Her zamanki gibi bu konu da Türkiye'de tam bir kavram karmaşası. Yıllardır kavranamadı özellikle bunu 'savunan' kadınlar tarafından. Nedenini söyleyeyim.
Erkeklerle ilişkilerinde zarar görmüş, incinmiş, aldatılmış, bütün erkeklere güvenini yitirmiş ya da kendine olan özgüvenini yitirmiş kadınlar ülkemizde bu ideolojiyi erkeklere saldırı, hakaret ve aşağılama olayına çevirdiler.
En derine baktığımızda en kısa açıklamayla konunun özü; kadınların yasal ve toplumsal temellerde erkeklerle eşit olmasıdır. Düşmanlık yok hak aramak var. Her aldatılan bize saldırmazsa belki bu ideoloji daha da iyi kavranabilir.
Bahsedilen eşitlik konuları seçme-seçilme, mülk edinme, miras ve en önemlisi eğitim görme vb. gibi konulardır.
Savunulmaması gerektiğini mi düşünüyorum? Asla düşünmem. Savunulmalı ama erkeklere karşı değil. Fikir bu değil çünkü.
Sevgilimle ayrılınca feminizm grubuna üye oldu mesela. Yani olay bu mu? Ayrılınca düşmanlık başlıyor, yeni manita yapınca oh mis.
Reklam panolarında saat tanıtımı yapılan bir reklamda seksapalitesi ön plana çıkarılmış, vücudunu kapamaktan çok açık bırakmak için kombinlenmiş bir giysiyle boy pos gösterip, arz-ı endam eden bir yandan pazarlanan bilmem kaç bin dolarlık saatin bir yandan da 'pazarlanan' kadının karşısında tek kelime etmezsen, üstüne bir de "ayy giysisi de çok güzelmiş" "oha kızııaam saate bak kadının kolundaki" dersen ve erkek düşmancılığı oynarsan senin eşitlikçiliğinden ya da feminizm savunuculuğundan şüphe duyarım bunu kabul de etmem.
Bu görüş at gözlüklü bir şekilde savunulmaya devam ederse kavranamayan bir akım olarak yayın hayatına devam edecektir.