada yerden bir çöp alsam, birine yardımcı olsam, kimseyi de kazıklamasam artıya geçiyoruz zaten. E, madem herkes böyle davranıyor, neden bu haldeyiz?

Format konusunda da haklısınız, hesap yapmışsınız. Ben zaten düz format atmaya o parayı isteyip bahaneyi de geçinmek zorunda olduğunu söyleyenlere yönelik söylemiştim, yine de bilgisayarcıların 30dkde halledebildiği bi iş olduğu için fiyatı falza buluyorum. Ama öz abim olmayan yakın bir abimin bilgisayar dükkânında sürekli takılıyorum; muhabbet ederken müşteriler geliyor, format falan atıyoruz. Tek format kurtarmadığı için macun + temizlik + format sonrası kurulum yapıyor mesela. O zaman işte 500 TL, okey diyorum kendimce. Ama bunların hepsi dâhil ücretler 1-2K arasında gezdiği yerler de gördüm.
Son olarak da format dediğimiz şey de CS 1.6 yüklemeyi kapsamıyor ama son kullanıcıya hitap etmesi gerekiyor. Çünkü bilgisayarını oraya getiren adam zaten kendi yapamadığı için getiriyor, programları da kullanmayı bilmiyor. Bilgisayarcıya muhtaç ve onun nezdinde bilgisayar denen şey, onun kullandığı programlarla beraber var olmuş. (böyle düşününce 500 TL normal geliyor çünkü bir insan bir hizmete mahkûm ise o hizmet de değerlenmiş oluyor mantıken, bilemedim.). Ben kendi formatımı kendim atıyorum bu arada uzun zamandır, tanıdıklar yer soruyor bazen ben anlıyorum diye düşünüp, düzgün birini söyle geçenki çok kötü yaptı gibisinden, ben de kara kara düşünüyorum kime yollasam diye, çünkü pcci abinin de sıkıntısı telefonları açmaması ve dükkanı açmaması.
Vader Ben bilgisayarda kurulum yaparken sonuçta başında durmuyorsun 2 tık atıyorsun kuruluyor o arada başka işlerde yapılabilir demek istedim. Seninki de farklı bir bakış açısı, o tarafından hiç bakmadım.

Kimisi de bunu nasıl yönetilirsek o şekilde bir toplum oluruza bağlıyor imam osurursa cemaat sıçar lafı gibi ama ahlak aileden ve eğitimle kazanılıyor. Sonra da insanın kendini geliştirmesiyle.
nirnaeth zaten sorun şu aslında. Diyorsun ya "ben haketmiyorum, bakıyorum çevremdekiler de haketmiyor, kim hakediyor o zaman".

Hiç şu şekilde düşündün mü? Belki çoğul olarak bakış açınız yanlış. İçinde bulunduğun toplum çoğul olarak belirli yanlışları doğru olarak kabul ediliyor olabilir mi mesela?

Benim kişisel fikrim bu ülkenin en büyük sorunu bu. Toplum olarak bariz yanlışları doğru olarak kabul ediyoruz. Bir kaç örnekle bunu açıklayım.

İki kişi entellektüel olabilmek konulu hararetli tartışıyor. Uzaktan kulak misafiri oluyorum onlara. Birisi anadolunun x bir kasabasında, diğeri de ona yakın bir yerden büyük şehre universite okumaya gelmiş.

Entellektüel olmak istiyorlar. Ve tartışırken genelde hep şunu vurguluyorlar. "İşte ben lise bitene kadar sığ düşünceli insanlar arasındaydım, uniye geldikten sonra hayata bakış açım değişti. Eski benliğimi attım, artık daha bilimsel veya sanatsal şeylere kendimi yoneltmeye başladım. Bilgi lootluyorum, vs"

Kendilerini geliştirmek istiyorlar. Entellektüel bir bakış açısıyla bakmak istiyorlar.

Genelde bu ülkede genç kesimin hepsinin hayali de bu galiba. Diğerlerine kendisinin daha entellektüel olduğunu kanıtlama çabası.

O iki unilinin tartışmasının boş yere zaman kaybı olduğu gibi bu düşüncede tamamen öyle. Onlarında hayallerini orada bölmek zorunda kaldım.

"Siz entellektüel olamazsınız" diye araya girdim. Hani bilirlerse gerçekleri sonrasında hayal kırıklığı yaşamasınlar diye. Peki niye olamazlar? Veya bu ülkede entellektüel kişi ortaya çıkma şansı çok ama çok az ondan bahsedeyim.

Entellektüellik sonradan kazanılabilecek bir bakış açışı değildir. İnsanın doğumundan itibaren, bulunduğu ortam ve etrafındaki kişilerin çok önemli rol oynadığı bir başlangıçtır entellektüellik.

Sen doğmuşsundur Kayseri'nin x bir ilçesinde. 13-14 yaşında mahallede maç yapmışsındır ailenin aldığım kramponlar vardır ayağında. Tam eve girecekken annen seslenir. "Ayakkabılarını içeri al oğlum, çalarlar...."

Ayakkabılarını eğer içeri almazsan çalınacağını bilerek büyürsün. Çebine para koyarlar bakkala git derler. 50 kere de öğütlerler. "etiketlerine bak öyle al oğlum, kazıklamasınlar". Eğer kontrol etmezsen kazıklanacağını bilerek büyürsün.

Örnekleri çoğaltacak olursak; sigara içiyorsan herkes içinde paketi çıkarmaman gerektiğini öğrenerek büyürsün. Yoksa otlanırlar. Lisede manitan senin ailenden daha varlıklı bir bir ailenin cocuğunu bulursa onla takılmaya başlar. Paranın insanları değiştireceğini görerek büyürsün.

Komşudan izin almak yerine bahçesine izin girerek erik ağacına dalmayı daha cazip görerek büyürsün, küçük yaşta piyano keman çalan bir cocuk gördüğünde "bunların aileside çok zenti ya keman ne aq" diyerek büyümeyi öğrenirsin.

Matematik çalışan çocuklara "inek ya bunlar" diyerek havalı olmayı öğrenirsin. Kaşlarına çizik attığında cool göründüğünü sanar, ganster gibi dövmeleri havalı bularak, özenerek büyürsün.

Dİnlediğin şarkıların sözlerinde bile mafyacılık vardır. Bunlar yüksek sesle herkese duyurarak dinleyerek büyürsün. Bira içmeyi büyümek sanarak büyürsün.

Gece evine giden kıza laf atmakmakta problem yoktur, o saat de orada ne işi var diyerek büyürsün.

"Sex çok kötü ve ayıp birşeydir" bilgisi ile büyürsün, iki insanın birbirine yaklaşması çok ayıptır etrafındakiler ve senin için ama kurtlar vadisi misali insanların birbirine ateş etmesin, racon kesmesine bayılırsın. Doğrudur bunlar senin için. Dövüşmek, savaşmak, silah kullanmak mertliğin ve delikanlılığın sembolüdür. Ama birbirini seven iki insanın yakınlaşması dünyanın en ahlaksız şeyidir.

Bu şekilde binlerce örnek verebilirim.

Ama gerçek anlamda entellektüel bir alanda herşeye sahip olan aileden doğan cocuk bunların coğunu bilmez. Ayakkabılarının calınabileceği aklına bile gelmez. Notları iyi diye kimse ona inek demeyecektir. Çünkü okuduğu okul ve grupta herkes aynı şekildedir.

Onun için sevgi ön plandadadır. Sevgisini sanatada aktarır ama sana göre o "ılık" olarak nitelendirilen kişilerdendir. Erkek dediğin ağlamaz çünkü sert olur.

Höt der, göt der, emir verir, domal der!

Çünkü toplumdan gördüğün şeylerde doğru olarak sana işlenen bilgiler bunlardır.

İşte bu noktada başa dönmek istiyorum.

Hiç düşündün mü? Belki doğru olarak, haketmiyor olarak düşündüğün etrafındakiler ve çevren.

Belki doğru olarak bildiğiniz çoğu şey aslında doğru değildir. İçinde bulunduğunuz yozlaşmanın farkında belki değilsinizdir.
Vader Yazdıklarınıza katılıyorum lordum ama insanlar bulunduğu cevrenin halkasından çıkarak topluluklar inşa etmiş olmalı. Yoksa herkes bulunduğu çevrede yaşamaya devam etse idi, nasıl; entel, taşralı ve bunun gibi ayrımlar oluşabilirdi ki?
Burada 2. katıldığım nokta özenti durumu özenerek halka dışına çıkılmaz. Kitap okuyarak, film izleyerek, tarihi bir karakteri taklit ederek halka dışına çıkılmaz. Bana göre üretken insanlar bunu başarabilir. Kendi felsefesini bir şekilde edinen insan başarabilir.
dünyanın en basit işlemi formattan bile insanlardan yıllarca yüzlerce lira aldıklarını fark ettiğimden beri nefret ettiğim meslek grubu= bilgisayar tamircileri.
Vader Abi bu nasıl bir yazıdır sanki etrafımı betimlemişsin. Her şey aynı. Bi de burada bu düşünce şekillerine katılmasan da dışlanmamak için, insanlar laf söylemesin diye böyle davranmak zorunda olmak da zor. Kötü diye bize öğretilen davranışların bunu öğretenler tarafından gizli kapaklı yapılması da trajikomik. Bana en çok koyan erkeğin sevgisini belli etmemek zorunda olduğunu düşünmesi, güçlü görünmek zorunda. Kibar davranırsa toplum tarafından kendisiyle ılık mısın diye dalga geçilmesi. Her iki cinsiyete yüklenen belli sorumlulukların olması. "Kadın evini, kocasını çekip çevirmeli, Erkek eve ekmek getirmek zorunda. Bu sorumluluk ona ait." Sevginin zayıflık olarak görülmesi. çok üzücü çok...
Paradox Sith Sorcerer » V.I.P
Bağış barımız dolmuş, hepinize teşekkürler. Umarım sürekliliği olur.
Yukarı