Beklentim yüksekti ama sürekli aynı döngü, aynı dram baydı. Karakterler karikatür gibi, hikâye de uzadıkça anlamını yitirdi. Yarıda bıraktım, zorlamaya gerek yokmuş.
Tren ikiye ayrıldığında içim bi tuhaf oldu. Biri umudu seçti, diğeri güce tutundu. Wilford’un hâlâ trenin içinde kalması da zaten “bu düzen kolay kolay ölmez” demekti. İzledikçe karardım ama bırakamadım.
Mooncake “Chookity!” dedikçe içim parçalandı, bir yandan da gülümsedim. Hem bu kadar komik olup hem bu kadar duygusal olmak nedir… Final Space, uzayda geçen en içten yalnızlık hikâyesi olabilir.