Yorumlara bir göz atayım dedim de çoğu kişi dizideki adaletsizliğe olan sinirinden burada bırakmayı düşünmüş. Bu bölüm aslında dizinin ana kötü karakterlerinin kim olduğunu çok güzel bir şekilde daha en baştan iki küçük çocuğun kavgasına verdikleri tepkiyle çok güzel bir şekilde gösteriyor.
Yakışıklı Prensimiz Joffrey sadece etrafa ailesinden öğrendiği tavrı göstermeye çalışan, elindeki gücün daha kral olup elde edemeden köpeği olmuş bir çocuk. Ayrıca psikopatlık derecesinde bir gaddarlığı var ki bunu ileriki bölümlerde daha iyi göreceksiniz. Bütün bunların özünde ise dünyanın en dandik, korkak, ezik karakteri var. Ezik karakterini ancak zalimliği ile gizleyebileceğini düşünüyor ancak bu onu daha da ezik bir karakter yapıyor.
Evlat olsa sevilmez bu karakteri sadece Cercei gibi bir anne sevebilir. İkiz kardeşi ile beraber olabilecek kadar midesiz bu kadın "Çocuğuma eli değenin yaşamaya hakkı yok." kafasında bir şımartma ile o çocuğu büyütünce ortaya çıkan sonuç kaçınılmaz. Oğluna kendisinden daha küçük bir kız vuruyor, gidip kıza kin duyuyor. Köpek çocuğu ısırıyor, "O köpek nefes mi alacak?" diyor. Köpek ortada yok, "Fark etmez aynı türden başka bir köpekleri var" diye suçu günahı olmayan hayvanı idam ettiriyor. Oğlu gelip kendisine olmayan şeyler anlatıyor "benim oğluşum yalan mı söyler" edasında dinliyor. Görebileceğiniz en kindar karakter bu dizide.
Dizinin asıl kötü karakterleri ana kıtaya yayılmış Lannister virüsüdür diyebiliriz. Ama bu olay sayesinde diğer karakterleri de çok güzel bir şekilde tanıdık.
Öte yandan Robert ve Ned'e bakın, birbirleriyle kaç yıllık dost olmuş bu iki adam olayın bir çocuk kavgası olduğunun ve öyle yorumlanması gerektiğinin farkında. Ama Ned çocuklarının başına bir şey geleceği için korkuyor. Robert hatalı olanın kendi oğlu olduğunun farkında. "Kaç yaşına gelmişsin küçücük kız senin kılıcını elinden alıyor sen de üzerine gelip ağlayarak bunu kraliyet meselesi haline getiriyorsun." gözüyle bakıyor kendi oğluna. Ama Robert'in kalbi de Ned'inki kadar temiz değil. Ned'in çocuklarının başına hiçbir şey gelmemesini sağlasa da, kurdun ölümü onun için önemsiz. "Başka bi hayvan alırsın" gözüyle bir oyuncakmış gibi bakıyor ve kendince sorunu çözmüş. Ned ise ortada kurt bile olsa hiç hak etmeyen bir canlının ölümünü kabullenemiyor.
Sansa kafayı o kadar Disney masalı gibi yakışıklı prens ile sonsuza kadar mutlu yaşamaya takmış ki, gözüyle gördüğü olayda taraf tutamıyor. Joffrey'in tarafını direkt tutacak kadar kalpsiz değil ama ona karşı gelip kardeşinin lehine olacak şeyleri anlatacak kadar da cesur değil. Bu korkaklığın bedelini kendi kurdunun canı ile ödüyor. Arya ise bütün yaramazlığına rağmen babasına benziyor, doğru olanı söylüyor. Ablası doğruyu desteklemediği için bütün kraliyetin gözünde onun saçını çekiyor ama sonrasında iş ablasının kurduna gelince onu koruyor. Doğru olan bu değil çünkü. Sansa'dan nefret de etse, kendi kurdu hayatta da kalsa ablasının kurdunu korumaya çalışıyor.
İşin sonunda olan kurda ve kasabın oğluna oluyor.
Stark'lar doğru olanı yapmaya, Baratheon sorunu bir şekilde en az zararla çözmeye çalışırken Lannister'lar kendilerini en çok tatmin edecek sonucu almak için herkesi diretiyorlar "Bu böyle olacak çünkü ben diyorum" diye. Dizi çok iyi karakter gelişimlerine sahip tabii o yüzden sürekli bu böyle kalmıyor, ancak bir karakterin değişmesi için gerçek hayatta ne kadar şey yaşanması gerekiyorsa burada da o kadar şey yaşanmak zorunda. Bu dizi ilk sezondan bırakılacak bir dizi değil, şayet sizi son 10 dakikasındaki bir olay bu kadar etkilediyse izlenmeyi sonuna kadar hak ediyordur.