Kaydol
Giriş

samuelacarson

S***** A****
Sith Sorcerer
Eskişehir
Ocak 2018
yalnız biz haramidere'den çatapat ahmet'in arkadaşlarıyız, ona göre!
En son medyalar tümü
Takip ettikleri tümü
Takipçileri tümü
Yaptığı yorumlar
samuelacarson Sith Sorcerer kendi profilinde paylaştı!
Gerçek zikurisama benim!

🗿
hades sen benimle nasıl böyle konuşursun hadsiz!

Ben ki koskoca zikurisama sefiri Samuel fuckin Acarson!

Ben saksı değilim!

Biat edin. 💀
samuelacarson Sith Sorcerer » Sosyal » Genel
Logodan anlayan birileri vardır illaki. Belki işi budur veya bölümünü okuyordur veya bu konuda bilgi sahibidir...

Bunu açıklar mısınız?

Süreyya Hanım'ın muhteşem değişimi gibi resmen.
Gizlenen 8 yanıtı da gör! Çatlarsın yoksa...
Eğri duran logoyu düzeltmişler.
Başlıca sebep, şirketlerin “modernleşme” adı altında değişiklik yapmaları. Ancak OpenAI'ın değiştirme sebebi, ince çizgiler küçük ekranlarda, düşük çözünürlüklü ekranlarda ve fiziksel baskılarda sorun yaratabiliyor.
eski logoda gözle görülür şekilde olmasa da hizalama konusunda hatalar mevcut. bundan dolayı logo eğri duruyor. yine eski logoda içerisindeki her bir çizgi birbirleriyle eşit değil. bu da farklı arkaplanlar üzerinde veya farklı logo konumlandırmalarında istenilen kontrast ve marka imajını yansıtmayacağı için bu tarz bir değişikliğe gidilmiş.
sawet o kadar değildir de şeyle alakalıdır. Artık "variable font" diye bir teknoloji var. Direk svg tabanlı (vektörel) ve sadece font style css ayarlarından dilediğin gibi kalınlaştırıp ayarlayabiliyorsun.

Bu teknoloji ile birlikte çoğu firma logosunu variable font destekli güncelledi. Buda o güncellemelerden birisi. Bunun sayesinde isteyenlere vektörel logo göndermene gerek kalmıyor. Sadece fontu indirerek ister basım, ister kesim veya kontör baskı olarak uygulandığında bozulmadan kullanılabiliyor.

bkz: https://fonts.google.com/variablefonts
Abi siz duymadınız mı bu simge şeytani birşeymiş, chatgpt falan ifşa oldu.
anytime

YOK ARTIK!
(acun, yetenek sizsiniz şaşırma efekti)
samuelacarson öyle kardeşim, şeytan icadı bunlar. Elde ettiği verilerle bizim klonumuzu yapcaklar.
anytime sen asıl buna bak 4 tane türk bayrağını birleştirince papatya oluyor aq :(
anytime ya bi de canva da yapmış 💩
coffee_main işsiz herif işte nerden aklına geldiyse logoyu birleştirelim olayı :)
samuelacarson Sith Sorcerer » Sosyal » Genel
Danilo'nun restoranından bir adisyon...

Zerre fiyat algım kaldıysa ne olayım. Şu tabloya bakınca "e gayet normal abi" diyorum. Adam celebrity chef, aynı zamanda fenomen ve sen bu restorana gidip "danilo kankimlen xd" diye instaya story patlatmayı biliyorsun ama çay 85 TL diye yaygara koparıyorsun. Ekşiciler çok ağlamış. Paylaşmak istedim.

Vay efendim bizim millet öpülmeye bu kadar niyetli olduğu sürece öpen de çok olur falan fistan.

Siz de İstanbul'un göbeğine dünya mutfağı (aman Somer şef duymasın "jüpiter mutfağı mı var" esprisi yapar) açın, siz de çaya 85 TL diyin. Kaldı ki gerçekten no name yerlerde bile pizza fiyatları ortada iken bu fiyatları ben normal buldum.

Sizce? Çay fiyatı yüzünden bütün mekanı boklamaya değer mi?
Gizlenen 25 yanıtı da gör! Çatlarsın yoksa...
cayi birak bu yemek kalitesi ne oldu abi? resmen cöp, her sene daha kötü oluyor. pahali mekanlarin yemegi bile les artik, birde sonda hesabi kafam kadar kitaba sokup getiriyor sanki 10/10 yemek vermis bana. paranlan rezil oluyorsun sonra kendince düsünüyorsan o parayi gider evde ne yamak yapardim kendime diye ahahah rezillik resmen
Danilo kim yahu? belli ki; böyle garip şeyleri takip edebilecek kadar boş zamanın var... Bizim suçumuz ne reyis?
Illidan bu kadar gerilmenin lüzumu yok reyis :D
Danilo babamın oğlu değildir, ama TV programları sayesinde ülkemizde ün kazanmıştır ve evet az-çok o programları takip ettiğim doğrudur.
Kendim bizzat sinema ve televizyon mezunuyum, ayrıca amatör olarak 1. 5 yıldır da mutfaklarda çalışıyorum. Dolayısıyla her halükarda benim ilgi alanıma girmiştir. Ha başkasının girmeyebilir o ayrı. Fakat yorumunuzdaki bu pasif agresif tavra mana bulamadım.
ziyazn ziya ustam maalesef cost hesabı yapmak günden güne zorlaşıyor, her şey ardı arkası kesilmeyen zamma maruz kalıyor, vergiler sürekli artıyor ve bunun sonu gelmiyor. Doğru düzgün aşçı yetişmiyor. Aşçılık ve gastronomi okullarında eğitim yerlerde. Ne okullusu ne alaylısı işi yapmak istemiyor. Sonuç? Günde en az 10 saat ayakta yemek molası bile olmadan çalışan hayattan ümidi kesmiş, suratının beş karış hali yemeğine de yansımış usta kaynıyor her yer. "usta" dediğime bakma, bir tane belgeli aşçı bırakmadılar mutfaklarda. Denetimsiz, belgesiz, eğitimsiz ve bilgisiz usta kaynıyor etraf. Dışarıdan yemek yemek korkunç derece bir rulet. Gerçekten şansa yaşıyoruz.
@Illidan dostum gerçekten çok havalısın. Teşekkürler değerli vaktinde zikuya girip post yanıtladığın için. Sen olmasan ne yapardık? çok yoğun ve çok havalısın gerçekten
samuelacarson yazip yazip siliyorum o derece umrumda degil artik, karin agrisindan artik disarda yemek yiyesim bile gelmiyordu, en son zaten 1000 TL versende b*k gibi geliyor 500 TL versende ne fark eder modundaydim haha
hades 😏, samuelacarson pasif agresif ney? Nasıl bir cümle o.
Illidan ortami bozmak istemem ama bunlar nasil old lan diyesim geldi ahshhs
Stan aslında bir bakıma kıskanmıyor değilim. Ülkenin her kurumu çürümüş, ekonomi altüst olmuş, enflasyon duracak mı belli değil, yıllarca örgüt adı altında katil olarak bilinenler kürsüye konuşma için çağrılmış falan filan.

Ama adamın gündemi Danilo'nun restoranında çay fiyatları bilmem nesi. Şu kafa keşke bende de olsa. Daha mutlu bir yaşamım olurdu.
Illidan Türkiye ne olursa olsun komplike bir Anadolu ülkesidir. Başa geçen kişi ne reformlar yaparsa yapsın ülkenin anatomisi Anadolu insanı üzerine kurulu. Bu yüzden hiçbir zaman refah içinde olmayacağız. Geleceğimiz her sonuç şu ana varacaktır
Illidan dostum, yazmak için yazmışsın gene resmen, boş konuşup boş takılıyorsun.

Hayatta bugüne kadar neyi başardın, neyi değiştirdin, kime ne faydan dokundu bilmiyorum. Bu kafa yapısında bir insanın kime ne faydası olur? Onu da bilmiyorum, o ayrı konu :D

Ama güzel kardeşim eğer bu kadar gündemden rahatsızsan ve mutlu değilsen, gir kardeşim siyasete tutan mı var? Daha sosyalde kendini ifade edemeyen toxic herifin tekisin, mecliste ağzını açıp 3 kelime laf edebilir misin çok merak ediyorum, haha.

Boşa yaşıyorsun, kıçını kaşıyorsun. Kurduğun cümlelerle egonu tatmin edip "şempanze +1 iq" ile yorumlar yapmaya ve kendini üstün görmeye devam et.

Bi ara gel de, danilo'da çay içelim :)
samuelacarson sinema televizyon okumadım, mutfakta da zaman geçirmedim. Evet kısaca senin deyiminle haftada 2 uçuş yapan, 400 den fazla insanın her uçuşta can güvenliğinin emanet edildiği ve şuana bu güvende herhangi bir sorun yaşamadıkları bir pilotum. Senin deyiminde şempanze +1 iq'ya sahibim.

Umarım bende bir gün danilo'nun restoranını bu kadar kafaya takar ve iq seviyemi hızla yükseltebilirim. Feyz aldım teşekkür ederim. Çay içme konusuna gelince, üzgünüm davul dengi dengine çalar. Ben senin, senin deyiminle dengin değilim.
Illidan sen zaten uçmuşsun uçacağın kadar, seni yerde gökte kimse tutamaz.

İyi uçuşlar. :D
samuelacarson haklı gibi duruyordun ama şuan çok haksızsın ya. Yazmadan edemeyeceğim. İnanılmaz haksızsın şuan. Bir insan haklıyken nasıl kaliteyi düşürüp bu kadar haksız duruma düşebilir mükemmel bir örnekleme yaptın. Sana tavsityem karşındaki kalitesini koruyorken en azından sende korumaya calış.

Saçma sapan hakarete varan cümlelerle kendini küçük düşürme. Belliki çok içerlemişsin ama adam senin karakterine yönelik hiç bir şey dememiş. Sen ise tamamen saldırıya geçip aşalamaya calışmışsın. Ne başardın demişsin. Mesleğini söylemiş. Mesleğine diyecek bulamayınca o konudan saçma bir cevapla yanıt vermişsin. Bu durumda direk tepkiyi üzerine çekiyorsun.

Sinirinize mi yenik düşüyorsunuz bilmiyorum ama konuya nasıl başladıysanız aynı çizgide devam etmeniz sizin yararınıza olur. İstanbul beyfendisinden bir den yozgatlıya dönüşmek sizin tüm konudaki haklılığınızı bir anda negatife çevirir.
Seyrettiğim belgesele, forumdaki gürültü sebebiyle ara vermek zorunda kaldım. Bir gastronomi skandalı mı patlak verdi yoksa? Anladığım kadarıyla, bir restoran menüsündeki fiyatlar beklenenden yüksek çıkmış ve bu restoranı bir kaç sıradan insan takip ediyormuş. Belli ki böyle garip şeyleri takip edebilecek kadar boş zamanınız var... Nasıl böyle olabiliyorsunuz anlamıyorum cidden: Bizim suçumuz ne peki? Neyse, ben okuduğum Tolstoy kitabına ve Chopin dinlemeye geri döneyim. Bir de unutmadan, ekonomi, siyaset, dünya düzeni... Çok derin mevzular, ama ben şimdi anlatmaya başlarsam sabaha kadar sürer. Zaten mesleğimiz belli, bilirsiniz. Hanımlar, sizlere de iyi bir gün dilerim.
uzun zamandir okudugum en guzel atismaydi cok keyif aldim hahahauhaaha tesekkurler
O değilde bir insanın hades gibi bir dostu olması o insanı çok şanslı kılıyor. Daha önceden de aynı şekildeydi hatırladığım kadarıyla. Herhangi bir şekilde hades'in arkadaşına veya dostuna en ufak eleştirisel bir yorum yaz anında kılıcı kuşanıp karşına dikiliyor. Gerçekten laf sokmak adına demiyorum. Konunun sahibinin şanslı olduğu nokta hades'in dostluğunu kazanmış olması.

Ama salaklık birazda bende. Keşke profiline girip baksaydım arkadaş listesinde falan hades var mı veya bir şekilde arkadaşının arkadaşının arkadaşında hades takip edilmiş mi diye.

Aşağıda yukarıda tüm konulara yavaş yavaş "illidan öyle istemiyormuş" gibi yorumlar atıcak heryerden saldıracak. Başlamışta zaten 1231742

Buradan hades'e sesleniyorum. Ben ettim sen etme. Ne olur sal beni. Ben de seni seviyorum. Beni de kanka falan edin lütfen :(
Eskişehir'de ortalamanın sadece bir tık üstü olan bir mekanda part-time garsonluk yapıyorum. Eskişehir öğrenci şehri ve mekanda çay 50 tl. Çaya 85 tl vermek benim gözümde enayiliktir (çok afedersiniz) fakat İstanbul'da ünlü bir şefin restoranında olması bunu normal kılıyor bence. Nusr'et örneğini vermek istiyorum. İlk zamanlar çok konuşuluyordu. Ki o adam şovuyla ünlü oldu, mekandaki fiyatları da aşırı yüksekti diye hatırlıyorum fakat herkes özellikle oraya gidiyordu ve kimse pahalı diye ağlamıyordu. Böyle bir mekana gidiliyorsa zaten fiyatlara ağlanmamalı diye düşünüyorum. Özetlemek gerekirse çay aynı çay, sen o mekana, o servise veriyorsun o parayı. Tercih meselesi.

Şunu da eklemek istiyorum ki burda kimse kimsenin hayatını, nelerle uğraştığını bilmiyor. Burası sosyal kısmı ve özgürce bir şeyleri tartışabilmemiz gerek. Çok boş zamanın var galiba da bunlarla uğraşıyorsun gibi küçümseyici bir yoruma çok da düzgün bir tepki beklenmemesi lazım diye düşünüyorum
mephistopheles bu tür mekanlarda çay'a ücret alınmaz. Nusretde de çaya ücret ödemezsin. İkramdır. Adisyonda göremezsin bile "ikram" diye bile yazmazlar.

Şimdi yüksek fiyatlı kaliteli restoranlarıda bir ayıralım. Emin olun hiç birisi çay peşinde koşmayacaktır. Yediğin yemeğe para ödersin, içeceğini ödersin, küverini ödersin, bahşişi bırakırsın ama asla çaya ödemezsin.

Bence burada garip olan en büyük olay: o adisyona çayı eklemeleri olmuş. Restoranın karar vermesi lazım. Tamam ben bir t-bone'a 2000 tl fiyat biçiyorum dediğinde kaliteli olunmuyor. Gerekiyorsa meşrubata, 1 adet kolaya 150, 200 tl yaz. Ama tatlıdan sonra vereceğin çayı oraya yazma.

Hem büyük oynuyorsun, kira bakımından yüksek bir yerde restoran açıp zengin müşteriyi çekmeye calışıyorsun. Hem de küçük işler peşinde 20 30tl para kovalıyorsun. Çok zıt hareketler.

Ayrıca burası evet sosyal kısım kimse kimseye zaten karışmıyor haddine de değil. Fakat bunu baz alıp tepki düzgün veya değil birine hakaret etmeye başlarsanız o zaman beni o konuya çağırmış ve yargının kırbacını mı diyeyim saberini mi diyeyim ensenize bindirmem amacıyla bana bu fırsatı sunmuş oluyorsunuz.

Hakarete varmadan dilediğiniz kadar tartışıp birbirinizi yiyebilirsiniz. Biri sizi küçümsedi mi? Yapabiliyorsanız sizde onu küçümseyin ama hakaret etmeyin.

Hakaret etmek bence cevap veremediğin noktada, yetersiz kaldığın noktada karşı kişinin üstün olduğunu kabul etmektir. Ve iğrenç bir görüntüye sahiptir.

Olayı detaylı incelediğimde hepinizin bir arkadaş grubu olduğunu ve konuyla birlikte aranızda ayrıyetten bir etkileşim oluşmaya başladığını toplu hareket ettiğinizi görebiliyorum.

Kısaca çeteleşiyorsunuz ve ben bu sitenin var oluşundan bu yana hiç bir zaman çeteleşmeye izin vermedim. Bunuda hades çok iyi bilir.

Bu yaptığınızı aktroller yapıyor ve şikayet ediyoruz bu durumdan farkındasınız değil mi? Sizin aldığınız haberle "kanka şuna bi geçirin sizde" gazlamasıyla burada bir kişiyi yermeye başlamanız o adamı haksız gösterme çabanız tam olarak aktrollerin günümüzde yaptığı şey.

Kocaman insanlarsınız çok komik hareketler bunlar. Yapmayın lütfen.
Fiyattan çok artık yemek kalitesi daha kötü hale geliyor. Geçen gün adana kebap yedim baya da lüks gözüken bir yerdi uzaktan, bimden alınmış hazır adana kebaptan farkı yoktu kokuyordu, parçalanmıyordu ve 400 tl civarındaydı fiyatı :)
mephistopheles bunlar tercih meselesi, birinin caya gidip 80 tl vermesi adami enayi yapmaz bence. Hayatta herkes elinden ne geliyorsa ona göre yasiyordur, biri haftalik 5K yemege harcar, birininde aksam yemegi o kadar olur, bu onu enayi yapmamali benim gözümde. sadece o sekilde tercih etmiyordur.
samuelacarson Ben aşçıyım çekirdekten yetişmeyim. Okul filan okumadım çokta güzel yumurta kırarım. Senin anlattığın gibi 10 saat sürekli ayakta olan hiç oturmayan yemek molası dahi olmayan bir yer duymadım, çalışmadım. yaşım 31 daha önce böyle söyleyeni de duymadım. Komi maaşınla o mekanda insanlara çay ısmarlayamazsın.
Her şeyi geçtim sinema tv okuyup mezun olmuşsun mutfağa geçip işe başlamışsın bir de ustalara laf atıyorsun eğitim sistemini eleştiriyorsun. Adama demezler mi bu ne perhiz bu ne lahana turşusu diye ?
Lordum gelirse bir aralar leş bir hayatım olduğunu söyleyebilir ama kendimi o hayattan kurtardım. Illidan
İtalyanoo yok olm niye öyle diyeyim :) sürekli check ediyordum seni motoru aldığından beri iyi sosyale yazman güzel oldu. Gözümün önünde ol daha iyi böyle :)
Vader lordum motor 12k km oldu bir sürü uzun yol ve anı biriktirdim kendime. Şimdi Kapadokyadayım dize kadar kar var motor süremiyorum 😀
Yeni bir post açmadan şuraya ekleyeyim istedim.

Şuradaki iki şişin maliyeti 200 gram tavuk birkaç parça sebze ve çöp şiş. Bu nedir? Bu resmen insanlarla dalga geçmektir. Bir parça tavuğu küp küp kesip yanına sebze koyup şişe takmaktan aciz bir insan gidip buna bu fiyatı ödeyip alır mı gerçekten? Alan var ki, yapmışlar. Çok yazık.
İtalyanoo siz ne şanslısınız ki benim çalıştığım onlarca yer gibi iğrenç yerlerde çalışmamış ve onları görmemişsiniz. Ben gördüm ve bunlar benim deneyimlerim. Sinema okuyup mutfaklarda çalıştım. Biliyor musunuz, sinema setleri ve mutfaklar birbirine en az %80 benziyor. İyi yemek yapmayan, iyi film çekemez derler. Doğruymuş. Ben diyorum ki, sen en iyi fotoğrafları da çekersin filmleri de. Bak deneyin göreceksiniz, beklenilmeyen bir performans göstereceksiniz.

Ek olarak, işini iyi yapan ustalara saygım sonsuz. Fakat benim ülkemde bir öğretmen ile bir dönerci ustası (?) aynı parayı alıyorsa ve buna rağmen pişen veya pişmiş tavuk üstüne çiğ tavuk koyuyor halkımı zehirliyorsa kusura bakma ben ona saygı göstermem ve lafımı da esirgemem. Benim ülkemde ucuz protein tavuk iken tavukta bile salmonella yüzünden insanlar ölecekse kusura bakma ama herkes ayağını denk almalı. İşini doğru, düzgün ve deyim yerindeyse "adam" gibi yapan ustalara ihtiyaç var. Ülke Hindistan'a dönsün istemem. Kimse istemez. Temiz, titiz ve kurallara riayet edilen mutfaklarda aynı tavayı sallamak dileğiyle.
İtalyanoo hayattan senin kadar zevk alsak yeter ya. takdir ediyorum seni cidden :)
yorumları şu şekilde okuyorum
Losalif valla ne yapam kendime eğleniyorum :)
samuelacarson Sith Sorcerer » Sosyal » Genel
18 yaşında üniversite okuması için gönderilen gençlere "niye okuyorsun, okumuş kasiyer olmak için mi haha" gözüyle baktığımız sürece nasıl gelişebiliriz?

Apartmandan bozma üniversiteler ve 150 yıllık slaytı hiçbir revizeye tabi tutmadan hala tahtadan okuyup "aybaşı toplar maaşı personeli" sözde akademisyenler olduğu sürece üniversite eğitiminin kalitesi kesinlikle değersizdir. Fakat bu demek değildir ki okunmamalı. Bilakis buna rağmen okunmalı, kokuşmuş ve arkaik bu düzen içinde kendi kendini yetiştirmeyi öğrenmek ve doğru yolu bulmak için okunmalı.

Yalnızca Türkiye'de 4 yıllık bölüm bitirerek okumak ile evet yeterli düzeye gelmek mümkün değil. Üstüne 2 yıl master 2 yıl da doktora yapılmalı ama yurt dışında bunun hakkını vererek yapılmalı.

Günün sonunda ülkesine "okuyarak" faydası olmayacağına inananlar kadrosu ya kolluk kuvvetlerine girecek ya da ülkesini terk edecek. Sonuç? Her halükarda kayıp.
okumaktaki amacina gore degisir, amacin ogrenmekse ve bolumun doktorluk muhendislik vb. gibi devamli feedback gerektiren bir bolum degilse universiteye gitmeye cok da gerek yok bence. internette her sey var zaten.

sahsen ben universiteyi sosyal acidan kendini gelistirme, networking yapma ve okulun yan haklarindan yararlanma araci olarak gordum kendi bolumum icin. ogrenme konusunda da pek bir azmim yok zira.
Bence ne kadar sıkıcı olursa o kadar iyidir çünkü öğrenmek sıkıcıdır. Kendini geliştir deniliyor ama bu adım yatağa 180 uzanıp olmuyor. Renksiz döküntü ne kadar eski slayt olursa olsun, hiç olmazsa kendini geliştirme adımında sana plastik sandalyeye oturma deneyimi sunar. Makaleleri makalelere eşleyen bir matematik problemi oluşturmam gerekiyordu, ufak bi algoritma 3 gün düşündüm. Geçmişinde hiç sıkılmamış biri bunu 3 gün nasıl yapabilir?

Sıkılmadan olmuyor, ne kadar sizi sıkan işler varsa yapın ertelemeyin amaç sıkılma toleransınızı yükseltmek. Bir süre sonra okumak yazmak sizin kaçış noktanız olacak. Çoğu normal insanın sıkıldığı işler sizin uğraşınız kafa dağıtımınız olacak.

Çocuğa okunan 200 kelimelik masal bile hayatını değiştiriyor, hayal kurduruyor. 4 yıl başka ortama giden bir bireye nasıl bir şey katmaz? Allah' mı bunlar boşuna gitmeyin diyor anlamıyorum.
Benim amacım kız görmek belki kızları tanıyıp daha doğru tercih yapacağım hayatımda, kendi kararlarıma güveneceğim. Sanayiye gidip ailemin dayatması ile sorumluluktan kacıp onlar evlendirdi bu bireyle benim bi suçum yok benim demiyeceğim, belki"

Okumak bedava, üstüne de burs veriliyor. 3-5 de kenarda al oku, insanları tanı e-ticaret yapacağım okumayacağım diyorsun ama önce gel insanları tanı. 50.000-100.000 insanı dalağını satsan toplayamazsın bi araya,

Rol model alma olayına değinmiyorum bile üni hocam altla gel bir yere gideceğiz dese düşünmeden giderim çünkü bana bir şeyler katacağına eminim.
Koluna taktığı saati görürsün takarsın o saat bile hayatını değiştirir.
kırmızı tarafta ilk yazılanlar olmalı mavi tarafta ise ikinci yazılanlar
samuelacarson Sith Sorcerer » Sosyal » Genel
Telefoncular, yalan söyleme konusunda çok başarılı esnaflar.

Yurt dışından en ucuz malları topluca çeker, 1e5 1e10 koyarak sana kakalar. Sorsan, ticaret der.

Gözünün içine baka baka yalan konuşur, yetmez bir de seni bunun doğru olduğuna inandırmaya çalışır.

Aynı kabloyu, 20w 40w 60w fark etmeksizin hepsiyle uyumludur, hızlı şarj kablosu abi evrensel kablodur der, fiyatı da normalde 150 lira sana 100 olur der. Hiç bilmeyen birisi de bunlara inanıp alır ve bataryanın anasını bir güzel ağlatır.

Ne güzel memleket.
Gizlenen 19 yanıtı da gör! Çatlarsın yoksa...
Potansiyel dolandırıcılar. Telefoncular, sanayi esnafı, bilgisayar tamiri yapanlar, galericiler, siyasetçiler… enler bu şekilde liste uzar gider
bilgisayar tamiri ve telefon tamiri yapanları hiç sevmem teknik servise göndericen ne kadar pahalı olursa olsun. bu adamlar yapmış gibi yapıyor bir yeri yapıp diğer yeri bozuyor tek sorunlu telefonunun birden cok sorunu oluyor, sonra uğraş dur.
Paradox sıranın avukatlara gelmemsi üzdü lsaöljdasdks
Bunun yanlız telefon ile kısıtlı bir kategoriye daraltılmış olması hatalı olmuş. Kısaca Türk esnafını tarif etmişsin. Ne iş yaptığının önemi yok, Türk esnafı olması yeterli bunları yapmak için.

Bakın siz çoğu şeye alıştığınız için mesela size doğal gelen ama yabancı insanlara çok ilginç gelen şeylerden bir kaçını sıralayım.

Amerikadan arkadaşlarım geldi, ilk defa Türkiye'ye gelişleri. Biz de kalmaları için ısrar ettim ama gezmeyi tozmayı keşfetmeyi çok sevdikleri için otelde kalmayı tercih ettiler ve ısrarla en tarihi yerde ayarlamamı istediler. Ben taksime falan yakın olsun fakat kalitesizliğide çok koklamasınlar diye nişantaşında ayarlamak istedim fakat ısrarla galatanın yakınları ara sokaklar diye ısrar ettiler.

Çünkü uyanıp otelden çıktıklarında her bir türk ne yaşıyor, şehrin zorluğu güzelliği ne bu şekilde keşfetmeye bayılıyorlar. Gayet varlıklılar ama atıyorum adamlar kapadokyaya gitmiş olsa asla 5 yıldızlı otel varsa var mıdır bilmiyorum ama orada kalmıyorlar. İnatla peri bacasının içerisine biz bi hasır serer uyuruz modundalar.

Çok entellektüeller falan kısaca tarihi tam anlamıyla yaşamak istitiyorlar. Neyse çok uzatmadan konuya gireyim. (evet uzattım farkındayım). Herneyse geldiler birlikte gezdik 1 gün. 2 gün dediler sen kesinlikle bizi almaya falan gelme. Gerekirse kayboluruz, işimize de gelir biz keşfetcez. Tamam dedim ne haliniz varsa görün, zaten en fazla sikerler diye de espri yaptım.

Yemin ediyorum öbür gün suratları 5 karış. O kadar sinirlilerki. Ne oldu dedim. Keşke sikselerdi diyor. Dedim ne oldu, korktumda başlarına bir şey mi geldi diye.

Ya diyor hiç kusura bakma sizin bu esnafların hepsi dolandırıcı bildiğin scum yuvası. Herhalde martı eti falan kakaladılar diye düşünüyorum. Başladı anlatmaya.

Ya diyor, buraya gelmişiz insan Türk yemekleri yemek istiyor. Herşeyi tatmak istiyor. Bir restoran görüyoruz veya bir hemen sokak üstünde lezzet noktası gibi küçük işyerleri. Dışardan bir bakıyoruz "aman tanrım kocaman sandevüçler içleri dolu dolu resimler, tabak tabak yemekler etler taşıyor böyle" hevesleniyoruz içeri giriyoruz önümüze bir tabak yada sandeviç geliyor. Ya sandeviçin içi boş. Restoransada koca tabağın ortasına bir kaşık yemek...

Bu ne diyor adam haklı olarak. E görseldekiyle aynı değil. Bu resmen do-lan-dı-rı-cı-lık nasıl ceza kesilmiyor bunlara diyor.

Adam daha önce karşılaşmamış böyle bir şeyle. Akşam sıkılmış otele giderken aç kalmış belliki. Marketten cips almışlar. Lays almış büyük paket.

Paketi bir açtım diyor yarısından coğu hava. Yuh dedim diyor. Bir de Frito-Lay bizim oranın markası. Dedim sizin orayla alakası yok yasalar insanı savunmayınca bu şekilde teşvik edince. Bizim çıkarcı işverenlerde doğal olarak sonuna kadar köklüyor.

Türkiye cidden bakın alıştığınız için çoğunuz farkında değilsiniz ama "dolandırıcılar ülkesi" ciddi amlamda heryer gördüğünüz her afiş, her reklam bir dolandırma yöntemi.
Vader japonyada mıydı çinde miydi adamlar aburcuburda bile doğruluk istiyor, ambalajın üzerindeki fotoğraf içindeki ürünle birebir aynı görünmeli ve aynı boyutta olmalı demişler, ben bunu gördüğümde çok şaşırmıştım (tabiki gidip görmedim sosyal medyada gördüm🥲) cidden biz böyle olmasına alışmışız olması gerekeni görünce şaşırıyoruz
Bigfrizzyhead japonyada içeceklerin ambalaşında %100 meyve suyuysa kesilmiş meyve resmi koyabiliyorlar. %5 ve %99 arasındaydı sanırım kesilmemiş meyve koyabiliyorlar. %5 altında iste emojili meyve resmi koymak zorundalar.
Bigfrizzyhead barilla makarna alanlar bilir mesela onda makarnanın boyutu üstünde ölçeklendirilmiş, gibi
Ben de bu aralar esnaftan çok çekiyorum ya. İşini güzel yapan çok nadir esnaf var. Geçen işte bir ayakkabım yırtıldı kenardan küçücük, bir tanesinin de kenarından yapışkanı tutmuyor. İkisi de deri spor ayakkabı, Air Force minvalinde. Dedim, götüreyim ayakkabıcıya, en kötü ne olabilir? Benden kötü yapacak halleri yok ya, bir yapıştırıcı sürüp geçecek. Daha önce kendim de yaptım, basit bir şey ama üşendim. Hem dedim, ayakkabıcı iyi yapar işini, yıllardır oradaki esnaf. Eskiden de koşu ayakkabısının içini yaptırmıştım, iyi yapmıştı. Neyse, götürdüm. Dakika bir, gol bir. Adam yan dükkânda muhabbet ediyor. Kaş göz ediyorum, "Geleceğim," diyor, gelmiyor. 10 dakika sonra geldi, gözümün önünde muhabbet ede ede. Müşterisi falan da yok, dükkân boş. Bu rahatlık nereden geliyor, bilmiyorum.

Sonra dükkâna girdik, 4 metrekare falan bir yer. Adama ayakkabıları gösterdim, "30 dakikaya gel," dedi. Dedim, "Tamam, çok iyi." Ama şüphelendim de, hızlı yapar, kötü olur diye. Neyse, çarşıda işlerimi halledip geldim. Bizimki yine yan dükkânda, biraz bekletip geldi. Ayakkabılara bir baktım; ilkokul çocuğunun el işi ödevi gibi. Sağa sola yapıştırıcılar taşmış, yamuk yumuk dikiş atmış. Yırtık yeri öyle bir tamir etmiş ki eskisinden beter olmuş. Bir şey demedim, ayakkabılar yeni değil diye. 70 TL aldı zaten. Kısacası, işini düzgün yapıp 300-500 istese gıkım çıkmayacak. Ayakkabılar olmuş 2000-4000 TL. Ama yok, ekonomi kötü diye hem kendine eziyet hem bana eziyet çektiriyor. Yaptığı işe aldığı para değmiyor diye hızlıca yapıp 70 TL alıyor. Ama halbuki ironik olarak dükkân bomboş.

Bu arada, iki hafta önce de eski bir koşu ayakkabımı mahalledeki yaşlı ayakkabıcıya götürdüm, dükkân boş diye üzüldüğüm için. Sağ olsun, öyle bir tamir etmiş ki koşarken ötüyor ayakkabılar. Önüme çıkanlara uyarı veriyorum :).

Şimdi de telefoncu arkadaşları anlatayım. İki lise arkadaşım, 23-24 yaşlarındalar. Üniversiteyi rastgele bir bölüm okuduktan sonra telefoncu tanıdıklarının yanında çalışmaya başladılar. Sonra işlek bir caddeye dükkân açtılar. Dükkân yine minnacık, 6 metrekare falan. İki kişi aynı anda çalışıyorlar, ikisi de sürekli telefona bakıyor. Dükkânda malzeme de doğru düzgün değil. Ama durumları iyi; ikisi de yeni düğün yaptı. Dedim, "Nasıl para kazanıyorsunuz siz?" İkinci el telefonları kelepir fiyatına alıyorlar, biraz süslüyorlar, yerine yüksek model 2. el telefonu piyasanın bir tık üstüne satıyorlar. Gelen müşteriler, model yükseltmenin hevesine kapılıp eski telefonunun paraya sayıldığına seviniyor, ama deli gibi zarardalar. Sonra birde satarken mallarına o kadar güveniyorlar ki sanki kendileri üretmişler gibi garanti veriyorlar falan. Geleceğin çakal telefoncuları olacaklar belli ki. :)

Terzi desem, aynı şeyler. Yeni aldığım pantolonu götürürüm, paçası kısalacak diye. Reis öyle bir yapar ki pantolon baştan aşağı sigara ve kül kokar. Yıkamadan giyemem.

Sonra eski kitapları satayım diye ikinci el alan bir kitapçıya götürdüm. İnternette 150 TL'ye satılan kitapları 20 TL'den almadı. Ama dükkânda "çok var" dediği kitapları da 120 TL'den satmaya çalışır. Sonra niye çok var aynı kitaptan?

Bilgisayarcıları da hiç anlamıyorum. Hem dükkân sinek avlar hem ne zaman bir şey sormaya gitsem, açıkgözlü bilir müşteriyim diye ilgilenmezler. Benim istediğimi değil, kendi istediklerini yapmaya çalışırlar. Format attırmaya götürsen, 500 TL alırlar. Neymiş, dükkân kirasıymış. Abicim, dükkânın format parasıyla geçiniyorsa kapat git zaten.

Üniversitedeyken de Erasmus öğrencilerine yardımcı olmaya çalışırdım. Sürekli bir esnaf tarafından kazıklanma problemi olurdu. Kendi vatandaşımı nasıl savunacağımı bilemezdim. Neresinden tutsam elimde kalıyordu, üzülüyordum.
nirnaeth format için ideal ücret ne kadar olmalı mesela? merak ettim sonuçta o tarz şeyler servis diye geçiyor
Dün sarhoşken iki nescafeye adam karttan 60 tl çekmiş
Bugrahan küçük paket olanmı :D eğer öyleyse geçmiş olsun
nirnaeth format olayı, bir formatdiye düşünmemek lazım. Bizim insanimizin düşünceleri biraz problemli bu konuda.

Çok kolay bir işmiş gibi tarif ediyor ama hiç kimse formatıni madem o kadar kolay kendisi atmıyor.

Olayın kolay zor olması önemli değil. Harcadığı zaman önemli. Bir bilgisayara bir Windows kurmak nerden baksan en az 45 dakika 1 saat suruyor. Üstüne driverler falan çabası ortalama 2 saat diyelim.

Asgari maaş ne kadar 22.104 TL günlük olarak hesaplandığında günlük asgari ücret tam olarak 866,85 TL 8 saat calışma sonrası.

Yani saatlik asgari ücret: 108 TL.

2 saat süren bir format işleminin sadece calışan asgari maaş maliyeti 216 TL. Buna SGK'sı dahil değil. Yemek gideri dahil değil. Onlarıda hesaba katarsak 250 TL.

Sadece çalışan 1 kişinin 2 saatlik maaşını cıkarsın derse işyeri 250 TL fiyat vermeli. Ama kirasını karşılayacak, üstüne kar edecek veya işleri büyütecek diye düşünürsek 500 TL demeli.

Olay burada yapılan işin zor veya basit olması değil. Olay burada yapılan işin süre bakımından dükkanı ne kadar meşgul etmesi.

Yani format için istenen tutar olması gereken tutar.
Vader katılıyorum aması var… format zor bir işlem değil ama ona harcanan zaman önemli. Bilgisayarcılar hazır programların kurulu olduğu formatı atıyorlar yalapşap ve temel driverları yükleyip bırakıyorlar. O yüzden hiç bilgisayarcıda format attırmadım kendim öğrenip yapmıştım hep eskiden. Programlar eski sürüm, formatla gelen hazır yazılımlarda virüs çıkma ihtimali, özellikle kms gibi şeyler… Ben temiz orijinal kullanmayı severim o yüzden kendim hallederim. Lordun yazdığı her ne kadar matematiksel olarak doğru olsa da format parası 50 lirayken bile fazla bulurdum o zamanın devrine göre tabii yine şu an kaç olursa olsun yine pahalı buluyorum, çünkü kısa bir süre bilgisayarcıda çalıştım, ordaki dalavere yalanları da biliyorum rahatsız olup çıkmıştım. Zaten içerde flaşı takıyorlar hazır setuplu programlı, 1 değil 3-4 bilgisayar oluyordu en az ve onlar orada kurulurken tamir teknik başka işlemler yapılıyor. Yani örneğin sanayideki gibi bir arabanın kaporta işi var diye bir araca bakıyor usta başka arabaya bakamıyor saati zamanı değerli ama formatta her şey hazır olduğu için ve bir sürü bilgisayar olduğu için o sırada da tamir işleri vb yaptığı için bu işin sürümden de kazanıp zamandan da tasarruf ettiği için daha az fiyata çıkartabilir diye düşünüyorum. Ama eğer az çok anlıyorsanız bu işi kendiniz yapın kolpacı bilgisayarcılara vermeyin. İçinden parça sökeni bile gördü bu gözler., işini hakkıyla yapana lafım yok tabiiC toplumda genel olarak ahlak yoksunluğu çoğaldı maalesef elder
Paradox sürümden kazanamazki senin bahsettiğin dolulukta bir iş yeri yukarıdaki örnekte 1 kişi çalışan işyerine göre daha fazla elemanı olması lazım. Diyelim ki 3 elemanı olsa, o 2 saat de aynı anda kaç bilgisayara format atmalıki aynı surede 3 elemanın 2 saatlik giderini karşılaşın ve kar yapsın :)

Hazır usb de taksa, dilerse yapay zekada kursa bir format her daim 2 saat sürüyor. Yüklemesi bi kere windowsu gıcık birşey 50tane pencere geliyor, 50 kere restart atıyor.

Hele ssd si olmayan bir müşteri gelirse gacur gucur hdd sesiyle 3 saat bile sürebilir. Format denilen şey; olması gereken hdd tamamen geri dönüştürülemeyecek şekilde silinir ve sadece base olarak windows kurulur. Onun harici driverlar bu kadar.

Ama bizim cahil halk, üstüne programda kurduruyor. Offis kur, gta 2 kur, cs1.4 kur, soliter kur, okey kur. Format atılmadan önceden daha kötü hale getirtiyor oyle alıyor bilgisayarı.

Bilgisayarcılara ben suç bulmuyorum ya. Gelen müşteri profili, "çet porogramı da olsun, komando sikini de olsun benim hanım oynuyo onu, disgord erişim kırıcıda ekle taam mı ağbisi, güzel olsun bak şöyle afilli poroğrmlarıda ehsik etme" olunca, otomatiğe bağlayıp haydi yallah modunda olması cok normal.

Şimdi işin en doğrusunu söyleme zamanı:

Etrafta gördüğünüz üçkağıtçı esnaf, dolandırıcı mağaza, karaktersiz işçi aslında tamamen aynada yansıyan yüzleriniz. Şey gibi bu. Toplumlar hakettiği gibi yönetilir ile aynı. Dilese insanlar bu tür kişileri anında dışlayıp doğru yoldan şaşanı 1 ayda batırabilecek gücü kullanabilirdi. Neydi bu? Protesto.

Ama insanların hoşuna gidiyor. Biri dolandırınca "he he bizden ya bu aynı halkın içinden" falan diyor. Politikacılarada aynısını yapıyor.

E doğal olarak etraf dolandırıcı, üçkağıtçı kaynıyor. Tam olarak hepimiz aynı olduğumuz için.

Her defasında gittiğiniz mağaza "abi vallaha 1 tl kar etmiyorum bu işten" demesine rağmen siz de hala "olm her geldiğimde böyle diyorsun" diyor, her gittiğinizde sizi kandırmasına izin veriyor üstüne cok süre geçmeden aynı mağazada yine beliriyorsunuz.

Üstelik sağa sola ahbap o bizim ordan al falan diye de öneriyorsunuz :)

Çok garip ve kalitesiz bir toplumuz. Hepimiz buna dahil.

Ben de, sen de, onlar da.
vader'a aynadaki yansıma konusunda katılıyorum. halihazırda abim bakkal işletiyor. ben de ara sıra yardıma gidiyorum. hepinizin bildiği sigara veya kartta komisyon durumu var. biz bunu etik bulmadığımız için dükkanın ilk gününden beri 1 kez bile yapmadık. buna rağmen hala geçen sohbet şu şekilde.

+Merhaba bi tane kısa parliament alabilir miyim?
- 79 lira. Ödeme kart mı nakit mi?
+ Kart'a komisyon alıyor musunuz?
- yok hayır fiyatı neyse o
+ helal be falanca market 124154235 tl komisyon istiyor.
- öyle yapıyorlarsa almayın öyle yerlerden. böyle bir hakları yok
+ ama işte alıyoruz napalım
- bir süre almazsanız zaten geri adım atarlar
+ haklısınız da alıyoruz işte

bu bahsettiğim bölgede her çeşit market ve bakkal bulunuyor yani o marketten alışveriş yapması şart değil. ama kendisi de satıcı olsa böyle haksız bir kazanca göz yumacağı için sadece laf ediyor. 0 hareket
"Uyanık" olma durumunu sahibinden, letgo gibi 2.el sitelerinde de görüyorum. Hemen hemen herkes 1-2 senedir kullandığı malı yeni fiyatına satmaya çalışıyor. Satıp satmaması da umrunda değil zaten kimsenin. Belki bir enayi düşürür umudu ile mi vakit ayırıp koymuş artık bilmiyorum.
vader'a Protesto konusunda katılmıyorum. Günlük hayattaki gözlemlerimden yola çıkarsam, herkes başkasının protesto etmesini bekliyor ama kimse etmiyor. Bu şey gibi mesela: bir kaza gördünüz, biri ambulansı arasın diye bağırdınız; kimse üstüne alınmıyor, biri arayacak diye bekliyor. Ancak birinin gözünün içine bakıp "Ambulansı ara!" deyince aranıyor veya olay en yakın kişilerin vicdanına kalıyor.

Ama şöyle bir fark var: Bu sefer olay hayat memat meselesi değil. Biri esnafta kazıklanınca ne yapıyor mesela? Ben çevremde gördüğümü söyleyeyim. Çevremde genelde düzgün, kendi halinde insanlar var ve çoğu memur. Kazıklanan biri genelde "Ben bir daha gitmem, şikâyetle uğraşamam, Allah’ından bulsun, kötü yorum atarım, size söyledim, gitmezsiniz, olur biter." gibi yaklaşımlar sergiliyor. İnsanların vakti kısıtlı zaten; basit bir işi için 3 deneme hakkı falan var. 3 esnaf da kötü çıkınca boyun eğiyorlar.

Müşteri kaybeden işyerlerinin de hiç umurundaymış gibi gözükmüyor. Herkes "Bir defa dükkâna uğrasa, koca şehir insan dolu, geçinip gideriz." kafasında. İstanbul’da 3 farklı arkadaşım düzgün gözüken yemek mekânlarından zehirlendi mesela. Bu nasıl bir istatistik? 3 farklı mahalle, 3 farklı insan, düzgün mekânlar; denk mi geldi?

Bir de biz hak ettiğimiz gibi yönetiliyorsak benim bir suçum olmadığını düşünüyorum. E, bu yorumdakiler de öyle düşünüyordur. Çevremde de "Gerçekten hak ediyor." diyebileceğim biri yok. E, o zaman kim hak ediyor bu toplumu? Sabah parkta yürüyüşe çıkıyorum, masalarda geceden kalma çöpler duruyor, 5 metre mesafede çöp olmasına rağmen. O çöpleri kimse görmüyor diye bırakanlar hak ediyor. Bir esnaf tarafından kazıklanınca kendisi de başkasını kazıklamaya çalışanlar hak ediyor. Şahsen, ben hiçbir şey yapmasam kendi çöpümü atıyorum, arada yerden bir çöp alsam, birine yardımcı olsam, kimseyi de kazıklamasam artıya geçiyoruz zaten. E, madem herkes böyle davranıyor, neden bu haldeyiz?

Format konusunda da haklısınız, hesap yapmışsınız. Ben zaten düz format atmaya o parayı isteyip bahaneyi de geçinmek zorunda olduğunu söyleyenlere yönelik söylemiştim, yine de bilgisayarcıların 30dkde halledebildiği bi iş olduğu için fiyatı falza buluyorum. Ama öz abim olmayan yakın bir abimin bilgisayar dükkânında sürekli takılıyorum; muhabbet ederken müşteriler geliyor, format falan atıyoruz. Tek format kurtarmadığı için macun + temizlik + format sonrası kurulum yapıyor mesela. O zaman işte 500 TL, okey diyorum kendimce. Ama bunların hepsi dâhil ücretler 1-2K arasında gezdiği yerler de gördüm.
Son olarak da format dediğimiz şey de CS 1.6 yüklemeyi kapsamıyor ama son kullanıcıya hitap etmesi gerekiyor. Çünkü bilgisayarını oraya getiren adam zaten kendi yapamadığı için getiriyor, programları da kullanmayı bilmiyor. Bilgisayarcıya muhtaç ve onun nezdinde bilgisayar denen şey, onun kullandığı programlarla beraber var olmuş. (böyle düşününce 500 TL normal geliyor çünkü bir insan bir hizmete mahkûm ise o hizmet de değerlenmiş oluyor mantıken, bilemedim.). Ben kendi formatımı kendim atıyorum bu arada uzun zamandır, tanıdıklar yer soruyor bazen ben anlıyorum diye düşünüp, düzgün birini söyle geçenki çok kötü yaptı gibisinden, ben de kara kara düşünüyorum kime yollasam diye, çünkü pcci abinin de sıkıntısı telefonları açmaması ve dükkanı açmaması.
Vader Ben bilgisayarda kurulum yaparken sonuçta başında durmuyorsun 2 tık atıyorsun kuruluyor o arada başka işlerde yapılabilir demek istedim. Seninki de farklı bir bakış açısı, o tarafından hiç bakmadım.

Kimisi de bunu nasıl yönetilirsek o şekilde bir toplum oluruza bağlıyor imam osurursa cemaat sıçar lafı gibi ama ahlak aileden ve eğitimle kazanılıyor. Sonra da insanın kendini geliştirmesiyle.
nirnaeth zaten sorun şu aslında. Diyorsun ya "ben haketmiyorum, bakıyorum çevremdekiler de haketmiyor, kim hakediyor o zaman".

Hiç şu şekilde düşündün mü? Belki çoğul olarak bakış açınız yanlış. İçinde bulunduğun toplum çoğul olarak belirli yanlışları doğru olarak kabul ediliyor olabilir mi mesela?

Benim kişisel fikrim bu ülkenin en büyük sorunu bu. Toplum olarak bariz yanlışları doğru olarak kabul ediyoruz. Bir kaç örnekle bunu açıklayım.

İki kişi entellektüel olabilmek konulu hararetli tartışıyor. Uzaktan kulak misafiri oluyorum onlara. Birisi anadolunun x bir kasabasında, diğeri de ona yakın bir yerden büyük şehre universite okumaya gelmiş.

Entellektüel olmak istiyorlar. Ve tartışırken genelde hep şunu vurguluyorlar. "İşte ben lise bitene kadar sığ düşünceli insanlar arasındaydım, uniye geldikten sonra hayata bakış açım değişti. Eski benliğimi attım, artık daha bilimsel veya sanatsal şeylere kendimi yoneltmeye başladım. Bilgi lootluyorum, vs"

Kendilerini geliştirmek istiyorlar. Entellektüel bir bakış açısıyla bakmak istiyorlar.

Genelde bu ülkede genç kesimin hepsinin hayali de bu galiba. Diğerlerine kendisinin daha entellektüel olduğunu kanıtlama çabası.

O iki unilinin tartışmasının boş yere zaman kaybı olduğu gibi bu düşüncede tamamen öyle. Onlarında hayallerini orada bölmek zorunda kaldım.

"Siz entellektüel olamazsınız" diye araya girdim. Hani bilirlerse gerçekleri sonrasında hayal kırıklığı yaşamasınlar diye. Peki niye olamazlar? Veya bu ülkede entellektüel kişi ortaya çıkma şansı çok ama çok az ondan bahsedeyim.

Entellektüellik sonradan kazanılabilecek bir bakış açışı değildir. İnsanın doğumundan itibaren, bulunduğu ortam ve etrafındaki kişilerin çok önemli rol oynadığı bir başlangıçtır entellektüellik.

Sen doğmuşsundur Kayseri'nin x bir ilçesinde. 13-14 yaşında mahallede maç yapmışsındır ailenin aldığım kramponlar vardır ayağında. Tam eve girecekken annen seslenir. "Ayakkabılarını içeri al oğlum, çalarlar...."

Ayakkabılarını eğer içeri almazsan çalınacağını bilerek büyürsün. Çebine para koyarlar bakkala git derler. 50 kere de öğütlerler. "etiketlerine bak öyle al oğlum, kazıklamasınlar". Eğer kontrol etmezsen kazıklanacağını bilerek büyürsün.

Örnekleri çoğaltacak olursak; sigara içiyorsan herkes içinde paketi çıkarmaman gerektiğini öğrenerek büyürsün. Yoksa otlanırlar. Lisede manitan senin ailenden daha varlıklı bir bir ailenin cocuğunu bulursa onla takılmaya başlar. Paranın insanları değiştireceğini görerek büyürsün.

Komşudan izin almak yerine bahçesine izin girerek erik ağacına dalmayı daha cazip görerek büyürsün, küçük yaşta piyano keman çalan bir cocuk gördüğünde "bunların aileside çok zenti ya keman ne aq" diyerek büyümeyi öğrenirsin.

Matematik çalışan çocuklara "inek ya bunlar" diyerek havalı olmayı öğrenirsin. Kaşlarına çizik attığında cool göründüğünü sanar, ganster gibi dövmeleri havalı bularak, özenerek büyürsün.

Dİnlediğin şarkıların sözlerinde bile mafyacılık vardır. Bunlar yüksek sesle herkese duyurarak dinleyerek büyürsün. Bira içmeyi büyümek sanarak büyürsün.

Gece evine giden kıza laf atmakmakta problem yoktur, o saat de orada ne işi var diyerek büyürsün.

"Sex çok kötü ve ayıp birşeydir" bilgisi ile büyürsün, iki insanın birbirine yaklaşması çok ayıptır etrafındakiler ve senin için ama kurtlar vadisi misali insanların birbirine ateş etmesin, racon kesmesine bayılırsın. Doğrudur bunlar senin için. Dövüşmek, savaşmak, silah kullanmak mertliğin ve delikanlılığın sembolüdür. Ama birbirini seven iki insanın yakınlaşması dünyanın en ahlaksız şeyidir.

Bu şekilde binlerce örnek verebilirim.

Ama gerçek anlamda entellektüel bir alanda herşeye sahip olan aileden doğan cocuk bunların coğunu bilmez. Ayakkabılarının calınabileceği aklına bile gelmez. Notları iyi diye kimse ona inek demeyecektir. Çünkü okuduğu okul ve grupta herkes aynı şekildedir.

Onun için sevgi ön plandadadır. Sevgisini sanatada aktarır ama sana göre o "ılık" olarak nitelendirilen kişilerdendir. Erkek dediğin ağlamaz çünkü sert olur.

Höt der, göt der, emir verir, domal der!

Çünkü toplumdan gördüğün şeylerde doğru olarak sana işlenen bilgiler bunlardır.

İşte bu noktada başa dönmek istiyorum.

Hiç düşündün mü? Belki doğru olarak, haketmiyor olarak düşündüğün etrafındakiler ve çevren.

Belki doğru olarak bildiğiniz çoğu şey aslında doğru değildir. İçinde bulunduğunuz yozlaşmanın farkında belki değilsinizdir.
Vader Yazdıklarınıza katılıyorum lordum ama insanlar bulunduğu cevrenin halkasından çıkarak topluluklar inşa etmiş olmalı. Yoksa herkes bulunduğu çevrede yaşamaya devam etse idi, nasıl; entel, taşralı ve bunun gibi ayrımlar oluşabilirdi ki?
Burada 2. katıldığım nokta özenti durumu özenerek halka dışına çıkılmaz. Kitap okuyarak, film izleyerek, tarihi bir karakteri taklit ederek halka dışına çıkılmaz. Bana göre üretken insanlar bunu başarabilir. Kendi felsefesini bir şekilde edinen insan başarabilir.
dünyanın en basit işlemi formattan bile insanlardan yıllarca yüzlerce lira aldıklarını fark ettiğimden beri nefret ettiğim meslek grubu= bilgisayar tamircileri.
Vader Abi bu nasıl bir yazıdır sanki etrafımı betimlemişsin. Her şey aynı. Bi de burada bu düşünce şekillerine katılmasan da dışlanmamak için, insanlar laf söylemesin diye böyle davranmak zorunda olmak da zor. Kötü diye bize öğretilen davranışların bunu öğretenler tarafından gizli kapaklı yapılması da trajikomik. Bana en çok koyan erkeğin sevgisini belli etmemek zorunda olduğunu düşünmesi, güçlü görünmek zorunda. Kibar davranırsa toplum tarafından kendisiyle ılık mısın diye dalga geçilmesi. Her iki cinsiyete yüklenen belli sorumlulukların olması. "Kadın evini, kocasını çekip çevirmeli, Erkek eve ekmek getirmek zorunda. Bu sorumluluk ona ait." Sevginin zayıflık olarak görülmesi. çok üzücü çok...
Yukarı