The Shield oldukça etkileyici bir yapım. Polisiye dizilerin en sert ve acımasız eleştirilere sahip olanlarında bile, polis sadece bir motif olarak kaldı yıllar boyunca... Genelde zeki dedektiflerin ve her davayı çözüp, suçluları hapse tıktığı dizilere alıştık. The Shield, polislerin sadece asayişi sağlayıp, olayları aydınlatmadığını gösteriyor. Madalyonun diğer yüzünü görmemizi sağlıyor.. Tüm polisiye, dedektiflik ve son dönemde hızla çoğalan CSI dizilerinin anti-tezi oluyor. "The Shield", yozlaşmış fakat yerine göre adaletli davranan yeri geldiğinde de işlerini bildikleri yöntemlerle yaparak açıklarını kapatan bir polis departmanın maceralarını anlatıyor. Dizinin yaratıcısı ve yazarı olan Shawn Ryan'ın "Angel"daki başarısından sonra "The Shield"de de bu başarıya kısa süre içinde yakalamış gibi gözüküyor. Dizinin yönetmen koltuğunda ise Clark Johnson oturuyor.
Her şey dünyanın en fazla çete ve seri katil barındıran coğrafyası California'da, Los Angeles'ın Farmington semtinde başlıyor. Kapatılması düşünülen, kiliseden bozma Farmington Karakolu, çalışanlarının deyimiyle "The Barn" (Ahır), dizi tarihinin en ilginç polis tiplemeleriyle tanıştırıyor bizi... Tehdit, delil yerleştirme, şantaj, adam öldürme ve bol bol suçla dolu hayatlarına şahit oluyoruz.