17. yüzyıl Japonya’sının kasabaları, limanları, genelevleri, sarayları arasında yaprak gibi savruluyoruz.Kimliğini renkli camlı bir gözlük ve kocaman bir şapkanın arkasına sakladığı imajıyla, tanışma ânından itibaren izleyeni etkisi altına alan Mizu, iyimserlik temsili çırak Ringo, dostluk üzerine düşündüren, geçmişin zorbası bugünün samurayı Taigen, yalnızca babası ile gelecekteki eşinin arzularını gerçekleştirmeye yarayacak bir nesne olmayı azimle reddeden prenses Akemi ve bölümler ilerledikçe karşılaştığımız diğer figürler, hem bireysel yolculukları hem de Mizu’yla olan bağlantıları ekrana bağlıyor. Blue Eye Samurai’ın en belirgin özelliği, sürükleyiciliği. Niyetiniz varsa zamanınızı ayırıp bir oturuşta izleyin derim naçizane.