Duygu Asena çok severek okuduğum birisi, bu kitabı da dahil pek çok kitabını okumuşumdur. Şimdilerde yaşanan feministlikten çok daha farklı bir perspektif sunduğu için de severim. ''En doğru ben yaşıyorum.'' ya da ''En feminist ben yaşıyorum herkes çok yanlış.'' gibi yaşayan birisi değil. Toplumdaki kadın rolleri ile bir çatışma içinde ve kendi yolunu bulmaya çalışıyor bunu da bize kitaplarında -bence- filtresiz bir şekilde yansıtıyor. En doğru en haklı olduğunu kanıtlamak için değil de verdiği mücadeleyi yansıtmak için kullanıyor. Yaptığı hataları da gözler önüne serebiliyor. Yazdıklarımdan da anlayacağınız üzere Duygu Asena benim anlamlar yüklediğim bir kadın ve bu yüzden ben bu diziyi çoğu açıdan yetersiz buldum. Kadınların sergilediği karakterle Duygu Asena'nın yazdığı karakterlerin birbirine uzak olduğunu düşünüyorum. Kadınların neden o hareketleri yaptığının neden öyle hissettiğinin altının çok dolmadığını düşünüyorum. Yüzeysel kalmış. Belgin ve Berna arasında daha çok diyalog geçmesi gerekirdi çünkü aslında o diyalogların detaylarında anlıyoruz çoğu şeyi. Bol bol bakışmalı olmuş. Bazen de cringe oldum. Bunların yanı sıra kadın perspektifinden bir şeyleri görebilmek ve kuryelik taksicilik gibi mesleklerin kadınların yaptığının gösterilmesi iyi olmuş. Ataerkil sistemdeki saçmalıkların gösterildiği kadınların toplumdaki rollerini sorguladıkları bir dizinin çekilmesi gerekiyordu. Bu açıdan da diziyi gerekli ve değerli buluyorum.